TamSaha Dergisi - 136 - page 34-35

fark etmiyordu. Bakış açısı hep
aynıydı. Biz bu oyunculara, bu kit-
leye sahibiz diyerekmücadele
ettik. Zaten yetenekleri tartışmı-
yorumbile. Biz o yeteneğe sahibiz.
Biraz akıllı olupmücadelemizi
gösterdiğimizde başarı mutlaka
geliyor.
EURO 2008’deki unutulmaz ens-
tantanelerden biri Çek Cumhuri-
yeti maçında senin siyah kazağı
giyip kaleye geçmendi. 2-0’dan
geri gelip 3-2’yi yakalamışken
10 kişi kalıyoruz ve kaleye geçme
sorumluluğunu sen üzerine alı-
yorsun. O karar verme sürecini
ve kalede geçen birkaç dakikada
neler yaşadığını anlatır mısın?
İçgüdüsel olarak kaleye geçece-
ğimi hissettimve hocaya işaret
ettim. Hocamda “Tamam, devam
et” dedi ve geçtim. Ama geçer
geçmez kale bana dört-beş katı
büyüklüğünde göründü. Hemen
ellerimi açıp dua etmeye başla-
dım. Mücadele ediyoruz ama dua
da gerekiyor. Çünkümaçlara bak-
tığınız zaman görüyorsunuz ki
Allah da bize yardım ediyor. O üç
dakikalık bölümbana 30 dakika
gibi geldi. Bizimyarı sahamızda
bir faul atışı kazandığımızda
Hamit’le uzun vurmak üzerine
kavga etmeye başladık (gülüyor).
Ben, “Sen git, ben uzağa vurayım”
diyorum. O da bana “Senmerak
etme, en uzağa vuracağım” diyor.
Benim için çok değişik bir tecrübe
ve hatıraydı.
O gün bir aksilik olmadı ve gol
yemedin. Ama maç 3-3’e gelip
uzasa ve uzatma dakikala-
rını 10 kişiyle oynamak zorunda
kalsaydık, bir anlık sinirlerine
hâkim olamamanın acısını fazla-
sıyla hissedebilirdik değil mi?
Hepimiz bunu yaptık ama veril-
miş bir kararın arkasından itiraz
etmek çok anlamlı değil. Daha bi-
linçli olmamız gerekiyor. Karşılıklı
iyi niyet ve sizin hakeme davranı-
şınız, onun da size davranışını
etkiliyor. Elbette son dakikalarda
kan dolaşımınızın durumu, aldığı-
nız oksijenin azalması da davra-
nışlarınız üzerinde etkili oluyor ve
bu da futbolun bir gerçeği, bir
güzelliği. O pozisyonda Volkan o
davranışı yapmasa ben kaleye
geçmeyeceğimve ortaya bugün
bile hatırlayıp konuşacağımız o
enstantane çıkmayacak. Ama bu-
günkü arkadaşlarım açısından
söylüyorum, daha bilinçli olabilir-
ler. Kavga ederek veya itiraz ede-
rek bir yere varamayacağımızı
hepimiz biliyoruz. Futbol hatalar
oyunu ama bu hataları en aza
indiren daha başarılı oluyor.
Millî Takımımızın o günkü kadro-
sundan bugün de ay-yıldızlı for-
mayı giyen fazla oyuncu kalmadı.
EURO 2008’de oynayanlardan
sadece Hakan Balta, Arda Turan,
Mehmet Topal ve Mevlüt Erdinç
EURO 2016 elemelerinde forma
giyebildi. O günkü kadroyla
bugünkünü kıyasladığında neler
söyleyebilirsin?
Böyle bir kıyaslama yapmayı çok
anlamlı bulmuyorum. Bizden önce
de bir kadro vardı ve biz o kadro-
nun içine geldik. Bu bir süreç ve
değişim olmak zorunda. Önemli
olan buradaki geçişleri doğru ya-
pabilmek. Biz değişimi her şeyi
hemen değiştirmek olarak algılı-
yoruz ama o zaman da hemülke
futboluna hemde oyuncuya
zarar veriyoruz. Oyuncunun üze-
rindeki baskı artıyor. Bu geçişleri
doğru yapabilirsek, zaten yete-
nekli oyuncalara sahibiz ve
doğru harmanlamayla iyi ta-
kımlar oluşturabiliriz. Elbette
geçişlerde oyuncular eksilecek
35
2002 Dünya Kupası’na ne de
yarı final oynadığımız EURO
2008’e iyi başlayabilmiştik.
Cenevre’de Portekiz’e 2-0
yenilerek başladığımız Avrupa
Şampiyonası’nda İsviçre karşı-
sında yenilgiden kurtulup son
dakika golüyle kazanmış,
Çekleri de Hırvatları da yine
geriden gelerek son dakika
golleriyle alt etmiştik. Omaç-
ları birebir yaşayan bir oyuncu
olarak kırılma noktalarını, so-
yunma odalarının atmosferini
ve saha içindeki duyguları
anlatabilir misin?
Çok uzun bir süreç aslında bu.
Ta Antalya’daki kamptan baş-
layan bir süreç. Çünkü biz
kamp sürecine bir aile gibi baş-
ladık. Antalya’da ailelerimizle
birlikte kamp yaptık. O süreçte
başlayıp tamamen bir aile or-
tamı oluşturmak istedi hoca.
Zaten uzun süredir birlikte oy-
nayan bir ekiptik. Portekiz kar-
şısında kötü oynamasak da
turnuvaya yenilgiyle başladık.
Dediğimgibi, hem saha dışında
hem soyunma odasında hem
de birebir ilişkilerimizde her
zaman Millî Takımduygusunu
konuşuyorduk. Hocamız da
bize bunu anlatıyordu. Taktik-
sel anlamda zaten bir şey söy-
leyemem. Hocamız ne derse biz
onu yaptık. Ama her zaman
birbirimiz içinmücadele ettik.
Takımolma özelliğini gösterdik.
Son ana kadar hiçbir şeyin bit-
mediğini, bitmeyeceğini göste-
recek bir mücadele sergiledik.
Son anda kazanılanmaçlar
çok enteresan aslında. Hadi bir
maçı anladık da neredeyse her
maçta nasıl başarılabildi böyle
bir şey?
Dediğimgibi, hoca bazen ke-
nardan yapacağı bir el hareke-
tiyle takım içinde pek çok şeyi
değiştirebilen birisi. Benim
stoper oynamaya başladığım
maçlar var. Ama öyle bir inan-
cımız var ki… Ben “Herkes öne
gitsin” diyorumveya hoca
“Tuncay takım öne çıksın”
diyor. Ya da bunu Emre’ye,
Arda’ya söylüyor. Çünkü önde
yapabileceklerimiz biliyoruz.
Arda’nın, Semih’in ya da Ni-
hat’ın önde neler yapabilece-
ğini bildiğimiz için kendimizi
öyle hazırlıyorduk, hoca da bizi
öyle oynatıyordu. Bir yerden
sonra da sadece duygu ve sa-
dece mücadeleyle gidiyordu.
Onu size nasıl anlatabilirim?
44 gün boyunca bizimle yaşa-
manız gerekirdi. Bazen çok
üzüldüğümüz zamanlar oldu
ama hoca kamp ortamını bize
çok keyifli bir aile ortamına çe-
virmeyi öğretti. Takım olabil-
mek çok önemli. Sadece
hoca-futbolcu ilişkisi de değil;
orada malzemecisinden, oto-
büs şoförüne, doktorundan
masörüne kadar herkes bir-
birine sahip çıkıyordu. Kötü
oynasan da iyi oynasan da
34
Önemli olan kadro
geçişlerini doğru
yapabilmek. Millî Takım
heyecanını kaybetmeden,
Millî Takım formasını
giydiğinizde onu
hissettiğiniz zaman bu
geçişlerde kimin geldiği
önemli değil. Önemli olan şu;
Millî Takım’a geldiğinizde
o formayı, o armayı
hissetmek gerekiyor.
Yetenekli olabilirsiniz ama
mücadele, istek ve hırs
olmadığı sürece olmaz.
Bir de Fatih Hoca “Bunların
hepsi olsun, ayrıca
oynadığınız oyundan da
keyif alın” der. Bütün
bunların birleşmesi önemli.
Ama en önemlisi
mücadeleyi ve hırsı hiç
bırakmamak. Yeterli
gördüğümüz an kaybederiz.
Arda’nın takımında
oynamadan gelipmaçların
son dakikalarında yerlerde
sürünecek halde mücadele
etmesi her şeyin en güzel
özeti aslında. Futbol kalitesi
zaten tartışılmaz. “Ben Millî
Takım’a geliyorumve her
şeyimi vereceğim”
düşüncesiyle geldiği için de
orada olması bile diğer
arkadaşlarına güç veriyor.
İngiltere’de yaşadıklarımla
her anlamda kendimi
değiştirdim. Bunu sadece
futbol olarak düşünmeyin.
Yaşam anlamında da
kendimi değiştirdim.
Hayata bakış açınız
değişiyor. Sokaktaki
hayvana bile bakışınız
değişiyor. Buradaki psikoloji
ise çok başka. Hep başarılı
olacaksınız. Böyle bir
dünya yok.
1...,14-15,16-17,18-19,20-21,22-23,24-25,26-27,28-29,30-31,32-33 36-37,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,...128
Powered by FlippingBook