![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0049.jpg)
üzere görevlendirdi. “Şansına”
derken ironi yaptığımız da zanne-
dilmesin, zira Banks, Almanya’da
bulunduğu süre içerisinde gelecek-
teki eşi Ursula ile tanışacaktı.
Banks, Chesterfield’a dönüş sonra-
sındaysa takımıyla 1955-56 sezonu
Federasyon Gençlik Kupası’nda
finale kadar gitme başarısını göste-
rerek kariyerinin ilk büyük çıkışını
gerçekleştiriyordu. Finaldeyse,
aralarında Bobby Charlton’ın da
bulunduğu Manchester United genç
takımına 4-3 kaybetmekten
kurtulamamışlardı.
Eldivenleri
devralma zamanı
1958-59 sezonuyla birlikte Banks,
Chesterfield’ın as kalecisi olmayı da
başaracaktı. Kasım ayında devral-
dığı eldivenleri sezon sonuna kadar
bir daha bırakmayan Banks, üç
direk arasındaki üstün performan-
sıyla artık çok daha fazla dikkat
çekmeye de başlamıştı. Bunun ne-
ticesinde de sezon sonunda, üçüncü
ligdeki Chesterfield’dan ayrılarak
birinci ligde (bugünkü Premier Lig
seviyesi) boy gösteren Leicester
City’ye 7 bin sterlin karşılığında
transfer oldu. Genç kaleci haftalık
ücretini de 15 sterline çıkartarak
beşe katlamıştı.
Leicester City aslında Banks’i ilk
etapta yedek kaleci olarak dü-
şünmüştü. Ancak takımın as kale-
cisi Dave MacLaren’ın geçirdiği bir
sakatlık, Banks’e forma şansını
sunacaktı. 9 Eylül 1959’da ilk kez
Leicester kalesine geçen genç
oyuncu, iki maçta görev yapacaktı.
MacLaren iyileştikten sonra yine
kaleyi devralacaktı fakat göstere-
ceği beş maçlık kötü performans
neticesinde Banks bu kez bir daha
bırakmamacasına eldivenleri eline
geçirecekti. Birinci ligde üst üste
üçüncü sezonunu geçirmekte olan
Leicester ise o sezonu, küme düş-
meme mücadelesi verdiği önceki iki
sezona kıyasla daha rahat geçirdi
ve ligi orta sıralarda tamamladı.
1960-61 sezonuysa Leicester City
ve Banks için çok daha hayırlı geçe-
cekti. Yıllar sonra ligde ilk kez üst
sıraları zorlayan takım, sezonu da
altıncı sırada tamamlayacaktı. Fe-
derasyon Kupası’ndaysa Leicester
finale kadar gitmeyi başarmıştı.
Özellikle Sheffield United’a karşı,
ikisi uzatmaya giden üç maç üze-
rinden oynanan yarı final serisinde
330 dakika boyunca rakibine tek bir
gol şansı dahi tanımayan Banks ise
bu başarıdaki başlıca mimarlardan
biri haline gelmişti. Ne var ki
Leicester, Wembley’deki finalde
o sezon aynı zamanda ligi de şam-
piyon tamamlayan Tottenham’a 2-0
mağlup olmuş ve başarılı geçen
sezonu kupayla taçlandırma
fırsatını değerlendirememişti.
Ertesi sezon Leicester, İngiltere’yi
Kupa Galipleri Kupası’nda temsil
etmeye hak kazanırken, Banks de
ilk defa uluslararası arenaya çıkma
fırsatını yakalıyordu. Leicester’ı ilk
turda bekleyen rakipse güçlü Atle-
tico Madrid’di. Her ne kadar İngilte-
re’deki ilkmaç 1-1 sona erse ve
İspanya’daki rövanşın başlarında
Banks bir penaltı atışında gole izin
vermese de Atletico Madrid bu
ikinci maçı 2-0 kazanıp turu geçen
taraf olacak, hatta daha sonra
kupayı da kazanacaktı. Leicester bu
sezon ligde de bir gerileme gösterip
14. sırada kaldıysa da 1962-63 sezo-
nunda ligde büyük bir çıkış göstere-
cekti. Nisan ayına gelindiğinde
takım ligde liderliğe yükselmişti ve
Federasyon Kupası’nda da yarı
finaldeydi.
Parmak kırıldı,
şampiyonluk kaçtı
Ancak ay başında Banks’in elindeki
parmaklardan birinin kırılması ve
onun sakatlığı nedeniyle oynaya-
madığı üç maçta da Leicester’ın
sahadanmağlubiyetle ayrılması,
şampiyonluk hayallerinin yitip
gitmesine yol açtı ve takım sezonu
dördüncü sırada tamamladı. Ay so-
nunda oynanan Federasyon Kupası
yarı finalindeyse Banks sahalara
müthiş bir şekilde dönüyordu. Lei-
cester, Liverpool ile oynadığı maçta
kaleyi tutan tek şutunda golü bu-
lurken, Liverpool, Banks’in koru-
duğu kaleye 30’un üzerinde şut
göndermesine karşın yıldız eldiven
bunların hiçbirine geçit vermemiş
ve takımının üç yıl içinde ikinci kez
bu kupada finale çıkmasında adeta
başrol oynamıştı. Gelgelelimfinalde
Manchester United’a karşı işler is-
tendiği gibi gitmiyor ve takım saha-
dan 3-1’likmağlubiyetle ayrılıyordu.
Banks aynı yıl, İskoçya’ya karşı da
ilk kez millî formayı sırtına geçir-
mişti. Dünya çapında bir kaleci ola-
rak kabul görmesi de zaten özellikle
İngiltere Millî Takımı adına oynaya-
cağı maçlar sayesinde olacaktı.
1963-64 sezonundaysa Leicester
ligde orta sıralara gerilese de Lig
Kupası’nı, finalde Stoke City’yi 3-2
ve 1-1’lik skorlarla devirerekmüze-
sine götürüyordu. Bu hemLeicester
City’nin tarihinde hemde Gordon
Banks’in kariyerinde kazandığı ilk
üst düzey kupaydı.
1964-65 sezonuysa Banks’in Lei-
cester’da geçirdiği belki de en kötü
dönemdi. Takım ligi 18. sırada
bitirmiş ve küme düşmekten ucuz
kurtulmuştu. Ertesi sezonun başın-
daysa Banks, bir hazırlıkmaçında el
bileği kırılınca bir müddet sahalar-
dan uzak kalacaktı. Yine de saha-
lara dönüşüyle birlikte formunu
kısa sürede en üst seviyeye çıkar-
tan tecrübeli eldiven, İngiltere’de
düzenlenecek olan 1966 Dünya
Kupası içinmillî takım teknik
direktörü Alf Ramsey’nin 1 numa-
ralı tercihi olmayı da başaracaktı.
Söz konusu turnuvayı İngilizler
büyük bir fırsat olarak görmek-
teydi. FIFA ile yaşadıkları anlaş-
mazlık nedeniyle ilk üç Dünya
Kupası’na katılmamışlar, sonraki
dört turnuvadaysa iki kere çeyrek
final oynayabilmişler ve çıktıkları
14maçın sadece üçünü kazanabil-
mişlerdi. Artık bu kötü gidişe ‘dur’
demek ve kupayı kendi evlerinde
muhafaza ederek, kendi icat
ettikleri bu oyunda nihayet resmi
olarak dünyanın en büyüğü
unvanını da ele geçirmek
istiyorlardı. Bu uğurda da takımın
kalesi, Banks’e emanet edilmişti.
Zirveye uzanan yol
Turnuvanın 11 Temmuz’daki açılış
maçında İngilizler, geçmişinde iki
dünya şampiyonluğu bulunan
Uruguay ileWembley’de yaptıkları
maçtan golsüz beraberlikle ayrıldı.
Takımın kalesinin emin ellerde
olduğuna şüphe yoktu fakat
hücumdaki sakarlıklar, İngiliz
kamuoyunda bumaç sonrasında
hafif bir karamsarlığın oluşmasına
İngiltere Millî Takımı’nın üç kalecisi
Parkes, Banks ve Shilton
Banks’ı 1 numara yapan
enstantanelerden biri...
Banks, Leicester kalesinde...
96
97