Previous Page  86-87 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 86-87 / 162 Next Page
Page Background

çocuk istismarlarına mukave-

metli spor ortamlarının kurul-

ması ve profesyonel futbolcular

sayesinde bir futbolcu fonunun

kurulup, onun vergileriyle altya-

pıda oynayan çocukların sağlık,

yiyecek, bakımve forma ihtiyaç-

larının karşılanması başlıkları

altında iki proje sunmuştum.

O dönemde beni çağırdılar ve de-

diler ki, “Projelerinizi okuduk, sizi

ilimkurulunda görmek istiyoruz.”

Sağ olsunlar. Ben de onur duy-

dum. Türkiye Futbol Federasyonu

ise diğer hizmet verdiğimyerlere

baktığınız zaman çok güçlü bir

lokomotif. Çocukların korunması

açısından baktığınız zaman çok

büyük bir itici güç. Çocuklara

standartların konabileceği örnek

bir kurum olmasını hayal ettim.

Olağanüstü… Hakikaten de böyle

oldu. Geldiğimiz noktadan gurur

duyuyorum. Çocuklara yardım et-

mekteki en önemli adımım stra-

tejik açıdan TFF’ye gelmek oldu.

Peki, geldiğiniz tarih ne

zamandır?

Fatih Terimgöreve başlayınca

beni aradılar ve göreve başladım.

İlk olarak Antalya’da bir antrenör-

lük kursuna yollandım. Antrenör-

lerle önceden tanışıyordum ama

bu titre sahip olarak ilk karşılaş-

maydı. Bu konuda neye ihtiyaç

olduğunu bildiğim için işe şöyle

başladık. Bir hedef koyduk. Dedik

ki kendi futbol gerçeğimizi bir

anlayalım. Çocuklarımızı tehli-

keye açan kendi risk kültürü-

müzü, varsa tesislerimizde ve

yönetim şeklinde çocuklara risk

oluşturacak unsurları bulalım.

Yurtdışındaki projeleri buraya alıp

adapte etmeyelim! Çünkü bizim

gerçeğimize uyumlu değil! Suçla

çalıştığınız zaman şunu anlıyor-

sunuz. Her ülkenin kendi suç

kültürü ve risk kültürü var.

Evet. Biz bir ABD, İrlanda, İtalya

değiliz…

Asla değiliz. Elbette ortak olgular

da fazla. Ancak bizim çocukları-

mızı tehlikeye açan sebepler

farklı; onlarınki farklı. Bu işi

sağlıklı yapabilmek için resmi iyi

görmek gerekirdi. O dönemde

UEFA A, UEFA B sonra Elit, hatta

Pro Lisans’a da girdiğim oldu.

Millî Takım antrenörleri ile çalış-

tım. Futbol köylerinde çalıştım.

Çocukları iyice anlama, yöresel

farklılıkları anlama konusunda

çalışmalar yaptım. Doğru bir şe-

kilde teşhis koymak gerekiyordu.

Baştan biz kurulduk diye ortaya

çıkıp; İspanya’dan bir model alıp

da işe başlayabilirdik.

Ama yapmadık.

Bu sebepten çalışmalarınız şu an

ön plana çıkıyor değil mi?

Biz tespitlerimizi yaptık. Teşhisle-

rimizi yaptık. Tedavimizin reçete-

sini de çıkardık. Şu an sunmaya

başlıyoruz. Bunları doğru yapma-

dan yapacağımız hiçbir şey işlev-

sel olmayacaktı. Hedefi görmeden

boşa atış yapmış olacaktık. Çok

büyük bir yol aldık. Gururla söylü-

yorum. Devlet dâhil hiç kimse ço-

cuğu tek başına korumaya muk-

tedir değildir. İnsanların arka-

sında durmadığı bir sistemi tesis

edemezsiniz. Şu anki başarınız

tamamen Türk antrenörünün

hassasiyeti, Türk insanının ço-

cuklara verdiği önemve Türk fut-

bolunu idare eden Fatih Terim’in

de dâhil olduğu ekibin tamamen

pür ve temiz niyetidir. Bana şöyle

bir cümle söylediler. Çok etkilen-

miştim. Birçok kurumda çalışabi-

lirim. Ama bana şu cümleyi

söyleyen bir kurumla çalışmayı

tercih ettim. Dediler ki; “Bir yol

var. Orada taş ve kaya olduğunu

biliyoruz. Biz o yolda yürümeyi

bilmiyoruz. Ama sizin önünüz-

deki taş ve kayaları kaldırırız,

yeter ki siz koşun.” Titriniz

ne olursa olsun hepimizin

güçlendirilmeye ihtiyacı

var. Dediğimgibi antrenör

eğitimleriyle işe başladık.

Orada farklı bir futbol ger-

çeği gördük. Biz çocukları-

mızı antrenörlere emanet

ediyoruz. Yurtdışında

eğitime anneden baş- larsınız. Biz de antrenörlerden

başlamak istedik. Ama zamanla

kapsamgenişliyor. Ne tür eğitim-

lere ihtiyacımız olduğunu gördük.

Örneğin kaleci farkını; yani mevki

farkını gördük. Mevkideki kişilik

farklarını görmezden gelemezsi-

niz. Bir kalecinin tekrar odak-

lanma süresi başka bir mevkide

oynayan oyuncudan çok daha

kısa… Başka bir kişilik yapısına

ihtiyacı var. Farklı korumaya ihti-

yacı var. Tabiî ki yurtdışındaki ör-

neklerini inceledik. Görmezlikten

gelmedik. Ama bunları kendi ger-

çeklerimizi koyarak geliştirdik.

Çocuk korumayı ilk ayağa kaldı-

ran Çocuk Koruma Beyanı’dır.

Bunu ilk defa yapıyoruz. Bu ola-

ğanüstü bir şey… Ne kadar anla-

şılıyor yaşananlar bilemiyorum

ama futbolda bir evrimvar.

Türk futbolcusunun ileriye

yönelik yapılandırılmasında

temel taşlar konuyor. Farklı

çocuklar görmeye başlayaca-

ğız inşallah. Bunun için çok çalışı-

yoruz. Güvenle yetişmiş, özdeğer

duygusu yüksek çocuğun saha-

daki mukavemet gücü de çok

farklıdır. Çok kolay ezemezsiniz.

Performans baskısı altında kolay

çözülmezler. Doğru insanı inşa

etmek için bireysel yaklaşımlar-

dan doğan hasarları ortadan

kaldıran kurumsal standart ve

kurallara ihtiyacımız var.

O zaman sizin verdiğiniz örneğe

bakarak söylüyorum… Ve burada

popülariteyi örnek göstermek

istiyorum. Altyapıları sizin

anlattığınız şekilde çok sağlam

olduğu için bugün Messi,

Cristiano Ronaldo birer dünya

yıldızı değil mi hocam?

Kesinlikle öyle. Şöyle bir örnek

vereyim. Türk antrenörü takımı

sahaya çıkarken, “Hadi çocuklar

kazanın göreyim sizi” der… Bir

Avrupalıdan “Kazanın” cümlesini

çok az duyarsınız. Herkesin kendi

mevkiinde çok iyi oynamasını

Türk futbolcusunun kızgın

olmasını istemiyoruz artık.

Türk futbolcusunun iç huzuruyla

top oynayan, toptan başka hiçbir

düşüncesi olmayan, iyi bir insan

olmayı hedef koymuş bir

federasyonun altında,

iyi bir vatandaş olmayı,

mutlu bir birey olmayı hedef

koymuş bir federasyonun

içerisinde insan

yetiştirmeye çalışıyoruz.

Bunu yapacak insanları

yetiştirmeye çalışıyoruz.

86

87