Previous Page  76-77 / 150 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 76-77 / 150 Next Page
Page Background

kolaylaştırmamıştı. Yine de Robben,

Sneijder, Van Persie ve Huntelaar

gibi yeteneklerin hazır ve formda

olduğu bir takım için bu bir mazeret

olamazdı. Ne var ki oynadığı üç

maçı da kaybederek evine döndü

Hollanda. Fatura Marwijk’e kesildi

ve çare Louis van Gaal’de arandı.

Ön elemelerdeki denemeleri sonucu

Dünya Kupası yolculuğuna kısa

süre kala üçlü defansa dönen

Van Gaal, Brezilya’da Hollandalıların

bir süredir özlemini çektiği

dokunuşlarla fark yaratmayı bildi.

Brezilya’daki üçüncülükmadalyası

gayet olumlu bir adım olarak görü-

lüyordu ancak Johan Cruyff yine

farklı düşünüyordu. Ona göre ikinci

turda Meksika şans eseri geçilmiş,

çeyrek finalde Kosta Rika ancak

penaltılarla mağlup edilmişti ve

aynı şans yarı finalde Arjantin’e

karşı tutmamıştı. Cruyff takımın

oyun tarzını hiç de ikna edici bul-

muyordu. Elbette bu noktada Cruyff

ile Van Gaal arasındaki kadimhusu-

meti ve temel anlayış farkını da

gözardı etmemek gerek. Ancak Van

Gaal’in ardından göreve gelen Hid-

dink ve Danny Blind’in Hollandası,

yeniden 4-3-3’e dönerek oynadığı

14maçın sekizini kaybetti. Aldığı

dört galibiyet de Letonya ve

Kazakistan karşısındaydı.

“Dünya Kupası belli ki iyi analiz

edilmedi. Orada nasıl o kadar ileri

gidebildiğimizi kimse merak

etmedi. Sanki o üçüncülükten

sonra her şey düzelmişti. Bunun

sonuçlarıyla şimdi karşılaşıyoruz”

sözleriyle Cruyff kendini tekrar

haklı çıkarıyordu. Üstelik sadece

millî takımdeğil, Eredivisie’nin

önde gelen kulüpleri de Avrupa

kupalarına kısa sürede veda

ediyordu. Doğru ki problemin kökü

daha derinlere gidiyordu.

Oyuncu havuzu

1988 Ballon d’Or ödül töreni Hol-

landa futbolu için zirve anlarından

biriydi. Zira en çok oy alan beş

futbolcudan dördü, birkaç ay önce

Avrupa şampiyonu olan Portakal-

lardan çıkmıştı. Milan formasıyla

başka devrimlere imza atmak üzere

olan Van Basten, Rijkaard ve Gullit

ilk üç sırada yer alırken Ronald

Koeman da beşinciliği yakalamıştı.

Bugün kimse o denli sıradışı bir

ekip beklemiyor, ki zaten bu gibi

nesiller nadiren bir araya gelebili-

yor. Robben, Sneijder ve Van Per-

sie’nin öncülük ettiği yetenek

havuzunun da azımsanacak bir

kalitesi yok ancak Hollanda forma-

sıyla hiç kupa kazanamadılar.

Daha da önemlisi, onların ardından

gelen isimlerin hiçbiri potansiyeli-

nin karşılığını tamolarak veremedi.

Elia’dan Afellay’a, Aissati’den

Depay’a birçok genç oyuncu o

beklenen sıçramayı yapamadı.

Hollandalı duayen yazar Henk

Spaan’a göre 10-18 yaş aralığındaki

gençlerin eğitimi halen üst düzey

seviyede. Hatta Manchester United

ve Arsenal gibi ekipler bu yaştaki

Hollandalı çocukları yakın takibe

devam ediyor. Ancak 18-21 yaş

aralığında, yani temel eğitimini

almış bir oyuncunun bunu yavaş

yavaş pratiğe dökeceği kritik bir

dönemde, bu yetenekler olgunlaşıp

birer yıldız adayına dönüşemiyor

zira Hollanda’daki altyapı hocaları

bu noktada yetersiz kalıyor.

Yine de Spaan’ın gözlemlerine katıl-

mayanlar da mevcut. Avrupa’nın en

prestijli 15 yaş altı futbol turnuvala-

rından olan ve Hollanda’da düzen-

lenen Marveld Turnuvası’nı 2015

yılında takip eden bir yetkili, Ajax

kalecisinin topu sürekli uzun santr-

fora attığının altını çiziyor. Geçmişte

Hollanda ekiplerinin domine ettiği

turnuvada Benfica ve Anderlecht

gibi takımların çok daha net plan-

lanmış bir oyun tarzı ortaya koya-

bildiğini de ekliyor. Yani 18 yaş

altındakilerde de işler pek yolunda

gitmiyor gibi. U16 ve U18 seviye-

sinde Belçika, İspanya ve Almanya

ekipleri taktiğe ve topa yönelik bir

eğitimverirken Hollanda’nın bu

ollandalı ressamVincent Van

Gogh’un en ünlü ve üzerinde en

çok tartışılan eseridir Yıldızlı

Gece. Sonradan teyit edilen

rivayete göre akıl hastanesinde

yatarken güneşin doğuşuna

şahit olur ve bundan çok

etkilenir Van Gogh. Sonuç ola-

rak korkudan umuda, ölümün

karanlığından yaşamın sıcaklı-

ğına, gerilimden huzura dek

birçok zıtlık barındıran bir tablo

ortaya çıkarır. Hollanda futbolu-

nun bugün içinde bulunduğu

ortamda Yıldızlı Gece’yi pek

aratmıyor. NitekimVan Gogh’un

tablosundaki gibi ülke futbolu

da fazlasıyla zıtlık ve karanlık

içeriyor. Sönmekte olan eski

yıldızlar, net bir parlaklığa ula-

şamadan ışığı solan yetenekler,

nitelikli teknik adamkıtlığı ve

diğerleriyle rekabet etmekte

zorlanan bir altyapı sistemi… Bu

unsurların tamamı millî takım

performansını da doğal olarak

etkiliyor ve Portakallar üst üste

iki büyük turnuvanın dışında

kalma tehlikesi yaşıyor.

Ağır çöküş

Hollanda’daki çöküşün başlan-

gıcını 2010 Dünya Kupası fina-

line kadar götürmekmümkün.

Bert van Marwijk’in ekibi, Por-

takallardan her daimbeklendiği

gibi etkileyici bir oyun ortaya

koymasa bile yenilmiyordu ve

oynadıkça ritmini bulmuştu. Ne

var ki finaldeki performansın

eksileri artılarından fazlaydı.

İspanya’yı durdurmak adına

tercih edilen tek yol sertlik

gibiydi. O finale dair en akılda

kalan anlardan biri, hava topu

mücadelesine çıkan De Jong’un

ayak tabanıyla Xabi Alonso’nun

göğsüne vurmasıydı! Nitekim

120 dakika sonunda Hollanda’da

tam 7 oyuncu sarı kart görür-

ken bir kişi de çift sarı kart

sonucu atılmıştı. Kısacası

Portakallar oyun tarzı bakımın-

dan klasik çizgisinden çok

uzaktaydı.

EURO 2012 öncesinde takımdaki

uyuşmazlıklar daha belirgindi.

Almanya, Portekiz ve Danimar-

ka’dan oluşan ölümgrubu işleri

77

76

Hollanda Futbolu

Genç yetenekler, büyük yıldızlar, renkli taraftarlar ve sıra dışı taktikler… Yakın zamana kadar,

Hollanda futbolunun geniş kesimlerce sempati toplamasını sağlayan böyle unsurları vardı.

Ne var ki Portakallar EURO 2016’nın ardından Rusya 2018’e de gidememe tehlikesiyle karşı

karşıya. Kulüp futbolu da bu gidişata pek yardımcı olmuyor. Peki, Hollanda bu noktaya nasıl geldi?

Çürük Portakal

Mustafa Akkaya

H

Van Persie, Robben ve Sneijder gibi yıldızlar, artık yaşları

kemale erdiği için sahneyi terk etmek üzere...