Previous Page  88-89 / 162 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 88-89 / 162 Next Page
Page Background

89

88

sezonunda bu hasretine son ver-

menin sevincini yaşarken 17 Şubat

1974’te Bernabeu’da oynanan

El Clasico’da Real Madrid’in 5-0’lık

müthiş bir skorla mağlup edilmesi

çoğu Barcelonalı için şampiyonluk-

tan daha bile anlamlıydı.

Yine de transfer piyasasında İtalyan

bonkörlüğü, çok geçmeden kendi-

sini tekrar gösterecekti. 1975’te

Napoli kesenin ağzını iyice açıyor ve

Bologna’nın santrforu Giuseppe Sa-

voldi için iki milyar liret harcıyordu.

O günkü kurda bumeblağ 1.2 mil-

yon sterlin karşılık geliyordu ki bu

sayede Savoldi tarihin ilkmilyon

sterlinlik oyuncusu olma unvanını

da ele geçiriyordu. Fakat Savoldi her

ne kadar Napoli’de yaklaşık iki

maçta bir gol ortalaması tutturarak

bireysel anlamda gayet başarılı

olduysa da onun varlığı Güney

ekibinin kaderini çok da değiştir-

medi. Kendisinden önceki üç se-

zonda ligi ilk beş içerisinde bitiren

Napoli, onun oynadığı dört sezonda

iki kere altıncılık, bir kere de yedin-

cilik elde edebildi.

1978’deyse Vicenza, iki yıldır forma-

sını giymekte olan ancak bonservi-

sinin yarısı Juventus’ta bulunan

Paolo Rossi’nin tek sahibi olabilmek

için Juventus’a 2.6 milyar liret

(1 milyon 750 bin sterlin) ödüyordu.

İşin garibi, bu transfer öncesinde ligi

Juventus’un ardından ikinci sırada

tamamlayan ve tarihinin en iyi

sezonunu geride bırakan Vicenza,

bonkörlüğü sonrasında 1978-79

sezonunu küme düşerek tamamla-

yacaktı.

Maradona’dan

üst üste iki rekor

1980’lere gelindiğindeyse Diego Ma-

radona’nın bu rekoru üst üste kıran

ilk ve şu ana kadarki tek oyuncu ol-

duğunu görmekteyiz. 1982’de Boca

Juniors’tan Barcelona’ya yaklaşık

üç milyon sterlin karşılığında trans-

fer olan Maradona, iki yıl sonrasın-

daysa beş milyon sterline denk bir

meblağa Napoli’nin yolunu tuta-

caktı. Arjantinli süperstar, Barcelo-

na’da yaşadığı ağır bir sakatlığın da

etkisiyle tam bekleneni veremez-

ken birer İspanya Kupası ve İspanya

Süper Kupası kazanmakla yetin-

mişti. Ancak Napoli dönemi, büyük

bir oyuncunun bir kulübün çehre-

sini nasıl değiştirebileceğine dair

verilebilecek belki de en çarpıcı ör-

neğin resmini çizecekti. O güne dek

Serie A’da hiç şampiyonluk kaza-

namamış olan Napoli, Maradona’nın

önderliğinde iki kere ligi zirvede ta-

mamlarken iki kez de lig ikinciliğini

elde edecekti. Napoli ayrıca bir defa

da UEFA Kupası’nı kazandı ki bu da

bugüne dek kulübün Avrupa’da ka-

zandığı tek kupa durumunda.

Maradona’dan sonra 1987’de Milan,

PSV’den Ruud Gullit’i 6 milyon

sterlin karşılığında renklerine

bağlayarak bir transfer rekoru daha

kırıyordu. Aynı yıl ayrıca Marco van

Basten de Milan’a gelmiş ve bir

sonraki sezon Frank Rijkaard’ın da

transfer edilmesiyle birlikte üç

Hollandalı efsanesi ortaya çıkmıştı.

Neticede Milan, 1989 ve 1990’da

Şampiyon Kulüpler Kupası’nı bu üç

oyuncunun önderliğinde kazanıyor

ve tüm zamanların en iyi takımla-

rından birine dönüşüyordu.

Milan’ın geldiği bu nokta, Juventus

ile arasında büyük bir transfer

rekabetinin de yaşanmasına yol

açacaktı. 1990 yazında Juventus,

Fiorentina’dan Roberto Baggio’yu

8 milyon sterlin karşılığında kadro-

suna katıyordu. Milan 1992 yazının

başlarında buna Marsilya’dan Jean-

Pierre Papin’i 10milyon sterlin

civarında bir bedelle transfer

ederek vermişti ki Juventus birkaç

hafta içinde Sampdoria’dan Gian-

luca Vialli için 12 milyon sterlin öde-

yerek rekoru yeniden eline geçirdi.

Fakat bu da çok kısa bir süreliği-

neydi zira aynı transfer dönemi

içinde Milan bu kez Torino’dan Gi-

anluigi Lentini’yi 13 milyon sterline

renklerine bağlayacaktı.

Neticeye bakıldığındaysa Papin

uyum sorunu, Lentini de sakatlık

sorunları nedeniyle Milan’a pek

faydalı olamadı belki ama kırmızı-

siyahlı ekip buna rağmen 1992-

1994 arasında üç sene üst üste

Serie A’da şampiyon olmayı ba-

şardı, üstelik 1994’te Şampiyonlar

Ligi’nde de finalde Barcelona’yı 4-0

yenerek zafere ulaştı. Juventus ise

Baggio ve Vialli’li kadrosuyla 1993’te

UEFA Kupası’nı kazanırken

1995’teyse nihayet Milan’ın hege-

monyasına son vererek Serie A’da

şampiyonluğa ulaştı. Bu başarılarda

da Baggio ve Vialli belki de en

büyük paya sahip isimlerdi.

Ronaldo da iki kez

listeye giriyor

Dünyanın en pahalı oyuncusu

unvanı dört yıl boyunca Lentini’de

kaldıktan sonra 1996’da önce

PSV’den 13.2 milyon sterlin karşılı-

ğında Barcelona’ya transfer olan

Ronaldo’ya, birkaç hafta sonrasın-

daysa Newcastle’ın 15 milyon ster-

lin ödeyerek Blackburn’den aldığı

Alan Shearer’a geçti. Shearer, 10 yıl

boyunca Newcastle’ın en golcü

oyuncusu olacaktı belki ama bu

süre zarfında siyah-beyazlı ekiple

herhangi bir kupa kazanamadı.

Barcelona ise Ronaldo ile La Liga’da

şampiyon olamadı belki ama geri

kalan kupaları (Kupa Galipleri

Kupası, İspanya Kupası, İspanya

Süper Kupası) toplamayı başardı.

20 yaşındaki yıldız, sezon boyunca

çıktığı 49 maçta 47 kez fileleri

havalandırma başarısını da

göstermişti.

Tabii Ronaldo’nun bu performansı,

o yıllarda hâlâ dünyanın en çok

para harcayan kulüpleri olan İtal-

yanların iştahını da had safhada

kabartmıştı. Sonuçta, 1997 yazında

Inter, 19.5 milyon sterlin ödeyerek

Ronaldo’yu kadrosuna katan taraf

oldu. Ronaldo da böylece Mara-

dona’dan sonra iki ayrı kez dünya

transfer rekorunu kıran isim olarak

tarihteki yerini aldı. Ancak Ronaldo,

mavi-siyahlı ekipte ilk sezonunda

bir UEFA Kupası kazandıysa da

bundan sonra sakatlıklarla boğuş-

maktan neredeyse futbol oyna-

maya bile fırsat bulamayacaktı.

Dolayısıyla Inter’in yapmış olduğu

astronomik yatırım da büyük

ölçüde boşa gitti.

1998 yazındaysa dünya transfer

rekoru bir kez daha kırılıyordu kırıl-

masına ama kıran kulüp de

futbolcu da açıkçası futbol kamuo-

yunu hayretlere düşürmüştü.

İspanya’nın Real Betis kulübü, Bre-

zilya’nın Sao Paulo takımında sol

açık oynayan 21 yaşındaki Denilson

için 21.5 milyon sterlinlik bir masra-

fın altına girmişti. Kolay kolay

anlamverilemeyen bir transferdi

zira Real Betis, 1935’te kazandığı bir

şampiyonluk haricinde La Liga’da

neredeyse hiçbir zaman zirve yarışı

içerisinde olmamıştı. Denilson ise

yıldızı parlaması beklenen bir genç

yetenekti belki ama kimse de ken-

disinden bir Ronaldo, Baggio veya

Maradona çıkmasını hayal etmi-

yordu. NitekimDenilson yedi sezon

boyunca formasını giyeceği Betis’te

sadece bir İspanya Kral Kupası

kazanacak, ligdeyse en fazla

dördüncü sırayı görecekti.

1999’da, Ronaldo’nun yaşadığı

sakatlık sorunlarının da etkisiyle,

Inter 32 milyon sterlinlik bir meblağ

ödeyerek bu kez Lazio’dan Chris-

tian Vieri’yi kadrosuna katıyordu.

Fakat golcü oyuncu, Inter’de geçire-

ceği altı sezon içerisinde sadece bir

İtalya Kupası kazanabilecekti. Bir

Cruyff

Maradona

Gullit

Baggio veVialli

Denilson

Ronaldo