lardan geçen ve AZ Alkmaar’ın alt-
yapısında yetiştikten sonra bugün
Beşiktaş’ın kaptanlığına yükselen
Oğuzhan Özyakup’a benzetiyor.
Kendisiyle konuşma fırsatın oldu
mu ve bu benzerlik hakkında sen
ne düşünüyorsun?
Kramponlarını aldım… Birisi onun
kramponlarını verdi bana… Onun
çok iyi bir arkadaşı vermişti. Ama
ben Oğuzhan ağabeyle hiç konuş-
madım. Ona benzetildiğim için çok
gurur duyuyorum. Ama farkımız
var; o sağ ayak, ben sol ayak…
Ben ve ailemgurur duyuyoruz bu
durumdan. AZ Alkmaar’da birkaç
kez bana Oğuzhan ağabeyi söyledi-
ler. O 10 sene önce buradaymış ama
halen hatırlanıyor.
Peki, Hollanda’daki Türkmenşeli
oyuncuları gözlemleyebiliyor
musun ya da konuşabiliyor musun?
Oraya bakarsam sadece iki kişiyiz.
Benden başka bir Türk daha var.
Rotterdam’da oynuyor. O da çok ye-
tenekli ama Türk oyuncular çok az.
Hollanda’da daha çok Araplar, Suri-
namlılar var. Türk oyuncu çok az.
Seninle birlikte futbola başlayan
birçok arkadaşın bugünlere ulaş-
mayı başaramadı. Bugün baktığın
zaman arkadaşlarından neyi farklı
yaptın da futbolcu olabildin?
Bugüne kadar arkadaşlarımdan
sadece biri futbolcu olabildi. Topa
âşıktık ikimiz de… Sadece sahada
değil, eve gelince de top oynadık,
mahalleye gelince de top oynadık.
En önemlisi boş işlerle uğraşmadık
hiçbir zaman… Gezmedik, tozmadık,
diskoteklere gitmedik. Hep futbolla
uğraştık. Futbola kafa yorduk. Yaz-
ları ekstra idmanlar yaptık. Kendimi
geliştirmek için çok uğraşıyorum.
Bir hafta izin yapayım, sonra hemen
idmanlara başlıyorum.
Şimdi Millî Takım sürecine gele-
lim… İlk kez Genç Millî Takımlara
seçildin. Bu çağrıyı aldığın zaman
ne hissettin?
(Gülüyor) Aynı böyle bir gülümseme
oldu yüzümde. İki hafta önce Hol-
landa’daki hocamgösterdi bu da-
veti. Gurur duydum. Aileme haber
verdim. Onlara, “Baba, anne beni
Millî Takım’a çağırıyorlar. İstanbul’a
ve İngiltere’ye gideceğiz, maç yapa-
cağız” dedim. Onlar da çok sevindi,
gurur duydu benimle. Babam zaten
havalara uçtu. Çok sevindimger-
çekten. Benim için çok güzel bir şey.
Tüylerimdiken diken oldu. Hocam
da çok sevindi. Benimle gurur
duydu. Millî Takım’a seçildiğime
inanamıyorum. 4 yaşında futbola
başlarken bugünleri düşünmedim
hiç. Bütün hayatımboyunca o
kulüpte oynayacağımı sanıyordum.
Çok çalıştım. Hak ettimde… Doğ-
ruya doğru hak ettim çünkü çok
çalıştımve savaştım. Bazı durumlar
güzel değildi. Kadroya giremediğim
zamanlar oldu ama çok çalışarak
bunun da üstesinden geldim. Kad-
roda olamamak da futbolun içinde…
Bunları öğreniyorsun. Kötümaçla-
rımoldu. Önemli maçlarda benden
çok şey beklediler ama bazen
gösteremedim. Böyle şeyler de
yaşadım. Tümbunları yaşamak,
öğrenmek açısından çok önemli
tecrübeler. Kendini geliştirmek için
bunları yaşaman gerekiyor.
Avrupa’da yetişen her Türk
oyuncu, bir günmutlaka yaşadığı
ülke ile Türkiye arasında seçim
yapma ayrımına geliyor. Ay-yıldızlı
formayı sırtına geçirmiş genç
bir Türk olarak bu konu hakkında
ne düşünüyorsun? Bir gün
Hollanda’dan teklif gelirse ne
düşünürsün?
Benim için çok zor olur. Çünkü Hol-
landa’da doğdum, büyüdüm, ekme-
ğimi oradan kazanıyorum. Ama
Türkiye benimülkem. Türkiye çok
büyük bir aşk. Türkiye denince bile
tüylerimdiken diken oluyor. Aynı
şekilde babamda zaten büyük
bir Türkiye âşığı. Yine Türkiye’yi
seçerim. Şimdi U17’de oynuyorum.
U21’de de forma giyersembir daha
Hollanda’yı hiç düşünmem. Çünkü
Türkiye’nin AMillî Takımı için
mücadele etmek çok büyük anlam
taşıyor.
Ekim ayında U17 Avrupa Şampiyo-
nası Eleme Turu’nda Çek Cumhuri-
yeti’nde Çek Cumhuriyeti, İsrail ve
Ermenistan’la aynı grupta maçlara
çıkacağız. Bu zorlu karşılaşmalar
için ne düşünüyorsun?
Eleme turunda şansımızı çok yük-
sek görüyorum. Takımımız çok iyi,
çok güçlü. Takımda her şey var.
Denge var en önemlisi. Kendimize
çok güveniyoruz. İnşallah bu ta-
kımları yeneriz. Bana sorarsanız bu
gruptan çıkarız. Başka ülkelere
bakıyorum, bence Türkiye birçok
Avrupa ülkesinden çok çok daha
iyi…Mücadele, gurur, forma aşkı
fark yaratır. Kadromuz da bu tipte
oyunculardan kurulu. Şansımızı
çok yüksek görüyorum.
Teknik direktörünüz Mehmet Hacı-
oğlu ile nasıl bir diyaloğun var?
Mehmet Hoca Hollanda’da
maçlarıma geldi ve beni izledi.
Buraya gelince de çok sıcak
davrandı. Sıkıntımyok burada.
Kendimi evimde gibi hissediyorum
sayesinde…
Millî Takımdüzeyinde böylesine
büyük turnuvalarda forma giymek,
dünya futbol piyasasının da vitri-
nine çıkmak anlamına geliyor.
Bu durum seni nasıl motive ediyor?
Millî olduğum için kulübümde be-
nimle gurur duyuyor. Böyle olunca
da daha çok çalışmak istiyorum.
Her maçta forma giymek istiyorum.
Elimden geleni yapacağım, herkes
emin olsun. İnşallah Türk Millî
Takımı sayesinde büyük kulüpler
beni görür ve ismimi daha büyük
yapabilirim. Şimdi beni Oğuzhan’a
benzetiyorlar. İnşallah bu sayede
ilerde küçük çocukları bana
benzetirler… Bu durumkesinlikle
boş işlerle uğraşmamama da bağlı
tabiî… Bunu da biliyorum.
Kariyer basamaklarının daha çok
başındasın ve biliyorsun ki dünya
futbol tarihine geçmiş her oyuncu,
senin geçtiğin bu yollardan geçiyor.
Bugün durup düşündüğünde ve ile-
riye baktığında kendini nerede gör-
mek istiyorsun? Hedeflerin neler?
En büyük hayalimArsenal’de oyna-
mak…Mesut Özil’in arkasından
gelmek… O benim idolüm. Ama
Türkiye’ye de bakarsam çok güzel
takımlar var. Süper Lig’de bir gün
forma giymek isterim. Benim için
en güzel lig Premier Lig… İspanya da
güzel. Ama benimgözümher
zaman İngiltere’de… En üst seviye
bana göre orası…
AMillî Takımhakkında neler
düşünüyorsun? Bu büyük hayale
ulaşmak için ekstra çalışmalar
yapıyor musun?
AMillî Takım benim için çok özel…
Yeni oyuncular geldi. Enes Ünal’ı,
Hollanda’da çok gördüm. Emre Mor
geldi. Her şeyden önce genç oyun-
cuları alıyorlar. Çok çabuk ilerleye-
bilir artık bu işler. Şimdi buradayım
ama 2 yıl sonra A takımda olabili-
rim. Bunu da biliyorum. Bu büyük
bir motivasyon benim için…
Kondisyon çalışıyorum, vücut
çalışıyorum. Fiziki gelişimime,
beslenmeme çok dikkat ediyorum.
Uyku benim açımdan en önemlisi-
dir… Çok iyi uyurum. Elimden
geleni yaparım. Sağ ayağımı
çalıştırıyorum, onu da iyi
kullanmak istiyorum.
Emre Mor diyoruz ama Cengiz
Ünder de iki yıl içerisinde Roma’ya
transfer oldu… İlk yıl Altınordu,
sonra Başakşehir, sonra AS Roma…
Bu durum da senin gibi genç
oyuncuları motive etmeli…
Evet, kesinlikle motive ediyor.
Gerçekten Cengiz çok çabuk gitti.
Şimdi yeni bir oyuncu daha var
Fenerbahçeli Elif Elmas… O da genç
olmasına rağmen çok yetenekli.
Artık gençlerin zamanı…
Futbol dünyası bugüne kadar
silinip giden sayısız genç yetenek
gördü. Sen de Türk futbolunun
gözbebeği genç yeteneklerinden
birisin. Böyle bir tehlike genç
ve tecrübesiz oyuncuların yanı
başında duruyor. Bu tehlikeden
nasıl koruyorsun kendini?
Kendime iyi bakıyorum. Boş işlerle
uğraşmıyorum. Bazı oyuncular
şanssızlıktan silinmiş olabilir,
sakatlanabilir… Ama ben elimden
geleni yapıyorum. Gün gelir de
silinirsem, “Elimden geleni yaptım”
diyebilirim. Bazı oyuncular kendi-
sini hemen yüksekte görür, şıma-
rır. Kendisini profesyonel zanneder.
Bunlar benim için çok önemli
örnekler. Hep bunun üzerinde
duruyoruz ben de ailem de… Böyle
şeylerim hiç yok. Ailenin verdiği
eğitim ve görgü çok önemli. Ailem
beni hiç havalara uçurmaz.
Gerekeni söyler her zaman. Bana
doğruyu ve benim için iyi olanı
söylüyorlar. Hatalarım varsa
bunları açık açık söylüyorlar.
Annem, babam benimle gurur
duyuyor ama beni abartmıyorlar.
Ben daha olmadım. Çok çalışmam
gerekiyor. Mesela sağ ayağım
eksik. Onun üzerine çok çalışıyo-
rum. İnşallah geliştirebilirim. Sol
ayağım gibi iyi olur sağ ayağım da…
Kaleyi daha çok düşünebilirim. Çok
az şut çekiyorum. Daha fazla şut
çekersem daha fazla gol atabilirim.
Vurduğum zaman yüzde 80 gol
oluyor. Bunun üzerine daha çok
çalışmam lâzım. Daha çok gol atıp,
daha çok asist yapmak istiyorum.
Şansımı denemek istiyorum, boşa
giderse de gitsin şutlarım…
Her genç oyuncunun kendisine
örnek aldığı isimler vardır. Mesut
Özil haricinde kimleri, hangi özel-
likleri sebebiyle örnek alıyorsun?
Oğuzhan ağabeyi çok beğeniyo-
rum. Ama bana göre dünyanın en
iyisi Messi… Onun gibi zor oluruz.
Ajax’ta forma giyen Hakim Ziyech
de çok iyi bir oyuncu… Ona da
benzetiliyorum bazen.
Boş zamanlarını nasıl değerlendi-
riyorsun? Hobilerin neler?
Ailemle ve arkadaşlarımla geçiri-
yorum boş vakitlerimi. Evde takılı-
yoruz genelde. Basketbol oynamayı
da çok severim. Ağabeyimle, yeğe-
nimle vakit geçiririm. Ağabeyimin
maçlarına giderimmutlaka. O da
benim her maçıma gelir.
110
111