FUTBOL GELİŞİM /
EĞİTİM
sına da etki eder.
Saha dışında son derece dingin, insan ilişkileri güçlü
teknikdirektörlerinöfkeanında sergiledikleri bir iki yanlış
davranış futbol kamuoyunda kendisi ile yanlış bir imajın
oluşmasına yol açabilir. Bir diğer konu ise maç sırasında
gol kaçıran forvet oyuncusuna öfkesinden hakaretler
eden teknik direktörün söylediklerinin maç sonrasında
arkadaşları tarafından oyuncunun kendisine taşınabile-
ceği riskidir. Kısacası, teknik direktör için öfke kontrolü
dışarıya vereceği izlenim açısından son derece önemli-
dir.
Öfkenin karar alma üzerinde de büyük etkisinin olduğu
bilinmektedir. “Öfke ile kalkan zararla oturur” atasözü
de öfkenin sağlıklı karar almayı engellediğini belirtmek
için söylenmiştir. Bazen öfke ile riskli kararları alma
noktasında cesaretin art-
tığı da
¼ÆجØÆý P ʪ¬ x²¬
-
lerin sonuçları çok
iyi de çok kötü de
olabilir. Futbolda,
maç dışında ve
maç içinde pek
çok karar alan
teknik di-
rektörün
öf-
kesini iyi yönetebilmesi bu açıdan büyük önemarz et-
mektedir. Öfkenin zamanla dinme özelliği acil olmayan
kararları zamana bırakma durumunda olumsuz etkisini
yitirmektedir. Ancak öfkeliyken ve acilen karar vermek
gerektiğinde iş değişir. Son derece gergin geçen ve sko-
run 0-0 olduğu, mutlaka kazanılması gereken bir maçta,
öfkeden çılgına dönmüş bir teknik adamın oyunu son 15
dakikada çevirecek hamleleri sağlıklı bir biçimde yapa-
bilmesi mümkün değildir.
Duygu bulaşması
Psikoloji literatüründe uzun zamandır yer alan ve son
yıllarda üzerinde pek çok bilimsel araştırmanın yapıldı-
ğı kavramlardan biri olan duygu bulaşmasına (emotional
contagion) da değinmekte yarar vardır. Duygu bulaşma-
sı; bilinç dışı ve gayri iradi olarak, bir kişinin, başka birinin
duygusal durumunu taklit etmeye başlaması ve benzer
duyguların kendisinde de ortaya çıkmasıdır. Öfke, mutlu-
luk, esneme, kaşınma, kahkaha; kolayca bulaşabilen duy-
gu ve davranışlar arasında ilk akla gelenlerdir. Bu bulaşı-
cılıkta insan beynindeki ayna nöronların etkisinin büyük
olduğu bilinmektedir. Ayna nöronlar, temel olarak karşı-
mızdakinin duygularını anlamaya, düşüncelerini ve dav-
ranışlarını kestirebilmeye, insanların kompleks davra-
nışlarını taklit edebilmeye ve yorumlamaya yarayan özel
nöronlardır. Karşımızda esneyen birini gördüğümüzde
bizim de esnememiz, otobüste kahkahalar atmaya baş-
layan bir gruba bakarak bizim de gülmeye başlamamız
ayna nöronlardan ileri gelmektedir. Bu
bilgiler ışığında öfkenin duygusal
bulaşıcılığı ele alındığında maç sı-
rasında öfkesini kontrol edemeyen
bir teknik direktörün oyuncularının da tek-
nik ekibinin demaç boyunca öfkeli olması kuv-
vetlemuhtemeldir. Öfkesine yenik düşen teknik
direktörün gerekli taktiksel hamleleri yapamaması,
öfkesini bulaştırdığı oyuncuların gereksiz kartlar görme-
si, kazanılabilecek bir maçın kaybedilmesine yol açabile-
cektir.
Öfke kontrolünü sağlayabilmek için yoga, hipnoz, psi-
koterapi gibi pek çok yöntem bulunmakla birlikte futbo-
lun realitesine uygun olarak bir teknik direktörün neler
yapabileceğini düşündüğümüzde aşağıdaki çözüm öne-
rilerine başvurulabilir.
Öncelikle teknik direktörün kendisinin bir
öfke problemi olduğunu kabul etmesi gere-
kir. Bu kabulün ardından bu problemi çözmek
istemesi de çok önemlidir. Çünkü kimi teknik
adamlar öfkeyi bir yönetim aracı olarak görüp
34