Previous Page  92-93 / 126 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 92-93 / 126 Next Page
Page Background

millî takımlar kariyerinde bir

Dünya Kupası’nda oynayamamış

olması nedeniyle bu ikili arasın-

dan kimin daha iyi olduğuna dair

yapılan kıyaslamalarda da çoğu

kez ibre Puşkaş’tan yana kayabi-

liyordu.

Başarılarla dolu futbolculuk kari-

yerini 39 yaşına kadar sürdüren

Puşkaş, sonrasında birçok emekli

futbolcunun yaptığı gibi şansını

teknik adamlıkta da denemişti.

Bu dönemdeyse futbolculuğun-

daki kadar parlak günler yaşa-

madı belki ama Yunan futbolunun

adının bile doğru dürüst duyul-

madığı bir dönemde Panathi-

naikos’u Şampiyon Kulüpler

Kupası’nda finale taşıyarak,

teknik direktörlükteki belki de en

büyük şanssızlığının, kulübedeki

Puşkaş’ın, yeşil sahadaki

Puşkaş’ın gölgesinde kalmaya

mahkûm olması olduğunu da bir

bakıma gösterdi.

Teknik adamlık serüvenini de 66

yaşına kadar sürdüren Puşkaş’ın

ömrünün kalan 13 yıllık kısmının

büyük bölümüyse, alzheimer

hastalığıyla mücadelesine sahne

oldu. Büyük oyuncu, 17 Kasım

2006 tarihinde son nefesini verdi.

Geriye dönüp bakıldığında ölümü-

nün üzerinden tam 10 yıl geçtiğini

görmekteyiz fakat adı ne zaman

anılırsa anılsın, futbol kamuo-

yunda hâlâ azami düzeyde saygı

uyandırmayı sürdürüyor. FIFA’nın

bir süredir düzenlediği “Dünyada

Yılın Golü” yarışmasına da bizzat

onun adını vermesi, Puşkaş efsa-

nesinin daha nice nesiller boyu

hatırlanacağına dair onlarca gös-

tergeden biri.

Purczeld’den Puşkaş’a

Ferenc Puşkaş, 1 Nisan 1927 tari-

hinde Budapeşte’de, Biro-Ferenc

Purczeld çiftinin ilk çocuğu olarak

Rokus hastanesinde dünyaya

geldi. Puşkaş, dikkat edileceği

üzere adını direkt babasından al-

mıştı. Ne var ki babasının soyadı-

nın o esnada Puşkaş olmadığı da

gözlerden kaçmayacaktır. Bunun

nedenine birazdan değineceğiz.

Puşkaş’ın nüfus kaydında ger-

çekten farklı olan bir diğer

noktaysa doğum tarihiydi. Zira

annesi, çocuğunun doğumgünle-

rinde 1 Nisan şakalarından rahat-

sız olabileceği hissine kapılarak

küçük Ferenc’in doğum tarihini

2 Nisan olarak kaydettirmişti.

Baba Ferenc Purczeld, yarı Macar,

yarı Alman bir aileden gelmek-

teydi. Asıl mesleği çilingirlikti

ama bir yandan da şarap üretimi

denetimi yapan bir müfettişti.

1930’larda futbolun Avrupa’da en

çok geliştiği bölgenin kıtanın orta

kısmı, yani Çekoslovakya, Avus-

turya, Kuzey İtalya ve Macaristan

olmasının da etkisiyle Baba Fe-

renc’in bu oyuna karşı ilgisi de

gitgide artmaktaydı ve oğlu Fe-

renc 10 yaşına geldiğinde, artık bu

ilgiyi mesleğe de dönüştürmeye

karar vermiş ve futbol antrenör-

lüğü kurslarına gitmeye başla-

mıştı. İşte bu dönemde, Macar

yetkililer ona, isminin Alman kö-

kenlerini belli ettiğini ve bunun

kendisi için bir sorun teşkil edebi-

leceğini, bu sorunu aşmak isti-

yorsa bir Macar ismi seçmesi

gerekeceğini söylemişlerdi.

Bu yönde sunulan seçenekler de

Pusztai ve Puşkaş isimleriydi.

Tahmin edilebileceği üzere bu

isimlerden ikincisinde karar kılı-

nacaktı. Tabiî Ferenc Purczeld’e

utbol dünyasında büyük bir turnuvada

zafer kazanamamış takımlar içeri-

sinde belki de enmeşhuru, en gör-

kemlisi, 1950’li yıllara damgasını

vurmuş olan Macaristan Millî Takı-

mı’ydı. Gerek kadrosundaki çok sayı-

daki yıldız futbolcu, gerek taktiksel

açıdan getirdikleri yeniliklerle yeşil

sahaların tozunu atmalarının üzerin-

den 60 küsur yıl geçmesine rağmen

hâlâ söz kendilerinden açıldığında

büyük bir heyecana neden olan takı-

mın o yıldızları içerisinde en çok ön

plana çıkan kişiyse Ferenc Puşkaş’tı.

Puşkaş, sadece millî takımda yaptık-

larıyla futbol tarihine geçmekle de

yetinmeyecekti. 1950’lerin ikinci

yarısında Avrupa futbolunda kulüpler

düzeyinde fırtınalar estiren Real Mad-

rid’de de Alfredo di Stefano ile başrolü

paylaşan ve Beyaz Şimşeklerin Avru-

pa’nın zirvesinde günümüze kadar

kalmayı başarmasında da belki de

temele en çok harcı katanlardan biri

olmuştu.

Uzun yıllar boyunca “Pele mi, Mara-

dona mı?” sorusunun sorulduğunu

gördük. Günümüzde bu soruya Mes-

si’nin de dâhil edilip edilemeyeceğinin

tartışıldığına tanıklık etmekteyiz.

Pele ortaya çıkmadan önceyse futbol

âleminin o ana kadarki süper starı

Puşkaş’tan başkası değildi. Real Mad-

rid’den takım arkadaşı olan di Stefano

ile birlikte “en iyi” olarak adlandırılan

başlıca yıldız oydu ve di Stefano’nun

Ferenc Puşkaş

Onur Erdem

Efsane takımların efsane ismi

F

Futbol dünyasında 1950’lere damgasını vuran Macaristan Millî Takımı’yla Real

Madrid’in 10 numarası olan unutulmaz solak Ferenc Puşkaş’ın bu ay ölümünün 10.

sene-i devriyesi… TamSaha olarak büyük yıldızın hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz.

92

93