

78
79
ayrıntı öne çıkıyordu:
Ofsayt taktiği
ve pres oyunu.
Avusturyalı teknik
adam 1978 yılında Hollanda Millî Ta-
kımı’nı Dünya Kupası finaline taşır-
ken de Feyenoord’daki başarısını
1983 baharında Hamburg ile tekrar-
larken de vazgeçmediği tek şey
takımolarak pres yapmaktı.
Maslov ve Happel’in hamleleri el-
bette o dönem futbolunu düşündü-
ğümüzde ciddi ve çok farklı birer
atılımdı. Fakat bu ivmeyi adeta bir
devrime dönüştüren şey, 1970’lerin
başındaki o ilhamverici Ajax ve
Hollanda ekolü oldu. Bu iki ekipten
herhangi biri rakip topu kaptığı
anda öylesine acımasızca saldırı-
yordu ki, topu ayağında tutan kişi
çoğu zaman saçma sapan bir pas
vermek zorunda kalıyor veya topu
kaptırıveriyordu. Böylece rakibi en
kısa yoldan bozabilen ve en iyi
yaptığı iş topla oynamak olan bu
ekol, arzusuna en çabuk şekilde
ulaşmaya çalışıyordu.
Aslında Youtube’da
“Ajax (veya
Hollanda) pressing”
şeklinde orta-
lama bir arama yaptığınızda göre-
ceğiniz sahneler, Rinus Michels’in
yarattığı ekolün en iyi betimleyicisi
olabilir. Öyle ki, bu sisteme
“total
futbol”
denmesinden bir anlamda
rahatsızdı Michels:
“Buna ‘pres fut-
bolu’ dememiz daha doğru olurdu.
Yaratmaya çalıştığım temel şey,
topa sahip olmasak bile 10 oyun-
cuyla beraber ileri doğru kat et-
mekti.”
BahsettiğimYoutube videosunu
izleyen birinin gözünden kaçmaya-
cak nokta şu ki, Michels’in oynattığı
sistemi bugün uygulamak pek
mümkün değil. Zira o gün yürür-
lükte olmayan pasif ofsayt kuralı
bunun önündeki en büyük engel.
Aynı tarz pres anlayışını bire bir uy-
gulayan bir ekip, kendi kalesinden
fersahlarca uzaklaşmış defans
çizgisinin arkasına kolayca rakip
oyuncuyu kaçırabilirdi. Dolayısıyla
Michels’in bir anlamda oyunun hız-
lanmasına ve 1980’lerdeki yaratıcı
10 numara ekolünün doğuşuna
katkı sağladığını da bu doğrultuda
söyleyebiliriz.
Michels’in de söylediği gibi, onun
sistemini uygulamak için oyun ze-
kâsı yüksek futbolculara ihtiyaç
vardı. Zira bu anlayış oyuncunun
sadece koşup top kapmasını değil,
nereye ve ne zaman hareket edece-
ğini, hangi takım arkadaşını kolla-
yacağını, hangi pas kanalını
kapayacağını, top kazanıldığında
en çabuk nasıl aksiyon alınacağını
bilmeyi gerektiriyordu. Dolayısıyla
kopyalanması da kolay değildi.
NitekimMichels’ten ancak 15 yıl
sonra benzer sistemi Arrigo
Sacchi’nin Milan’ında görebildik.
Top rakipteyken kendi takımının
forveti ve stoperi arasındaki mesa-
fenin en fazla 25 metre olması g
erektiğini savunan Sacchi, bu
kompakt düzen sayesinde
rakiplerini adeta yıldırmıştı. Ayrıca
Sacchi’nin sıklıkla Ernst Happel’in
Hamburg’daki idmanlarını izlediğini
de belirtmek gerek.
Yakın zamandaki Barcelona ve
Dortmund gibi baskın örneklere
gelmeden önce pres oyunundaki
gelişim tekrar Dinamo Kiev’den ge-
çecekti. Ustası Maslov ile başlayan
ve maharetli ellerle derinleşen hi-
kâyeye bir katkı da Valery Loba-
novskyi yapacaktı. Antrenman
yöntemlerine dair yazdığı bir kitap
da bulunan Ukraynalı efsane, pres
oyununu üç kısma ayırır. Buna göre
“tam saha pres”
ile rakibe kendi ka-
lesinden başlayarak baskı uygula-
nır.
“Yarı saha pres”
ise rakip orta
yuvarlağı geçtiği anda başlar. Son
olarak
“yalancı pres”
çerçevesinde
tek bir oyuncu rakibin oyununu
bozmaya çalışırken geri kalanlar
savunmada bekler. Teknik kapasi-
tesi yüksek rakiplere karşı Loba-
novskyi maça genellikle tam saha
presle başlardı. Bu şekilde rakibin
düzenini erkenden bozmaya çalı-
utbolda kazanan taraf olmak için
ne sadece yapıcı ne de salt yıkıcı
oyun oynayabilirsiniz. Geçmişe
baktığımız zaman da bu ikisin-
den birini fazla boşlayan bir eki-
bin dikkat çekici performansla
akıllarda kalmasının imkânsıza
yakın olduğunu görebiliriz.
Bugünün şartlarında ise bir takı-
mın sivrilebilmesi adına rakibin
oyununu bozmayı becerebilmesi
şart. Bunu da verimli ve sistemli
bir pres yapma anlayışı ile biraz
zahmetli de olsa oturtmak
mümkün.
Çok uzaklara gitmeden önce bu
sezon Leicester City ve Totten-
hamgibi mütevazı kulüplerin
beklentileri fazlasıyla aşmasını
kısmen buna bağlayabiliriz. Yine
yakın tarihte Atletico Madrid ve
Borussia Dortmund’un birer orta
sıra ekibi kimliğinden sıyrılıp
büyük takım seviyesine atlama-
sında etkili pres yapabilmek çok
önemli yer tutuyor. Nitekimbasit
düşünmemiz gerekirse futbol en
nihayetinde bir takımoyunu.
11 oyuncunun topluca hücum
edebilmesi bize bol gollü ve göze
hoş gelen sahneler sunabilir. Ve
fakat bunun üzerine aynı man-
tıkla savunma yapabilmeyi ek-
lediği zaman o 11 kişi bir
“takım”
kimliği kazanabiliyor. İşte başa-
rılı bir takımı o 11 oyuncunun ye-
teneklerinin toplamından daha
fazlasını sergilemeye iten olgu
tamda bu. Yoksa uzun yıllardır
sıkıcı biçimde aynı elit kulüpleri
adeta bir kupa kartelinde izliyor
olurduk. Neyse ki son 50 yıla
baktığımız zaman yönettiği
ekipleri pres yapabilen ve disip-
linli birer takıma dönüştürebilen
teknik adamlar hiç de az değil.
İlk kıvılcımlar
Pres oyununu yeşil sahalarda ilk
kez sergileten ismi tanımak için
Ukrayna’ya uzanmamız gerek.
1960’ların ikinci yarısında Viktor
Maslov, Dinamo Kiev’i çalıştırana
dek futbol dünyası çok koşan ve
sürekli yer değiştiren oyuncu-
lara pek alışık değildi. Inverting
the Pyramid adlı kült kitabın
yazarı JonathanWilson’a göre
belki de bu tarz yenilikçi bir
anlayış daha önce başka birinin
de aklına gelmişti fakat kimse
ortalama futbolcunun neredeyse
bir atlet kadar koşabileceğini
hayal etmemişti. İşte Maslov’un
değiştirdiği düşünce aslında bu
oldu ve bugünkü pres anlayışının
tohumları atıldı.
Viktor Maslov ile benzer zaman-
larda görev yapan nispeten daha
ünlü teknik adamErnst Happel
ise pres takıntısı sayesinde kıta
genelinde başarı elde eden ilk
isimoldu. 1970 yılında Feyeno-
ord’a Avrupa Kupası’nı kazandı-
ran Happel’in ekibinde iki temel
Son zamanlarda özellikle sıra dışı şekilde sivrilen her takımın başarısının altından etkili pres
çıkıyor. Aslında neredeyse 50 yıl öncesine kadar uzanan bu kavram futbol dünyasında pek de
yeni sayılmaz. Günümüzde bir nebze daha ön plana çıkmasının altında ise futbola dair her türlü
öğede olduğu gibi sürekli evrilme ve çeşitlenme yatıyor.
Pres yapmasanatı
Mustafa Akkaya
F
Futbol Taktik
Pres futbolunun ilkmeyvesini
Feyenoord’u 1970’te Avrupa
şampiyonu yapan Ernst
Happel toplamıştı.
Lobanovskyi