106
107
finalde sürpriz bir ekiple, Yunan
şampiyonu Panathinaikos’la karşı
karşıya gelmişti. 2 Haziran 1971’de
Wembley Stadı’nda oynananmü-
cadeleden Van Dijk ve Haan’ın gol-
leriyle galip ayrılan Ajax, böylece
iki yıl önce son aşamada kaybettiği
ve önceki yıl ezeli rakibinin kazan-
dığı kupaya nihayet uzanmış olu-
yordu. Cruyff için bireysel anlamda
sezonun en büyük ödülüyse, Avru-
pa’da Yılın Futbolcusu seçilmesiydi.
Ajax, 1971-72 sezonunda çıktığı
Şampiyon Kulüpler Kupası finalin-
deyse, 1964 ve 1965’te bu kupayı
peş peşe kazanan Inter karşısında
benzer bir başarıyı gerçekleştir-
meye çalışacaktı. 31 Mayıs 1972’de
Rotterdam’ın De Kuip Stadı’nın ev
sahipliği yaptığı maçın kahramanı
Cruyff oluyordu. 47 ve 78’inci daki-
kalarda Inter filelerini iki kez hava-
landıran yıldız oyuncu, takımını
adeta tek başına zafere taşımıştı.
1972-73 sezonundaki üçüncü Şam-
piyon Kulüpler Kupası finalindeyse
Ajax’ın karşısına yine bir İtalya
şampiyonu, Juventus çıkıyordu. 30
Mayıs 1973’te Belgrad’da oynanan
maçı Rep’in golüyle 1-0 kazanan
Ajax, bu kupayı Real Madrid’den
sonra üst üste üç kez kazanan ilk
takım oluyor ve kupanın aslına
ebediyen sahip olma hakkını da
elde ediyordu. Üstelik Ajax’ın o
sezonki Avrupa başarısı bununla
da sınırlı değildi. UEFA o yıl Süper
Kupa adında yeni bir kupaya start
vermişti. Buna göre Avrupa’nın en
prestijli kupaları olan Şampiyon
Kulüpler Kupası ve Kupa Galipleri
Kupası’nı kazanan takımlar, ertesi
sezon Süper Kupa için iki maç üze-
rinden karşı karşıya gelecekti. İlk
Süper Kupa finalinde de 1972’nin
Şampiyon Kulüpler Kupası şampi-
yonu Ajax ile Kupa Galipleri Kupası
şampiyonu GlasgowRangers koz-
larını paylaşacaktı. İlkmaçı deplas-
manda 3-1 kazanmayı bilen Ajax,
kendi sahasındaki rövanşta da
3-2’lik bir galibiyet alıp Avrupa’nın
bu en yeni kupasını da müzesine
götürmeyi başarırken, Cruyff her
iki maçta da Rangers ağlarına birer
gol bırakıyordu.
Ajax ayrıca Kıtalararası Kupa’da da
önceki yıl güvenlik nedeniyle uy-
guladığı boykotun ardından bu defa
boy gösterme kararı almıştı. Rakip
Arjantin’in Independiente ekibiydi.
Arjantin’deki ilkmaçın henüz ba-
şında Ajax, Cruyff’la 1-0 öne geçse
de karşılaşmanın sonlarında Inde-
pendiente bir gol bulmuş ve maç 1-1
sona ermişti. Hollanda’daki ikinci
maçtaysa Ajax işini daha sağlama
alacak ve 3-0’lık net bir galibiyetle
kupaya uzanacaktı. Böylece Cruyff,
son sezonunda Ajax’la tamdört
kupa birden kazanmış oluyordu.
Böylesine parlak geçen bir sezonun
ardından Cruyff, kariyerinde ikinci
kez Avrupa’da Yılın Futbolcusu se-
çilerek Altın Top ödülüne lâyık gö-
rüldü.
Barcelona yılları ve
1974 Dünya Kupası
Cruyff aslında 1973-74 sezonuna da
Ajax’la başlamış ve ilk iki ligma-
çında üç de gol atmıştı. Ancak o sı-
ralarda Barcelona’nın yaptığı teklifi,
eski hocası Rinus Michels’in de
Katalan ekibinin başında olmasının
etkisiyle kabul eden Cruyff, soluğu
Katalunya’da aldı. Barcelona
Cruyff’un transferi için tam 922 bin
300 sterlin harcamıştı ki bu
o zaman için bir dünya rekoruydu.
Cruyff’un geldiği günlerde Barce-
lona, kulüp tarihinin belki de en sı-
kıntılı günlerini yaşıyordu. Takım
ligde 14 yıldır şampiyonluğa has-
retti. Bu süre zarfı içinde ezeli rakip
Real Madrid’se tamdokuz defa La
Liga’nın zirvesine çıkmıştı. Kötü gi-
dişi durdurabilecek bir isimvarsa o
da Cruyff’tu. Sarı Fare lâkaplı yıldız,
etkisini göstermekte hiç gecik-
medi. Onun sürüklediği Barcelona,
14 yıllık hasretine son verip 1973-74
sezonunu şampiyon olarak ta-
mamladı. 17 Şubat 1974’te deplas-
manda 5-0 kazanılan Real Madrid
karşılaşmasıysa birçok Barcelonalı
için kulüp tarihinin en anlamlı maçı
olarak hafızalara kazınacaktı. Hatta
bazı Katalanlara göre o gün, Franco
rejiminin resmi olmasa da de facto
bitiş tarihiydi.
Cruyff içinse bu sezonun anlamı
sadece Barcelona’yla sınırlı değildi.
Zira en sonunda, yıllardır hayalini
kurduğu turuncu formayla uluslar-
arası bir turnuvada boy gösterme
şansını da yakalayacaktı. 1938’den
beri Dünya Kupası’na iştirak ede-
meyen Hollanda, nihayet 1974
Dünya Kupası’na katılma hakkını
elde etmişti. Kupada oynadığı maç-
larda özellikle Arjantin’i 4-0 ve son
şampiyon Brezilya’yı da 2-0 yener-
ken izleyenlere adeta parmak ısır-
tan Portakallar, turnuvanın en çok
alkış alan takımı olarak finale yük-
selmeyi da başarıyordu. Artık fut-
bol dünyasının en büyük kupasına
uzanabilmeleri için önlerinde tek
bir maç kalmıştı. Onda da rakip, ev
bolculuk hayatındaki ikinci büyük
gelişme yaşanacaktı. Ajax altyapı-
sının İngiliz antrenörlerinden Vic
Buckingham, A takımyetkililerine
genç Johan’la ivedilikle profesyonel
sözleşme yapılması ve onun A ta-
kıma alınması doğrultusunda
yoğun telkinlerde bulunmaktaydı.
Buckingham’ın telkinleri ciddiye
alınınca da Cruyff, 1964-65 sezo-
nunda, henüz reşit bile olmamış-
ken, Ajax’ın en çok umut vaat eden
oyuncusu olarak kendisine A takım
kadrosunda yer bulmaya başladı.
15 Kasım 1964 tarihindeyse genç
yıldız adayı, Ajax forması altındaki
ilkmaçına, deplasmanda GVAV
takımıyla yapılanmüsabakada
çıkıyordu. Ajax, karşılaşmayı 3-1
kaybetmişti belki ama Amsterdam
ekibinin o tek golüne imzasını
koyan isimde Cruyff’tan başkası
değildi.
1964 yılında Ajax tarihinde en az
Cruyff’un takıma girmesi kadar
önem taşıyan bir diğer olaysa ‘Total
Futbol’unmucitlerinden Rinus Mic-
hels’in futbol takımının başına ge-
tirilmesiydi. Saha kenarında
Michels, saha içinde de Cruyff’un
varlığı, dünya futbolunun görüp gö-
rebileceği en sıra dışı takımlardan
birinin oluşmasına vesile olacaktı.
Gelgelelim, Cruyff’un Ajax’taki ilk
sezonu çok kayda değer ayrıntılar
barındırmayacaktı. Zira Ajax prob-
lemli bir sezon geçirmekteydi.
Michels önderliğindeki dönüşüm
başlangıçta sancılı olmaktaydı.
Takım, küme düşen Fortuna
Sittard’a anca üç puan fark atabil-
mişti. Genç Cruyff da bu karmaşa
içerisinde 10maçta forma giyme
şansı bulabilmiş, dört de gol
kaydetmişti.
Ajax’ta başlayan yükseliş
Ertesi sezon Ajax için her şey çok
farklı olacaktı. Bir sene öncesinde
alt sıralarda kalan Ajax, bu kez
şampiyonluğa ulaşıyordu. 18’ini
yeni dolduran Cruyff da 19maçta
görev yaparken 16 gol kaydetmiş
ve o yaştaki bir futbolcu için inanıl-
ması güç bir başarıya da imza at-
mıştı. 1966-67 sezonunda Ajax ve
Cruyff’un yükselişi devam ede-
cekti. Hemde ne yükseliş! Gol re-
korlarının kırıldığı sezonda Ajax
122 gol atarken bunların 33 tanesi
Cruyff’tan gelmişti. Böylece Ajax
bir kez daha ligde şampiyon ol-
muştu. 1966 yılının sonlarında
Cruyff 19 yaşındaykenmillî takım
formasını da sırtına geçirecekti.
7 Eylül 1966’da Rotterdam’da Maca-
ristan’la oynanan ve 2-2 biten
maçta Cruyff bir de gol atmıştı.
1968-69 sezonu Ajax adına tarihi
bir sezon olacaktı. Cruyff ve arka-
daşları Şampiyon Kulüpler Kupa-
sı’nda yarı finalde son şampiyon
Manchester United’ı saf dışı ederek
adlarını finale yazdırıyordu. Böy-
lece bir Hollanda takımı da ilk kez
bu kupada bu seviyeye geliyordu.
28 Mayıs 1969’da Madrid’de oyna-
nan finaldeyse Ajax, Milan’a 4-1
kaybetmekten kurtulamayacaktı.
Ertesi sezonsa Ajax’ın ezeli rakibi
Feyenoord, finalde Celtic’i 2-1 ye-
nerek bu kupayı Hollanda’ya ilk kez
getiren ekip olma başarısını göste-
recek ve belki de bu başarı itici bir
etki yaratarak Ajax’ın sonraki yıl-
larda bu kupa üzerinde büyük bir
hâkimiyet kurmasına da yol aça-
caktı.
Avrupa’nın en büyük
kupasına ambargo
1970-71 sezonundan itibaren Cruyff
Avrupa’nın en popüler futbolcuları-
nın başında gelen bir isimolacaktı.
Bundaki en büyük etken de hiç
şüphesiz Ajax’ın Cruyff önderli-
ğinde üç sene üst üste Şampiyon
Kulüpler Kupası’nı kazanmasıydı.
Üç Avrupa zaferinden ilkinde Ajax