göre biraz gerileyip yedinci sırada
kalırken, Kral Kupası’ndaysa
finale kadar gitti fakat bu noktada
Barcelona’ya 3-1 kaybetmekten
kurtulamadı.
Bilbao’nun kupa hasretine
son verdi
Valverde, Bilbao’daki üçüncü
sezonunaysa etkileyici bir giriş
yapıyordu. İspanya Süper Kupası fi-
nalinde Barcelona’ya 4-0 ve
1-1’lik skorlarla üstünlük sağlayan
Bask ekibi, böylece 31 yıl sonra
müzesine bir kupa götürmenin de
mutluluğunu yaşıyordu. UEFA
Avrupa Ligi’ndeyse Augsburg,
AZ ve Partizan’ın yer aldığı gruptan
13 puanla lider çıkan Bilbao, sonra-
sında da Marsilya’yı 1-0 ve 1-1,
Valencia’yı da 1-0 ve 1-2’lik
skorlarla eleyerek çeyrek finale
gelmişti. Bu turda Sevilla ile kendi
sahasında yaptığı ilkmaçı 2-1
kaybetmesine rağmen deplasman-
daki rövanşı aynı skorla kazanan
Bilbao, turuysa penaltı vuruşları
sonrasında kaybedecekti.
Ligdeyse Bilbao’nun istikrarlı gö-
rüntüsü sürüyordu. Takımbu kez
de 62 puan toplayarak beşinci
sıraya yerleşmişti ve Şampiyonlar
Ligi’ni de sadece iki puanlık farkla
kaçırmıştı. Kral Kupası’naysa
çeyrek finalde Barcelona karşısında
veda edilmişti.
Geride kalan 2016-17 sezonundaysa
Bilbao, UEFA Avrupa Ligi’nde Genk,
Sassuolo ve RapidWien ile birlikte
yer aldığı gruptan, Genk’in ardından
ikinci sırada çıkmasına karşın bir
sonraki turda Kıbrıs RumKesimi
temsilcisi APOEL karşısında şok bir
biçimde turnuvaya veda edecekti.
Evindeki ilkmaçta çektiği 23 şuttan
sadece üçünü gole çevirebilen
Bilbao, rakibininse üç şutta iki gol
bulması sonucunda anca 3-2’lik bir
galibiyet elde edebilmişti. Rövanşta
da Rum ekibi altı şutta iki gol
bulurken Bilbao 18 şutta karavana
çekince 2-0’lık skorla turu geçen
taraf APOEL oldu. Bilbao, ligde de
geçen sezonki 62 puanın bir puan
üstüne çıkmıştı belki ama rakipleri
de daha fazla puan toplayınca bu
kez yedinci sırada kalmıştı. Takım
Kral Kupası’ndaysa beşinci turda
bir kez daha Barcelona engeline
takılmıştı. Sezonun sonunda da
zaten Valverde, Barcelona ile anlaş-
tığını açıklayarak kulübe veda etti.
Valverde’nin teknik adamlık
kariyerinin özeti böyle. Kısaca
toparlamak gerekirse kendisi
Villarreal haricinde görev aldığı
hemen her kulübü ligde, eldeki
imkânlar doğrultusunda en iyi
seviyelere taşımış bir teknik adam.
Ancak Avrupa kupalarındaki per-
formansıysa biraz kafaları karıştı-
racak nitelikte. Espanyol ile 2007’de
yaşadığı muhteşem çıkış, belki de
hâlâ kariyerinin en önemli başarısı
niteliğinde. Hatırlattığımız üzere
kendisi o sezon UEFA Kupası mace-
rasını finalde penaltılarla kaybeder-
ken takımı hiç yenilgi almamış ve
final dâhil sadece dört maçta bera-
bere kalmıştı. Ne var ki bu önemli
başarıdan sonra Valverde, Olympia-
kos ve Athletic Bilbao yıllarındaki
Avrupa serüvenlerinde pek de
aradığını bulamadı. Olympiakos ile
Anorthosis; Bilbao ile de APOEL gibi
takımlara karşı şok yenilgiler aldı.
Ulaştığı en yüksek seviyeyse
Bilbao ile Avrupa Ligi’nde çeyrek
final oynamaktı.
Elbette salt bu verilere bakarak Val-
verde’nin Barcelona’da ne yapabile-
ceğini söylemek çok güç. Burada
kendisinin Barça’nın futbol kültü-
rüne uyumu ve oyuncularla arasın-
daki ilişki çok daha belirleyici
olacak. Bu faktörlerden ikincisini
zaten yaşamadan bilmekmümkün
değil. İlki hakkındaysa Valverde’nin,
Olympiakos’ta geçirdiği üç sene
haricinde kendi liginde sürekli ka-
zanmak için sahaya çıkan bir takım
çalıştırmamış olduğu gerçeğinin
altını çizmek lâzım. Barcelona’nın
sürekli topa sahip olan ve oyunu
rakip ceza sahasına yıkmaya çalı-
şan oyun anlayışını Valverde ne
denli uygulayabilecek, burası şu an
için gerçekten soru işareti.
90