Previous Page  88-89 / 144 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 88-89 / 144 Next Page
Page Background

rını dikkatle takip ediyorum. Bir

futbolcunun iyi oyuncuları izleye-

rek de öğreneceği çok şey olduğunu

düşünüyorum.

Beğendiğin bütün sol bekler hücum

yönü çok kuvvetli oyuncular…

Ben de hücuma katkı veren bir

oyuncu olduğumu düşünüyorum.

Modern futbol sadece savunma

yapan değil sürekli gidip gelebilen

bekleri istiyor ve ben de böyle bir

oyuncu olmaya gayret ediyorum.

Sol kanatta hemönde hemde

arkada görev yapabiliyorsun.

Kendini en iyi ifade edebildiğin

bölge hangisi?

Evet, zaman zaman sol açık da

oynadım ama bek oynamayı daha

çok seviyorum. Geriden oyunu daha

iyi görüp kontrol edebiliyorum.

Antrenörlerin senin hangi özellik-

lerini beğeniyor? Tamamlaman

gereken eksiklerin konusunda

neler söylüyor?

İyi defans yaptığımı ve hücuma da

gereken katkıyı verdiğimi düşünü-

yorlar. Tabiî dönüşlerde problem

yaşamamak için o çıkışları da iyi

ayarlamak gerekiyor. Bu sezon

Kayserispor’un başında çok iyi bir

teknik adamvar ve beni de çok iyi

yönlendiriyor.

Eksiklerini tamamlamak için neler

yapıyorsun?

Hiçbir oyuncu tam anlamıyla oldum

diyemez. Çalışmayı hiç bırakma-

mak gerekiyor. Ben de normal

antrenmanların dışında kuvvet

çalışmaları yapıyorum. 1.5 yıllık

evliyimve çok düzenli bir hayatım

var. Antrenmandan sonra mutlaka

dinlenirim. Gezeceğim zaman

eşimle dışarı çıkarım. Kısacası

futbol için yaşayan bir oyuncu

olduğumu söyleyebilirim.

Süper Lig’de bu sezon gösterdiğin

performans sayesinde AMillî Takı-

mımızın kadrosundasın. Birlikte

futbola başlayan arkadaşlarının

belki de hepsi oyunun dışında

kaldı. Seni onlardan ayırıp bugün-

lere gelmeni sağlayan farkın neydi?

Ne yazık ki herkesin aynı şansı

bulması mümkün değil. Sadece fut-

bolda değil, hayatta da durumböyle.

Ben hep şuna inandım, yeteneğin

olabilir ama çalışmazsan hiçbir yere

gelemezsin. Çok yetenekli oyuncu-

lar gördüm ama bugün artık fut-

bolla alakaları yok. Onlar da şimdi

“Keşke çalışsaydım, keşke hocaları

dinleseydim” diyorlar. Çalışmak ve

düzenli bir hayat yaşamak çok

önemli. İnsan 18-20 yaşındayken

her şeyin böyle gideceğini düşünü-

yor. Ama öyle değil. Futbolda dün

diye bir şey yok. Ben de düşüşler

yaşadım ama her zaman kendime

inandım, çalıştımve ayağa kalktım.

Aile hayatı da bu noktada çok

önemli.

Çok genç yaşta uluslararası

tecrübeler yaşadığını ve 19 yaşında

Portekiz’in Sporting kulübüne

gittiğini, ardından da Beira-Mar’a

kiralandığını biliyoruz. Bize bu

transferlerden ve Portekiz’de edin-

diğin tecrübeden bahseder misin?

Grenoble takımı iflâs etmişti ve

artık ayrılmak zorundaydım.

O dönemde sadece Fransa’dan

değil, İspanya ve Portekiz’den de

birçok teklif almıştım. Bu teklifler

arasında bana en cazip geleni

Sporting Lizbon’unkiydi. Çünkü

Sporting kulübü Cristiano Ronaldo,

Ricardo Quaresma, Nani gibi çok

kaliteli oyuncuları yetiştirmişti.

Ben de futbol gelişimim açısından

Sporting’in ideal bir kulüp olacağını

hesaplamıştım. Ama şimdi düşü-

nünce çok erken davrandığımı gö-

rüyorum. 18 yaşında o kadar büyük

bir takıma gitmemdoğru değildi.

Zaten kısa süre sonra Beira-Mar’a

kiralandım ama orada da fazla

oynama fırsatı bulamadım. Çünkü

o dönemde Portekizce bilmiyordum,

çok genç ve tecrübesizdim. Yalnız

kalmak da benim için zordu. Ta-

kımda para problemi olunca hoca

bana, “Kiralık bir oyuncu olduğun

için seni oynatmayacağım. Bizim

oyuncumuz değilsin ve sezon so-

nunda seni satıp para kazanama-

yız” dedi. Sezon sonunda Sporting’e

döndüğümde de hemen hemen hiç

oynamadım.

Oldukça genç bir yaşta ailenden ay-

rılmak ve bambaşka bir ülkede ya-

şamak da senin için zor olmadı mı?

Ben kendimi bildimbileli hep ken-

dime güvendim. Futbolcu olmayı

çok istedimve geleceğimde başka

hiçbir şey görmedim. Ailemve fut-

bol benimhayatım. Dediğiniz gibi o

yaşta başka bir ülkeye gidip şansını

denemek herkesin yapabileceği bir

şey değil. Cesaret ve kendine inan-

mayı gerektiriyor. Kendi kendime

“Sporting büyük bir takımve ben

de büyük bir futbolcu olurum”

dedimve fazla düşünmeden gittim.

Bazen hayal kırıklıkları da öğretici

olur. Portekiz macerası sana neyi

öğretti?

Dediğiniz çok doğru. İnsan düşüş-

lerden ve geride kalışlardan da çok

şey öğrenebiliyor. Ben de Porte-

kiz’de sabretmeyi, başarılı olmak

istiyorsam çok daha fazla çalışmam

gerektiğini öğrendim.

Türk futbolseverler seni ilk olarak

Sporting’den Orduspor’a transfe-

rinle tanıdı. Hector Cuper yöneti-

mindeki Orduspor o sezon oldukça

flaş transferlere imza atmıştı.

Senin transferin nasıl gerçekleşti?

Süper Lig’deki o ilk sezonunda

neler yaşadın?

O dönemdeki menajerimi aradılar

ve gelip gelmeyeceğimi sordular.

Ben aslında Portekiz’de kalmak

istiyordum. Çünkü orada oynanan

Brezilya tarzı futbolu çok beğeni-

yordum. Ama Sporting kulübü beni

Portekiz’de bir kulübe vermek iste-

medi. Bunun üzerine Orduspor’un

teklifini kabul ettim. Hector Cuper

de bana güvendiğini ve forma vere-

ceğini söyledi. Onunla çalışmak

kariyerimin dönümnoktalarından

88

89

Roberto Carlos’u çok beğeniyordum. Sonra Jordi

Alba ve Marcelo var. Bu oyuncuları izliyorumve

neler yaptıklarını dikkatle takip ediyorum. Hücuma

katkı veren bir oyuncu olduğumu düşünüyorum.

Modern futbol sadece savunma yapan değil sürekli

gidip gelebilen bekleri istiyor.

Futbolcu olmayı çok

istedim. Ailemve

futbol benimhayatım.

18 yaşında başka bir

ülkeye gidip şansını

denemek cesaret ve

kendine inanmayı

gerektiriyor. İnsan

düşüşlerden ve geride

kalışlardan da çok

şey öğrenebiliyor.

Portekiz’de

sabretmeyi, başarılı

olmak istiyorsam çok

daha fazla çalışmam

gerektiğini öğrendim.