

afişlerde kullanmış ve reklamda şu
slogana yer vermişti: “66Was A
Great Year For English Football…
EricWas Born!” (66, İngiliz Futbolu
İçin Harika Bir Yıldı… Eric Doğ-
muştu!). Tarihi iyi olan futbolsever-
ler hemen İngilizlerin geçmişlerin-
deki tek dünya şampiyonluğunu
1966’da kazandığını hatırlayacaktır.
Cantona’nın doğumunun, İngiliz
futbolu adına o dünya şampiyonlu-
ğundan daha mühimolduğunu
iddia etmek her ne kadar biraz fazla
iddialı bir söylemse de yine de
Fransız yıldızın ne denli sıra dışı bir
karakter olduğunun vurgulanması
adına belki de bir o kadar doğruydu.
Bu noktada hikâyenin başına, yani
İngiliz futbolu için o harika ana
dönecek olursak… 1966 yılının 24
Mayıs gününde, Marsilya’da Eleo-
nore-Albert Cantona çiftinin ikinci
çocukları dünyaya gelmiş ve çift, bu
bebeğe Eric adını vermişti. Yoksul-
luk içindeki ailenin, minik bebekle-
rinin yaklaşık 30 sene içinde İngiliz
futbolu adına ne denli önemli bir
figüre dönüşeceğini bilmemesini
geçelim, ufaklığa nasıl bir gelecek
sağlayacakları bile şüpheliydi.
Eric’in babası hastabakıcı, anne-
siyse terzi olarak çalışmaktaydı
ve zamanında dedesinin yerleştiği,
II. Dünya Savaşı sığınaklarından
bozma tek göz bir evde kalıyorlardı.
Marsilya da zaten Fransa’da yok-
sulluğun en çok hissedildiği şehir-
lerdendi ve göçmen aileler de bu
yoksulluktan en çokmustarip olan
kesimdi. Zaten Eric’in baba tarafı
İtalya’nın Sardunya adasından,
anne tarafıysa İspanya’nın Kata-
lunya bölgesinden Marsilya’ya göç
etmişti.
Yeşil sahalara ilk adımlar
Futbol, dünyanın birçok yerinde ol-
duğu gibi Marsilya’da da fakirler için
hem en büyük eğlence kaynağı
hemde o fukaralıktan kurtuluş için
bir merdiven niteliğindeydi. Canto-
na’nın da küçük yaşlarda arkadaş-
larıyla oyun oynama amacıyla haşir
neşir olduğu futbol, zaman içeri-
sinde hemonu ve ailesini maddi
zorluklardan kurtaracak hemde
kendisini dünyadaki en şöhretli
futbol figürlerinden birine dönüştü-
recekti. Cantona, futbola ilk olarak
yerel bir kulüp olan Les Caillols’de
başlamıştı. Ancak ‘yerel kulüp’ de-
diysek çok da hakir görmemek
lâzım; o dönemFransa Millî Ta-
kımı’nın Michel Platini’den sonraki
belki de en büyük yıldızı olan Jean
Tigana da bu kulübün altyapısından
yetişmeydi.
Les Caillols’de 15 yaşına kadar oy-
nayan genç Cantona’nın yeteneğini
ilk keşfeden isimlerden biriyse, Au-
xerre’in tecrübeli teknik direktörü
Guy Roux olacak ve kendisi 1981
yazında Auxerre’in altyapısına
transfer edilecekti. İki yıl sonra da
Cantona, Auxerre formasıyla kari-
yerinin ilk profesyonel maçına
çıkacaktı. Ancak o dönemlerde
vrupa’da normal vatandaşların
askeri hizmet yükümlülükleri
günümüzdeki kadar esnetilmemişti
ve 1985-86 sezonu başladıktan bir
süre sonra Cantona, askerlik hiz-
metini vermek için kısa bir süre ta-
kımından ayrı kalacak, hizmeti
tamamlaması sonrasındaysa ikinci
ligdeki Martigues ekibine kiralana-
rak sezonu bitirecekti.
1986-87 sezonuyla birlikte Cantona,
Fransa Ligi’ndeki ilk ciddi çıkışını
gösteriyor ve Auxerre forması al-
tında oynadığı 36 maçta rakip file-
lere 13 gol gönderiyordu. Bir hücum
oyuncusunda olması gereken
hemen her özellik Cantona’da fazla-
sıyla mevcuttu. Ceza sahasına yak-
laştığı andan itibaren kaleyi gerek
sert şutlarla, gerek plaseleriyle
yoklayabilen, ceza sahası içinde
golü çok iyi koklayan ve nerede
durması gerektiğini bilen ve hava
toplarında da hayli etkili olan Can-
tona’yı standart santrforlardan
ayıran özellikleriyse, genellikle 10
numara veya oyun kurucu pozis-
yonlarında oynatılan oyuncularda
rastlanacak türden bir oyun görü-
şüne ve pas becerisine sahip olma-
sıydı. Haliyle ortaya olabilecek en iyi
ikinci forvet tiplerinden birisi çıkı-
yordu.
İstenmeyen adam
Ne var ki Cantona’nın bir de karan-
lık yüzü vardı. Çok çabuk sinirle-
nen, kolay disipline edilemeyen ve
çoğu zaman bildiğini okumaya çalı-
şan bir isimdi. Bu özellikleri de ba-
şına az iş açmayacaktı ve bunların
ilki de az önce bahsettiğimiz,
Auxerre’de güzel geçen sezonun
ertesinde yaşandı. Takım arkadaşı
Bruno Martini ile tartışan ve onu
yumruklayan Cantona, disiplinden
taviz vermeyen teknik direktörü
Guy Roux tarafından bir müddet
kadro dışı bırakılmıştı.
Öte yandan Cantona, kısa süre önce
kariyerinde ilk kez Fransa AMillî
Takımı’na da çağırılmış ve 1987
yılının Ağustos ayında Federal
Almanya ile yaptıkları hazırlıkma-
çında ilk defa sırtına geçirdiği mavi
formayla ilk gol sevincini de yaşa-
Manchester United’ın yakın geçmişteki belki de en büyük efsanesi,
yeşil sahaların uslanmaz çocuğu Eric Cantona, bu ay 50. yaş gününü
kutlamaya hazırlanıyor. TamSaha olarak yaşayan efsaneyi tebrik ederken,
futbol yaşantısını da kısacamercek altına alıyoruz.
Kral Eric’ten yarımdalya
Onur Erdem
73
72
Y
Eric Cantona
aklaşık 20 yıl önce bir spor giyim fir-
ması, alanında belki de bugün bile en
görkemli birkaç örnekten biri olarak
kabul edilen bir televizyon reklamı
çalışmasına imza atmıştı. İblis’in ce-
hennemde ünlü futbolcularla kendi
kurduğu ve sadece vurdulu kırdılı
oynayan bir takımı karşılaştırdığı bir
maçın hikâyesinin anlatıldığı reklam
filminde kimler yoktu ki? Paolo Mal-
dini, Manuel Rui Costa, Luis Figo, Pat-
rick Kluivert, Jorge Campos, Tomas
Brolin, IanWright, Fenomen Ronaldo…
Filmin en can alıcı sahnesindeyse top
başrol oyuncusuna geliyor ve o da
“Au revoir” demesinin ardından artık
kendisinin alâmetifarikası olan for-
masının yakalarını havaya kaldı-
rıp son vuruşunu yaparak
İblis’in olduğu kaleye golünü
atıyor ve takımına maçı ka-
zandırıyordu. Peki, onca yıl-
dızın önünde başrole lâyık
görülecek klasa ve ka-
rizmaya sahip bu
oyuncu kimmiydi? El-
bette ki Eric Cantona!
Aynı firma, Canto-
na’yı bir başka
reklamında da
Cantona
Auxerre’de