

larla İtalyanlar oldu.
Bir sonraki sezona gelindiğindeyse
Henry, kariyerinde sakatlıklarla en
çok yüzleştiği dönemi yaşayacaktı.
Bunun neticesinde ligde Arsenal ile
sadece 17 maça çıkabildi. Sezon
sonundaysa Barcelona’dan gelen
beklenmedik bir transfer teklifi,
Henry’nin Londra’daki sekiz yıllık
serüvenine noktayı koyacaktı. Yıl-
dız oyuncu, 24milyon euro karşılı-
ğında yoluna Barcelona’da devam
edecekti. Sekiz sezonda Premier
Lig’de attığı 174 golle Arsenal kulüp
tarihinin en golcü oyuncusu olan
Henry’nin bir anda soluğu Katalun-
ya’da alması, başta Arsenal
taraftarları olmak üzere çoğu
futbolseveri şaşkına çevirmişti.
Barcelona’da kupalara
abone
Henry, Barcelona’da kendisini çoğu
zaman, Juventus günlerinde pek de
haz etmediği sol açıkmevkiînde
bulacaktı. Ancak 30’unu devirmiş
olmanın olgunluğuyla artık bu rolün
de hakkını fazlasıyla vermekteydi.
Üstelik sezon içerisinde 12’si ligde
olmak üzere attığı 19 golle Barcelo-
na’nın en golcü ismi olmayı da
başarmıştı.
Fransız yıldız, Barça’daki ilk sezo-
nunda kupa kazanamadıysa da
2008-2009 sezonunda bunu fazla-
sıyla telafi edecekti. Zira Barcelona,
katıldığı bütün turnuvalarda zafere
ulaşacaktı. Bunlardan en önemli-
siyse hiç kuşkusuz Şampiyonlar
Ligi şampiyonluğuydu. Eleme turla-
rında Lyon, Bayern Münih ve
Chelsea’yi kupanın dışına iten
Barcelona, finalde de Manchester
United’ı 2-0mağlup ederek
Avrupa’nın en büyüğü oluyordu.
Böylelikle Henry de kariyerinde
belki de tek eksik olarak kulüpler
düzeyinde Avrupa şampiyonu ol-
mayı da başarıyordu. Bu şampiyon-
luğun devamında Barcelona, UEFA
Süper Kupası ve FIFA Kulüpler
Dünya Kupası’nı da müzesine götü-
rerek 2009 yılını tam altı kupayla
kapatıyor ve futbol tarihinde apayrı
bir yer ediniyordu.
2009-2010 sezonundaysa, Barça, La
Liga’da yeniden şampiyonluğu elde
ettiyse de Şampiyonlar Ligi’nde yarı
finalde Inter engeline takılmaktan
kurtulamadı. Henry’nin bir yıl daha
yaşlanması, eskiye nazaran daha
sık sakatlanması ve Guardiola’nın
hücumhattının solunda Pedro’yu
daha çok tercih etmesiyle birlikte
de Fransız yıldız yavaş yavaş geri
planda kalmaya başlıyordu. Bunun
neticesinde sezon sonunda Henry,
ABD’ye, NewYork Red Bulls
takımına gitme kararı alacaktı.
Millî takımlar düzeyindeyse Fransa,
2002’de gördüğü kâbusun benzerini
2008 ve 2010’da da yaşayacaktı. Her
iki turnuvayı da ilk turda galibiyet
dahi alamadan noktalayan Fran-
sa’da Henry, 2010 Dünya Kupası
sonrasında millî formaya da veda
edecekti. Yıldız oyuncumillî ta-
kımla 123 maçta 51 gol kaydetmişti
ve kendisi halen Fransa adına en
çok gol atan isimunvanının sahibi…
Henry, kariyerinin son bölümünde
ABD’de yaklaşık dört yıl futbol oy-
narken, 2012’de dört maçlığına Ar-
senal’e kiraya da gelecek ve beş yıl
önce neredeyse doğru düzgün bir
veda etmediği Arsenal taraftarını
da bu vesileyle çok daha mutlu
edecekti. 2011’de Arsenal’in 125. yıl
kutlamaları kapsamında Henry’nin
bronz bir heykelinin Emirates
Stadı’nın önüne dikildiği de
düşünülürse bu dört maçlık periyot
sayesinde, heykelinin bulunduğu
statta futbol oynayan nadir sayıda
futbolcudan biri de olmuştu.
Henry, 2014’te aktif futbolculuğu
sonlandırdıysa da teknik adamlığa
kapıları tamamen kapamamıştı.
Nitekim 2016 sonlarında, Belçika
Millî Takımı’nın yeni teknik
direktörü olan Roberto Martinez
kendisine yardımcılık teklifinde
bulunduğunda buna olumlu yanıt
verdi ve o günden beri de bu görevi
sürdürmekte. Anlaşılan Henry’nin
taktiklerinin de sağ ayağının içiyle
yaptığı plaseler kadar etkili olup
olmadığını pek yakında öğreneceğe
benziyoruz.
54