Previous Page  114-115 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 114-115 / 168 Next Page
Page Background

Bundesliga’da altı hafta geride kaldı-

ğında dört galibiyet, bir beraberlik ve

bir yenilgi almışlardı. Ardından Şam-

piyonlar Ligi’nde deplasmanda Paris

Saint-Germain karşısında alınan

3-0’lık yenilgi, hemen hemen kimse-

nin beklemediği bir sonuç doğurdu;

Ancelotti’nin görevine 28 Eylül’de son

verildi.

“Kimsenin beklemediği” diyoruz, zira

Bayern Münih tarihinde hiçbir teknik

direktör daha Eylül ayında kovulma-

mıştı. “Hemen hemen” dememizinse

ilginç bir sebebi var. PSGmaçı öncesi

düzenlenen basın toplantısında bir

gazeteci ile Carlo Ancelotti arasında

geçen diyalog. Almanya’da yaşayan

Nijeryalı gazeteci Oma Akatugba, maç

önü basın toplantısında sorusuna,

“Hoffenheim’a kaybettiniz ve

Wolfsburg’la berabere kaldınız” di-

yerek başlayınca Ancelotti araya

girip, “Evet ama Dortmund’u,

Mainz’ı, Anderlecht’i ve Schalke’yi

yendik, unutmayın” dedi. Akatugba

ise “Doğru. Ama ben bumaç öncesi

artan baskı ve eleştiriden söz edi-

yorum. Yarın PSG’ye yenilirseniz

işinizi kaybedeceğinizden korkuyor

musunuz?” diyerek devam etti. Bu

soruyu diğer gazeteciler gibi gülerek

karşılayan Ancelotti, “Bu çok sert bir

soru. Nerelisiniz?” diye sordu. Cevabı

öğrenince de, “Nijeryalıların beni kol-

lamasına sevindim. Evet, yarınki maç

önemli bir maç ama hayatî değil. Daha

sezonun başındayız” yanıtını verdi.

Hikâyenin sonunu ise hepimiz

biliyoruz.

Dürüst olmak gerekirse, Ancelotti’nin

yerinde hangi teknik direktör olursa

olsun benzer bir yanıt verir ve PSG

maçının işini kaybetme açısından

“hayatî” olmadığını söylerdi.

Belki başkası biraz daha az alaycı

görünmeyi seçebilirdi, o kadar. Peki,

neden böyle oldu? Neden hemen

hemen kimsenin beklemediği bir

karar alındı?

Yorumcular ağırlıklı olarak bunu

iki sebebe bağlıyor. Aralarında Al-

manya’da yaşayan ve Bayern Münih’i

çok yakından takip eden Fatih Demi-

reli’nin de bulunduğu birçok isme

göre, vergi kaçakçılığından 2014’te

hapse giren Uli Hoeness’in hapisten

çıktıktan sonra yeniden başkanlığa

gelmesi, kulübün son yıllarda geçir-

meye başladığı dönüşümü tersine çe-

virdi. Rummenigge ile yakın çalışarak

kulübün çehresini değiştiren Matt-

hias Sammer ve Michael Reschke’nin

ayrılmaları ve Rummenigge’nin de

daha geri plana çekilmesi, Bayern’in

yeniden artık 90’larda kalmış bir

futbol aklıyla yönetilmeye başladığı

anlamına geliyordu. Bu futbol aklı da

dereyi geçerken ilk sıkıntıda at

değiştirmeyi sorun olarak görmüyor.

Peki, ama Hoeness’i Ancelotti’nin

mevcut sorunları çözemeyeceğine

ikna eden neydi? İşte burada da İtal-

yan teknik adamla futbolcular ara-

sındaki problemler devreye giriyor.

Ancelotti yaşlı bir takıma geldi. Her ne

kadar kadroda gençler yer alsa da

kadronun iki büyük yıldızı Arjen

Robben ve Franck Ribery 30’larını

geçeli çok oldu. İkisi de her sezon üç

kulvarda da sonuna kadar gitmeye

alışmış bir takımın ağır maç tempo-

sunu kaldıramıyor ve yine ikisi de

buna rağmen oyundan alınmayı ya da

daha kötüsü ilk 11’de başlamamayı iç-

lerine sindiremiyor. Eh, “Bayern kibri”

olarak bildiğimiz o tavrın, takımın en

büyük iki yıldızına sirayet etmiş

olması şaşırtıcı da değil hani.

Heynckes tercihi

ne ifade ediyor?

Şaşırtıcı olmayan fakat Bayern’in ge-

leceğine dair soru işaretleri uyandıran

diğer önemli nokta ise Hoeness’in ve

yönetimin, Ancelotti’nin değil ondan

şikâyetçi olan futbolcuların yanında

saf tutmuş olmaları. Bu önemli bir

nokta, zira Guardiola sadece Bayern

Münih’i değil, dolaylı olarak Bundes-

liga takımlarının çoğunu değiştirdi.

Bundesliga, genç ve cesur teknik

adamların keyifli futbol oynatarak

başarılı olduğu, kulüplerinin çapında

devrimler başlattıkları bir lig haline

geldi artık. Ancelotti’nin kovulmasın-

dan sonra takımın başına geçeceği

düşünülen iki isimde yani Julian

Nagelsmann veThomas Tuchel de

Guardiola geleneğinden gelen teknik

adamlardı. Bir başka deyişle, futbol

aklı 90’lara ait yönetimlerle değil,

teknik direktörüne kulüp gelenekle-

rine karşı çıkmaları pahasına bile olsa

sınırsız özgürlük veren yönetimlerle

verimli çalışabilecek isimler artık

Avrupa arenasında söz sahibi.

Bu yüzden, Ancelotti’nin yerine gö-

reve gelecek ismin belirlenme süreci

yakından takip edildi. Hatta yönetim

Guardiola’yı Münih’e davet edip yeni

teknik direktörün kim olması gerek-

tiğiyle ilgili ondan görüş aldı. O gün-

lerde Guardiola’nın yönetime Tuchel’i

tavsiye edeceği konusunda bir fikir

birliği vardı. Öte yandan Dortmund’da

Tuchel ile sorunlar yaşayan Hum-

mels’in bu tavsiyeye karşı çıkacağı ve

muhtemelen takım arkadaşlarının da

onun yanında duracağı da iddia

ediliyordu. Kapalı kapılar ardında

neler konuşulduğunu bilmiyoruz.

Ama bu konuşmalardan çıkan sonuç

belli. Bayern Münih teknik direktör

tercihini, sadece sezon sonuna kadar

olsa bile, tanıdık bir isimden, Jupp

Heynckes’ten yana kullandı. 2013’te

takımdan ayrılırken, “Ben ‘asla’

demeyi sevmem ama sizi temin

ederim, bir daha teknik direktörlük

yapmak gibi bir niyetimyok” diyen

Heynckes, eski göz ağrısı için

emeklilikten döndü ve Hertha

maçına takımı hazırlayanWilly

Sagnol’den görevi devraldı.

Bugün hâlâ Tuchel’in sezon sonunda

Bayern Münih’e gelebileceği konuşu-

luyor. Hatta Heynckes’in bile yöne-

time bu doğrultuda rapor verdiği iddia

edildi. Halen boşta olan Tuchel’in

neden Ancelotti’den hemen sonra

göreve getirilmediğiyle ilgili ise

iddialarınmerkezinde şaşırtıcı

olmayan bir biçimde Hoeness var.

Yönetimkurulu üyelerinin çoğunun

Tuchel’i istediği ama başkanın ikna

olmadığı konuşuluyor. Bayern Münih’i

yakından tanıyanlar için bunlar gayet

inandırıcı iddialar.

Evet, Bayern Münih şimdilik krizi

atlatmış görünüyor. Heynckes yöne-

timinde ligde Freiburg’u içeride 5-0,

Hamburg’u ise deplasmanda 1-0 yen-

diler ve lider Borussia Dortmund’u

yakaladılar. Bu sezon ipi göğüsler-

lerse Bundesliga’yı art arda altı kez

kazanan ilk takımolacaklar. Şampi-

yonlar Ligi’nde ise Ancelotti’nin işine

mal olan PSG yenilgisinin ardından

Celtic’i içeride 3-0 yendiler ve üç

maçta 6 puana ulaştılar. Başlarındaki

Heynckes’in onlara Şampiyonlar

Ligi’ni kazandıran son teknik adam

olduğunu düşünürsek, Guardiola ve

Ancelotti dönemlerinde hasret kalı-

nan Avrupa şampiyonluğuna ulaşma

ihtimallerini de yabana atmamak

gerekir. Belki de sezonu üç kupayla

tamamlarlar, kimbilir? Fakat Bayern

açısından gerçekten de mesele bu

sezonu üç kupayla tamamlamakmı,

yoksa bir türlü tamolarak başarama-

dıkları jenerasyon geçişine odaklan-

mak ve önümüzdeki yılların

Bayern’inin temellerine odaklanmak

mı? Uli Hoeness’in aldığı kararlar,

şaşırtıcı olmayan bir biçimde, o eski

Bayern Münih’in geri gelmesini istedi-

ğini gösteriyor. BırakalımAvrupa’yı,

son yıllarda değişen Bundesliga bile o

eski Bayern’in boyunu aşmış olabilir.

Zaten sezonun geri kalanı tamda bu

yüzden Bayern için sezonun geri

kalanından çok daha uzun bir

döneme dair işaretler verecek.

114

115