TamSaha 128. Sayı - page 96-97

96
97
Peşte-Prag Müsabakasından, Barcelona-Juventus Maçına
nesinde toplayan kuvvetli bir
kulüp yapmaktı.
Şeref diktiği fidanınmeyveli bir
ağaç hâlini aldığını sevinerek
gördü. Beşiktaş futbolda İstanbul
şampiyonluğu için çarpışıyor...”
Büyük Usta Telât Mitat, futbolu-
muzun şerefi Şeref Bey’i şu satır-
larla uğurluyor:
“... Bundan senelerce sonra, Çıra-
ğan Sarayı’nın bahçesinde kur-
duğu Şeref Stadı’nda, Şeref’in
büyüttüğü kulübün siyah-beyaz
formalı oyuncuları her maçtan
sonra
‘Şa... Şa... Şa...’
diye haykı-
rırken onu hatırlayacaklar.
Her zaman yaşa diye haykıran bir
eser bırakarak ölmek!
Bu ölmemektir...”
Devrin iki spor mecmûasından
biri olan Olimpiyat’ta da Şeref
Bey’in ölümüne büyük yer ayrıl-
mış. Olimpiyat imzalı yazıda bakın
onun husûsiyetleri nasıl anlatıl-
mış:
“... Şeref zengin bir adamdeğildi.
Hayatının sonuna kadar kâh ga-
zetecilik, kâhmuallimlik ederek
kimseye muhtaç olmadan alnının
teri ile hayatını kazandı ve ihtimâl
kazancının bir kısmını da çok
sevdiği kulübüne harcadı.
Şeref, genç yaşında ve vakitsiz
gözlerini kaparken geride iki
küçük çocuk bırakmıştır.
Fırkacı, gazeteci, muallimve
sporcu Şeref’in çocuklarına kar-
deşlik ve babalık etmek fırkanın,
matbûatın, maarifin ve sporcula-
rın borcudur...”
Olimpiyat mecmûası işte bu se-
bepten ötürü hâsılatı Şeref Bey’in
yetim evlâdına kalmak üzere bir
turnuva tertip etmeyi teklif etmiş
ve mezkûr turnuva 1934 senesi
Teşrin-i Evvel’inde İstanbul’un üç
takımı arasında yapılmıştır. Ra-
kiplerine üstünlük sağlayan Fe-
nerbahçe bu turnuvayı ve Şeref
Bey adına vaz edilen anlamı
büyük kupayı kazanmıştır.
Şeref Bey, yakalandığı amansız
hastalığın tedavisi için Viyana’ya
gitmişti. 27 Ekim 1932 tarihinde
Viyana’da ikamet ettiği Meissl -
Schadn Oteli’nden dostu Ahmed
İhsan’a hastalığının seyri ve man-
eviyatı ile alâkalı bir mektup yaz-
mış:
“... Çok şükür bugün hastaneyi
terk ettim. Evcâ (ağrılar) ve ıstıra-
bımhitâmbuldu. Yalnız üç ay
sonra tekrar Viyana’ya gelip gene
röntgen tedavisine yani tedavi-yi
amîke (derin tedavi) ihtiyaç var.
Bu ikinci amîk tedavi her türlü ih-
timale binâen yapılacaktır. Çünkü
hastalığın nüksetmesi ihtimalin-
den korkuluyor. Tedavi-yi amîk
bana şifa vermekle beraber çok
sarstı. Bilsen iğne ipliğe döndüm.
92.5 kiloluk Şeref, 70 kiloya düştü.
Bumektubu yazarken biraz elimi
sıkı tutmasam titremekten kale-
mim elimden kaçacak. Herifler, bu
tedaviye ve bilhassa 27 gün bilâ-
inkıtâ (kesintisiz) devam eden bu
evcâ ve ıstıraba nasıl tahammül
ettiğime hayran kalıyorlar ve
‘Tevekkeli değil, Mustafa Kemâl
bu elemanlarla kazandı’ diyorlar.
Kalbimden de muzdaribim. Nabzı-
mın 100’den aşağı düştüğü yok...”
Şeref Bey, Beşiktaş’ın futbol şu-
besinin kurucusudur. O devirlerin
enmühim şahitlerinden biri de
Şeref Bey’in bizzat takıma kazan-
dırdığı millî futbolcularımızdan
Refik Osman Bey’dir. Refik Bey
hâtıratında Şeref Bey’in gücünden
ve kuvvetinden bahsetmiş:
“ ... Her haftanın Cuma günü Kâ-
ğıthane’nin güzel çağlayanında,
Hastane Çayırı’nda geçti. Avdette
şarkılar söyler, eğlenir ve güzel
günler geçirirdik. Bir sene sonra
Şeref Beymemleketimizin enmaruf hakemlerinin başında gelirdi.
Valide Çeşme namı altında muh-
telit (karma) bir takım yaptık.
Ve Kâğıthane’de Araks denilen
Ermeni takımıyla maçlara başla-
dık. Şeref merkez muhacim, İzzet
yanında, ben solunda ve Doktor
Ali Bey -şehit olmuştur- o zavallı
da sol açık oynuyordu. Biz Erme-
nilerin iri vücutlu atlet adamları-
nın karşısında dizildik. Hepimizin
kilosu 52-54 arasında idi. Oyun
on beş dakika devam etmişti ki;
bizim İzzet’e bir şeyler oldu. Sek-
sen kiloluk müdafi, İzzet’e fena
çarpmıştı. Zavallı ‘Şeref Ağabey’
diye söyle(n)di ve bayıldı. Biz ilk
defa böyle cansız yerde yatan ar-
kadaşımızı görünce bozguna uğ-
radık ve neticede yenildik. Öyle
bir gün geldi ki; çok çalışmamız
sebebiyle Ermenileri mağlup
ettik.
Şeref, uzun boyu ile çok kuvvetli
burun şutu çekerdi. Ben de ça-
lımla meşhurdum. Arkası arka-
sına alınan galibiyetler bizi
birleştirdi. Ve Beşiktaş Terbiye-i
Bedeniyye Mektebi teşekkül etti.
Beşiktaş dördüncü ve üçüncü ta-
kımında bulunduğum zamanlar
çok fennî çalıştırılır ve hazırlanır-
dık. Akşamları İsveç jimnastiği
Fuad Bey tarafından yaptırılır ve
sporun her şubesi kulübün bah-
çesinde muvaffakiyetle tatbik
olunurdu...”
Futbol tarihimizi anlatmaya gay-
ret ettiğimkitaplarda Şeref
Bey’den ziyadesiyle bahsetmiş-
tim. İşte o ve sevgili kulübünün
kuruluşu hakkındaki bahislerden
birkaç mısra:
“Beşiktaş Kulübü’nde futbolculuk
326 (1910) Ağustos’unda başla-
mıştır. Meşrutiyeti müteakip Va-
lide Çeşmesi’nde birkaç genç
toplanarak Valide Çeşme Futbol
Kulübü nâmıyla bir takım teşkil
etmişlerdi. Bununmüessesisi fut-
bol hey’et-i müttehidesi a’zâsın-
dan Ahmed Şerafettin Bey’dir.
Şehit Şâir G. Kâzım, Alâ’addin,
Salahaddin Beyler’in iltihakıyla o
vakit pek ayıp addolunan bir ha-
reket olmak üzere kısa pantolon
giyerek taşlık denilenmeydanda
top oynamaya başladılar. Bir sene
zarfında semtin bütün gençleri
toplandılar. Bumeyanda Refik
Osman, Münim, Şehit Asım, Şehit
Ali, Nuri, Arif Vasfi Beyler de vardı.
Aynı semtte oturan bu gençler ni-
hayet 326 (1910) senesinde birleş-
tiler, bu sûretle Valide Çeşme
Kulübü, Beşiktaş Kulübü’nün fut-
bol şubesi olmak üzere öteki ar-
kadaşlarına iltihak etti…”
“Ahmed Şerafettin Bey”
“O futbolculuğunun yanında ha-
kemliği, idâreciliği, kaptanlığı ve
liderliği ile anılması gereken şah-
sınamünhasır bir zâttır. Beşik-
taş’ın erken dönem takımında ve
sonra kendi tesis ettiği Sebat ku-
lübünde kaptan futbolcu olarak
oynadı. Bu dönemlerde Beşiktaş’a
çok değerli kıymetler yetiştiren
Şeref Bey, futbolculuğu sonra-
sında kulüp reisliği ve federasyon
mıntıka reisliği de yaptı. Çok
erken bir yaşta vefat eden ‘futbo-
lumuzun şerefi’ önünde saygıyla
eğiliyorum efendim...”
Vefatından önce çekilmiş
son fotoğrafı.
Şeref Bey’in en büyük husûsiyet-
lerinden biri ve bumakaleyi ka-
leme almaktaki gâyem onun
memleket hâricinde iki ecnebi
kulübünmüsabakasını idâre eden
ilk beynelmilel hakemimiz olma-
sıdır.
Esasında 16 Kasım 1924 tarihinde
Sovyetler Birliği ile oynadığımız
beynelmilel millî müsabakanın
hakemliğini yapan Futbol Fede-
rasyonu eski reislerinden Hamdi
Emin Bey, yurtdışında maç idâre
eden ilk hakemimizdir.
Hamdi Emin Bey, bir tarafında
bizim takımın olduğu bir müsaba-
kayı idâre etmiştir. Bu sebeple iki
ecnebi takımınmüsabakasını
yurtdışında idâre eden ilk hakem
olma şerefine 22 Nisan 1928 tari-
hinde Şeref Beymerhumnâil ol-
muştur. Şeref Bey, Avrupa Şampi-
yonlar Ligi final müsabakası ile
zirveye çıkan hakemliğimizin
yurtdışındaki ilk temsilcisi, ilk
temel taşıdır.
Şimdi sizlere onun kaleminden bu
ilkmüsabakanın hikâyesini anla-
tacağım. Hakemlerimizin büyük
muvaffakiyetlerle idâre ettiği mü-
sabakaların ilkini...
“Prag’daki Hakemliğim”
“21 Nisan 928 Cumartesi
Çekoslovakya ve Macaristan Fe-
derasyonları rüesâsı yarın yapıla-
cak olan Prag-Peşte temsili
beynetteşkilât (beynelmilel teşki-
lâta ait) maçının hazırlığıylameş-
guller. Akşamüstümuhterem
reisimMuvaffak Bey’le beni Çek
Federasyonu reisi Profesör Peli-
kan otelden alıp ziyâfete götürdü.
Gecenin saat üç buçuğuna kadar
ziyâfet ve musahabe devam etti.
Otelimize döndüğümüz zaman
(10)
(9)
(8)
(7)
(6)
1...,76-77,78-79,80-81,82-83,84-85,86-87,88-89,90-91,92-93,94-95 98-99,100-101,102-103,104-105,106-107,108-109,110-111,112-113,114-115,116-117,...136
Powered by FlippingBook