Previous Page  54-55 / 140 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 54-55 / 140 Next Page
Page Background

larla İtalyanlar oldu.

Bir sonraki sezona gelindiğindeyse

Henry, kariyerinde sakatlıklarla en

çok yüzleştiği dönemi yaşayacaktı.

Bunun neticesinde ligde Arsenal ile

sadece 17 maça çıkabildi. Sezon

sonundaysa Barcelona’dan gelen

beklenmedik bir transfer teklifi,

Henry’nin Londra’daki sekiz yıllık

serüvenine noktayı koyacaktı. Yıl-

dız oyuncu, 24milyon euro karşılı-

ğında yoluna Barcelona’da devam

edecekti. Sekiz sezonda Premier

Lig’de attığı 174 golle Arsenal kulüp

tarihinin en golcü oyuncusu olan

Henry’nin bir anda soluğu Katalun-

ya’da alması, başta Arsenal

taraftarları olmak üzere çoğu

futbolseveri şaşkına çevirmişti.

Barcelona’da kupalara

abone

Henry, Barcelona’da kendisini çoğu

zaman, Juventus günlerinde pek de

haz etmediği sol açıkmevkiînde

bulacaktı. Ancak 30’unu devirmiş

olmanın olgunluğuyla artık bu rolün

de hakkını fazlasıyla vermekteydi.

Üstelik sezon içerisinde 12’si ligde

olmak üzere attığı 19 golle Barcelo-

na’nın en golcü ismi olmayı da

başarmıştı.

Fransız yıldız, Barça’daki ilk sezo-

nunda kupa kazanamadıysa da

2008-2009 sezonunda bunu fazla-

sıyla telafi edecekti. Zira Barcelona,

katıldığı bütün turnuvalarda zafere

ulaşacaktı. Bunlardan en önemli-

siyse hiç kuşkusuz Şampiyonlar

Ligi şampiyonluğuydu. Eleme turla-

rında Lyon, Bayern Münih ve

Chelsea’yi kupanın dışına iten

Barcelona, finalde de Manchester

United’ı 2-0mağlup ederek

Avrupa’nın en büyüğü oluyordu.

Böylelikle Henry de kariyerinde

belki de tek eksik olarak kulüpler

düzeyinde Avrupa şampiyonu ol-

mayı da başarıyordu. Bu şampiyon-

luğun devamında Barcelona, UEFA

Süper Kupası ve FIFA Kulüpler

Dünya Kupası’nı da müzesine götü-

rerek 2009 yılını tam altı kupayla

kapatıyor ve futbol tarihinde apayrı

bir yer ediniyordu.

2009-2010 sezonundaysa, Barça, La

Liga’da yeniden şampiyonluğu elde

ettiyse de Şampiyonlar Ligi’nde yarı

finalde Inter engeline takılmaktan

kurtulamadı. Henry’nin bir yıl daha

yaşlanması, eskiye nazaran daha

sık sakatlanması ve Guardiola’nın

hücumhattının solunda Pedro’yu

daha çok tercih etmesiyle birlikte

de Fransız yıldız yavaş yavaş geri

planda kalmaya başlıyordu. Bunun

neticesinde sezon sonunda Henry,

ABD’ye, NewYork Red Bulls

takımına gitme kararı alacaktı.

Millî takımlar düzeyindeyse Fransa,

2002’de gördüğü kâbusun benzerini

2008 ve 2010’da da yaşayacaktı. Her

iki turnuvayı da ilk turda galibiyet

dahi alamadan noktalayan Fran-

sa’da Henry, 2010 Dünya Kupası

sonrasında millî formaya da veda

edecekti. Yıldız oyuncumillî ta-

kımla 123 maçta 51 gol kaydetmişti

ve kendisi halen Fransa adına en

çok gol atan isimunvanının sahibi…

Henry, kariyerinin son bölümünde

ABD’de yaklaşık dört yıl futbol oy-

narken, 2012’de dört maçlığına Ar-

senal’e kiraya da gelecek ve beş yıl

önce neredeyse doğru düzgün bir

veda etmediği Arsenal taraftarını

da bu vesileyle çok daha mutlu

edecekti. 2011’de Arsenal’in 125. yıl

kutlamaları kapsamında Henry’nin

bronz bir heykelinin Emirates

Stadı’nın önüne dikildiği de

düşünülürse bu dört maçlık periyot

sayesinde, heykelinin bulunduğu

statta futbol oynayan nadir sayıda

futbolcudan biri de olmuştu.

Henry, 2014’te aktif futbolculuğu

sonlandırdıysa da teknik adamlığa

kapıları tamamen kapamamıştı.

Nitekim 2016 sonlarında, Belçika

Millî Takımı’nın yeni teknik

direktörü olan Roberto Martinez

kendisine yardımcılık teklifinde

bulunduğunda buna olumlu yanıt

verdi ve o günden beri de bu görevi

sürdürmekte. Anlaşılan Henry’nin

taktiklerinin de sağ ayağının içiyle

yaptığı plaseler kadar etkili olup

olmadığını pek yakında öğreneceğe

benziyoruz.

54