60-61 / 156
puana, Millî Takımımız da sekiz
puana yükselmişti.
Bu noktadan sonra takımımızda
artık hedef, kalan dört maçta 12
puan almak ve en azından üçüncü
sırayı garantilemekti. Ancak 3
Eylül’de Konya’da Letonya ile oyna-
dığımız maç, büyük bir hayal kırık-
lığı ile sonuçlanıyordu. 77. dakikada
Selçuk İnan’ın attığı golle 1-0’lık üs-
tünlüğü yakalamamıza karşın du-
raklama dakikalarında Valerijs
Sabala’nın golüne engel olamamış
ve 1-1’lik beraberlikle yetinmek zo-
runda kalmıştık. Öte yandan Çek
Cumhuriyeti, Kazakistan’ı 2-1 yen-
miş, İzlanda da sürprizlerine bir ye-
nisini daha ekleyerek Hollanda
deplasmanından 1-0’lık galibiyetle
dönmüştü. Artık grupta ilk ikinin
İzlanda ve Çek Cumhuriyeti tarafın-
dan sahiplenileceği neredeyse
belli olmuştu fakat İzlanda’nın
Hollanda’yı yenmesi, en azından
üçüncülük hesaplarında işimize
yaramıştı. Zira bir sonraki maçta
içeride Hollanda’yı yenmemiz
halinde rakibimizin hem iki puan
önüne geçecek, hemde ikili
averajda Portakallara karşı üstün-
lük elde edecektik.
Beklenenmaç, sadece üç gün son-
raydı ve Hollanda karşısında artık
kazanmaktan başka hiçbir çıkar
yolu kalmadığını bilen bir Millî
Takımvardı. Henüz sekizinci daki-
kada Arda Turan’ın derinlemesine
pasında Hollanda savunmasının
arkasına sarkan Oğuzhan Özya-
kup’un kaleci Jesper Cillesen’in
yanından yaptığı plasede topun
filelerle buluşmasıyla da aradığımız
gole erkenden kavuşmuştuk.
Millîlerimiz buna rağmen hız kes-
mezken, 26. dakikada bu kez sol
çaprazdan ceza sahasına giren
Arda, yakın direk dibinden fileleri
havalandırıyor ve ihtiyaç duyduğu-
muz o görkemli galibiyete çok yakın
olduğumuzu işaret ediyordu. İlk yarı
da 2-0’lık Türkiye üstünlüğüyle ta-
mamlandıktan sonra ikinci yarıda
da oyunun kontrolünü elinden bı-
rakmayanmillîlerimiz, son dört da-
kikaya girilirken Burak Yılmaz’la
maça son noktayı koyuyor ve saha-
dan 3-0’lık galibiyetle ayrılarak
grupta üçüncü sırayı ele geçiri-
yordu. Öte yandan Letonya’yı
deplasmanda 2-1 yenen Çek Cum-
huriyeti ile sahasında Kazakistan ile
golsüz berabere kalan İzlanda 19’ar
puana gelerek ilk ikide yer almayı,
dolayısıyla turnuvaya doğrudan
gitmeyi garantilemişti.
Çeklerin ilk ikiyi garantilemesi de
aslında Millî Takımımızın üçüncü-
lükmücadelesinde bir avantajdı.
Zira 10 Ekim’de Çek Cumhuriyeti ile
deplasmanda karşılaşıyorduk ve
Çeklerinmaça demotive çıkması
muhtemeldi. Nitekimmillîlerimiz
zor bir deplasmana çıkmalarına
karşınmaç boyunca oyuna hükme-
diyor ve 62. dakikada Selçuk İnan’ın
penaltısıyla öne geçtikten sonra
79’da Hakan Çalhanoğlu’nun go-
lüyle 2-0’lık galibiyete uzanıyordu.
Selçuk’tan kâbusları
rüyaya çeviren gol
Aynı gün Hollanda da Kazakistan
deplasmanından 2-1’lik galibiyetle
dönmüştü. Sonmaçlar öncesinde
Türkiye 15, Hollanda da 13 puan-
daydı ve buna göre, millîlerimize
iç sahada İzlanda ile oynanacak
maçtan alacakları bir puan bile
üçüncülük yolunda yetecekti.
Ancak hesaplar başkaydı. En iyi
üçüncü, play-off oynamadan
turnuvaya doğrudan katılacaktı
ve bunun için de millîlerimizin
İzlanda’yı yenmesi, aynı esnada Ka-
zakistan’ın da deplasmanda
Letonya’yı yenerek Baltık temsilci-
sini grupta son sıraya itmesi
gerekiyordu (en iyi üçüncüler
sıralamasında grup sonuncusu ile
yapılanmaçlar değerlendirme dışı
kalıyordu ve Kazakistan’dan altı
puan alırken Letonya’dan iki puan
alabilmiştik).
13 Ekim’deki karşılaşmalarda
beklenen gollerin ilki Riga’dan geldi
ve 65. dakikada İslambek Kuat,
Kazakistan’ı Letonya karşısında
1-0’lık üstünlüğe taşıdı. Konya’daki
Türkiye-İzlanda maçındaysa gol
geciktikçe gecikiyordu. Artık nor-
mal sürenin dolmasına bir dakika
kalmıştı ki kaleye yaklaşık 25
metre mesafeden kazandığımız bir
serbest vuruşta topun başına Sel-
çuk İnan geçti ve İzlanda barajının
üzerinden aşırttığı topu doksandan
filelerle buluşturarak kâbus gibi
başlayan elemelerin rüya gibi bir
sonla neticelenmesini sağladı.
Millîlerimiz İzlanda’yı 1-0 yenmiş ve
Kazakistan’ın da Letonya’yı aynı
skorla devirmesiyle birlikte en iyi
üçüncüler klasmanında ilk sırayı
alarak EURO 2016’ya doğrudan
katılmaya hak kazanmıştı.
60