Previous Page  98-99 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 98-99 / 162 Next Page
Page Background

çekiyor. Dış sahada oynadığı dokuz

maçta sadece iki puan toplayabilen

Tilkiler bunun da büyük etkisiyle

ligde 17 maçta 17 puanda kaldı ve

düşme hattının da sadece üç puan

yukarısında. İngiltere’de en son

Manchester City 1937’de şampiyon

olduktan sonra 1938’de küme

düşmüştü. Leicester eğer böyle bir

başarısızlığa imza atarsa yaklaşık

80 sene sonra böylesine bir vakayla

karşılaşılmasını sağlayacak.

Premier Lig’de son şampiyon bu

haldeyken, sezona en iddialı giriş-

leri yapan Manchester City ile

Manchester United’ın hallerinin de

beklentilerden uzak olduğunu

söylemeden geçmemek lâzım.

Manchester’ınmavi yakası, sezona

teknik direktörlüğe Josep Guar-

diola’yı getirerek başlamıştı. Guar-

diola’nın yanı sıra İlkay Gündoğan,

John Stones, Leroy Sane, Nolito ve

Claudio Bravo gibi isimler için 150

milyon sterline yakın harcamada

bulunmuştu. Lige oynadığı ilk altı

maçı da kazanarak başlayan City,

şampiyonluğunmutlak favorisi

olduğunu gösterir gibiydi. Fakat

sonraki beş maçtan sadece birinin

kazanılması neticesinde düşüş

başladı. Chelsea ve Leicester City

karşısında alınan peş peşe

mağlubiyetler ise City’nin yarışta

iyice gerilemesine yol açtı.

Manchester United ise Jose

Mourinho yönetiminde yeniden

yükselişe geçmenin hesaplarını

yapıyordu. Paul Pogba için dünya

transfer rekorunun kırılması ve

forvet hattına yapılan Ibrahimovic

takviyesi de Kırmızı Şeytanların ne

denli iddialı olduğunu gösteren

hamlelerdi. Ancak United, City’ye

kıyasla çok daha büyük bir hayal

kırıklığı yaşamakta zira ligde şu

ana dek oynadıkları 17 maçın sa-

dece sekizini kazanabildiler ve lider

Chelsea’nin tam 13 puan gerisinde-

ler. Deplasmanda Chelsea’ye 4-0

yenildikleri maçsa herhalde United

adına sezonun en kötü anıydı.

Bu son cümlelerden de anlaşılabile-

ceği üzere Premier Lig’de yol yarı-

lanmak üzereyken keyfi en çok

yerinde olan taraf Chelsea. Onlar da

sezona önemli bir teknik direktör

transferiyle girmiş ve ipleri Antonio

Conte’ye teslim etmişti. Buna kar-

şın çok anormal sayılacak transfer-

ler de yapmamışlardı. Paris St.

Germain’den eski oyuncuları David

Luiz’i geri alırken Leicester’dan

N’Golo Kante, Marsilya’dan Michy

Batshuayi ve Fiorentina’dan Marcos

Alonso’yu renklerine bağlamışlardı.

Önceki sezonu 50 puanla 10’uncu

sırada tamamlamış bir takım için

açıkçası bu kadarının ne denli ye-

terli olacağı hayli tartışmalıydı. İlk

altı maçından 10 puan çıkartan ve

bu süre zarfında Liverpool ile Arse-

nal’e peş peşe kaybeden Chelsea,

bundan sonraysa 11 maçlık hariku-

lade bir galibiyet serisi yakalayarak

tartışmalara adeta nokta koydu.

43 puanlı lider Chelsea’nin 37

puanla en yakın takipçisi olan

Liverpool ise özellikle sonbahar

aylarında çok iyi bir performans

ortaya koydu ve bu dönemde

oynadığı 10maçtan 28 puan çıkardı.

Ancak Aralık ayı başında Bourne-

mouth’a deplasmanda 4-3 yenilen,

bir sonraki hafta da evinde

West Ham’la 2-2 berabere kalan

Kırmızılar, büyük bir fırsatı tepti.

Arsenal cephesindeyse pek bir de-

ğişiklik yok gibi. ArseneWenger’in

öğrencileri yine dördüncü sıraya

takılıp kalmış durumda. Chelsea ile

aradaki dokuz puanlık farkı kapat-

maları da pek kolay olacağa benze-

miyor. Dahası, Arsenal’in hemen bir

puan gerisinden Tottenham, dört

puan gerisinden de Manchester

United geliyor ve bulundukları

noktayı da koruyamazlarsa yıllar

sonra ilk kez Şampiyonlar Ligi

vizesini bile kaçırmış olabilirler.

Avrupa’nın beş büyük liginde sezonun ilk yarıları geride kalırken Fransa’da Nice’in ve Almanya’da da RB Leipzig’in sürpriz çıkışları gözden kaçmıyor.

Öte yandan geçen yılınmucize takımı Leicester City’nin yerindeyse yeller esmekte.

Premier Lig’de 2015-2016 sezonu,

son yılların en büyük futbol muci-

zelerinden birine sahne olmuş ve

Leicester City, şampiyonluk yarı-

şında ipi göğüslemeyi başarmıştı.

Bir önceki sezon küme düşmekten

son haftalarda kurtulan takımın bir

sonraki sezon haftalar boyunca

lider götürdüğü ligi şampiyonlukla

tamamlaması ve 38 maçta sadece

üç kere yenilgi yüzü görmesi

gerçekten de inanılacak türden bir

başarı değildi. Ancak Leicester’ın

yakaladığı bu havanın dönemlik

bir şey olup olmadığı da aynı ölçüde

merak ediliyordu. Geçmişte de

futbol dünyasında buna benzer

mucizevî şampiyonluklar çıkmıştı.

Yunanistan ile Danimarka’nın Av-

rupa şampiyonlukları, Verona’nın

1985’te Serie A’yı kazanması gibi…

Fakat bu takımlar, elde ettikleri

başarının devamını getirememiş

ve çok geçmeden, söz konusu

şampiyonluklar öncesinde futbol

dünyasındaki yerleri neredeyse,

yeniden o noktaya gerilemişlerdi.

Leicester’ın geleceği de bu örnek-

lerdeki gibi mi olacaktı yoksa farklı

bir doğrultuda ilerlemeyi başarabi-

lecekmiydi?

2016-2017 sezonunun yarısı geride

kalmak üzereyken görünen o ki

Leicester da kısa süre içerisinde

eski kimliğine bürünen takımlar-

dan olacak gibi. Sezona deplas-

manda Hull City yenilgisiyle

başlayan Tilkiler, ardından evinde

oynadığı maçlarda Arsenal’le gol-

süz berabere kalıp Swansea City’yi

yendiğinde toparlanmakta olduğu-

nun sinyallerini vermişti sanki ama

sonrasında gelen peş peşe mağlubi-

yetler, Leicester’ı her hafta biraz

daha aşağı sıralara itti. Özellikle

Liverpool, Manchester United ve

Chelsea deplasmanlarında sırasıyla

4-1, 4-1 ve 3-0’lık skorlarla alınan

mağlubiyetler, Leicester’ın zirveyi

ele geçiren takım olmayı bırakın,

zirvedekilerle mücadele edebilen

takım olma özelliğini bile yitir-

mekte olduğunu göstermekteydi.

10 Aralık’ta Manchester City karşı-

sında alınan 4-2’lik galibiyet, geçen

sezona dönüş adına bir nebze umut

verdiyse de ardından Bournemouth

ve Stoke City deplasmanlarından

toplamda 1 puanla dönülmesi o

umutları yeniden kırdı.

Leicester, özellikle deplasmanlarda

hiç varlık gösterememesiyle dikkat

Beş Büyük Lig

Onur Erdem

Premier Lig

Chelsea geri döndü

98

99

Nice ve Leipzig burada, Leicester nerede?