Oğulcan Çağlayan, Batuhan Altıntaş
ve Enes Ünal’dan kuruluydume-
sela. Orada öyle imkânlara sahiptik
ki, bir genç oyuncu eğer gelişme
gösteremiyor, futbolcu olamıyorsa
mutlaka kendisinde bir problem
vardır. Ben altyapıda dört tane ha-
rika çim sahanın olduğu bir tesis
görmedim. Tabiî hocalar da işlerine
dört elle sarılıyor ve son derecede
eğitimli insanlar. Tesis, kaliteli ho-
calar ve yetenekli oyuncular birle-
şince ortaya böyle bir sonuç çıkıyor.
Yılmaz Burul Hocamızın üzerimde
büyük emeği var. Altyapı koordina-
törümüz Faruk Korkmaz ve Musa
Öztürk’ün de öyle…
U16’dan bu yana Genç Millî Takım-
larımızda forma giyiyorsun ve ya-
şının üzerindeki takımlarda da
oynamayı başardın. Bir yandan da
çok genç yaşta Bursaspor’un
A takımına alındın. Bu çıkışı neye
borçlu olduğunu düşünüyorsun?
Bursaspor A takımına alındığımda
15 yaşını yeni bitirmiştim. Genç
oyunculara büyük destek veren
Hikmet Karaman Hocamdan Allah
razı olsun. Beni ve Enes’i A takım
kadrosuna alan odur. Şimdi de 18
yaşında Çaykur Rizespor’a kiralan-
mamı sağladı ve orada da forma
şansı verdi. Şu an bu pozisyonda
olmamonun sayesindedir. O dö-
nemde U16 Millî Takımı’yla Fran-
sa’daki Montaigu Turnuvası’na
gitmiştim. İngiltere’yle final oyna-
mıştık. Omaçta Enes de ben de
birer gol atmıştık. Bu olay Bursa’da
gündem olunca Hikmet Hoca iki-
mizi de yakından tanımak için A
takımkadrosuna aldı. O dönemde
takımla antrenman yaparken bizi
acımasızca eleştiriyordu. Hâlâ da
öyle. En acımasız eleştirileri yapı-
yor. Başlangıçta üzülüyordum ama
şimdi “İyi ki eleştirmiş ve hâlâ eleş-
tirmeye devam ediyor” diyorum.
Çünkü o eleştiriler sayesinde ken-
dimi geliştirdiğimi, eksiklerimi ta-
mamladığımı, yanlışlarımdan
kurtulduğumu görüyorum. İyi ki
o dönemde hata yapıp küsmemiş,
hocanın sözünü dinlemişim.
Peki, hoca sende en çok neyi eleşti-
riyor, neyi düzeltmeni istiyor?
Bazen aniden sinirlenebiliyor ve
kontrolü kaybedip ters bir hamle
yapabiliyorum. O da çok pahalıya
mâloluyor. Mesela bu sezon sürekli
oynamaya başlamışken cezalı du-
ruma düştümve şimdi kenarda
bekliyorum. Hocanın bir başka
eleştirisi ise çabuk oynamak üze-
rine. Geri pas yapmamüzerinde çok
duruyor. Garanti pas yapmak iste-
diğim için biraz bekliyorum, bu defa
baskı gelince kaleciye dönmek zo-
runda kalıyorum. Hoca da bunu dü-
zeltmemi istiyor.
Hikmet Hocanın yanı sıra Bursas-
por’da Şenol Güneş de sana güvenip
formvermişti. Bu kadar genç yaşta
hocaların güvenini kazanmanı
hangi özelliklerine borçlusun?
Ben kafasına koyduğunu yapan bir
oyuncuyum. İnandığım şeyin pe-
şinden koşarım. Kararlıyım. Genç
oyuncular genellikle ortadaki po-
zisyonlarda topa girmeye çekinir.
Ama 16 yaşındayken bile “Ben bu
işten ekmek yiyeceğim” diyerek
karşımdaki oyuncunun isminden
hiç çekinmeden topmücadelesi ya-
pabiliyordum. Ortak toplara gir-
mekten kaçınmıyordum. Genç
oyuncular karşısındaki tecrübeli
oyuncunun kendisine bağırıp ça-
ğırmasından çekinir ama bende
böyle bir şey hiç olmadı. Şenol Hoca
da benimbu hiç kimseden çekin-
meyen, ortak toplara girebilen gözü
karalığımı ve özgüvenimi seviyordu.
93
ayırmammümkün değildi.
O nedenle liseyi bitirdikten
sonra eğitimime ara verdim.
Bu sayede Süper Lig’de oynama
şansını da buldum. Ama önü-
müzdeki dönemde üniversite
eğitimine başlamak amacında-
yım.
13 yaşında Bursaspor’a gitti-
ğinde zor günler yaşadığını
hatta ağladığını söyledin.
Ama bırakıp gitmedin. Futbol
bu kadar büyük bir aşkmı
senin için?
Futbolu gerçekten çok seviyo-
rum, orası ayrı. Ama öncelikle
ailemi düşünerek futbol oynu-
yorum. Allah korusun, ailemden
bir kişi hayatta olmasaydı ben
futbol oynamazdım. Annemin,
babamın, kardeşlerimin daha iyi
yaşayabilmesi, daha iyi bir gele-
cekleri olabilmesi için, aynı za-
manda sevdiğimbir işi
yapıyorum. Sonuçta ben bir
memur çocuğuyumve futbol-
dan kazandığımparayla aileme
daha güzel bir hayat kurabili-
rim. Kardeşlerimin eğitimi için
daha iyi şartlar sağlayabilirim.
Bir de çok hırslı bir yapımvar.
Bir ikili mücadelede yıkıldığım
zaman onu uzun zaman unuta-
mam. 13 yaşında Bursaspor’a
giderken kafama futbolcu
olmayı koymuştum.
Peki, ailen içinmaddi anlamda
bir şeyler yapmaya başladınmı?
Elbette. Bu da benim için büyük
bir gurur. Annem “Oğlum sen-
den hiçbir şey istemiyorum”
diyor ama onunmutlu olduğunu
görmek beni daha da mutlu edi-
yor. İki sezondur oynuyorum,
sağ olsunlar Bursaspor ve Çay-
kur Rizespor bana güzel paralar
kazandırdı. İlk kazandığımpa-
rayla aileme bir otomobil aldım.
Kazandığımparanın tamamını
da babama veriyorum, o yöneti-
yor. Ben onlardanmaaş alıyo-
rum (gülüyor).
Bursaspor altyapısı Millî Ta-
kımlarımızın önemli kaynakla-
rından birisi. Oradaki sistem-
den ve yapının sana neler kattı-
ğından bahseder misin?
Bursaspor’da altyapıdan
oyuncu yetiştirmek bir gelenek.
O toprakların özelliğindenmi
bilmiyorum ama gerçekten çok
kaliteli oyuncular yetişiyor. Alt-
yapıdaki kadromuzun forveti
92
Kafasına koyduğunu yapan
bir oyuncuyum. İnandığım
şeyin peşinden koşarım.
Kararlıyım. Genç oyuncular
genellikle ortadaki
pozisyonlarda topa girmeye
çekinir. Ama 16 yaşındayken
bile “Ben bu işten ekmek
yiyeceğim” diyerek
karşımdaki oyuncunun
isminden hiç çekinmeden top
mücadelesi yapabiliyordum.
Şenol Hoca benimhiç
kimseden çekinmeyen, ortak
toplara girebilen gözü
karalığımı ve özgüvenimi
seviyordu. Tecrübeli
oyuncuya karşı oynarken,
“Onlar zaten hayatını
kurtarmış, topa girmeyecek
birisi varsa o olmalı. Ben o
topu kazanmak için her
şeyimi ortaya koyarım” diye
düşünüyorum. Başarıya açım
ve yolun başındayım.
Beni Serdar Aziz’e
benzetiyorlar ancak ego gibi
anlaşılmasından da korkarak
şunu söylemek istiyorum;
Serdar Aziz’den bir tane var,
benim amacımErtuğrul Ersoy
olmak. Serdar Aziz’in dışında
Kjaer çok iyi bir stoper. Braga
maçında, o gergin ortamda
arkadaşlarını sakinleştiren
profesyonel tavrı da bana çok
öğretici geldi.
Takımda en sevdiğim oyuncu
Viera. Ben oynayıp o yedek
kaldığı zaman bile gelip
sarılıyor ve “Hadi aslanım”
diye teşvik ediyor. Çok farklı
bir insan. Bu olayı ilk
yaşadığımda çok şaşırmıştım.
Afrika Kupası şampiyonluğu
yaşamış o yaştaki bir
oyuncunun böyle davranması
beni çok etkilemişti.
“
“
“
“
“