Previous Page  120-121 / 168 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 120-121 / 168 Next Page
Page Background

öyle bir listede ilk sırada yer ve-

rilmesi gereken isimherhalde

Diego Maradona olacaktır. Çoğu

kişiye göre tüm zamanların en

büyük futbolcusu olan bir ismin

teknik adamlık kariyerinde onca

farklı tecrübeye rağmen bugüne

dek dişe dokunur bir başarı elde

edememesi, bu tercihi bir bakıma

zorunlu kılıyor. Maradona’nın

futbolculuğunun büyüklüğü için

çok fazla satır karalamaya gerek

yok. Bundan 10 yıl öncesine

kadar futbol dünyasında tüm za-

manların en iyisi söz konusu ol-

duğunda sorulan soru “Pele mi

Maradona mı?” idi. Günümüzde

ise bu soru “Maradona mı Messi

mi?” sorusuna evrildi. Dikkat

çekmek gerekirse “Pele mi Messi

mi?” değil, “Maradona mı Messi

mi?..” Bu bile aslında “anlayana

sivrisinek saz” dedirtebilecek bir

örnek.

Maradona gibi futbolculuğunda

eşsiz olabilmiş bir oyuncu için

belki de doğru olanı, futbolu bı-

raktıktan sonra Pele’nin gittiği

yoldan gitmekti. Yani teknik di-

rektörlüğe hiç bulaşmamak…

Zira Maradona futbolculuğunda

çıtayı öylesine yüksek bir nok-

tada bırakmıştı ki teknik direk-

törlüğü bir bakıma daha en

başından futbolculuğunun göl-

gesinde kalmaya mahkûmdu.

Ne var ki Maradona, teknik di-

rektörlük kariyerine başladıktan

sonra o gölgede durabilecek bir

şeyler dahi ortaya koyamadı.

İlk teknik adamlık deneyimini

1994’te Mandiyu takımında ya-

şadı fakat bu çok kısa süreli bir

tecrübe oldu. Arjantin Ligi’nde

kalıcı olmak isteyen fakat ligin

121

120

B

dibine demir atan kulüp, Mara-

dona’nın ayrılması sonrasında da

dertlerine çare üretemedi ve küme

düşmekten kurtulamadı.

Bir yıl sonra Racing Club’un başında

da çok kısa süre görev yapan

Maradona, sonrasında Boca Juniors

formasıyla sahalara geri dönmeyi

tercih edecek ve teknik adamlığı

uzunca bir süre rafa kaldıracaktı.

1997’de futbolu bırakması sonra-

sında bir müddet ciddi sağlık so-

runlarıyla da mücadele eden efsane

isim, iyileşmesi sonrasındaysa

kendisine hedef olarak Arjantin

Millî Takımı Teknik Direktörlüğünü

belirlemişti. Arjantin’in 2010 Dünya

Kupası elemelerine pek iyi bir şe-

kilde başlamaması sonrasında

medyadaki lobi gücünü de kullanan

Maradona, Alfio Basile’nin görevi

bırakması sonrasında nihayet mu-

radına eriyor ve 29 Ekim 2008’de,

48’inci doğumgününden bir gün

önce, Arjantin’in başına geçiyordu.

Arjantin’in başındaki ilk Dünya Ku-

pası eleme maçında evinde Vene-

züella’yı 4-0 yense de dört gün

sonra Bolivya deplasmanında

alınan 6-1’likmağlubiyet, Marado-

na’nın teknik direktörlüğünün daha

en başından fazlasıyla tartışılma-

sına yol açıyordu. Arjantin sonraki

dört maçından da üçünü kaybetti,

üstelik bumağlubiyetlerden ikin-

cisi, iç sahada Brezilya’ya karşı

3-1’lik skorla gelmişti. Marado-

na’nın o noktada görevde kalıp

kalmayacağı bile belirsizdi. Yine de

Arjantin son iki maçını kazanarak

Güney Afrika’da düzenlenecek

finaller için gerekli vizeyi aldı.

Arjantin, 2010 Dünya Kupası’nın ilk

turundaysa Yunanistan, Nijerya ve

Güney Kore’den oluşan nispeten

kolay bir gruba düşmüştü. Gruptaki

üç maçından da galibiyetle ayrılan

Maradona’nın ekibi, ikinci turda da

Meksika’ya rakip oluyor ve bu en-

geli de 3-1’lik skorla aşmayı başara-

rak adını çeyrek finale yazdırıyordu.

Ancak çeyrek finaldeki Almanya

eşleşmesi, Arjantin için bir kâbusa

dönüşecekti. Rakibine 4-0’lık

skorla boyun eğen Güney Amerika

temsilcisi, gururu kırılmış bir halde

ülkesine dönmek zorunda kalı-

yordu. Turnuva sonrasında Arjantin

Futbol Federasyonu, Maradona’nın

sözleşmesini yenilemeyeceklerini

açıklayınca yaklaşık 21 ay süren hi-

kâye de son bulmuş oluyordu.

Maradona bu ayrılıktan 10 ay son-

raysa Birleşik Arap Emirlikleri’nin El

Vasl kulübünün başına geçti. Bu

kulübü de yaklaşık bir sezon çalış-

tıran efsane isim, bir kez daha bek-

lediğini bulamadı ve vasatı

aşamadı. Sonrasında Maradona’nın

beş yıla yakın bir süre boyunca kö-

şesine çekildiği görülmüştü ki, ken-

disi birkaç ay önce futbolseverleri

bir kez daha şaşırttı ve BAE’nin

ikinci lig kulüplerinden Fuceyrah’ın

başına geçti. Bumaceranın da

mutlu sonla biteceğini öngörmek

için sanırız iyimserlikten çok daha

fazlası gerekiyor.

Futbolun

acımasızlığına

verilebilecek en

büyük örneklerden

biri, herhalde

futbolculuk

yıllarında efsane

olmuş bazı

oyuncuların,

teknik adamlıkları

döneminde o eski

başarılarının

uzağından bile

geçememesidir.

İşte Maradona’dan

van Basten’e

bu alanda ön plana

çıkan beş

unutulmaz isim…

Onur Erdem

Sen futbolcuyken böyle değildin!

Diego Maradona