Previous Page  90-91 / 164 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 90-91 / 164 Next Page
Page Background

göre biraz gerileyip yedinci sırada

kalırken, Kral Kupası’ndaysa

finale kadar gitti fakat bu noktada

Barcelona’ya 3-1 kaybetmekten

kurtulamadı.

Bilbao’nun kupa hasretine

son verdi

Valverde, Bilbao’daki üçüncü

sezonunaysa etkileyici bir giriş

yapıyordu. İspanya Süper Kupası fi-

nalinde Barcelona’ya 4-0 ve

1-1’lik skorlarla üstünlük sağlayan

Bask ekibi, böylece 31 yıl sonra

müzesine bir kupa götürmenin de

mutluluğunu yaşıyordu. UEFA

Avrupa Ligi’ndeyse Augsburg,

AZ ve Partizan’ın yer aldığı gruptan

13 puanla lider çıkan Bilbao, sonra-

sında da Marsilya’yı 1-0 ve 1-1,

Valencia’yı da 1-0 ve 1-2’lik

skorlarla eleyerek çeyrek finale

gelmişti. Bu turda Sevilla ile kendi

sahasında yaptığı ilkmaçı 2-1

kaybetmesine rağmen deplasman-

daki rövanşı aynı skorla kazanan

Bilbao, turuysa penaltı vuruşları

sonrasında kaybedecekti.

Ligdeyse Bilbao’nun istikrarlı gö-

rüntüsü sürüyordu. Takımbu kez

de 62 puan toplayarak beşinci

sıraya yerleşmişti ve Şampiyonlar

Ligi’ni de sadece iki puanlık farkla

kaçırmıştı. Kral Kupası’naysa

çeyrek finalde Barcelona karşısında

veda edilmişti.

Geride kalan 2016-17 sezonundaysa

Bilbao, UEFA Avrupa Ligi’nde Genk,

Sassuolo ve RapidWien ile birlikte

yer aldığı gruptan, Genk’in ardından

ikinci sırada çıkmasına karşın bir

sonraki turda Kıbrıs RumKesimi

temsilcisi APOEL karşısında şok bir

biçimde turnuvaya veda edecekti.

Evindeki ilkmaçta çektiği 23 şuttan

sadece üçünü gole çevirebilen

Bilbao, rakibininse üç şutta iki gol

bulması sonucunda anca 3-2’lik bir

galibiyet elde edebilmişti. Rövanşta

da Rum ekibi altı şutta iki gol

bulurken Bilbao 18 şutta karavana

çekince 2-0’lık skorla turu geçen

taraf APOEL oldu. Bilbao, ligde de

geçen sezonki 62 puanın bir puan

üstüne çıkmıştı belki ama rakipleri

de daha fazla puan toplayınca bu

kez yedinci sırada kalmıştı. Takım

Kral Kupası’ndaysa beşinci turda

bir kez daha Barcelona engeline

takılmıştı. Sezonun sonunda da

zaten Valverde, Barcelona ile anlaş-

tığını açıklayarak kulübe veda etti.

Valverde’nin teknik adamlık

kariyerinin özeti böyle. Kısaca

toparlamak gerekirse kendisi

Villarreal haricinde görev aldığı

hemen her kulübü ligde, eldeki

imkânlar doğrultusunda en iyi

seviyelere taşımış bir teknik adam.

Ancak Avrupa kupalarındaki per-

formansıysa biraz kafaları karıştı-

racak nitelikte. Espanyol ile 2007’de

yaşadığı muhteşem çıkış, belki de

hâlâ kariyerinin en önemli başarısı

niteliğinde. Hatırlattığımız üzere

kendisi o sezon UEFA Kupası mace-

rasını finalde penaltılarla kaybeder-

ken takımı hiç yenilgi almamış ve

final dâhil sadece dört maçta bera-

bere kalmıştı. Ne var ki bu önemli

başarıdan sonra Valverde, Olympia-

kos ve Athletic Bilbao yıllarındaki

Avrupa serüvenlerinde pek de

aradığını bulamadı. Olympiakos ile

Anorthosis; Bilbao ile de APOEL gibi

takımlara karşı şok yenilgiler aldı.

Ulaştığı en yüksek seviyeyse

Bilbao ile Avrupa Ligi’nde çeyrek

final oynamaktı.

Elbette salt bu verilere bakarak Val-

verde’nin Barcelona’da ne yapabile-

ceğini söylemek çok güç. Burada

kendisinin Barça’nın futbol kültü-

rüne uyumu ve oyuncularla arasın-

daki ilişki çok daha belirleyici

olacak. Bu faktörlerden ikincisini

zaten yaşamadan bilmekmümkün

değil. İlki hakkındaysa Valverde’nin,

Olympiakos’ta geçirdiği üç sene

haricinde kendi liginde sürekli ka-

zanmak için sahaya çıkan bir takım

çalıştırmamış olduğu gerçeğinin

altını çizmek lâzım. Barcelona’nın

sürekli topa sahip olan ve oyunu

rakip ceza sahasına yıkmaya çalı-

şan oyun anlayışını Valverde ne

denli uygulayabilecek, burası şu an

için gerçekten soru işareti.

90