yor. Çalışırken şut atınca kızıyor,
“Belirlediğin hedefe ayak içiyle sert
vur” diyor. Dönüşlerimde ve son
vuruşlarımda ondan çok şey öğ-
rendim. Keza Muhammet abiden de
gol vuruşlarını öğrenme konusunda
yardım alıyorum.
Futbola başladığında benzemek
istediğin, idol olarak seçtiğin oyun-
cular kimlerdi?
Yabancılardan İbrahimovic’i, yerli-
lerden de Burak Yılmaz’ı çok beğe-
niyorum. Geçmişte Fatih Tekke’ye
hayrandım. Bugün ligimizde ise
Mario Gomez’i ve Eren Derdiyok’u
beğeniyorum. İkisi de oyunu çok iyi
okuyor ve topun nereye düşeceğini
hissediyor. Gomez çok hızlı bir
santrfor değil ama ne zaman,
nerede duracağını çok iyi biliyor,
son vuruşlarda çok usta. Keza Eren
abi de öyle. Bir de hava toplarında
çok üstün. Sanki havada büyüyor
ve stoperi eziyor.
Öğrenme metotlarından birisi de
çokmaç izlemek. Çokmaç izler
misin? Özellikle takip ettiğin
oyuncular var mı?
Sadi Hocambu konuya çok önem
veriyordu. Analizcimiz vasıtasıyla
santrforların koşularını, nasıl dur-
duklarını, araya nasıl girdiklerini,
hava topuna nasıl çıktıklarını, topu
nasıl yansıttıklarını izliyorum. Burak
abiyi, İbrahimovic’i, açık oyuncusu
olmasına rağmen Cristiano Ro-
naldo’yu bu gözle takip ediyorum.
Millî Takımlara gelmek genç bir
oyuncuya neler hissettirir, neler
kazandırır?
Ben Millî Takımlara yeni yeni gel-
meye başladım. Ay-yıldızlı formayı
ilk kez 5-6 ay önce giymiştim. Daha
öncesinde Trabzonspor’daki hoca-
larım, “Hak ediyorsun ama daha
çok çalışman gerekiyor. Sen devam
et, mutlaka görürler” diye motive
ediyordu beni. Yusuf Erdoğan abi de
hiç genç millî olmamış ama sonra
Ümit Millî Takım’a çağrılmış. Ben de
bu inançla çalışmalarımı sürdür-
dümve çok şükür ki şimdi ay-yıl-
dızlı formayı giyebiliyorum. Bu
müthiş bir duygu. Ülkeniz için, bay-
rağınız için, milletiniz içinmücadele
etmek insana büyük bir gurur veri-
yor. İnşallah burada kalıcı olabilirim.
AMillî Takımımızın EURO 2016
eleme sürecinde başardıklarına
bakarak finallerde neler yapabile-
ceğini düşünüyorsun?
Yabancı basın takımımızın yaptık-
ları için “Türkler çıldırmış olmalı”
diyor. Gerçekten de öyle. Bence ta-
kımımız ne olursa olsun İspanya,
Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti’nin
bulunduğu gruptanmutlaka çıka-
caktır. Dışarıdan baktığımda ta-
kımda müthiş bir arkadaşlık ve
birbirine bağlılık görüyorum. Hepsi
ligde ciddi rekabet yaşayan oyun-
cular Millî Takım’da her şeyi bir
yana bırakıp örnek bir kenetlenme
sağlayabiliyor. Bir gol atıldığında
oyuncuların o ortak sevinçlerinde
bu farkı görebilmekmümkün.
Bence takımın finallere katılması-
nın arkasındaki en önemli faktör de
bu arkadaşlık ruhu. Fatih Hocanın
bunu çok iyi sağladığını görüyoruz.
Kariyerinle ilgili nasıl planlamalar
yapıyorsun? Genç oyuncuların
Avrupa’ya gitme konusunda artık
daha hevesli olduğunu görüyoruz.
Senin de böyle hayallerin var mı?
En büyük hayalimTrabzonspor’da
oynayabilmekti. Bu hayalime ulaş-
tım. Şimdi Trabzonspor’da kalıcı
olmak istiyorum. Tabiî bunun için
de bazı fedakârlıklar yapmak gere-
kiyor. Belki oynamam için beni ki-
ralık olarak gönderebilirler. Ama
ben hep çalışacağımve daha fazla
çalışacağım. Bir gün bu takımın ka-
lıcı bir oyuncusu olacağım. Tabiî Av-
rupa hayallerimde var. Üst düzey
takımlarda oynamak istiyorum.
Ailenmaçlarını izliyor mu?
Kadroda olduğum zamanmaçla-
rıma geliyorlar (gülüyor). Özellikle
abimüzerime çok düşüyor. Büyük
bir stoper olması bekleniyordu ama
geçirdiği ağır sakatlıklar buna engel
oldu. Ailemde hep iyi futbolcular
yetişti ama istedikleri noktalara ge-
lemediler. Babamve amcamın daha
ileriye gitmesine dedem izin ver-
memiş. 64 kez genç millî olan abi-
min büyük bir oyuncu olmasına
sakatlıklar engel olmuş. Düşünün
ki, bir yaş grubumillî takımıyla
yurtdışına gittikten sonra dönü-
şünde diğer yaş grubuna da alındığı
için 1 ay eve uğramadığı zamanlar
olurmuş. Ona büyük umut bağla-
mışlardı ama olmadı. Şimdi Beşiro-
ğulları’nın son umudu benim.
58