adeta unutulanlardan…
Günümüzün en önde gelen teknik
adamlarından Jose Mourinho ise
profesyonel düzeyde hiç futbol
oynamadı.
İstisnalar Zagallo,
Cruyff ve Beckenbauer
Bu durumun istisnaları Mario Za-
gallo, Johan Cruyff ve Franz Bec-
kenbauer olarak gösterilebilir. Tüm
zamanların en iyi 10 futbolcusu
içerisinde her daimkendilerine
yer bulan ve 1974 Dünya Kupası
finalinde de birbirlerine rakip olan
Beckenbauer-Cruyff ikilisinden
Hollandalı olanı, teknik adamlığında
Barcelona’nın futbol karakteristi-
ğini değiştiren isim olmakla kalma-
mış, Katalan ekibine tarihinin ilk
Şampiyon Kulüpler Kupası şampi-
yonluğunu da yaşatmıştı. Franz
Beckenbauer ise Federal Almanya
Millî Takımı’nın başında peş peşe iki
Dünya Kupası finaline çıkarken
bunların 1990 yılındaki ikincisinde,
kupaya uzanmayı da başarmıştı.
Mario Zagallo ise 1970’te Brezilya’yı
dünya şampiyonluğuna taşırken
28 yıl sonra bu başarıya bir kez
daha çok yaklaşmış fakat finalde
Fransa’ya kaybetmişti.
Zagallo, Cruyff ve Beckenbauer’ın
teknik adamlıktan el çekmelerin-
den sonra futbol dünyası, benzer bir
etkiyi gösterebilecek ve teknik
adamlıkta da futbolculuğundaki gibi
efsaneleşebilecek isimlerin yolunu
gözler olmuştu. Yaklaşık 10 yıl önce
Frank Rijkaard bu açıdan hayli ümit
verici bir çıkış da göstermişti. Bar-
celona ile iki lig, bir de Şampiyonlar
Ligi şampiyonluğu yaşayan Rijka-
ard, bu başarıların sonrasındaysa
keskin bir düşüşle karşı karşıya
kalmıştı. 2008’de Barcelona’dan
ayrıldıktan sonra 2009’da Galatasa-
ray’ın başına geçen Hollandalı,
burada da beklentileri karşılaya-
mazken, daha sonra görev aldığı
Suudi Arabistan’da da hayal kırıklığı
yaratmaktan öteye gidemedi ve
2013 sonrasında da tâbiri caizse
köşesine çekilme kararı aldı.
Rijkaard’ın Barcelona’daki halefi
olan Josep Guardiola ise selefine
kıyasla çok daha göz kamaştırıcı bir
başlangıca imza atmıştı. Katalan
ekibinde üst üste üç lig, iki de Şam-
piyonlar Ligi şampiyonluğu gören
Guardiola, ardından görev aldığı
Bayern Münih’te de peş peşe üç lig
şampiyonluğu yaşadı. Ancak bu gö-
reve geldiği esnada Bayern’in Şam-
piyonlar Ligi şampiyonu apoletine
sahip olmasına karşın Guardiola
yönetiminde bu başarısını tekrarla-
yamaması, eleştiri yağmurunun da
başlamasına yol açtı. Bardağın boş
yarısına bakanlar, Bayern’in Al-
manya’da zaten rakipsiz olduğunu,
Bundesliga’da kazanılan şampiyon-
lukların bu anlamda pek bir şey
ifade etmediğini, asıl kriterin
Şampiyonlar Ligi olduğunu ve
Guardiola’nın bu alanda hedefe
ulaşamadığını söylüyordu.
Bu bakımdan, Guardiola’nın Manc-
hester City’nin başına geçmesi,
kendisi için çok önemli bir sınav
niteliğindeydi. La Liga ve Bundesli-
ga’ya göre çok daha rekabetçi bir lig
olan Premier Lig’de yapacakları,
Katalan teknik adamın yetenekleri-
nin daha net tartılmasını sağlaya-
caktı. Ancak ilk sezonunun yarısı
geride kaldığında Manchester
City’nin şampiyonluk şansını nere-
deyse mucizelere bırakmış olması,
Guardiola hakkındaki soru işaretle-
rinin de artmasına yol açtı.
Zidane’dan parlak
başlangıç
İşte tambu esnada, futbol dünya-
sında son çeyrek asrın en büyük bir-
kaç yıldızından biri olan Zinedine
Zidane, teknik direktörlük kariye-
rine çok flaş bir başlangıç yaptı.
Real Madrid’in başına geçtikten
sadece beş ay sonra Şampiyonlar
Ligi’nde şampiyonluğa ulaşan
efsane isim, içinde bulunduğumuz
sezonda da başarılı grafiğini sürdü-
rüyor ve ligde yakaladığı avantajla
şampiyonluğun 1 numaralı adayı
konumundayken, Şampiyonlar
Ligi’nde de turnuvanın başlıca
favorilerinden olmaya devam ediyor.
Aslında Zidane’ın teknik direktör-
lüğe geçişinin biraz sürpriz olduğu
söylenebilir. Zira kendisi, 2006’da
aktif futbolculuk kariyerine noktayı
koyması sonrasında uzunca bir süre
bu yönde bir girişimde bulunma-
mıştı. 2010’da Real Madrid’de danış-
manlığa, ertesi yıl da sportif
direktörlüğe getirilmesiyle birlikte
de Zidane’ın daha çok yöneticilik
alanında çalışacağı görüşü ağırlık
kazanmıştı. Ancak 2013’ten itibaren
Zidane, kulübe için ısınma turlarına
başlıyordu. İlk olarak Real Madrid
Teknik Direktörü Carlo Ancelotti’nin
yardımcılığı görevine gelen Zidane,
ertesi yıl da Real Madrid’in B takımı
hüviyetindeki Real Madrid Castil-
la’nın başına geçiyordu.
Zidane, Castilla’da bir buçuk yıla
yakın görev aldı. Öte yandan, o dö-
nemde Real Madrid’in başında
bulunan Carlo Ancelotti, 2014’te
Şampiyonlar Ligi’ni kazanmasına
karşın ertesi sezon bu başarısını
tekrarlayamayınca ve üstelik La Li-
ga’da da Barcelona’nın gerisinde
kalınca, Zidane’ın adı yavaş yavaş
Beyaz Şimşeklerin teknik direktör-
lüğü için de geçmeye başlayacaktı.
Ancak Real Madrid yönetimi, 2015
yazında Ancelotti ile yollarını ayırdı-
ğında Zidane’ın biraz daha tecrübe
kazanması gerektiğini düşünerek
Ancelotti’den boşalan koltuğa Rafael
Benitez’in oturmasına karar verdi.
58
59