Giovanni Trapattoni
Johan Cruyff
Bela Guttmann Benfica’ya 1962 Av-
rupa Kupası’nı kazandırdıktan
sonra yönetimle anlaşmazlığa
düşer ve “Daha 100 yıl Benfica Av-
rupa şampiyonu olamaz!” diyerek
kulübü adeta lânetler. Benfica ger-
çekten de o günden sonra oynadığı
5 Avrupa Kupası ve 3 UEFA Kupası
finalini kaybeder! İşte bu lânetten
ilk faydalanan takımNereo Roc-
co’nun Milan’ı olacaktı. 1963 yılın-
daki finalde Benfica’yı 2-1’le geçen
Milan’ın orta sahasında oynayan 24
yaşındaki genç Trapattoni, böylece
bir İtalyan takımının Avrupa’nın zir-
vesine çıkmasına yardımcı olacaktı.
6 yıl sonra tekrar finale yükselen
Rocco’nun adamları bu kez Ajax’la
oynuyordu. Cesare Maldini ve Jose
Altafini’nin ayrılmasıyla beraber
Trapattoni ve Rivera’nın sorumlu-
luğu da artmıştı. OMilan, genç ve
deneyimsiz Ajax’ı 4-1’le kolayca
geçip ikinci kez kupaya uzanmayı
bilecekti.
Trapattoni bir sonraki Avrupa Ku-
pası’nı havaya kaldırabilmek adına
tam 16 yıl bekleyecekti. Hemde bu
kez başka bir takımla ve bambaşka
bir rolde… Ayrıca maalesef futbol
tarihinin en dramatik anlarından
birine şahit olarak… 29 Mayıs 1985
akşamı Heysel Stadı’nın tribününde
çıkan olaylar sadece maçın 1 saat-
ten fazla süre ertelenmesine değil,
39 taraftarın ölümüne ve 600 civa-
rında yaralanmaya yol açıyordu.
Trapattoni’nin Juventus’u, Plati-
ni’nin erken penaltısıyla Liverpool
karşısında öne geçiyor ve tatsız
başlayanmaç öyle de geçip gidi-
yordu. Bu, şüphesiz Trapattoni’nin
güzel anılarla yâd edeceği bir kupa
olmayacaktı.
Carlo Ancelotti
Futbolda yer edinmiş en büyük
devrimciyi böyle bir listede gö-
rememek tek kelimeyle şans-
sızlık olurdu! HemAjax’ın hem
de Johan Cruyff’un ilkAvrupa
Kupası’nı kazandığı 1971 yılı
belki de futbol adına bir dönüm
noktasını temsil ediyor. Zira
RinusMichels yönetimindeki
genç Cruyff ve arkadaşları, bu
oyunu oynamanın bambaşka
yolları olabileceğini tümdün-
yaya göstermek üzereydi. Nite-
kimbu başarının arkası da geldi.
Ertesi yıl Inter’i Cruyff’un iki go-
lüyle geçenAjax, Avrupa’daki li-
derliğini pekiştiriyordu. Yine de
bu son olmayacaktı. 1973Ma-
yıs’ında rakip başka bir İtalyan,
Juventus olacaktı ve Cruyff kap-
tanlığındaki Ajax onları da gol
yemeden geçmeyi bilecekti.
Omaçta tribünler Cruyff’un Bar-
celona’ya geçmeden evvel son
kez Ajax forması giymesine
şahit olacaktı. Artık buradaki
görevini fazlasıyla yerine getir-
mişti veMichels’le tekrar bir
araya gelerek bu kez Katalanla-
rın kabuk değiştirmesine
yardımedecekti. Fakat Barcelo-
na’daki asıl devrimi oyuncu ola-
rak değil teknik adamsıfatıyla
yapacaktı. Henüz futbolculuk
kariyerine devamederken La
Masia projesini başkan Jose Nu-
nez’e kabul ettirebilmişti ve
1988 yılında takımın başına geç-
tiğinde onunmahsullerini top-
ladı Cruyff. LaMasia’da yetişen
gençlerin yanına sıradışı yıldız-
ları ekledi ve hepsini kendi sis-
temiyle harmanlayarak Rüya
Takım’ı oluşturdu. Öyle ki, 1992
yılındaWembley’de Sampdoria
karşısındaki final maçına çıkar-
ken takımına tek bir cümle kur-
ması yetecekti: “Oynadığınız
oyundan zevk almaya bakın!”
Gerisi ise Koeman’ın golü ve
Barcelona’yı dünya kulübü
yapan o ilk adımdan ibaret.
Johan Cruyff’un yer aldığı Ajax ne
kadar devrimci bir ekipse, Arrigo Sacc-
hi’ninMilan’ı da bir o kadar etkileyi-
ciydi. Fakat RinusMichels’in stratejisini
ilerletecek Cruyff gibi bir prensi varken
Sacchi o kadar şanslı değildi. Bu yüz-
den onun felsefesi Michels’inki kadar
sürekli olamadı. 1989 ve 1990 yıllarında
Avrupa şampiyonu olarak bu başarıyı
art arda elde eden son takımdı Milan.
Ve öylesine parlak bir kadrosu vardı ki,
Carlo Ancelotti ilk 11 içerisinde en az
dikkat çeken isimlerden biriydi! Ne de-
fanstaki efsanevî Tassotti-Baresi-
Costacurta-Maldini dörtlüsünden ne
de hücumorganizasyonundaki Rijka-
ard-Gullit-Van Basten üçlüsünden sıra
Ancelotti’ye gelebiliyordu. Yine de
Sacchi’nin her daim favorilerindendi.
2001’in sonlarına doğru Fatih Terim’in
yerineMilan’ın başına geçtiğinde
henüz elle tutulur bir başarısı yoktu
Ancelotti’nin. Ama ne de olsa kulüp
gözünde “bizimçocuk”tu o. Ertesi se-
zondan itibaren ipleri eline aldı ve
Sacchi’den devraldığı bayrağı taşımaya
devametti. Yönettiği kadro belki de
Sacchi’den sonra gelenlerin en iyisiydi
ve o ekip Ancelotti’ye iki Şampiyonlar
Ligi kupası getirdi. Real Madrid’e çok
beklenen “La Decima”yı hediye etmesi
ise İtalyan hocanın kupa koleksiyo-
nunda Bob Paisley’yi yakalamasını
sağladı.
74
75