TamSaha Dergisi - 136 - page 24-25

24
25
gruptan oluşan elemelerde yedi
grup altı takımdan oluşurken bir
grup ise beş takımla oynanacaktı.
Millî Takımımız da bu beş takımlı
tek gruba düşmüştü, yani gruptaki
takımlar arasında en alt torbadan
gelen ekip konumundaydı. Millîle-
rimizin rakipleriyse İsveç, İsviçre,
Macaristan ve İzlanda’ydı.
Son Dünya Kupası’nda üçüncülük
kazanan İsveç, grubunmutlak fa-
vorisi konumundaydı. Aynı kupada
son 16’ya kalma başarısını göste-
ren İsviçre de ikinci sıra için en
güçlü adaydı. 1986’dan beri büyük
turnuvalara katılamayan Macaris-
tan bariz bir gerileme dönemi içe-
risindeydi ama onlar da neticede
dünya futbolunda mazisi en parlak
olan ülkelerden biriydi ve kötü gi-
dişata bir an önce son vermek isti-
yorlardı. Millî Takımımız ise
yıllardır A takımlar seviyesinde
uluslararası hiçbir başarı kazan-
mış olmamasına rağmen, az önce
de belirttiğimiz gibi ümitler sevi-
yesinde 1993 Akdeniz Oyunla-
rı’nda altınmadalyaya ulaşmıştı.
Ayrıca 1992 ve 1993
yıllarındaki Avrupa Gençler Şam-
piyonalarında sırasıyla bir şampi-
yonluk ve bir de ikincilik elde
etmiş, 1994 yazında da Avrupa 16
Yaş Altı Gençler Şampiyonası’nda
şampiyon olmuştuk ve yetiş-
mekte olan genç oyuncularımızla,
bu grupta sürpriz bir çıkış yapma-
mız aslında hiç de uzak bir
ihtimal sayılmazdı.
Makûs talih Budapeşte’de
dönüyor
Grupta mücadeleye, 7 Eylül 1994
tarihinde, Budapeşte deplasma-
nında başlıyorduk. Aslında Maca-
ristan önünde ilk dakikalar
millîlerimiz adına hiç de iyi gitmi-
yordu. Ev sahibi ekip, henüz dör-
düncü dakikada tecrübeli golcüsü
Jozsef Kiprich’le 1-0 öne geçmiş,
ilk yarı bitmek üzereyken de
Gabor Halmai ile farkı ikiye çıkar-
mıştı. Omaçın devre arası oldu-
ğunda muhtemelen Türkiye’deki
birçok kişi, yaklaşık 10 ay evvelki
Polonya ve Norveç maçlarını bir
tür Lale Devri olarak görüyor ve
Millî Takımımızınmakûs talihinde
pek de bir değişiklik olmadığını
düşünüyordu. Neyse ki futbolcula-
rımız bu görüşü paylaşmıyordu ve
ikinci yarıda mağlubiyeti kabul-
lenmeyen bir Türkiye izliyorduk
sahada. Bu isyankâr oyun, maçın
son çeyreğine girilmek üzereyken
meyvelerini de veriyor ve 67. daki-
kada Hakan Şükür, 72. dakikada
da Bülent Korkmaz’dan gelen peş
peşe gollerle beraberliği yakalı-
yorduk. Maçın son düdüğü çaldı-
ğındaysa, ilk yarının sonunda
neredeyse fark yememek için dua
etmeye başlayacak birçok Türk
futbolseverler, kaçan galibiyete
yanmaktaydı. Grupta günün diğer
maçındaysa İsveç, İzlanda deplas-
manından tek gollü galibiyetle dö-
nerek zaten favori olduğu eleme-
lere lider başlıyordu.
İzlanda, futbol dünyasında her-
hangi bir ağırlığı bulunan bir ülke
olmamasına karşın, Millî Takımı-
mızla o güne kadar oynadığı beş
maçtan dört galibiyet ve bir de
beraberlik çıkarmayı bilmişti.
Üstelik bumaçların sonuncu-
sunda bize 5-1’lik hayli ağır bir
mağlubiyet de tattırmıştı. Kısacası
İzlanda, bize ters gelen bir takımdı
ve millîlerimizin Macaristan kar-
şısındaki silkinişinin tesadüfi
olmadığının ispatlanabilmesi için,
12 Ekim’deki Türkiye-İzlanda
maçı büyük önem taşıyordu.
Ali Sami Yen Stadı’nda oynanan
maçın henüz başında Millî Takı-
mımız çok büyük bir talihsizlikle
karşı karşıya kalıyordu. Rakibiyle
çarpışan solaçığımız Orhan Çıkı-
rıkçı’nın ayağı kırılmıştı. Yine de
bumoral bozukluğunu atlatan
millîlerimiz kısa süre içinde İzlan-
da’nın üzerine adeta bir kâbus gibi
çöküyordu. Öyle ki, daha yarım
saat dolmadan, ikisi Saffet San-
caklı, biri de Hakan Şükür’den
gelen gollerle skor 3-0 olmuştu
bile. Bu, aynı zamanda ilk yarının
da skoru olurken, ay-yıldızlılar
ikinci devrede de fazla hız kesmi-
yor ve 61. dakikaya gelindiğinde
Hakan Şükür kendisinin ikinci,
takımının dördüncü golünü atıp
farkı dörde çıkarıyordu. Son sözü
ise 66. dakikada ceza sahasının
sağ çaprazındanmuhteşembir
frikik golü kaydeden Sergen Yal-
çın söyledi ve Türkiye 5-0’lık bu
galibiyetle grupta liderliğe yük-
seldi. Zira günün diğer maçında
İsviçre, konuk ettiği İsveç’i 4-2
mağlup etmişti.
Millî Takımımız, grupta Kasım
fikstürünü bay çekerek geçirir-
ken 16 Kasım’daki maçlarda İsveç
Macaristan’ı Brolin ve Dahlin’in
golleriyle 2-0; İsviçre de İzlanda’yı
Bickel’in sayısıyla 1-0mağlup et-
meyi başarmıştı. Bu sonuçların
ardından İsviçre grupta yeni lider
oluyordu. İsveç ise kazandığına
pek sevinememişti zira takımın
yıldızı Brolin’in ayak bileği ciddi
biçimde kırılmıştı. Hatta zamanla
Brolin’in sakatlığı, ilk anda düşü-
nülenden çok daha büyük sorun-
lar ortaya çıkaracak ve genç yaşta
futboldan kopmasına neden
olacaktı.
Sami Yen’de İsviçre
önünde soğuk duş
Grupta İsviçre’ye kaptırdığımız li-
derliği yeniden ele geçirebilmemiz
için önümüzde önemli bir fırsat
vardı. Mevcut lider İsviçre’yi, 14
Aralık’ta İstanbul’da ağırlıyorduk.
Ancak İsviçre ilk 15 dakika içeri-
sinde iki kere geldiği kalemizde
Marcel Koller veThomas Bickel’le
iki gol birden buluyor ve planları-
mızı altüst ediyordu. Maçın ikinci
yarısında Recep Çetin’in nere-
deyse orta sahadan attığı golle
farkı bire indirdiysek de gerisi gel-
medi ve İsviçre, çok kritik üç pua-
nın sahibi olarak puanını dokuza
çıkartıp liderlik koltuğundaki ye-
rini iyice sağlamlaştırdı. Maç yap-
mayan İsveç ise altı puanla ikinci
sıradaki yerini korumuştu. Millî
Takımımız ise dört puanda kal-
mıştı.
Kış arasının ardından, 29 Mart
1995’te gruptaki mücadeleye ka-
lındığı yerden devam ediliyordu.
Şansımızı devam ettirebilmemiz
adına karşımızda yine çok kritik
bir viraj vardı ve bu kez de İnönü
Stadı’nda İsveç’i konuk ediyorduk.
Elemelerde eskisi gibi sadece
grup liderlerinin değil, artık grup
ikincilerinin de şansı vardı ve İs-
viçre mağlubiyetini unutturmak
adına İsveç’i yenmek zorunday-
dık. Böylece grupta ikinci sıraya
çıkıp yeniden turnuvaya katılabi-
lecek konuma gelebilirdik.
Karşılaşmanın ilk yarısında İsveç,
istediğini elde eden taraftı. 23. da-
kikada kazandığı penaltıyı Kennet
Andersson’la gole çeviren İskan-
dinav temsilcisi, devreye de 1-0
İzlanda’yı bir
yendik, pir
yendik... Hemde
5-0’lık skorla...
Emre Aşık’ın, Ravelli’nin koruduğu
İsveç kalesine yolladığı tarihi gol...
1...,4-5,6-7,8-9,10-11,12-13,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23 26-27,28-29,30-31,32-33,34-35,36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,...128
Powered by FlippingBook