

çocuk istismarlarına mukave-
metli spor ortamlarının kurul-
ması ve profesyonel futbolcular
sayesinde bir futbolcu fonunun
kurulup, onun vergileriyle altya-
pıda oynayan çocukların sağlık,
yiyecek, bakımve forma ihtiyaç-
larının karşılanması başlıkları
altında iki proje sunmuştum.
O dönemde beni çağırdılar ve de-
diler ki, “Projelerinizi okuduk, sizi
ilimkurulunda görmek istiyoruz.”
Sağ olsunlar. Ben de onur duy-
dum. Türkiye Futbol Federasyonu
ise diğer hizmet verdiğimyerlere
baktığınız zaman çok güçlü bir
lokomotif. Çocukların korunması
açısından baktığınız zaman çok
büyük bir itici güç. Çocuklara
standartların konabileceği örnek
bir kurum olmasını hayal ettim.
Olağanüstü… Hakikaten de böyle
oldu. Geldiğimiz noktadan gurur
duyuyorum. Çocuklara yardım et-
mekteki en önemli adımım stra-
tejik açıdan TFF’ye gelmek oldu.
Peki, geldiğiniz tarih ne
zamandır?
Fatih Terimgöreve başlayınca
beni aradılar ve göreve başladım.
İlk olarak Antalya’da bir antrenör-
lük kursuna yollandım. Antrenör-
lerle önceden tanışıyordum ama
bu titre sahip olarak ilk karşılaş-
maydı. Bu konuda neye ihtiyaç
olduğunu bildiğim için işe şöyle
başladık. Bir hedef koyduk. Dedik
ki kendi futbol gerçeğimizi bir
anlayalım. Çocuklarımızı tehli-
keye açan kendi risk kültürü-
müzü, varsa tesislerimizde ve
yönetim şeklinde çocuklara risk
oluşturacak unsurları bulalım.
Yurtdışındaki projeleri buraya alıp
adapte etmeyelim! Çünkü bizim
gerçeğimize uyumlu değil! Suçla
çalıştığınız zaman şunu anlıyor-
sunuz. Her ülkenin kendi suç
kültürü ve risk kültürü var.
Evet. Biz bir ABD, İrlanda, İtalya
değiliz…
Asla değiliz. Elbette ortak olgular
da fazla. Ancak bizim çocukları-
mızı tehlikeye açan sebepler
farklı; onlarınki farklı. Bu işi
sağlıklı yapabilmek için resmi iyi
görmek gerekirdi. O dönemde
UEFA A, UEFA B sonra Elit, hatta
Pro Lisans’a da girdiğim oldu.
Millî Takım antrenörleri ile çalış-
tım. Futbol köylerinde çalıştım.
Çocukları iyice anlama, yöresel
farklılıkları anlama konusunda
çalışmalar yaptım. Doğru bir şe-
kilde teşhis koymak gerekiyordu.
Baştan biz kurulduk diye ortaya
çıkıp; İspanya’dan bir model alıp
da işe başlayabilirdik.
Ama yapmadık.
Bu sebepten çalışmalarınız şu an
ön plana çıkıyor değil mi?
Biz tespitlerimizi yaptık. Teşhisle-
rimizi yaptık. Tedavimizin reçete-
sini de çıkardık. Şu an sunmaya
başlıyoruz. Bunları doğru yapma-
dan yapacağımız hiçbir şey işlev-
sel olmayacaktı. Hedefi görmeden
boşa atış yapmış olacaktık. Çok
büyük bir yol aldık. Gururla söylü-
yorum. Devlet dâhil hiç kimse ço-
cuğu tek başına korumaya muk-
tedir değildir. İnsanların arka-
sında durmadığı bir sistemi tesis
edemezsiniz. Şu anki başarınız
tamamen Türk antrenörünün
hassasiyeti, Türk insanının ço-
cuklara verdiği önemve Türk fut-
bolunu idare eden Fatih Terim’in
de dâhil olduğu ekibin tamamen
pür ve temiz niyetidir. Bana şöyle
bir cümle söylediler. Çok etkilen-
miştim. Birçok kurumda çalışabi-
lirim. Ama bana şu cümleyi
söyleyen bir kurumla çalışmayı
tercih ettim. Dediler ki; “Bir yol
var. Orada taş ve kaya olduğunu
biliyoruz. Biz o yolda yürümeyi
bilmiyoruz. Ama sizin önünüz-
deki taş ve kayaları kaldırırız,
yeter ki siz koşun.” Titriniz
ne olursa olsun hepimizin
güçlendirilmeye ihtiyacı
var. Dediğimgibi antrenör
eğitimleriyle işe başladık.
Orada farklı bir futbol ger-
çeği gördük. Biz çocukları-
mızı antrenörlere emanet
ediyoruz. Yurtdışında
eğitime anneden baş- larsınız. Biz de antrenörlerden
başlamak istedik. Ama zamanla
kapsamgenişliyor. Ne tür eğitim-
lere ihtiyacımız olduğunu gördük.
Örneğin kaleci farkını; yani mevki
farkını gördük. Mevkideki kişilik
farklarını görmezden gelemezsi-
niz. Bir kalecinin tekrar odak-
lanma süresi başka bir mevkide
oynayan oyuncudan çok daha
kısa… Başka bir kişilik yapısına
ihtiyacı var. Farklı korumaya ihti-
yacı var. Tabiî ki yurtdışındaki ör-
neklerini inceledik. Görmezlikten
gelmedik. Ama bunları kendi ger-
çeklerimizi koyarak geliştirdik.
Çocuk korumayı ilk ayağa kaldı-
ran Çocuk Koruma Beyanı’dır.
Bunu ilk defa yapıyoruz. Bu ola-
ğanüstü bir şey… Ne kadar anla-
şılıyor yaşananlar bilemiyorum
ama futbolda bir evrimvar.
Türk futbolcusunun ileriye
yönelik yapılandırılmasında
temel taşlar konuyor. Farklı
çocuklar görmeye başlayaca-
ğız inşallah. Bunun için çok çalışı-
yoruz. Güvenle yetişmiş, özdeğer
duygusu yüksek çocuğun saha-
daki mukavemet gücü de çok
farklıdır. Çok kolay ezemezsiniz.
Performans baskısı altında kolay
çözülmezler. Doğru insanı inşa
etmek için bireysel yaklaşımlar-
dan doğan hasarları ortadan
kaldıran kurumsal standart ve
kurallara ihtiyacımız var.
O zaman sizin verdiğiniz örneğe
bakarak söylüyorum… Ve burada
popülariteyi örnek göstermek
istiyorum. Altyapıları sizin
anlattığınız şekilde çok sağlam
olduğu için bugün Messi,
Cristiano Ronaldo birer dünya
yıldızı değil mi hocam?
Kesinlikle öyle. Şöyle bir örnek
vereyim. Türk antrenörü takımı
sahaya çıkarken, “Hadi çocuklar
kazanın göreyim sizi” der… Bir
Avrupalıdan “Kazanın” cümlesini
çok az duyarsınız. Herkesin kendi
mevkiinde çok iyi oynamasını
Türk futbolcusunun kızgın
olmasını istemiyoruz artık.
Türk futbolcusunun iç huzuruyla
top oynayan, toptan başka hiçbir
düşüncesi olmayan, iyi bir insan
olmayı hedef koymuş bir
federasyonun altında,
iyi bir vatandaş olmayı,
mutlu bir birey olmayı hedef
koymuş bir federasyonun
içerisinde insan
yetiştirmeye çalışıyoruz.
Bunu yapacak insanları
yetiştirmeye çalışıyoruz.
“
86
87