![Show Menu](styles/mobile-menu.png)
![Page Background](./../common/page-substrates/page0061.jpg)
öyle bir listede ilk sırada yer ve-
rilmesi gereken isimherhalde
Diego Maradona olacaktır. Çoğu
kişiye göre tüm zamanların en
büyük futbolcusu olan bir ismin
teknik adamlık kariyerinde onca
farklı tecrübeye rağmen bugüne
dek dişe dokunur bir başarı elde
edememesi, bu tercihi bir bakıma
zorunlu kılıyor. Maradona’nın
futbolculuğunun büyüklüğü için
çok fazla satır karalamaya gerek
yok. Bundan 10 yıl öncesine
kadar futbol dünyasında tüm za-
manların en iyisi söz konusu ol-
duğunda sorulan soru “Pele mi
Maradona mı?” idi. Günümüzde
ise bu soru “Maradona mı Messi
mi?” sorusuna evrildi. Dikkat
çekmek gerekirse “Pele mi Messi
mi?” değil, “Maradona mı Messi
mi?..” Bu bile aslında “anlayana
sivrisinek saz” dedirtebilecek bir
örnek.
Maradona gibi futbolculuğunda
eşsiz olabilmiş bir oyuncu için
belki de doğru olanı, futbolu bı-
raktıktan sonra Pele’nin gittiği
yoldan gitmekti. Yani teknik di-
rektörlüğe hiç bulaşmamak…
Zira Maradona futbolculuğunda
çıtayı öylesine yüksek bir nok-
tada bırakmıştı ki teknik direk-
törlüğü bir bakıma daha en
başından futbolculuğunun göl-
gesinde kalmaya mahkûmdu.
Ne var ki Maradona, teknik di-
rektörlük kariyerine başladıktan
sonra o gölgede durabilecek bir
şeyler dahi ortaya koyamadı.
İlk teknik adamlık deneyimini
1994’te Mandiyu takımında ya-
şadı fakat bu çok kısa süreli bir
tecrübe oldu. Arjantin Ligi’nde
kalıcı olmak isteyen fakat ligin
121
120
B
dibine demir atan kulüp, Mara-
dona’nın ayrılması sonrasında da
dertlerine çare üretemedi ve küme
düşmekten kurtulamadı.
Bir yıl sonra Racing Club’un başında
da çok kısa süre görev yapan
Maradona, sonrasında Boca Juniors
formasıyla sahalara geri dönmeyi
tercih edecek ve teknik adamlığı
uzunca bir süre rafa kaldıracaktı.
1997’de futbolu bırakması sonra-
sında bir müddet ciddi sağlık so-
runlarıyla da mücadele eden efsane
isim, iyileşmesi sonrasındaysa
kendisine hedef olarak Arjantin
Millî Takımı Teknik Direktörlüğünü
belirlemişti. Arjantin’in 2010 Dünya
Kupası elemelerine pek iyi bir şe-
kilde başlamaması sonrasında
medyadaki lobi gücünü de kullanan
Maradona, Alfio Basile’nin görevi
bırakması sonrasında nihayet mu-
radına eriyor ve 29 Ekim 2008’de,
48’inci doğumgününden bir gün
önce, Arjantin’in başına geçiyordu.
Arjantin’in başındaki ilk Dünya Ku-
pası eleme maçında evinde Vene-
züella’yı 4-0 yense de dört gün
sonra Bolivya deplasmanında
alınan 6-1’likmağlubiyet, Marado-
na’nın teknik direktörlüğünün daha
en başından fazlasıyla tartışılma-
sına yol açıyordu. Arjantin sonraki
dört maçından da üçünü kaybetti,
üstelik bumağlubiyetlerden ikin-
cisi, iç sahada Brezilya’ya karşı
3-1’lik skorla gelmişti. Marado-
na’nın o noktada görevde kalıp
kalmayacağı bile belirsizdi. Yine de
Arjantin son iki maçını kazanarak
Güney Afrika’da düzenlenecek
finaller için gerekli vizeyi aldı.
Arjantin, 2010 Dünya Kupası’nın ilk
turundaysa Yunanistan, Nijerya ve
Güney Kore’den oluşan nispeten
kolay bir gruba düşmüştü. Gruptaki
üç maçından da galibiyetle ayrılan
Maradona’nın ekibi, ikinci turda da
Meksika’ya rakip oluyor ve bu en-
geli de 3-1’lik skorla aşmayı başara-
rak adını çeyrek finale yazdırıyordu.
Ancak çeyrek finaldeki Almanya
eşleşmesi, Arjantin için bir kâbusa
dönüşecekti. Rakibine 4-0’lık
skorla boyun eğen Güney Amerika
temsilcisi, gururu kırılmış bir halde
ülkesine dönmek zorunda kalı-
yordu. Turnuva sonrasında Arjantin
Futbol Federasyonu, Maradona’nın
sözleşmesini yenilemeyeceklerini
açıklayınca yaklaşık 21 ay süren hi-
kâye de son bulmuş oluyordu.
Maradona bu ayrılıktan 10 ay son-
raysa Birleşik Arap Emirlikleri’nin El
Vasl kulübünün başına geçti. Bu
kulübü de yaklaşık bir sezon çalış-
tıran efsane isim, bir kez daha bek-
lediğini bulamadı ve vasatı
aşamadı. Sonrasında Maradona’nın
beş yıla yakın bir süre boyunca kö-
şesine çekildiği görülmüştü ki, ken-
disi birkaç ay önce futbolseverleri
bir kez daha şaşırttı ve BAE’nin
ikinci lig kulüplerinden Fuceyrah’ın
başına geçti. Bumaceranın da
mutlu sonla biteceğini öngörmek
için sanırız iyimserlikten çok daha
fazlası gerekiyor.
Futbolun
acımasızlığına
verilebilecek en
büyük örneklerden
biri, herhalde
futbolculuk
yıllarında efsane
olmuş bazı
oyuncuların,
teknik adamlıkları
döneminde o eski
başarılarının
uzağından bile
geçememesidir.
İşte Maradona’dan
van Basten’e
bu alanda ön plana
çıkan beş
unutulmaz isim…
Onur Erdem
Sen futbolcuyken böyle değildin!
Diego Maradona