günkü Hollanda-BDTmaçıysa, 1988
Avrupa Şampiyonası finalinin rö-
vanşı olma niteliğinden, oyun kali-
tesi olarak da çok uzaktaydı.
Özellikle BDT’nin “oynamaktan çok
oynatmamayı hedefleyen” anlayışı
nedeniyle maç son derece kısır ge-
çecek ve sonunda da başladığı gibi
bitecekti: 0-0.
Grupta sonmaçlara girilirken, üçer
puana sahip iki takımdan Almanya
averajla lider, Hollanda’ysa ikinci sı-
radaydı. Üçüncü sıradaki BDT’ninse
iki puanı vardı ama buna rağmen en
avantajlı görünen takımBDT’ydi.
Çünkü sonmaçlarda Almanya ile
Hollanda karşılaşacaktı ve bu iki
takımdan en az biri puan kaybede-
cekti. BDT ise iddiasız İskoçya ile
oynuyordu.
Almanya ile Hollanda arasındaki
kritikmaç, adeta golle başlıyordu.
Henüz üçüncü dakikada Ronald
Koeman’ın ortasında Rijkaard
düzgün bir kafa vuruşuyla takımını
1-0 öne geçirmişti. Almanya çok
ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyaydı.
Ancak birkaç dakika sonra gelen
İskoçya’nın BDT karşısında
McStay’in golüyle 1-0 öne geçtiği
haberi, Almanları biraz olsun rahat-
latacaktı. Zira artık BDT yemeden
iki gol atmadığı sürece, Almanlar ne
olursa olsun gruptan çıkabilecekti.
Ne var ki 14. dakikaya gelindiğinde
RobWitschge’nin sert şutu direk
dibinden ikinci Hollanda golü olarak
Almanya kalesine girince işler biraz
daha karıştı. Öyle ki Almanların bir
gol daha yemeleri durumunda,
BDT’ye İskoçya önünde alabileceği
bir beraberlik de yetecekti. Lâkin
Almanlar şanslı günündeydi. Nite-
kim sadece iki dakika sonra diğer
maçta da İskoçlar McClair ile du-
rumu 2-0’a getirmişti.
İkinci yarılara gelindiğinde Almanya
biraz kendisini toparlamaya çalışı-
yor ve 55’te Klinsmann’la farkı bire
indiriyordu. Ancak 72. dakikada
Bergkamp, Hollanda’yı yeniden iki
farklı üstünlüğe taşıyıp durumu 3-1
yapacaktı. Yaklaşık 10 dakika son-
raysa İskoçya’nın, McAllister’ın
penaltı golüyle BDT önünde 3-0’ı
bulması, gruptaki tabloyu netleştir-
mişti: Hollanda birinci, Almanya
ikinci, İskoçya üçüncü ve BDT dör-
düncü…Maçların kalan yedi-sekiz
dakikalık sürelerinde de takımlar
bu belirginlikten ötürü kendilerini
daha fazla zorlamadı ve başka gol
olmadı. Bu sonuçların ardından yarı
final eşleşmeleri de belli olmuştu.
Buna göre 21 Haziran’da Stock-
holm’de ev sahibi İsveç Almanya’yı
ağırlayacak, ertesi gün de Göte-
borg’da son şampiyon Hollanda,
turnuvanın sürpriz ekibi Dani-
marka ile karşılaşacaktı.
İsveç-Almanya karşılaşmasının
henüz 11. dakikasında, turnuvanın
ilkmaçında BDT filelerine serbest
vuruştan bir gol gönderen Haessler,
bu sefer de benzer bir golü İsveç ka-
lesine atıyor ve takımını 1-0’lık üs-
tünlüğe taşıyordu. 58. dakikada
Riedle farkı ikiye çıkarırken, Bro-
lin’in 65. dakikada penaltıdan bul-
duğu gol, İsveç’in umutlarını canlı
tutmasını sağlıyordu. Ancakmaçın
bitimine iki dakika kala Riedle ken-
disinin ikinci, takımının da üçüncü
golünü atarak Almanya için final
kapısını ardına kadar açtı. Son da-
kikada Kennet Andersson farkı ye-
niden bire indirdiyse de bir üçüncü
gol için geriye hiç zaman kalma-
mıştı. Böylece turnuvanın ilk fina-
listi Almanya oluyordu.
Özellikle Almanya karşısında oyna-
dıkları son grupmaçında çok iyi bir
performans ortaya koyan son şam-
piyon Hollanda’nın bu turnuvada da
zafere ulaşıp unvanını koruması
kimseyi şaşırtmayacaktı. Turnu-
vaya politik bir karar neticesinde
son anda dâhil olan Danimar-
ka’nınsa yarı finale gelmiş olması
bile hemen herkesi şaşırtmıştı. İki
takım arasındaki yarı final maçıysa,
ilk dakikalarından itibaren, futbol-
severlerin daha çok şaşıracağının
sinyallerini vermekteydi. Öyle ki
Danimarka daha 6. dakikada
Henrik Larsen’le 1-0’lık üstünlüğü
yakalamıştı. Dakikalar 23’ü göste-
rirken Bergkamp’ın şık volesinin
hedefi bulmasıyla Hollanda şoktan
kurtulur gibi olsa da 33. dakikada
bir kez daha Henrik Larsen sazı
eline alıyor ve takımının yeniden
98
99
öne geçmesini sağlıyordu. Bu sefer
Danimarka, skoru çok daha uzun
süre muhafaza edecekti belki ama
bitime beş dakika kala Hollanda’nın
Rijkaard’la bulduğu gol, maçı uzat-
malara taşıyacaktı. Uzatma dakika-
larındaysa Hollanda 90 dakikada-
kine kıyasla daha baskılı oynama-
sına karşın bu baskıyı gole dönüş-
türemedi ve iş penaltılara kaldı.
Penaltılardaysa Hollanda, van Bas-
ten’le fire verirken Danimarka hiç
hata yapmıyor ve KimChristof-
te’nin son penaltısında van Breuke-
len’ı ters köşeye yatırmasıyla
birlikte de finalde Almanya’nın
rakibi oluyordu.
26 Haziran 1992’de Göteborg’un Ull-
evi Stadı’nda oynanan finale baskılı
başlayan taraf Almanlardı. Ancak
bu baskıyı gol yemeden atlatan Da-
nimarka, ilk çeyrek saatten sonra
kendisini rakip yarı sahada göster-
meye başladı ve futbolun belki de
en ünlü yazılı olmayan kuralı
“atamayana atarlar” devreye gi-
rince, 18. dakikada John Jensen ile
1-0 öne de geçti.
Almanya, yenik duruma düşmesi-
nin de etkisiyle golden sonra çok
daha fazla ofansif arayış içerisine
girecekti. Ancak gerek Danimarka
savunması, gerekse kaleci Schme-
ichel çok iyi günlerindeydi ve rakip-
lerine bekledikleri fırsatları bir türlü
sunmuyordu. Almanların peş peşe
gelen fırsatları bir türlü değerlendi-
rememesi üzerine de “atamayana
atarlar” kuralı bir kez daha kendini
gösterdi. Dakikalar 78’i işaret edi-
yordu ve Almanya yarı sahasının
ortasında bir hava topumücadele-
sinde Christiansen topu Vilfort’un
önüne düşürdü. Vilfort önce topu
düzeltti, ki bu pozisyonda topu eliyle
mi yoksa göğsüyle mi düzelttiği
maçtan sonra bayağı tartışılacaktı,
ardından da Sammer ile Brehme’yi
ekarte ederek yarımyuvarlağın ke-
narından yakın köşeye doğru sert
bir şut çıkardı. Top önce direğe
çarptı, sonra da ikinci kez Almanya
ağlarıyla buluştu. Bu gol, maçın
skorunu ilân etmekle kalmıyor,
aynı zamanda bir rüyayı da gerçeğe
dönüştürüyordu. Yeni Avrupa şam-
piyonu Danimarka’ydı. Üstelik bu
başarıya, elemelerde katılma hak-
kını elde edemedikleri bir turnu-
vada ulaşmışlardı. Ve bu açıdan
bakıldığında futbol tarihinde belki
de ilk ve son kez yapılabilecek bir
şeyi gerçekleştirmişlerdi.
Hollandamaçının kahramanı
Henrik Larssen (küçük fotoğraf).
Danimarka, finalde Almanya’yı
devirerek tarihinin en büyük
başarısını elde etti.
