Previous Page  90-91 / 144 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 90-91 / 144 Next Page
Page Background

biridir. Çok tecrübeli, öğretici ve

disiplinli bir teknik adamdı. Antren-

manlar ağır geçiyordu ama o

antrenmanların da çok faydasını

gördüm. Özellikle disiplinli olmayı

ondan öğrendim. Başlangıçta

Orduspor’da her şey yolunda

gidiyordu. Ama sonrasında ödeme

zorlukları yaşanmaya başladı.

Benimgibi genç oyuncular için bu

durumbüyük bir problemdeğildi.

Çünkü genç oyuncular için o yaşta

paradan önce forma giyip oynamak

önemlidir. Ama tecrübeli oyuncular

için durum farklıydı. Hepsinin

bakmakla yükümlü oldukları

aileleri vardı ve ödemeler aksayınca

onların da performanslarında

düşüşler yaşandı. Takımda

o nedenle küme düştü.

Küme düştükten sonra

Orduspor’dan ayrılıp Fransa’ya,

Reims takımına döndün. Neden

Türkiye’de kalmak yerine

Fransa’ya gitmeyi tercih ettin?

Fransa’yı özlemiştim. Reims’teki ilk

sezonumda çok iyi geçti. Teknik di-

rektörümüz Hubert Fournier bana

“Önümüzdeki sezon seni sürekli

oynatacağım” demişti ama Olympic

Lyon’a gitti. Yeni gelen hoca da beni

değil daha tecrübeli olan sol beki

tercih etti.

Sonra kiralık olarak Kasımpaşa’ya

geldin. Bu transfer nasıl gerçek-

leşti? Kasımpaşa’da neler yaşadın?

Kasımpaşa’nın başında Şota Arve-

ladze vardı. Menajerlerime beni çok

beğendiğini söylemiş. Ben de “Hoca

istiyorsa gelirim” diyerek teklifi

kabul ettim. Ama takımda tecrübeli

bir sol bek olan Sancak Kaplan

vardı ve hoca da onu oynatmayı

tercih etti. Kasımpaşa’da çok az oy-

nadım. İlk yarı bitince beni A2 takı-

mına gönderdiler. Kime sorsam

“Benimkararımdeğil” dedi. Sanki

ben kendi kendime A2’ye gitmiş

gibiydim. İki ay sonra yeniden

A takımkadrosuna alındım ama

neredeyse yine hiç oynamadım.

Sezon bitince yeniden Reims’e

döndüm. Takım iyiydi ama küme

düştük. Başkan “Hiç kimse ayrıl-

mayacak, bu takımı yeniden 1. Lig’e

çıkaracağız” deyince ben de kaldım

ama o sezon çıkmayı başaramadık.

18 yaşında Sporting’e gidip büyük

hayaller kurarken birkaç sene

sonra Fransa 2. Ligi’nde oynayan

bir oyuncu haline gelmek sana

neler düşündürdü?

Bu düşüşleri yaşayınca insanın

aklına bir sürü olumsuz düşünce

geliyor. Ama kendi kendime, “Atila

çalışırsın ve yeniden yukarı çıkar-

sın, hatta Millî Takım’da bile oynar-

sın. Kader bu” diyordum. Millî Takım

düşüncesini hiç aklımdan çıkarma-

dım çünkü Millî Takımbenim için

çok önemli. Küçüklüğümden beri

maçlarını izleyerek büyüdümve

hep bir gün bu formayı giymeyi

hayal ettim. Fransızlar “Öne sıçra-

mak için bazen bir adımgeri çekil-

mek gerekir” derler. Ben de hep

böyle düşündüm.

Sen düştüğünü zannederken biri-

leri hep seninle ilgili olumlu şeyler

düşünmeye devam etmiş olmalı ki

sezon başında Kayserispor’a trans-

fer oldun ve sanki hayatının fırsa-

tını yakaladın. Bize bu transferden

bahseder misin?

Türkiye’ye daha önce iki kere gel-

dim ama sadece Orduspor’da oyna-

dım. Kasımpaşa’da neredeyse hiç

oynamadım. Ama Türk takımların-

dan teklifler alacağımı biliyordum.

Nitekimbirkaç teklif geldi ve ben

Kayserispor’u tercih ettim. “Hayatı-

mın fırsatı” tanımlaması da doğru.

Çok iyi bir takıma geldimve çok iyi

bir teknik adamla, çok iyi bir baş-

kanla karşılaştım. Başkanımız

takım için her şeyi yapan ve oyun-

cularına güven veren biri. Dediğiniz

gibi Kayserispor benim için bir şans

oldu. Galatasaray’a İstanbul’da

yenildiğimiz ilkmaçta oynamadım.

Omaçta takımüçlü savunmayla

oynamıştı. İkinci maçtan itibaren

dörtlü savunmaya geçtik ve ben de

sol bekte oynamaya başladım.

İlkmaçta yedek kaldığında “Acaba

Kasımpaşa’daki gibi mi olacak?”

diye düşündünmü?

(Gülüyor) Tabiî düşündüm ama

benimprensibim şudur, çalışmak-

tan hiç vazgeçmem. Sonuçta idman

1.5 saat. Başka ne yapacaksanız

o 1.5 saatin dışında yapabilirsiniz.

Ama o 1.5 saatlik sürede her şeyi-

nizi vermeniz gerekiyor. Asla pes

etmeyen bir yapıya sahibim. Çok

şükür iyi para kazanıyor, ailemizi

iyi yaşatıyoruz. Bu durumumuza

ihanet edemeyiz ve yapmamız

gereken tek şey o 1.5 saate iyi

konsantre olmak. Hocamız bana

güvenip şans verdi, takımda iyi

gidince yerimi korudum. Şimdilik

hembenimhemde takımım için

her şey güzel gidiyor.

Sezona Galatasaray karşısında

çok kötü başlayan Kayserispor’un

daha sonra yaptığı çıkışı nasıl

açıklıyorsun?

Hocamızın üçlü savunmada ısrar

etmemesi önemli bir faktördü.

Kamp döneminde hemüçlü hemde

dörtlü savunmayı denemiştik. Hoca

üçlü savunmadaki zaafları görünce

sistemini hemen değiştirdi. Galata-

saraymaçından sonra yaptığı top-

lantıda bize, “Her şeyi unutun. Lig

şimdi başlıyor. Kendinizi önünüz-

deki maçlara verin” dedi. O hafta

çok iyi çalıştık ve Göztepe’yi yendik.

4-4-2’yi çok iyi oynamaya başladık.

Teknik direktörünüz Sumudica biz-

den neşeli futbol oynamamızı isti-

yor. Top yerde dolaşsın, bizim

ayağımızda kalsın istiyor. Mecbur

kalmadıkça uzun top oynamamıza

karşı çıkıyor.

Sumudica aynı zamanda ilginç bir

kişilik. Saha kenarında oyunu

büyük bir heyecanla yaşıyor. Bize

biraz ondan ve oyuncu ilişkilerin-

den bahseder misin?

Çok tecrübeli ve oyuncularını çok

seven bir insan. Özellikle maçlarda

bunu hissediyorsunuz. Elbette her-

kesle uzun uzun konuşmuyor ama

bazen öyle bir mesaj veriyor ki, size

güvendiğini ve sizi sevdiğini hisse-

diyorsunuz. Samimi bir insan ve

bunu da hissediyorsunuz. Maç sıra-

sında kenarda bizim için adeta

savaşıyor ve biz de onun için daha

fazlasını vermeye çalışıyoruz.

Antrenmanlarda da oyuncularıyla

şakalaşan bir hoca.

Bugüne kadar birlikte oynadığın

oyuncular arasında seni en çok

etkileyen hangisi oldu?

Kayserispor’da ekstra çalışan

oyuncu sayısı çok fazla. Hayatımda

bu kadar çok çalışan bir takım

görmedim. Fakat Umut Bulut’u ayrı

bir yere koymam lâzım. 34 yaşında

ama maşallah ben de onun yaşına

geldiğimde o kadar çalışmayı ve o

kadar koşmayı çok isterim. Umut

abinin enerjisi takımı da çok olumlu

etkiliyor. Takımın savunma başarı-

nın arkasında da onun ön alanda

başlattığı presin büyük rolü var.

Badji de çok güçlü bir oyuncu ve

sürekli fitness yapmayı sürdürüyor.

Takım içindeki oyuncu ilişkileri

nasıl?

Öncelikle şunu söylemek isterim,

takımda yabancı-yerli oyuncu diye

bir ayrımyok. Herkes birbiriyle

arkadaş ve herkes birbirini hem

uyarıyor hemde destekliyor. Bazen

hep birlikte yemeğe çıkıyoruz.

Kayserispor’un bu sezondaki

90

91

Türkiye’ye daha önce iki kere geldim ama sadece

Orduspor’da oynadım. Kasımpaşa’da neredeyse hiç

oynamadım. Kayserispor için “Hayatımın fırsatı”

tanımlaması da doğru. Çok iyi bir takıma geldimve

çok iyi bir teknik adamla, çok iyi bir başkanla

karşılaştım.

Teknik direktörünüz Sumudica bizden neşeli futbol

oynamamızı istiyor. Top yerde dolaşsın, bizim

ayağımızda kalsın istiyor. Oyuncularını çok seven,

samimi bir insan ve bunu hissediyorsunuz. Maç

sırasında kenarda bizim için adeta savaşıyor ve biz

de onun için daha fazlasını vermeye çalışıyoruz.