

nesi yok. Ben yine iyi olmak zorun-
dayım. Hep iyi olmak zorundayım.
Şimdi bir koşuyorsam, iki koşmak
zorundayım. Eto’o’nun böyle bir şey
söylemesi benimperformansımı da
arttıracak. Daha da hırslanacağım.
Şu an U21 takımındayım. A takım-
daydım. Kadrodaki fazlalık
sebebiyle U21’e indirildim. Toplam
1.5 senedir A takımdaydım.
Sonuçta bu işler de zamanla oluyor.
Evet, kesinlikle. Ben de böyle
düşünürüm. “Biraz daha zamanı
var” derim. U21’de iyi maçlar
çıkartıyorumve hocamız da beni
görüyor. Beni ara ara çağırıyor. Ben
baskıyı seviyorum. Çünkü hayatım
boyunca hep bir baskı oldu haya-
tımda ama kimse bana baskı
yapmadı. Ben bu baskıyı kendim
yarattım. Kendimi hep zorunlu
hissettim.
Geçmişe baktığımız zaman bazı
örnekler var. Mesela Hagi de Emre
Belözoğlu ile özel olarak ilgilen-
mişti. Şimdi de Eto’o sana el veri-
yor. Bu tip örnekler seni motive
ediyor mu?
Kesinlikle motive ediyor. İnsan
mutlu da oluyor. Ama bu hayatta ne
olacağı hiç belli olmaz. Belki bizim
bilmediğimiz binlerce çocuğa el
verildi ama biz sadece yıldız olan,
parlayan çocukları biliyoruz. “Hagi,
Emre’ye el verdi” diyoruz çünkü
Emre büyük bir yıldız oldu. Emre
olmasaydı kimse, “Hagi, Emre’ye
el verdi de Emre olamadı” demez.
Emre, Emre Belözoğlu olduğu için
“Hagi ona el verdi” oluyor. Şu an,
“Eto’o bana el verdi” ama ben olur-
sam “Eto’o el verdi” olacak. Ama
Eto’o’nun binlerce verdiği el var.
Kendi ülkesinde 20 yıldır vakfı var.
Binlerce çocuğa el veriyor. Eto’o çok
büyük bir insan. Ama iş futbolcuda
bitiyor. Eto’o sadece gördüğünü
söylüyor. Futbolcu gördüğünü
uygulamazsa el verdi olmuyor.
U16 ve U18 takımlarında bugüne
kadar 5 kez ay-yıldızlı formayı
terlettin. Millî Takımlarda forma
giymek nasıl bir duygu?
Çocukken çok final maçımoldu. O
büyük bir heyecandı ama bu forma
çok başka bir şey. Millî Takım
hocalarımız sağ olsun bizi seçiyor.
Bu formayı taşıyabileceğimize ina-
nıyor. Her ne kadar kendimiz, “Biz
iyiyiz, çağrılıyoruz” desek de iş ho-
camızda bitiyor. O yüzden beni ça-
ğıran Ahmet Ceyhan Hocama, beni
bu sene iki kez çağıran Vedat İn-
ceefe Hocama çok teşekkür ediyo-
rum. Çünkü bu forma çok önemli.
Bunu herkes taşıyamaz. Taşımak
isteyen çok insan var. Buraya her
seferinde ilk kezmiş gibi geliyorum.
Benimdaha 5 millîliğimvar, bura-
daki bazı arkadaşların 30millîliği
var. Hiçbir zaman, “Ben oldum,
çağrılıyorum” demiyorum. Her
kampta daha iyi olmam lâzım.
Daha aç olmam lâzım. Aç insan her
zaman başarıyor. Buraya gelmem
çok güzel ama devam ettirmezsem
bir anlamı kalmıyor.
Genç bir oyuncu olarak AMillî
Takım için neler düşünüyorsun?
Çok farklı bir şeydir o. Şu an bunları
hissediyorsamo zaman ne olur dü-
şünemiyorumbile. Emre Mor örneği
var. AMillî Takım çok başka bir şey.
İnsanın iki dakikada göstereceği
performansla hayatı değişiyor.
Emre, Dortmund’a AMillî Takım sa-
yesinde gitti. Çok yetenekli. Örnek
alıyoruz kendisini. Bence ileride
Altın Top ödüllerinde kendisini gö-
receğiz. Buna yürekten inanıyorum.
Emre Mor oynadığı eski takımında
da başarılıydı ama kimse bilmi-
yordu. AMillî Takım’da yaptığı iki
hareketle Dortmund’a transferini
yaptı. Şu an aynı şekilde devam edi-
yor. Allah bozmasın. En güzel örnek
o önümüzde. İnşallah bir gün Fatih
Hocamız bizi de çağırır. Hiç belli
olmaz. Çünkü Fatih Hocamız genç-
lere çok önemveriyor. Direkt çağı-
rıyor. Şu an AMillî Takım’a
baktığımız zaman 1996, 1995’li
oyuncular var. Bu da bize hırs
oluyor. Demek ki çağrılıyormuş.
Bizde şöyle bir şey var; çağrılma-
yınca “çağırmadılar”; çağrılınca
“çağrıldım” oluyor, “çağırdılar” ol-
muyor. İnşallah o fırsat gelir de de-
ğerlendirirsembir gün orada olu-
rum. Beş dakikada insanın hayatı
değişiyor. İnşallah orada iyi işler
yaparım, hocamız beğenir ve
devamı da gelir.
Futbol dünyası bugüne kadar
silinip giden sayısız genç yetenek
gördü. Sen de Türk futbolunun
gözbebeği genç yeteneklerinden
birisin. Böyle bir tehlike genç ve
tecrübesiz oyuncuların yanı
başında duruyor. Bu tehlikeden
nasıl koruyorsun kendini?
Ben çok tecrübesizim ama bence
performans olarak bakmamak
lâzım. Yetenekli bir oyuncu gözden
düştüğü zaman kimse, “Bu yete-
neksiz bir oyuncuydu” demiyor.
Hep başka olaylar devreye giriyor.
Yetenek kaybolmaz, doğuştandır.
Bir insanın futbol hayatı bitiyor, 20
yıl sonra turnuvada izliyoruz adam
hâlâ aynı. Yetenek kalıcıdır. Hep dış
etkenler devreye giriyor. Mesela
özel hayat… Parayı kazananla
kazanmayan arasında çok fark var.
Parayı kazanmayan her zaman
daha çok koşuyor ve mücadele
ediyor. Çünkü o parayı kazanması
lâzım. Ama bir insan parayı
kazanmışsa rahatlıyor. Hayatımı
kazandımdiyelim, hoca da beni
oynatmıyor, şu psikoloji devreye
giriyor: “Hoca kendi bilir…” Bir şey-
lere sahip olduktan sonra bırakıyo-
ruz ucunu. “Ben buyum” diyoruz.
Ama işte bunu demeyen insan Arda
Turan oluyor, Emre Çalık oluyor. En
üst düzeyde futbol oynuyor. Hâlâ aç,
hâlâ hırslı. Yetenekli olmak çok
önemli evet ama yetenekli insan
sahaya girdiği zaman beyin zaten
yapıyor. Sonuç olarak iyi ya da kötü,
yetenekli olduğun zaman skor
tabelasını değiştiriyorsan iş bitiyor.
Ama saha dışı bence hepsinden
önemli. Özel hayat çok önemli.
Bir psikoloji var. Ben hiçbir zaman
kendime şunu demedim: “Ben şu
arabanın sahibi olacağım.” Ben o
arabanın sahibi olduğum zaman
hedeflerimpsikolojik olarak bitiyor
çünkü. Ama ben iyi oynamayı hedef
seçtiysemkendime, o arabadan 10
tane zaten gelecek… O evden 10
tane gelecek… Ama her zaman iyi
futbol oynamaya odaklanmamız
lâzım.
Her genç oyuncunun kendisine
örnek aldığı isimler vardır. “Sen
kendine kimleri; neden örnek
alıyorsun” diyeceğim ama hiç
sormayayım…
Evet, kesinlikle… Samuel Eto’o…
10 numara pozisyonunda oynuyor-
sun. Kendi mevkiinde örnek aldığın
isimler kimler ve neden örnek
alıyorsun?
Fenerbahçe’de Alex vardı. Eto’o da
çok iyi yapıyor bunu. Forvet ama
geriye gelip topu çok güzel dağıtı-
yor. Onu çok örnek alıyorum ken-
dime. Gollerini çok izledim ama stil
olarak onun tarzında olmasam da
kendisiyle oynadığım zaman çok
uzaklara gitmeye gerek olmadığını
gördüm. Harika bir forvet arkası
oyuncu. Kimse fark etmiyor bunu.
Top alamadığı zaman geri geliyor
ve topu dağıtıyor. İdmanda mesela
bizi öne yolluyor, kendi geçiyor
forvet arkasına. O kadar iyi çeviri-
yor ki oyunu. Antalyaspor’a geli-
şinden sonra çok iyi gördüm bunu.
Fenerbahçe maçı var mesela…
4-2 kazanmıştık. Yaptıkları inanıl-
mazdı. Serdar Özkan’ı da çok
örnek alıyorum kendime. Dünya
yıldızı olarak da Arda Turan bu işi
çok iyi yapıyor.
Hocaların senin hangi özelliklerini
beğeniyor? Neleri eksik görüyor?
Bu eksikleri tamamlamak için
neler yapıyorsun?
Araya iyi paslar atarım. Bunu
seviyorum. Topu çok tutmaktansa
ikiye birde topu araya bırakmayı
seviyorum. Messi mesela bir ters
top atıyor, herkes kalıyor. Bu tarzı
seviyorum. Eto’o ile çok iyi duvar
pasları yapıyoruz. Fiziğimin eksik
olduğunu söylüyorlardı. Ama son
zamanlarda bunun için çok
çalıştım. Ekstra idmanlar yaptım.
Bir şeyler veriyorum, karşılığını
alacağım. Şu an fiziğimin çok kötü
olduğunu düşünmüyorum. Günde
iki idmanım var. Mutlaka bu
çalışmayı yapıyorum.
Antalyaspor taraftarı ile ilişkin
nasıl?
Taraftarla çok iyi bir ilişkim var.
Kesinlikle bana sahip çıkıyorlar.
Trabzonspor maçında sahaya
girdim, taraftar stadı Doğukan
diye inletti. Onlar olmasa maçın
heyecanı kalmaz. Kimse ateşleme-
den oyun bu kadar güzel olmaz.
Taraftarımızı çok seviyorum, onlar
da beni seviyorlar sağ olsunlar.
Eto’o’nun sözlerinden sonra daha
çok destek vermeye başladılar.
Orada büyüdüm, onlarla aynı
yerden geliyorum. Dokuma’da
büyüdüm ben. Büyüdüğüm yer
harika bir yer değil. Orayı herkes
bilir. Lüks bir yer değil. Antalya’nın
sakin bir yeri. Oradan çıktım ben.
Oradaki taraftarlar da bana sahip
çıkıyor. Keşke daha çok oynasam
da kendimi göstersem.
Kariyer planlarını öğrenebilir
miyim?
Kulübümüze yeni bir tesis yapıldı.
Avrupa’daki en iyi tesislere bakıp
daha iyisini yaptılar. Kulübümüz
çok gelişti. Antalyaspor’da
oynamak istiyorum düzenli olarak.
Burada iyi performans gösterip
kendimi dört büyüklere değil de
direkt Avrupa’ya atmak istiyorum.
Antalyaspor daha düşük bir takım
olsa kendimi önce dört büyüklere
atarım. Ama şu an öyle değil.
Kendimi Avrupa’ya atarsam daha
çok gelişirim. Bazen düşünüyorum,
Emre Mor Türkiye’de olsa bu kadar
başarılı olabilir miydi? Türkiye’de
bir takıma gelseydi başarılı olabilir
miydi?
106
107