

büyük kulüplerin altyapılarıyla
maç yapabiliyordu. İlk senemde
çok iyi oynamıştım. Ondan
sonra ikinci senede hemen
zaten transfer oldum. AZ Alk-
maar’a geçtim. Bu sene ikinci
senem…
Hollanda’daki altyapı eğitimi
hakkında bize biraz bilgi verir
misin?
Bana takımoyununu öğrettiler.
Sen yoksun; biz varız… Bunu
öğrettiler. Takımgibi oynuyor-
sun. Egoistliğe yer yok.
Bireyselliğe yer yok. Çok yete-
nekli bir eğitimveriyorlar.
Sağ ayağını nasıl kullanıyorsun,
sol ayağını nasıl kullanıyorsun,
bunların hepsini öğretiyorlar.
Hollanda’da hiç uzun topla
oynamazsın. Hep tek ve kısa
paslar vardır. Bize bunu
öğrettiler. Benim için de bu
mükemmel bir şey…
Hollanda futbolu, dünya üze-
rinde önemli bir ekol. Sen de bu
ülkede bir Türk oyuncu olarak
yetişiyorsun. Gözlemlediğin
kadarı ile Hollandalılar ile
Türkler arasında futbola bakış
açısında ne gibi farklar var?
En büyük fark yetenek. Hollan-
da’da futbol daha çok yete-
nekle oynanıyor. Türkiye’de ise
mücadele ön plana çıkıyor.
Türkiye’de daha çok gurur var…
Yani şunu demek istiyorum.
Türk oyuncuların hepsi ülkesi
için canını dişine takarak
oynuyor. Bu durumHollanda’da
daha az… Hollanda’da yendin ya
da yenildin çok umursanmaz.
Herkes hayatına bakar. Ama
Türkiye’de işler böyle değil. Ye-
nildiğin zaman ortalık yıkılıyor.
Türkiye’de mücadele var, azim
var, istek var… Hollanda’da da
istek var ama burada daha çok
var. Hollanda futbolu İspanya
futboluna benziyor. İspanya
futbolunda da fiziği zayıf oyun-
cular yetenekleriyle ön plana
çıkabiliyor. İki ülke de yete-
nekle takım oyununu birleştiri-
yor ve başarı geliyor.
Herkes seni, seninle aynı yol-
hep İstanbul’a geliyorduk.
DedemGaziosmanpaşa’da
oturuyor. Bu sayede Türkiye ile
bağlarımız hiç kopmadı.
Ailende senden başka futbol
oynayan birisi ya da birileri
var mı? Kardeşlerini tanıyabi-
lir miyiz?
Ağabeylerimden biri futbolla
ilgileniyor. Ancak profesyonel
değil amatör olarak oynuyor.
O sağ açık, ben orta saha
oyuncusuyum. Ailede sürekli
futbol sohbeti yapılır. Hepimiz
futbolu çok severiz. En çok da
babam sever. Her maçıma
gelir. Ağabeyimin de her
maçına gider. Futbol aşkı
kesinlikle babamdan geliyor
bize… Amsterdam’da doğup
büyüdüğüm için Ajax’ı seve-
rim. Türkiye’de de Trabzon-
spor’a sempatimvar.
Ailen sende ne gördü de 4
yaşındayken futbola yazdırdı?
Hep topla oynamışım, başka
bir şeyle oynamamışım. Hep
top vardı hayatımda. Basketbol
topu, futbol topu fark etmezdi.
Yuvarlak olsun yeter. Hep sol
ayakla vuruyordum topa.
Ağabeyimin yüzünden de beni
futbola yazdırdılar. Çünkü
o dönem o da oynuyordu.
4 yaşında hangi kulübe gittin?
Pancratius… Orada 7 sene oy-
nadım. Çocukluk altyapı eğiti-
mimi oradan aldım. Sonra o
kulüp bana yetmemeye baş-
ladı. Bu yüzden de daha büyük
bir amatör kulübe gittim. ABC
diye bir kulüp… Bu kulüp, daha
“
“
“
“
108
109
Amsterdam’da doğup büyüdüm.
Annem, babambeni 4 yaşında
futbola yazdırdı. Babambenimle
Türkçe, annem ise Hollandaca
konuşuyordu. İki dili de bana
çok iyi öğrettiler. Babam
inşaatla uğraşıyor. Aslen
Trabzonluyuz. Yazları hep
İstanbul’a geliyorduk. Bu sayede
Türkiye ile bağlarımız hiç
kopmadı.
Hollanda’da bana takım
oyununu öğrettiler. Sen yoksun;
biz varız… Bunu öğrettiler.
Takımgibi oynuyorsun.
Egoistliğe yer yok. Bireyselliğe
yer yok. Sağ ayağını nasıl
kullanıyorsun, sol ayağını nasıl
kullanıyorsun, bunların hepsini
öğretiyorlar. Hollanda’da hiç
uzun topla oynamazsın. Hep tek
ve kısa paslar vardır.
Hollanda’da futbol daha çok
yetenekle oynanıyor. Türkiye’de
ise mücadele ön plana çıkıyor.
Türk oyuncuların hepsi ülkesi
için canını dişine takarak
oynuyor. Hollanda futbolu
İspanya futboluna benziyor.
Orada da fiziği zayıf oyuncular
yetenekleriyle ön plana
çıkabiliyor. İki ülke de yetenekle
takımoyununu birleştiriyor ve
başarı geliyor.
Birisi Oğuzhan ağabeyin
kramponlarını bana verdi. Ona
benzetildiğim için çok gurur
duyuyorum. Ama farkımız var;
o sağ ayak, ben sol ayak… Ben
ve ailemgurur duyuyoruz bu
durumdan. AZ Alkmaar’da
birkaç kez bana Oğuzhan
ağabeyi söylediler. O 10 sene
önce buradaymış ama halen
hatırlanıyor.
“
“
“
“
Arkadaşlarımdan bugüne
kadar sadece biri futbolcu
olabildi. Topa âşıktık ikimiz
de… Sadece sahada değil,
eve gelince de top oynadık,
mahalleye gelince de top
oynadık. En önemlisi boş
işlerle uğraşmadık hiçbir
zaman… Gezmedik, tozmadık,
diskoteklere gitmedik.
Hep futbolla uğraştık.
Millî Takım’a seçildiğimi haber
verince ailem çok sevindi,
gurur duydu benimle. Babam
zaten havalara uçtu. Benim
için çok güzel bir şey. Tüylerim
diken diken oldu. Çok çalıştım.
Hak ettimde… Doğruya doğru
hak ettim çünkü çok çalıştım
ve savaştım.
Eleme turunda şansımızı
çok yüksek görüyorum.
Takımımız çok iyi, çok güçlü.
Takımda her şey var. Denge
var en önemlisi. Kendimize
çok güveniyoruz. Başka
ülkelere bakıyorum, bence
Türkiye birçok Avrupa
ülkesinden çok çok daha iyi…
Mücadele, gurur, forma aşkı
fark yaratır.
Bazı oyuncular kendisini
hemen yüksekte görür,
şımarır. Ailenin verdiği eğitim
ve görgü çok önemli. Ailem
beni hiç havalara uçurmaz.
Gerekeni söyler her zaman.
Bana doğruyu ve benim için
iyi olanı söylüyorlar.
Hatalarımvarsa bunları açık
açık söylüyorlar. Benimle
gurur duyuyor ama beni
abartmıyorlar. Ben daha
olmadım. Çok çalışmam
gerekiyor.