

mıştı. Fakat bu olumlu gelişmeler de
Cantona’nın huyunun düzelmesine
katkı sağlamıyordu. Ertesi sezon,
Nantes ile oynanan bir maçta rakip
oyuncu Michel Der Zakarian’ı sa-
katlamaya yönelik hareketi sonra-
sında iki ay futboldanmen cezasına
çarptırılarak bir kez daha Fransa’da
“persona non grata” ilân edilecekti.
Buna rağmen futbolculuk perfor-
mansı üst düzeyde seyretmeye
devam ediyordu. 1988 yazında
Fransa U21 Millî Takımı’yla Avrupa
şampiyonluğu yaşamasının ardın-
dan 22 milyon frank karşılığında
Marsilya’ya transfer olarak Fransa
transfer rekorunu kırması da
bunun bir göstergesiydi.
Cantona, çocukluğunun geçtiği
şehre dönmüştü ve küçükken
tuttuğu takımın formasını giyi-
yordu. Ancak bu da onun sahadaki
üretkenliğinin, çıkarttığı sorunlar
tarafından gölgelenmesine engel
olamamıştı. Sezonun devre ara-
sında Torpedo Moskova ile yapılan
bir hazırlıkmaçında oyundan alın-
dığı için olay çıkartan ve formasını
yırtıp atan Cantona, bunun üzerine
Marsilya yönetimi tarafından önce
kadro dışı bırakılacak, ardından da
sezonun kalan kısmı için Borde-
aux’ya kiralanacaktı. Üstelik bu
kadarla kalsa iyiydi. Hemen hemen
aynı dönemde Fransa Millî Takımı
Teknik Direktörü Henri Michel, ken-
disine, açıkladığı bir aday kadroda
yer vermemişti ve bunun üzerine
Cantona da Fransız basınına, Michel
hakkında ağır hakaretler içeren
birtakımdemeçler vermişti. Sivri
diline hâkim olamamasının karşılığı
olarak da kendisine bir yıl süresince
millî takımkapılarının da kapatıl-
ması kararı alınmıştı.
Uslanmak bilmeyen yıldız
1989-1990 sezonuna gelindiğinde
Marsilya, Cantona’yı bu kez Mont-
pellier’ye kiralama kararı almıştı
fakat hırçın yıldız, sürgüne gönde-
rilmekle uslanacağa da benzemi-
yordu. Burada da çok geçmeden
takım arkadaşı Jean-Claude Lemo-
ult ile kavga etmiş ve Lemoult’nun
suratına kramponlarını fırlatması
sonrasında birçokMontpellierli
oyuncu tarafından takımdan gön-
derilmesi istenmişti. Yine de Lau-
rent Blanc ve Carlos Valderrama
gibi takımın ağır topları, Canto-
na’nın arkasında durmuş ve o da
mavi-turunculu ekipte sezonu ta-
mamlamıştı. Üstelik takımının da
hücumdaki en etkili ismi olmuş ve
Montpellier ile Fransa Kupası
şampiyonluğunu da yaşamıştı.
Saha içinde gösterdiği bu başarı
sonrasında 1990-1991 sezonuyla
birlikte Cantona, Marsilya’ya geri
dönüyordu. Fakat bu sefer de kulü-
bün bir süre sonra şike suçundan
dolayı ceza alacak olan başkanı
Bernard Tapie kendisinin yeterli
performansı sergileyemediğini dü-
şünecekti. Bunun sonucunda Mar-
silya ile Cantona arasındaki ikinci
nikâh da fazla uzun sürmüyor ve
ertesi sezon, lige yeni yükselen
Nimes kulübüne bonservisiyle
birlikte gönderiliyordu.
Cantona’nın, büyük bir kulüpten,
kümede kalma mücadelesi veren
bir takıma gitmiş olmaktan dolayı
memnun olduğu kesinlikle söyle-
nemezdi. Zatenmaçların büyük bir
bölümünü yarı sahasında kabulle-
nip gol yememeye çalışan bir ta-
kımda ofansif yeteneklerini de
istediği ölçüde gösteremiyordu.
Öte yandan Cantona, aşırı agresif
tutumunu dizginleyebilmek için
psikolojik destek de almaktaydı ve
psikiyatrı ona, yurtdışında futbol
oynamasının, yaşayacağı ortam
değişikliğinin, kendisi için daha
olumlu sonuçlar doğurabileceğini
söylemişti. Bunun üzerine Cantona,
Nimes’den ilk fırsatta yurtdışına
gitmenin yollarını aramaya başladı
ve sezonun ikinci yarısında, 900 bin
pound karşılığında Leeds United’a
transfer oldu.
Ayağının tozuyla gelen
şampiyonluk
Cantona’nın Yorkshire’daki günle-
riyse adeta bir rüya gibi başlaya-
caktı. HowardWilkinson yöneti-
mindeki Leeds United, Manchester
United ile şampiyonlukmücadelesi
veriyordu. Manchester United,
1967’den beri sürmekte olan şampi-
yonluk hasretini artık noktalamayı
amaçlıyordu. 4 Nisan’da Leeds’in,
ezeli rakipleri Manchester City’ye
4-0 kaybettiği maç sonrasında da
bu yolda büyük avantaj yakalamış-
lardı. Zira Manchester United iki
maç eksiğine rağmen Leeds’in bir
puan önünde yer alıyordu. Ancak
Cantona’nın da ateşlediği Leeds,
kalan beş maçından 13 puan çıkar-
tırken, Manchester United ise yedi
maçta sadece sekiz puan toplaya-
bilmiş ve böylece yarışı dört puan
farkla önde tamamlayan Leeds,
şampiyonluğa ulaşmıştı. Böylece
Cantona, henüz yarım sezonu ge-
ride bıraktığı İngiltere’deki ilk şam-
piyonluğunu yaşarken, bu yarışta
geride bıraktıkları Manchester
United’ınmenajeri Alex Ferguson’ın
da fazlasıyla dikkatini çekiyordu ki,
ileride bu ayrıntının, Cantona’nın
kariyerinde Leeds ile kazandığı
şampiyonluktan çok daha önemli
bir yer tutacağı net bir biçimde
ortaya çıkacaktı.
Sezon sonundaki 1992 Avrupa
Şampiyonası ise Fransa ve Cantona
adına büyük hayal kırıklığı olacaktı.
Fransızlar, elemelerde İspanya ve
Çekoslovakya gibi iki güçlü takımın
da bulunduğu grupta oynadığı sekiz
maçtan sekiz galibiyet çıkarmayı
başarmıştı ve İsveç’teki turnuvaya
da haliyle favori ülkelerden biri ola-
rak gelmişti. Ancak elemelerdeki
performansının aksine turnuvada
İsveç, Danimarka ve İngiltere ile oy-
nadığı üç maçta sadece iki beraber-
lik alabilen Fransa, ilk turun so-
nunda elenmekten
kurtulamayacaktı. Cantona da tur-
nuvayı gol atamadan tamamlamıştı.
Old Trafford ‘Kral’ına
kavuşuyor
1992-93 sezonuysa, Cantona’nın
kulüp kariyerindeki belki de en
büyük dönümnoktasını teşkil ede-
cekti. Önceki sezon devre arasında
geldiği Leeds United ile ayağının to-
zuyla bir şampiyonluk yaşayan yıl-
dız oyuncu, bu kez yine sezonun
ortasına gelinirken, 26 Kasım
1992’de, 1.2 milyon pound karşılı-
ğında Manchester United’a transfer
oluyordu. Alex Ferguson, nihayet
hayalindeki oyuncuya kavuşmuştu.
Mamafih, Kırmızı Şeytanlar, Canto-
na’ya imza attırdıkları sırada ligde
pek de iyi bir durumda sayılmazdı.
Sadece üç hafta öncesinde ligde
10’uncu sıraya kadar gerilemişlerdi.
Üstelik Ferguson’ın hücumhattında
Cantona’nın yanında düşündüğü
santrfor konusunda da işler planla-
dığı gibi gitmemişti. United sezon
başında Southampton’dan Alan
Shearer’ı almak istemiş fakat golcü
oyuncu Blackburn Rovers’a trans-
fer olmuştu. Ardından Dion Dublin’i
renklerine bağlamışlardı fakat o da
kısa bir süre sonra ayağı kırılınca
sezonu kapatmıştı. Hal böyle olunca
Cantona ile birlikte ileri ikilide
oynama görevi de emektar Mark
Hughes’a kalıyordu.
Ancak ikili, beklenenin çok üze-
rinde performans gösterecekti.
Sezonun kalan bölümünde United
peş peşe galibiyetler alarak rakiple-
rine yetiştiği gibi son kısımda
onlarla arayı da açmayı başarıyor
ve Aston Villa’nın 10 puan önünde
şampiyonluğa uzanıyordu. 26 yıllık
bekleyiş nihayet bitmişti ve birçok
United taraftarına göre lâneti bozan
tılsımda kötü başlayan sezonun
ortasında gelmesinden sonra işlerin
180 derece dönüşüne şahitlik edilen
Cantona’dan başkası değildi.
Bu şampiyonluğun Cantona adına
bir başka anlamıysa, kendisinin,
üst üste iki farklı takımla İngiltere
Ligi şampiyonluğu yaşayan ilk
futbolcu unvanını kazanmasıydı.
Bir sonraki sezon, Manchester
United ve Cantona için işler yurti-
çinde ne kadar iyi gidiyorsa, yurtdı-
şında da o kadar ters gitmişti.
Manchester United, Şampiyonlar
Ligi ön elemesinde Galatasaray’a
3-3 ve 0-0’lık sonuçlarla elenirken,
İstanbul’daki ikinci maç bitiminde
hakemle tartışan Cantona bir de
kırmızı kart görmüştü.
Millî formayla yaşanan
büyük şok
Yıldız oyuncu asıl yıkımıysa, 1994
Dünya Kupası elemelerinde Fransa
forması altında yaşıyordu. Fransa,
75
74
Cantona
Marsilya’ya
Fransa’nın
transfer
rekorunu
kırarak
gitmişti.
Eric Cantona,
Leeds United’ın
şampiyonluğuna
büyük katkı
sağladı.
Hughes ve Cantona