

cinde çok da iyi bir kadrosu olduğu
söylenemezdi. 1978’deki şampiyon
kadrodan geriye sadece Passarella
kalmıştı, o da yaşı ve yaşadığı sa-
katlıkların etkisiyle artık pek forma
şansı bulamıyordu. Takımın golcüsü
Valdano artık futbol hayatının son
demlerini yaşamaktaydı. Takımda
Maradona ile Valdano haricinde
yıldız statüsünde bir oyuncu da bu-
lunmamaktaydı. Sadece bir yıl önce
Independiente’den Nantes’a trans-
fer olmuş Burruchaga’nın birkaç yıl
içerisinde önemli bir oyuncu olması
bekleniyordu. Takımın geri kalanı-
nınsa açıkça söylemek gerekirse
turnuvadaki en zayıf Güney Ameri-
kalı konumundaki Paraguay’ın
kadrosundan pek bir farkı oldu-
ğunu iddia etmek güçtü.
Buna karşın Meksika’daki turnu-
vada Maradona müthiş bir liderliğe
soyunacaktı. Arjantin, grupmaçla-
rında Güney Kore ve Bulgaristan’ı
yenerken, son şampiyon İtalya ile
berabere kalıp lider olarak ikinci
tura yükselmişti. Burada da ezeli
rakibi Uruguay’ı tek golle geçen
Tangocular, çeyrek finaldeyse Ma-
radona’nın birini elle, birini ise topu
kendi yarı sahasından götürüp beş
oyuncuyu çalımlaması sonrasında
attığı iki unutulmaz golle İngiltere’yi
2-1 mağlup edecekti. Yarı finaldeki
Belçika maçında da yine Maradona
sahne alıyor ve harika iki solo golle
takımının 2-0’lık galibiyetinin baş
mimarı oluyordu. Federal Almanya
ile oynanan final maçındaysa
Arjantin 2-0 öne geçmesine karşın
Almanlar skoru 2-2’ye getirmiş
fakat son dakikalara girilirken Ma-
radona’nınmüthiş derinlemesine
pasında kaleci Schumacher ile karşı
karşıya kalan Burruchaga düzgün
bir plaseyle Arjantin’i tarihinin
ikinci dünya şampiyonluğuna taşı-
yan golü kaydetmeyi başarmıştı.
Arjantin’in Maradona haricindeki
kadro dezavantajı, sonraki dört yıl
içerisinde de pek değişmeyecekti.
Passarella ile Valdano artık futbolu
bırakmışlardı, yeni yetişen yıldız ise
Caniggia idi. Tangocular, bu şekilde
katıldıkları 1990 Dünya Kupası’nda
tat vermeyen bir futbol ortaya koy-
salar da bir kez daha finale kadar
gidiyor fakat bu kez Federal Alman-
ya’ya son dakikalarda yedikleri
penaltı golüyle 1-0 kaybediyorlardı.
Maradona sonrası,
Messi öncesi
1991 senesi, Arjantin futbolu adına
üzüntüyü ve sevinci beraberinde
getirecekti. Sene başında Marado-
na’nın kokain kullandığı için futbol-
dan 15 aymen cezası alması ne
kadar üzücü idiyse, Temmuz ayında,
32 yıl aradan sonra kazanılan Copa
America da ülkede o denli büyük
sevinç yaratmıştı. Turnuvada gol
kralı olan Batistuta ise Arjantin’in
Kempes’ten beri aradığı golcüyü
sonunda bulduğunu göstermek-
teydi. Üstelik Arjantin, iki yıl son-
raki turnuvada da bu başarısını
tekrarlayacaktı. Bu iki turnuvanın
arasına, 1992’de ilk kez düzenlenen
Konfederasyonlar Kupası şampi-
yonluğu da eklenmişti. Forvette Ba-
95
94
Hollanda’ya 4-0 kaybettikleri maç,
ülke futbolu adına büyük bir trav-
maydı.
Kempes’in golleriyle gelen
ilk dünya şampiyonluğu
Bu şartlar altında Arjantin’in ev
sahipliğini üstlendiği 1978 Dünya
Kupası, Arjantin futbolu adına artık
son çıkış noktası olarak görülü-
yordu. Fillol’dan Kempes’e, Ardi-
les’ten Pasarella’ya, Tarantini’den
Bertoni’ye varana dek ellerinde çok
ama çok iyi bir kadro da vardı.
Turnuvanın, Arjantin’de yönetimi
ele geçiren askeri cuntanın gölge-
sinde geçecek olmasıysa, uluslar-
arası futbol kamuoyu nezdinde ülke
adına önemli bir eksiydi.
Arjantin, saha ve seyirci avantajına
karşın turnuvaya çok da iyi bir baş-
langıç yapamamıştı. İlk iki maçında
Macaristan ve Fransa’yı zorlanma-
sına karşın 2-1 yenen Tangocular,
gruptaki sonmaçındaysa İtalya’ya
tek golle kaybetmişti. İkinci tura
Polonya’yı 2-0 yenerek başlayan
Arjantin, sonrasında Brezilya ile
golsüz berabere kalmıştı. Bu du-
rumda Arjantin’in, grubunu lider
bitirip finale kalabilmesi için son
maçında Peru’yu en az dört farkla
yenmesi gerekecekti. Aradığı skoru
henüz maçın 50. dakikasında bula-
cak olan Arjantin, sonrasında iki gol
daha kaydedecek ve sahadan 6-0
galip ayrılarak 48 yıl sonra bu en
büyük turnuvanın finalinde yer al-
maya hak kazanacaktı. Arjantin’in
finaldeki rakibiyse, dört yıl önce de
bu turnuvada final oynamış olan
Hollanda’ydı.
25 Haziran’daki tarihi maçta Arjan-
tin, ilk yarıyı Kempes’in golüyle 1-0
önde kapasa da Hollanda bitime
sekiz dakika kala Nanninga ile
skora dengeyi getirmişti. Hatta son
dakika içinde Rensenbrink’in şutu
direkten dönmese, Arjantin için bir
kez daha hüsranla tamamlanacak
bir senaryo yaşanacaktı. Ancak
Hollanda’nın direkten dönen topu,
Arjantin’in de talihinin artık döndü-
ğüne işaretti. Normal süresi 1-1
bitenmaçta uzatmalara geçildi-
ğinde Kempes, ev sahibini bir kez
daha öne geçiriyor, maçın sonlarına
gelinirken de Bertoni son sözü söy-
lüyordu. Böylece maçı 3-1 kazanan
Arjantin, tarihinin ilk dünya şampi-
yonluğuna da ulaşıyordu.
Maradona tek başına
zirveye taşıdı
Arjantin, ‘son şampiyon’ unvanıyla
ve genç yıldızı Maradona’nın da
ilâvesiyle gittiği 1982 Dünya Ku-
pası’ndaysa ikinci turda Brezilya ile
İtalya’ya yenilerek büyük hayal kı-
rıklığı yaşayacaktı. 1986’da Meksi-
ka’daki turnuvaya gelindiğindeyse
tüm futbol dünyası, bir oyuncunun
bir takımı nasıl tek başına dünya
şampiyonu yapabileceğinin filmini
izleyecekti adeta. Aslında o turnu-
vada Arjantin’in, Maradona hari-
Arjantin’in 1978’deki ilk dünya şampiyonluğunda
Kempes’in unutulmaz gol sevinci
1986’daMaradonaadeta tekbaşınaArjantin’i dünyaşampiyonuyapmıştı
1993’ünGüneyAmerikaŞampiyonukadrosu