Previous Page  74-75 / 120 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 74-75 / 120 Next Page
Page Background

mıştı. Fakat bu olumlu gelişmeler de

Cantona’nın huyunun düzelmesine

katkı sağlamıyordu. Ertesi sezon,

Nantes ile oynanan bir maçta rakip

oyuncu Michel Der Zakarian’ı sa-

katlamaya yönelik hareketi sonra-

sında iki ay futboldanmen cezasına

çarptırılarak bir kez daha Fransa’da

“persona non grata” ilân edilecekti.

Buna rağmen futbolculuk perfor-

mansı üst düzeyde seyretmeye

devam ediyordu. 1988 yazında

Fransa U21 Millî Takımı’yla Avrupa

şampiyonluğu yaşamasının ardın-

dan 22 milyon frank karşılığında

Marsilya’ya transfer olarak Fransa

transfer rekorunu kırması da

bunun bir göstergesiydi.

Cantona, çocukluğunun geçtiği

şehre dönmüştü ve küçükken

tuttuğu takımın formasını giyi-

yordu. Ancak bu da onun sahadaki

üretkenliğinin, çıkarttığı sorunlar

tarafından gölgelenmesine engel

olamamıştı. Sezonun devre ara-

sında Torpedo Moskova ile yapılan

bir hazırlıkmaçında oyundan alın-

dığı için olay çıkartan ve formasını

yırtıp atan Cantona, bunun üzerine

Marsilya yönetimi tarafından önce

kadro dışı bırakılacak, ardından da

sezonun kalan kısmı için Borde-

aux’ya kiralanacaktı. Üstelik bu

kadarla kalsa iyiydi. Hemen hemen

aynı dönemde Fransa Millî Takımı

Teknik Direktörü Henri Michel, ken-

disine, açıkladığı bir aday kadroda

yer vermemişti ve bunun üzerine

Cantona da Fransız basınına, Michel

hakkında ağır hakaretler içeren

birtakımdemeçler vermişti. Sivri

diline hâkim olamamasının karşılığı

olarak da kendisine bir yıl süresince

millî takımkapılarının da kapatıl-

ması kararı alınmıştı.

Uslanmak bilmeyen yıldız

1989-1990 sezonuna gelindiğinde

Marsilya, Cantona’yı bu kez Mont-

pellier’ye kiralama kararı almıştı

fakat hırçın yıldız, sürgüne gönde-

rilmekle uslanacağa da benzemi-

yordu. Burada da çok geçmeden

takım arkadaşı Jean-Claude Lemo-

ult ile kavga etmiş ve Lemoult’nun

suratına kramponlarını fırlatması

sonrasında birçokMontpellierli

oyuncu tarafından takımdan gön-

derilmesi istenmişti. Yine de Lau-

rent Blanc ve Carlos Valderrama

gibi takımın ağır topları, Canto-

na’nın arkasında durmuş ve o da

mavi-turunculu ekipte sezonu ta-

mamlamıştı. Üstelik takımının da

hücumdaki en etkili ismi olmuş ve

Montpellier ile Fransa Kupası

şampiyonluğunu da yaşamıştı.

Saha içinde gösterdiği bu başarı

sonrasında 1990-1991 sezonuyla

birlikte Cantona, Marsilya’ya geri

dönüyordu. Fakat bu sefer de kulü-

bün bir süre sonra şike suçundan

dolayı ceza alacak olan başkanı

Bernard Tapie kendisinin yeterli

performansı sergileyemediğini dü-

şünecekti. Bunun sonucunda Mar-

silya ile Cantona arasındaki ikinci

nikâh da fazla uzun sürmüyor ve

ertesi sezon, lige yeni yükselen

Nimes kulübüne bonservisiyle

birlikte gönderiliyordu.

Cantona’nın, büyük bir kulüpten,

kümede kalma mücadelesi veren

bir takıma gitmiş olmaktan dolayı

memnun olduğu kesinlikle söyle-

nemezdi. Zatenmaçların büyük bir

bölümünü yarı sahasında kabulle-

nip gol yememeye çalışan bir ta-

kımda ofansif yeteneklerini de

istediği ölçüde gösteremiyordu.

Öte yandan Cantona, aşırı agresif

tutumunu dizginleyebilmek için

psikolojik destek de almaktaydı ve

psikiyatrı ona, yurtdışında futbol

oynamasının, yaşayacağı ortam

değişikliğinin, kendisi için daha

olumlu sonuçlar doğurabileceğini

söylemişti. Bunun üzerine Cantona,

Nimes’den ilk fırsatta yurtdışına

gitmenin yollarını aramaya başladı

ve sezonun ikinci yarısında, 900 bin

pound karşılığında Leeds United’a

transfer oldu.

Ayağının tozuyla gelen

şampiyonluk

Cantona’nın Yorkshire’daki günle-

riyse adeta bir rüya gibi başlaya-

caktı. HowardWilkinson yöneti-

mindeki Leeds United, Manchester

United ile şampiyonlukmücadelesi

veriyordu. Manchester United,

1967’den beri sürmekte olan şampi-

yonluk hasretini artık noktalamayı

amaçlıyordu. 4 Nisan’da Leeds’in,

ezeli rakipleri Manchester City’ye

4-0 kaybettiği maç sonrasında da

bu yolda büyük avantaj yakalamış-

lardı. Zira Manchester United iki

maç eksiğine rağmen Leeds’in bir

puan önünde yer alıyordu. Ancak

Cantona’nın da ateşlediği Leeds,

kalan beş maçından 13 puan çıkar-

tırken, Manchester United ise yedi

maçta sadece sekiz puan toplaya-

bilmiş ve böylece yarışı dört puan

farkla önde tamamlayan Leeds,

şampiyonluğa ulaşmıştı. Böylece

Cantona, henüz yarım sezonu ge-

ride bıraktığı İngiltere’deki ilk şam-

piyonluğunu yaşarken, bu yarışta

geride bıraktıkları Manchester

United’ınmenajeri Alex Ferguson’ın

da fazlasıyla dikkatini çekiyordu ki,

ileride bu ayrıntının, Cantona’nın

kariyerinde Leeds ile kazandığı

şampiyonluktan çok daha önemli

bir yer tutacağı net bir biçimde

ortaya çıkacaktı.

Sezon sonundaki 1992 Avrupa

Şampiyonası ise Fransa ve Cantona

adına büyük hayal kırıklığı olacaktı.

Fransızlar, elemelerde İspanya ve

Çekoslovakya gibi iki güçlü takımın

da bulunduğu grupta oynadığı sekiz

maçtan sekiz galibiyet çıkarmayı

başarmıştı ve İsveç’teki turnuvaya

da haliyle favori ülkelerden biri ola-

rak gelmişti. Ancak elemelerdeki

performansının aksine turnuvada

İsveç, Danimarka ve İngiltere ile oy-

nadığı üç maçta sadece iki beraber-

lik alabilen Fransa, ilk turun so-

nunda elenmekten

kurtulamayacaktı. Cantona da tur-

nuvayı gol atamadan tamamlamıştı.

Old Trafford ‘Kral’ına

kavuşuyor

1992-93 sezonuysa, Cantona’nın

kulüp kariyerindeki belki de en

büyük dönümnoktasını teşkil ede-

cekti. Önceki sezon devre arasında

geldiği Leeds United ile ayağının to-

zuyla bir şampiyonluk yaşayan yıl-

dız oyuncu, bu kez yine sezonun

ortasına gelinirken, 26 Kasım

1992’de, 1.2 milyon pound karşılı-

ğında Manchester United’a transfer

oluyordu. Alex Ferguson, nihayet

hayalindeki oyuncuya kavuşmuştu.

Mamafih, Kırmızı Şeytanlar, Canto-

na’ya imza attırdıkları sırada ligde

pek de iyi bir durumda sayılmazdı.

Sadece üç hafta öncesinde ligde

10’uncu sıraya kadar gerilemişlerdi.

Üstelik Ferguson’ın hücumhattında

Cantona’nın yanında düşündüğü

santrfor konusunda da işler planla-

dığı gibi gitmemişti. United sezon

başında Southampton’dan Alan

Shearer’ı almak istemiş fakat golcü

oyuncu Blackburn Rovers’a trans-

fer olmuştu. Ardından Dion Dublin’i

renklerine bağlamışlardı fakat o da

kısa bir süre sonra ayağı kırılınca

sezonu kapatmıştı. Hal böyle olunca

Cantona ile birlikte ileri ikilide

oynama görevi de emektar Mark

Hughes’a kalıyordu.

Ancak ikili, beklenenin çok üze-

rinde performans gösterecekti.

Sezonun kalan bölümünde United

peş peşe galibiyetler alarak rakiple-

rine yetiştiği gibi son kısımda

onlarla arayı da açmayı başarıyor

ve Aston Villa’nın 10 puan önünde

şampiyonluğa uzanıyordu. 26 yıllık

bekleyiş nihayet bitmişti ve birçok

United taraftarına göre lâneti bozan

tılsımda kötü başlayan sezonun

ortasında gelmesinden sonra işlerin

180 derece dönüşüne şahitlik edilen

Cantona’dan başkası değildi.

Bu şampiyonluğun Cantona adına

bir başka anlamıysa, kendisinin,

üst üste iki farklı takımla İngiltere

Ligi şampiyonluğu yaşayan ilk

futbolcu unvanını kazanmasıydı.

Bir sonraki sezon, Manchester

United ve Cantona için işler yurti-

çinde ne kadar iyi gidiyorsa, yurtdı-

şında da o kadar ters gitmişti.

Manchester United, Şampiyonlar

Ligi ön elemesinde Galatasaray’a

3-3 ve 0-0’lık sonuçlarla elenirken,

İstanbul’daki ikinci maç bitiminde

hakemle tartışan Cantona bir de

kırmızı kart görmüştü.

Millî formayla yaşanan

büyük şok

Yıldız oyuncu asıl yıkımıysa, 1994

Dünya Kupası elemelerinde Fransa

forması altında yaşıyordu. Fransa,

75

74

Cantona

Marsilya’ya

Fransa’nın

transfer

rekorunu

kırarak

gitmişti.

Eric Cantona,

Leeds United’ın

şampiyonluğuna

büyük katkı

sağladı.

Hughes ve Cantona