Kaleci başladım ama bir maç
oynadım. Hiç unutmuyorum,
topu alıp ileri gidiyordumve 25
tane gol yemiştim (gülüyor).
Ondan sonra da bir daha kaleye
geçmedim zaten.
Sonrasında hep kanatlarda mı
oynadın?
Yoo hayır. Süreç içinde oynadı-
ğınız mevki çok değişebiliyor.
Altyapılarda defansta da
forvette de orta sahada da
oynadım.
Başka sporlarla da ilgin var
mıydı? MalûmAlmanya bu
açıdan çocuklara çok fazla
seçenek sunabiliyor. Özellikle
golden sonra attığın taklalar
sanki çocukken jimnastik
yaptığını gösteriyor.
(Gülüyor) Ben takla atmayı
havuzda öğrendim. Arkadaşla-
rımın teşvikiyle yaptım. Arka-
daşlarım “Sen bu taklaları
sahada da atarsın” deyince
önce kumda denedim. Baktım
“
“
“
“
68
69
Ailemin tek çocuğuyum.
Babamuzun yıllar Almanya’da
dönercilik yaptı. Ben de
babamın yanında çalıştım.
Döner kesebilirim, dürüm
yaparım, salataları hazırlarım.
Gaziantep’e gelirken onlara
İnegöl’de ev aldım. Annemve
babam şimdi orada emekli
hayatı yaşıyor.
Wolfsburg’da U16’dan U19’a
kadar oynadım. Hayatımda
yaşadığım en güzel zamanlar
diyebilirim. Wolfsburg’un
sadece gençleri için tahsis
edilen tesis, Riva’daki bu
mükemmel tesis kadardı.
Bu kadar çok sayıda çim
sahamız vardı. Adeta büyük
bir ailede büyüdüm.
Orada sağ açıkta, ön liberoda,
hatta sol bekte bile görev
aldım. Hocayla “Beni neden
mevkiimin dışındaki yerlerde
oynatıyorsunuz?” diye
tartışmıştım. O da bana “Bunun
faydasını ileride göreceksin”
demişti. Şimdi onlara teşekkür
ediyorum. Oyun bilgimi de
o gün bana verdikleri bu emeğe
borçluyum.
Okan Buruk beni beğeniyor
ama “Daha zamanın var”
diyordu. Oynamamak da
hayrıma olmuş. Çünkü oyuncu
her tecrübeyi yaşamalı.
Ben de o dönemde kadroya
girememe tecrübesini yaşadım
ve sabırlı olmayı öğrendim.
Futbolda sabır en önemli
şeydir. Her şeye kızarak
futbolcu olamazsınız.
oluyor, gollerden sonra sahada da
takla atmaya başladım. Ne jimnas-
tik ne de başka bir sporla ilgilendim.
Hayatımda hep futbol vardı.
Evet, Almanya’daki kariyer
hikâyeni dinleyebiliriz artık…
İlk gittiğimiz kulüpte aileler çocuk-
ların işine çok karışıyordu. O ne-
denle annem-babam oradan çok
hoşlanmadı. Füchse Berlin Reinic-
kendorf diye küçük bir kulübe git-
timve 3-4 yıl oranın altyapısında
kaldım. Sonra Hertha Berlin beni
istedi ve iki sene de oranın altyapı-
sında kaldım. 15 yaşındayken bir alt
küme takımı olan Tennis Borussia
Berlin’e geçtim. Çok iyi bir takımı-
mız vardı. Hertha’nın da yer aldığı
Berlin Ligi’nde hiç yenilmeden
şampiyon olduk. O sezonun ardın-
dan Bundesliga’da her takıma
gitme şansımvardı. Çünkü hem
takımhemde ben harika bir sezon
geçirmiştik. Kanatta oynamıştım
ve çok iyi bir performans
göstermiştim.
Zaten hemen ardındanWolfsburg’a
gittiğini görüyoruz.
Bu kararı ailece aldık. Berlin ile
Wolfsburg’un arası 220 kilometre.
Bayern Münih ve Hoffenheimda
gündemdeydi ama çok uzak olduk-
ları için annem “Seni yollamam”
dedi. En hayırlısı daWolfsburg
tercihimoldu. Orada U16’dan U19’a
kadar oynadım. Wolfsburg’daki
günlerim için hayatımda yaşadığım
en güzel zamanlar diyebilirim. 15
yaşında evden çıkıp akademiye git-
miş oldum. İnanabiliyor musunuz,
Wolfsburg’un sadece gençleri için
tahsis edilen tesis, Riva’daki bumü-
kemmel tesis kadardı. Bu kadar çok
sayıda çim sahamız vardı. Bir genç
için başlangıçta yalnız kalmak bir
zorluk oluşturuyor ama sonrasında
tek başına ayakta kalmanın keyfini
yaşıyorsunuz. Annembabambeni
affetsin amaWolfsburg’da bana hiç
kimse, “Nereye gidiyorsun, ne
zaman geleceksin?” diye sormu-
yordu. Okul da 5 dakikalıkmesafe-
deydi. Adeta büyük bir ailede
büyüdüm. Kardeş eksiğimi oradaki
arkadaşlarımla gidermiş gibi oldum.
Wolfsburg kulübü futbolculuğuna
neler kattı peki?
Almanya’daki herkesWolfsburg
altyapısının ne kadar güçlü ve
kaliteli olduğunu bilir. İnanılmaz
imkânlar vardı. Her sene şampi-
yonluğa oynuyorduk. Hamburg gibi
rakipleri 7-0, 8-0 gibi skorlarla
yeniyorduk. Orada neredeyse her
mevkide oynadım. Sağ açıkta,
ön liberoda, hatta sol bekte bile
görev aldım. O zaman hocayla “Beni
nedenmevkiimin dışındaki yer-
lerde oynatıyorsunuz?” diye tartış-
mıştım. O da bana “Bunun faydasını
ileride göreceksin” demişti. Gerçek-
ten de öyleymiş. Şimdi buradan
onlara teşekkür ediyorum. Oyun
bilgimi de o gün bana verdikleri bu
emeğe borçluyum.
Her şey bu kadar iyi giderken ve bu
kadar mutluykenWolfsburg defteri
neden kapandı senin için?
Gençsiniz ve hatalar yapıyorsunuz.
Ben de çok rahat durmadım sanı-
rım. Hiçbir zaman saygısız değildim
ama biraz kendi kafama göre yaşı-
yordum. Sanırımbiraz ileri gittimve
sonuçtaWolfsburg’dan ayrılmak
zorunda kaldım. Profesyonel olarak
Greuther Fürth takımına gittim.
Sercan Sararer’in de oynadığı
takımdeğil mi?
Aynen o takım. Bundesliga 2’de
şampiyonluğa oynuyorlardı. 6 ay o
takımın formasını giydim ama his-
settimki, Greuther Fürth bana göre
bir takımdeğil. Sabah 10.00’daki
antrenman için oyuncuları 7.30’da
kulüpte topluyorlardı. Bunun gibi
sevmediğim çok şey vardı o ku-
lüpte. Aslında çalışmayı seven biri-
siyim ama bu kadar erken saatte
kulüpte olmak hoşuma gitmiyordu.
Bir de hoca fazla şans vermedi.
Bana “Seni Türkiye’ye kiralık olarak
gönderelim” teklifinde bulundular.
NiyetimTürkiye’de yarım sezon
oynayıp yeniden Almanya’ya
dönmekti ama Gaziantepspor’da
6 ay kadroya giremediğimhalde
yine de burada kalmak istedim.
O kadar sevdin yani Türkiye’yi...
Evet. Buradaki ortam çok farklıydı.
Kendimi çok iyi ve rahat hissettim.
Takımdaki abiler Almanya’dakiler-
den çok farklıydı. Buradaki ağabey-
kardeş ortamını çok sevdim. Bir de
annemin ve babamın yüzlerinin
Türkiye’de çok daha fazla güldü-
ğünü gördüm. “Burada kalmak isti-