Avrupalıların hakkı yendi
Tabiî bu noktada, takım sayısı ar-
tarken UEFA’ya genişlemeye
paralel bir kontenjan hakkı tanın-
maması da ayrı bir eleştiri konusu
olarak ön plana çıkıyor. Bunu söy-
lerken şu gerçeklerin tekrar altını
çizmek lâzım: Son üç Dünya Ku-
pası’nı da Avrupa takımları kazandı.
Son üç kupadaki altı finalistin beşi
Avrupalıydı. Hatta son 12 yarı fina-
listten dokuzu yine Avrupa’dandı.
Veyahut kürsüye çıkan dokuz ta-
kımdan sekizi Avrupalıydı. Buna
karşılık katılımcı sayısının yüzde 50
artış gösterdiği bir ortamda
UEFA’ya ayrılan kontenjan sadece
yüzde 23 artabildi. Öte yandan
CAF’ın kontenjanı yüzde 80,
AFC’nin kontenjanıysa yüzde 100
arttı. Üstelik bu hesaplara
play-off’tan gelecek iki ülke dâhil
değil. Kaldı ki play-off’ta da
CONMEBOL, CONCACAF, CAF, AFC
ve OFC’den birer ülke ile ev sahibi
kıtadan bir ülke boy gösterecek.
Bir başka deyişle Avrupa’da düzen-
lenmeyecek bir turnuvada, UEFA
adına play-off’a katılacak bir ülke
de olmayacak.
Özellikle AFC ile CAF’a kontenjan
artışında böylesine bir iltimas
geçilmişken bu konfederasyonların
temsilcilerinin son yıllarda zaten
başarısız bir performans ortaya
koymuş olmaları da dikkatlerden
kaçmıyor. Son üç turnuvada Asya
adına 12 takımyarışırken bunlar-
dan sadece 2010’da Güney Kore ile
Japonya ilk turda gruplarından
çıkma başarısını gösterdi, onlar da
ikinci turda elenmekten kurtula-
madı. CAF adınaysa 116 katılımcı
içerisinden 2006’da Gana, 2010’da
yine Gana ve 2014’te de Nijerya ile
Cezayir ikinci turu görürken bun-
lardan sadece 2010’da Gana çeyrek
final oynayabildi.
Toparlamak gerekirse, FIFA’nın
deneyeceği bu yeni statü, belki
normalde Dünya Kupası’na katıl-
ması neredeyse imkânsız olan bazı
takımların bu turnuvada boy gös-
termesini sağlayacak ama bu ta-
kımları en baştan figüranlığa so-
yundurarak güçlülere yem edecek.
Futbolseverlerde heyecan yarat-
mayan bir ilk tur oynandıktan
sonra anca ikinci turla birlikte den-
geler biraz yerine oturur gibi olacak
fakat bundan sonrası da hep tek
maç eleme usulüyle ilerleyeceği için
asıl heyecan duyulacak anlar çok
çabuk geçecek.
Alternatif senaryo
ne olabilirdi?
Peki, genişlemeye gidilirken daha
iyi bir statü oluşturulamaz mıydı?
Bu sorunun cevabı, doğrusu eğer
genişleme 48 takımla olacaksa,
olumsuz olmaya mahkûmgibi.
Fakat eğer daha minimal bir geniş-
lemeye gidilse ve 32 takımlı tur-
nuva statüsünün zaafları üzerinde
durulsa belki çok daha olumlu
sonuçlara da ulaşılabilirdi.
32 takımlı turnuvayla ilgili başlıca
zaaf neydi? İlk turda ilk iki maçlar
sonunda bazı takımların tur
geçmeyi garantileyip sonmaçlara
yedek kadrolarla çıkması, bazı ta-
kımlarınsa elenmeyi garantileyip
sonmaçlarda amaçsız hale gelme-
siydi. Bunun önüne geçmek için
grup liderlerinin doğrudan ikinci
tura çıktığı, grup ikincileri ve üçün-
cülerininse baraj maçı oynadığı bir
sistemdüşünülebilirdi. Böylece son
maçlara girilirken liderliği garanti-
leyen takımlar çok nadiren olacağı
için yedek kadro denemeleriyle
karşılaşılmazdı. Keza sonmaçlar
öncesinde üçüncü olma ihtimali
bile kalmamış bir takımolmayaca-
ğından bumaçlara tamamen havlu
atmış halde çıkan ekiplerle de
karşılaşılmazdı.
Bu uygulamanın yapılmasına
imkan tanıyabilecek genişlemeyse
36 takımla mümkün olabilirdi.
Bu durumda ilk tur dörderli dokuz
gruptanmüteşekkil olur, dokuz
grup birincisi doğrudan ikinci tura
kalır, kalan dokuz ikinci ile en iyi
beş üçüncü de baraj maçı oynar,
buradan gelecek yedi takımla da
son 16 tamamlanırdı. Dört konten-
janlık artış ise turnuvada en başarılı
olan konfederasyonlar UEFA ile
CONMEBOL’ün kotalarında birer
takımlık artış, turnuvada sabit yeri
olmayan OFC’ye bir sabit kota
tanınması ve kalan tek kotanın da
CONCACAF, CAF ve AFC arasında
yapılacak play-off’la belirlenmesi
şeklinde dağıtılabilirdi.
Kimbilir, 2026’da statüyle ilgili
yaşanması muhtemel hayal kırıklığı
sonrasında belki de FIFA 2030 için
yeni bir yola girmeyi düşünür ve
futbolseverleri çok daha memnun
edecek bu tip bir formül üzerinde
çalışmalara başlar.
38