Previous Page  46-47 / 146 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 46-47 / 146 Next Page
Page Background

46

47

sonra çıkılan bumaçtaysa,

Bursa’da elde edilen zaferin sar-

hoşluğu pahalıya mâlolacaktı.

Finlandiya, İstanbul’daki maçın

henüz beşinci dakikasında sağ

taraftan Tommi Kautonen’in kul-

landığı köşe atışında Mixu Paate-

lainen’in altı pas üzerinde kafayı

vurmasıyla 1-0 öne geçiyordu. İlk

yarı bu skorla tamamlandıktan

sonra ikinci yarının altıncı daki-

kasında gelişen Finlandiya kont-

ratağında Jonatan Johansson farkı

ikiye çıkarıyordu. Millîlerimiz,

74’üncü dakikada Ogün Temizka-

noğlu’nun ceza sahası dışından

doksana gidenmuazzam şutuyla

farkı bire indiripmaça yeniden

ortak olduysa da Finlandiya kont-

rataklarda etkili olmayı sürdürü-

yor ve duraklama dakikalarında

da Jari Litmanen skoru belirleyen

isimoluyordu. Finlandiya, elde et-

tiği 3-1’lik galibiyetle grupta ave-

rajla liderliğe yükselmişti. Türkiye

grupta ikinci sıraya inerken, ikinci

maçında Moldova deplasmanın-

dan 3-1’lik galibiyetle dönen

Almanya da üçüncülüğe yerleş-

mişti.

Türkiye, dördüncümaçını da iç

sahada oynarken bu kez Mol-

dova’yı konuk ediyordu. 27 Mart

1999’da Ali Sami Yen Stadı’nda

oynananmaçın 35’inci dakika-

sında, Sergen Yalçın’ın kullandığı

köşe atışını iyi takip eden Hakan

Şükür, isabetli kafa vuruşuyla

millîlerimizi 1-0 öne geçiriyordu.

Millî Takımımız, maçın son daki-

kasında bir gol de Sergen Yalçın

ile bulacak ve karşılaşma 2-0

sona erecekti. Aynı gün Almanya

ise Kuzey İrlanda’yı deplasmanda

3-0mağlup etmişti. Böylece gün

sonunda Türkiye yeniden liderliği

ele geçiriyordu. Ancak dört gün

sonra Almanya Finlandiya’yı

Jeremies ve Neuville’in golleriyle

2-0 devirince liderlik koltuğu bir

kez daha el değiştirdi.

İlk dört maçını içeride oynayan

Millî Takımımızın önünde artık

dört maçlık bir deplasman turu

vardı. Bumaçların ilki de 5 Hazi-

ran’da Helsinki’de oynanacak

olan Finlandiya karşılaşmasıydı

ve Finlandiya’nın üç puan geri-

mizde yer alıyor olması, maçı iyice

kritik bir hale getirmekteydi. Mü-

sabaka, takımımız için adeta bir

kâbusu andırır biçimde başlı-

yordu. 11’inci dakikada Finlan-

diya’nın sağ kanatta kullandığı bir

duran topta ceza sahamız içinde

bir karambol oluşuyor ve altıpas

üzerinde topa son vuran isimolan

Hannu Tihinen ev sahibi ekibi 1-0

öne geçiriyordu. Bu golün şoku

henüz geçmemişken, 15’inci daki-

kada bu kez Mixu Paatelainen

sahneye çıkmış ve ani bir topta

Rüştü Reçber ile karşı karşıya

kaldıktan sonra yerden plasesini

yaparak farkı ikiye çıkarmıştı.

Helsinki’de müthiş rövanş

Millîlerimizi bu kâbustan uyandı-

ran isimse, dakikalar 26’yı göste-

rirken Tayfur Havutçu oldu.

Sergen Yalçın’ın ceza sahasına gi-

rerken çektiği şut kaleci Antti

Niemi’den dönmüş ve pozisyonu

iyi takip eden Tayfur da boş ağları

havalandırmakta zorlanmamıştı.

Bu golle birlikte morallenen Millî

Takımımız, dokuz dakika sonra

Fatih Akyel’in uzun pasında rakip

on sekiz içinde topla buluşan

Hakan Şükür’ün sol ayağıyla topu

yakın doksana göndermesiyle de

beraberliği yakalıyordu. 2-2 son-

rasında maç uzun süre kilitlenir-

ken, son dakikalarda yine ilk iki

golümüze imzalarını atan ikili

sahneye çıkacaktı. Önce 84’üncü

dakikada Tayfur güzel bir kafa

golüyle skoru 3-2’ye getiriyor,

üç dakika sonrasında da Hakan

Şükür maça noktayı koyuyordu.

4-2’lik bu galibiyetle de grupta ilk

iki sırayı sağlama alıyorduk.

Ancak liderlik, averajla Alman-

ya’daydı. Zira Almanlar bir gün

evvel Moldova’yı 6-1’le geçmeyi

bilmişti.

Millî Takımımızın önündeki bir

sonraki engel, 4 Eylül’deki Kuzey

İrlanda deplasmanıydı. Karşılaş-

manın ilk yarısının sonlarında sol

çaprazdan süratle rakip ceza sa-

hasına giren Arif Erdem, düzgün

bir plaseyle kaleci Taylor’un so-

lundan ağları havalandırıyor ve

takımımızı 1-0 öne geçiriyordu.

İkinci devrenin hemen başında bu

kez sağ taraftan rakip on sekize

giren Arif, sert bir şutla uzak kö-

şeden ikinci kez fileleri sarsı-

yordu. Üç dakika sonraysa günün

yıldızı Arif bir kez daha Kuzey İr-

landa savunmasının ardına sar-

kacak ve topu kalecinin

üzerinden aşırtarak üçüncü kez

ağlara gönderecekti. Karşılaşma

bu sonuçla biterkenmillîlerimiz

puanını15’e çıkartıyor, Arif Erdem

ise Türk Millî Takımı formasıyla

en kısa sürede hat-trick yapan

oyuncu olarak tarihteki yerini

alıyordu. Almanya ise aynı gün

Finlandiya deplasmanından Bier-

hoff’un golleriyle 2-1’lik galibiyet

çıkarmış ve liderliğini sürdür-

müştü.

Almanya ucuz kurtuldu

Dört gün sonra gruptaki sırala-

mayı hemen hemen şekillendiren

iki maç oynandı. Almanya, kendi

sahasında Kuzey İrlanda karşı-

sında maçın başında Oliver Bier-

hoff ile öne geçmiş, sonra da

Christian Ziege’nin hat-trick yap-

masıyla 4-0’lık rahat bir galibiyet

almıştı. Millî Takımımızsa Mol-

dova deplasmanında uzun süre

yenik durumda götürdüğümaçta

son dakikalarda Tayfur Havutçu

ile bir puanı kurtarıyor ve Alman-

ya’nın iki puan gerisine düşü-

yordu. Eğer Moldova’yı yenebilmiş

olsaydık, sonmaçta Almanya

deplasmanında alacağımız bir be-

raberlik bile, ikili averajda Alman-

ya’ya üstün geleceğimiz için, bizi

grupta lider yapmaya yetecekti.

Fakat Moldova beraberliği sonra-

sında grup liderliği için Almanya

deplasmanında artık bir galibiyet

gerekiyordu ki bu hiç de kolay bir

iş değildi.

Yine de Millî Takımımızın

9 Ekim’deki bu sonmaçta galip

gelmesinin dışında da finallere di-

rekt katılmasını sağlayabilecek

bir durum söz konusuydu.

Dokuz grubun ikincileri arasında,

gruplarında birinci, üçüncü ve

dördüncü sırada yer alan takım-

lardan en çok puanı toplayan

takımda şampiyonaya doğrudan

katılıyordu ve millîlerimizin Al-

manya karşısında bir beraberlik

alması halinde, Portekiz-Maca-

ristanmaçını Portekiz üç veya

daha farklı kazanmadığı müd-

detçe Türkiye en iyi ikinci olabile-

cekti.

Almanya-Türkiye maçı, her iki

tarafın da yüksek tempoda mü-

cadele ettiği bir karşılaşmaydı.

Böyle olunca top sürekli iki kale

arasında gidip geliyor ve ortaya

çok sayıda da gol pozisyonu çıkı-

yordu. Ancak iki taraf da son vu-

ruşlarda istediğini yapamayınca

top bir türlü ağlarla buluşmu-

yordu. Son dakikalarda Sergen

Yalçın’ınmüthiş bir driplingle

rakip ceza sahasına girmesi fakat

Oliver Kahn engelini aşamama-

sıysa maçın en kritik anıydı. Eğer

bu pozisyon gol olsaydı, millîleri-

miz grupta ilk sırayı alarak doğ-

rudan finallere katılabileceklerdi.

Ancak golün kaçması, baraj maç-

larını da zorunlu kıldı zira maçın

0-0 sona ermesi ve buradan aldı-

ğımız bir puan, Portekiz’in Maca-

ristan’ı 3-0 yenmesi neticesinde

işimize yaramamıştı. Play-off için

çekilen kuralardaysa rakibimiz

İrlanda Cumhuriyeti olacaktı.

Tayfur’dan kader

penaltısı

İrlanda Cumhuriyeti hem 1996

Avrupa Şampiyonası’na hemde

1998 Dünya Kupası’na katılma

şansını oynadığı baraj maçlarında

kaybetmişti. Aynı şeyin üçüncü

kez başlarına gelmesini isteme-

Arif Erdem, deplasmanda

Kuzey İrlanda’yı 3-0

yendiğimiz maçta

hat-trick yapmış ancak

Almanya deplasmanında

kazanamayan

ay-yıldızlılar finallere

gidebilmek için baraj

maçı oynamak zorunda

kalmıştı.