

ngiliz futbolu, özellikle 1970’lerin
ikinci yarısıyla 1980’lerin ilk
yarısında, kulüpler düzeyinde
Avrupa’da büyük bir hâkimiyet
kurmuştu. Şampiyon Kulüpler
Kupası’nda 1976-77 sezonunda
Liverpool’un Borussia Mönchen-
gladbach’ı 3-1 mağlup etmesiyle
başlayan süreçte 1978’de Liver-
pool, 1979 ve 1980’de Nottingham
Forest, 1981’de Liverpool ve
1982’de de Aston Villa, Kupa 1’de
zafere ulaşmış ve Avrupa şampi-
yonluğu, altı sezon boyunca
Ada’nın dışına çıkmamıştı.
1983’te verilen bir yıllık ara
sonrasında da 1984’te Liverpool
bir kez daha bu kupada zafere
ulaşacaktı. Aynı dönemde İngiliz
takımları 1976’da Liverpool,
1981’de Ipswich Town ve 1984’te
Tottenham ile UEFA Kupası’nı
kazanırlarken, 1985’te de Everton,
Kupa Galipleri Kupası’nı müze-
sine götürmüştü.
Ancak Liverpool’un Juventus ile
Brüksel’in Heysel Stadı’nda oyna-
dığı 1985 Şampiyon Kulüpler Ku-
pası finalinde İngiliz holiganların
çıkardığı olaylar neticesinde 39
İtalyan taraftarın yaşamını yitir-
mesi hem futbol tarihinin en kara
günlerinden birini ortaya çıkarı-
yor hemde İngiliz futbolu adına
bir dönemin de sonuna işaret edi-
yordu. Zira ‘Heysel faciası’ üzerine
İngiliz kulüpleri beş yıl süresince
Avrupa kupalarındanmen edile-
cekti.
Öte yandan İngilizler, kulüpler
düzeyinde Avrupa’da böylesine
bir hâkimiyet kurmuşken, bu
başarıyı millî takımlar düzeyinde
yaşayamamanın da sıkıntısı
içerisindeydi. Millî takımları, 1966
Dünya Kupası’nda şampiyon ol-
duktan sonra 1968 Avrupa Şam-
piyonası’nda üçüncülük elde
etmiş, 1970 Dünya Kupası’naysa
çeyrek finalde noktayı koymuştu.
Bundan sonraysa ne 1974 ve 1978
Dünya Kupalarına ne de 1972 ve
1976 Avrupa Şampiyonalarına
katılabildiler. 1980 Avrupa Şampi-
yonası ile 1982 Dünya Kupa-
sı’ndaysa yer aldılarsa da fazla
ilerleme gösteremediler.
O dönemde Avrupa’da çoğu kulüp
takımı kadrosunda nadiren
yabancı oyuncu bulundururken,
İngiliz takımlarının bünyesinde
çok sayıda İskoç, Galli ve İrlandalı
oyuncu yer almaktaydı ve kulüp
takımlarıyla millî takımın elde
ettiği başarılar arasındaki başlıca
farkı yaratan sebep de çoğu
kişiye göre buydu. Yukarıda
listelenen Avrupa kupaları zafer-
lerinde yıldızı parlayan isimlerden
Kenny Dalglish, Graeme Souness,
Archie Gemmill, John Robertson,
Allan Hansen, Steve Archibald ve
JohnWark İskoç, John Toshack ve
Ian Rush Galli, Steve Heighway,
Mark Lawrenson ve Ronnie
Whelan İrlandalı, Martin O’Neill
ise Kuzey İrlandalı’ydı. Elbette bu
kadrolarda önemli İngiliz yıldızlar
da yok değildi. Kevin Keegan,
Glenn Hoddle, Trevor Francis,
TonyWoodcock, Peter Shilton ve
Gary Lineker gibi… Ancak bu
isimler yine de millî takımı arzu-
lanan zaferlere taşıyamamıştı.
1986 Dünya Kupası, İngilizler
adına önemli bir sınavdı. Zira ku-
payı almaları halinde hem 20 yıl-
lık hasrete son verebilecek hem
de Heysel faciasının zihinlerde
yarattığı o korkunç tabloyu bir
nebze de olsun unutturabilecek-
lerdi. Ne var ki bu kez de çeyrek
finalde karşılarına Diego Mara-
dona engeli çıkmıştı ve normal
şartlar altında sonuna kadar
gidebilecekleri bir turnuvada
‘Tanrı’nın Eli’ ile ‘Dünya Kupaları
tarihinin en güzel golü’nün bir
araya gelmesi neticesinde yine
devre dışı kalmışlardı.
Yine de İngilizlerin elinde Hoddle,
Robson, Lineker, Beardsley, Bar-
nes veWaddle gibi oyunculardan
oluşan iyi bir kadro vardı ve bu
109
108
Paul Gascoigne
Yarım
asırlık
‘problem
çocuk’
Onur Erdem
İ
İngilizlerin futbol dünyasına sunduğu
en aykırı karakterlerden biri olan Paul Gascoigne bu ay
50 yaşını geride bırakacak. Gascoigne’in yarımasırlık
çalkantılı yaşamöyküsüyse birçok açıdan büyük bir
trajedi örneği.