![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0046.jpg)
biridir. Çok tecrübeli, öğretici ve
disiplinli bir teknik adamdı. Antren-
manlar ağır geçiyordu ama o
antrenmanların da çok faydasını
gördüm. Özellikle disiplinli olmayı
ondan öğrendim. Başlangıçta
Orduspor’da her şey yolunda
gidiyordu. Ama sonrasında ödeme
zorlukları yaşanmaya başladı.
Benimgibi genç oyuncular için bu
durumbüyük bir problemdeğildi.
Çünkü genç oyuncular için o yaşta
paradan önce forma giyip oynamak
önemlidir. Ama tecrübeli oyuncular
için durum farklıydı. Hepsinin
bakmakla yükümlü oldukları
aileleri vardı ve ödemeler aksayınca
onların da performanslarında
düşüşler yaşandı. Takımda
o nedenle küme düştü.
Küme düştükten sonra
Orduspor’dan ayrılıp Fransa’ya,
Reims takımına döndün. Neden
Türkiye’de kalmak yerine
Fransa’ya gitmeyi tercih ettin?
Fransa’yı özlemiştim. Reims’teki ilk
sezonumda çok iyi geçti. Teknik di-
rektörümüz Hubert Fournier bana
“Önümüzdeki sezon seni sürekli
oynatacağım” demişti ama Olympic
Lyon’a gitti. Yeni gelen hoca da beni
değil daha tecrübeli olan sol beki
tercih etti.
Sonra kiralık olarak Kasımpaşa’ya
geldin. Bu transfer nasıl gerçek-
leşti? Kasımpaşa’da neler yaşadın?
Kasımpaşa’nın başında Şota Arve-
ladze vardı. Menajerlerime beni çok
beğendiğini söylemiş. Ben de “Hoca
istiyorsa gelirim” diyerek teklifi
kabul ettim. Ama takımda tecrübeli
bir sol bek olan Sancak Kaplan
vardı ve hoca da onu oynatmayı
tercih etti. Kasımpaşa’da çok az oy-
nadım. İlk yarı bitince beni A2 takı-
mına gönderdiler. Kime sorsam
“Benimkararımdeğil” dedi. Sanki
ben kendi kendime A2’ye gitmiş
gibiydim. İki ay sonra yeniden
A takımkadrosuna alındım ama
neredeyse yine hiç oynamadım.
Sezon bitince yeniden Reims’e
döndüm. Takım iyiydi ama küme
düştük. Başkan “Hiç kimse ayrıl-
mayacak, bu takımı yeniden 1. Lig’e
çıkaracağız” deyince ben de kaldım
ama o sezon çıkmayı başaramadık.
18 yaşında Sporting’e gidip büyük
hayaller kurarken birkaç sene
sonra Fransa 2. Ligi’nde oynayan
bir oyuncu haline gelmek sana
neler düşündürdü?
Bu düşüşleri yaşayınca insanın
aklına bir sürü olumsuz düşünce
geliyor. Ama kendi kendime, “Atila
çalışırsın ve yeniden yukarı çıkar-
sın, hatta Millî Takım’da bile oynar-
sın. Kader bu” diyordum. Millî Takım
düşüncesini hiç aklımdan çıkarma-
dım çünkü Millî Takımbenim için
çok önemli. Küçüklüğümden beri
maçlarını izleyerek büyüdümve
hep bir gün bu formayı giymeyi
hayal ettim. Fransızlar “Öne sıçra-
mak için bazen bir adımgeri çekil-
mek gerekir” derler. Ben de hep
böyle düşündüm.
Sen düştüğünü zannederken biri-
leri hep seninle ilgili olumlu şeyler
düşünmeye devam etmiş olmalı ki
sezon başında Kayserispor’a trans-
fer oldun ve sanki hayatının fırsa-
tını yakaladın. Bize bu transferden
bahseder misin?
Türkiye’ye daha önce iki kere gel-
dim ama sadece Orduspor’da oyna-
dım. Kasımpaşa’da neredeyse hiç
oynamadım. Ama Türk takımların-
dan teklifler alacağımı biliyordum.
Nitekimbirkaç teklif geldi ve ben
Kayserispor’u tercih ettim. “Hayatı-
mın fırsatı” tanımlaması da doğru.
Çok iyi bir takıma geldimve çok iyi
bir teknik adamla, çok iyi bir baş-
kanla karşılaştım. Başkanımız
takım için her şeyi yapan ve oyun-
cularına güven veren biri. Dediğiniz
gibi Kayserispor benim için bir şans
oldu. Galatasaray’a İstanbul’da
yenildiğimiz ilkmaçta oynamadım.
Omaçta takımüçlü savunmayla
oynamıştı. İkinci maçtan itibaren
dörtlü savunmaya geçtik ve ben de
sol bekte oynamaya başladım.
İlkmaçta yedek kaldığında “Acaba
Kasımpaşa’daki gibi mi olacak?”
diye düşündünmü?
(Gülüyor) Tabiî düşündüm ama
benimprensibim şudur, çalışmak-
tan hiç vazgeçmem. Sonuçta idman
1.5 saat. Başka ne yapacaksanız
o 1.5 saatin dışında yapabilirsiniz.
Ama o 1.5 saatlik sürede her şeyi-
nizi vermeniz gerekiyor. Asla pes
etmeyen bir yapıya sahibim. Çok
şükür iyi para kazanıyor, ailemizi
iyi yaşatıyoruz. Bu durumumuza
ihanet edemeyiz ve yapmamız
gereken tek şey o 1.5 saate iyi
konsantre olmak. Hocamız bana
güvenip şans verdi, takımda iyi
gidince yerimi korudum. Şimdilik
hembenimhemde takımım için
her şey güzel gidiyor.
Sezona Galatasaray karşısında
çok kötü başlayan Kayserispor’un
daha sonra yaptığı çıkışı nasıl
açıklıyorsun?
Hocamızın üçlü savunmada ısrar
etmemesi önemli bir faktördü.
Kamp döneminde hemüçlü hemde
dörtlü savunmayı denemiştik. Hoca
üçlü savunmadaki zaafları görünce
sistemini hemen değiştirdi. Galata-
saraymaçından sonra yaptığı top-
lantıda bize, “Her şeyi unutun. Lig
şimdi başlıyor. Kendinizi önünüz-
deki maçlara verin” dedi. O hafta
çok iyi çalıştık ve Göztepe’yi yendik.
4-4-2’yi çok iyi oynamaya başladık.
Teknik direktörünüz Sumudica biz-
den neşeli futbol oynamamızı isti-
yor. Top yerde dolaşsın, bizim
ayağımızda kalsın istiyor. Mecbur
kalmadıkça uzun top oynamamıza
karşı çıkıyor.
Sumudica aynı zamanda ilginç bir
kişilik. Saha kenarında oyunu
büyük bir heyecanla yaşıyor. Bize
biraz ondan ve oyuncu ilişkilerin-
den bahseder misin?
Çok tecrübeli ve oyuncularını çok
seven bir insan. Özellikle maçlarda
bunu hissediyorsunuz. Elbette her-
kesle uzun uzun konuşmuyor ama
bazen öyle bir mesaj veriyor ki, size
güvendiğini ve sizi sevdiğini hisse-
diyorsunuz. Samimi bir insan ve
bunu da hissediyorsunuz. Maç sıra-
sında kenarda bizim için adeta
savaşıyor ve biz de onun için daha
fazlasını vermeye çalışıyoruz.
Antrenmanlarda da oyuncularıyla
şakalaşan bir hoca.
Bugüne kadar birlikte oynadığın
oyuncular arasında seni en çok
etkileyen hangisi oldu?
Kayserispor’da ekstra çalışan
oyuncu sayısı çok fazla. Hayatımda
bu kadar çok çalışan bir takım
görmedim. Fakat Umut Bulut’u ayrı
bir yere koymam lâzım. 34 yaşında
ama maşallah ben de onun yaşına
geldiğimde o kadar çalışmayı ve o
kadar koşmayı çok isterim. Umut
abinin enerjisi takımı da çok olumlu
etkiliyor. Takımın savunma başarı-
nın arkasında da onun ön alanda
başlattığı presin büyük rolü var.
Badji de çok güçlü bir oyuncu ve
sürekli fitness yapmayı sürdürüyor.
Takım içindeki oyuncu ilişkileri
nasıl?
Öncelikle şunu söylemek isterim,
takımda yabancı-yerli oyuncu diye
bir ayrımyok. Herkes birbiriyle
arkadaş ve herkes birbirini hem
uyarıyor hemde destekliyor. Bazen
hep birlikte yemeğe çıkıyoruz.
Kayserispor’un bu sezondaki
90
91
Türkiye’ye daha önce iki kere geldim ama sadece
Orduspor’da oynadım. Kasımpaşa’da neredeyse hiç
oynamadım. Kayserispor için “Hayatımın fırsatı”
tanımlaması da doğru. Çok iyi bir takıma geldimve
çok iyi bir teknik adamla, çok iyi bir başkanla
karşılaştım.
“
Teknik direktörünüz Sumudica bizden neşeli futbol
oynamamızı istiyor. Top yerde dolaşsın, bizim
ayağımızda kalsın istiyor. Oyuncularını çok seven,
samimi bir insan ve bunu hissediyorsunuz. Maç
sırasında kenarda bizim için adeta savaşıyor ve biz
de onun için daha fazlasını vermeye çalışıyoruz.
“