Previous Page  78-79 / 150 Next Page
Information
Show Menu
Previous Page 78-79 / 150 Next Page
Page Background

78

noktada geride kalışı da dolayısıyla

tesadüf değil.

Spaan’a göre sorunu sadece altyapı

eğitiminde aramak yetersiz.

NitekimHollandalı gençler ülkeyi

eskiye nazaran çok erken terk

ediyor. Henüz 20 yaş civarındayken

ve tamolarak olgunlaşma fırsatı

bulamamışken yurtdışına transfer

olmak belli bir adaptasyon sürecini

beraberinde getiriyor. Dolayısıyla

oyuncunun odaklanması gereken

tek şey kişisel gelişimi olmaktan

çıkıyor. Elbette Bosman kuralının

gelişiyle Hollandalı gençlerin küçük

denizlerden çıkıp bir an evvel

kapağı okyanuslara atma hevesi

anlayışla karşılanabilir. Ne var ki

her şeyden önce o yaşta fazlasıyla

yetişkin bir karakter sahibi

olamadıkça erken transferler

onların gelişimine engel olabiliyor.

Özetle bir zamanlar Hollanda’dan

çıkan teknik, yaratıcı ve izleyeni

koltuğundan zıplatan oyuncuları

artık Fransa, Almanya, Belçika ve

İspanya’nın yetiştirdiğini görebili-

yoruz. Özellikle sınırın hemen öteki

yanındaki komşu Belçika’da Hazard

ve De Bruyne gibi parlak yıldızlar

yetiştirilirken Hollanda’nın bu sevi-

yeye yaklaşamaması, kısa sürede

rollerin ne denli değiştiğinin bir ka-

nıtı. Portakallar hâlâ iyi oyuncular

yetiştirebiliyor ama asıl korkuyu

yaratan şey, o yeteneklerin özel

birer oyuncuya dönüşememesi.

Sneijder en son Hazard veya

De Bruyne seviyesinde top oynadı-

ğında Inter’le üç büyük kupaya

uzanıyordu. Van Persie’nin de Arse-

nal ve Manchester United’taki zirve

performanslarını görenler bugün

onun aynı kişi olduğuna inanamı-

yor. 33 yaşındaki Robben de millî

takımı artık tek başına sırtlayamı-

yor. Dolayısıyla yeni ve özel

yeteneklerin eksik kalışı

Hollanda’yı iyice zora sokuyor.

Teknik adamlar

1970’lerdeki Ajax sadece Hollanda

futboluna değil, Avrupa ve dünya

futboluna da ilhamkaynağı

olmuştu. Hatta daha da ileri

götürerek Rinus Michels ve Johan

Cruyff’unmodern futbola o dönem-

den başlayarak şekil verdiğini

rahatça iddia edebiliriz. Hücumpres,

teknik üstünlük, pozisyon esnekliği

ve taktiksel yaratıcılık uzun bir süre

Hollanda lehine fark yarattı ve

sonraki dönemleri etkiledi.

Bu unsurların çoğunu uygulayabi-

len takımlar ön plana çıktı ve yeni

bir akımyaratılacaksa ya ‘Total

Futbol’dan evrildi ya da ona

panzehir olarak türetildi.

Nitekim futbol dünyası taktiksel

anlamda sürekli gelişti ve kendini

yeniledi. Hollanda ekipleri ise o dö-

nemden sonra sadece Van Gaal’in

1990’lardaki Ajax’ı ile çağı yakala-

yabildi. Cruyff’un sihirli dokunu-

şunu İspanya’da tekrar hayata

geçiren Guardiola o felsefeyi

Almanya ve İngiltere’ye de yaydı.

Cruyff’un anlayışını örnek alan

veya ona karşı duran Mourinho,

Klopp, Simeone gibi isimlerin hiçbi-

rinin yolu Hollanda’dan geçmedi.

Hatta İtalyan teknik adamlar

günümüze damga vuran bambaşka

tarzlar geliştirdi. Fakat Hollanda

ekolü hep yerinde saydı.

Cruyff’un geçen seneki ölümü belki

de Hollandalı teknik adamlara dair

bir dönemin kapanışını simgeliyor.

Van Gaal’in Manchester United’taki

başarısızlığını Hiddink ve Advo-

caat’ın emekliliğe yaklaşmasıyla

birleştirirsek, büyük Hollandalı

teknik adamların sahneden ya-

vaşça silindiğini görebiliriz. Onların

tedrisatından geçen ve üst düzey

futbolculuk kariyerine sahip olan

isimlerse kramponları asıp takım

elbiseyi giydiklerinde onu tam ola-

rak dolduramadı.

Van Basten’in etkili denemeleri olsa

da işin stresi ona fazla geldi ve

nihayet AZ Alkmaar’daki görevini

bırakmak zorunda kaldı. Rijkaard,

EURO 2000’de Hollanda’yı yarı

finale çıkarıp Barcelona’yı Avru-

pa’nın zirvesine taşıdı ancak 2006

sonrasında yokuş aşağı serbest

düşerek sonunda teknik adamlığa

veda etti. Bergkamp ise Ajax altya-

pısından öteye henüz geçmedi.

Geriye sadece Ronald Koeman

kalıyor ve onun da Everton sonrası

kariyeri soru işaretleri barındırıyor.

Peki, Hollanda’daki futbol tıkanık-

lığı nasıl çözülecek? Hollanda

yıllarca diğer ülkelere nasıl futbol

oynanacağını ve oyuncu yetiştirile-

ceğini öğretti. Ama artık işlerin

tersine döndüğünü görüp başkala-

rından öğrenmek durumundalar.

Fransa ve Almanya’nın sırasıyla

1990’lar ve 2000’lerin başında

yaşadığı çöküşten çıkma yöntemi

onlara ilhamkaynağı olabilir. Hol-

landa Futbol Federasyonu tamda

bu noktaya yönelik bir çözüm sü-

reci başlattı ve bu iki ülkenin nasıl

tekrar ayağa kalktığına yönelik

araştırma başlattı. Projenin başın-

daki isimde eski Ajax ve Chelsea

antrenörü Henk ten Cate’ten baş-

kası değil. Fransa ve Almanya’da

incelemelerde bulunan Ten Cate’in

raporuna göre kısa süre içerisinde

Hollanda futbolunu tekrar diriltme

planı çizilmiş olacak.

Futbolda hiçbir ülke veya ekol

sürekli başarıyı sağlayamıyor.

Oyunun sürekli gelişimgöstermesi,

beraberinde yenilikler getiriyor ve

buna uyum sağlamak her zaman

mümkün olmayabiliyor. Problemin

kaynağı ne olursa olsun, Hollan-

da’nın da böyle bir duraklama

devrinden geçtiği bir gerçek. Neyse

ki Portakallar içinde bulundukları

durumun farkında. Van Gogh’un

Yıldızlı Gece tablosunda karanlığı

dağıtmak üzere doğan güneş,

hemen olmasa bile çok bekletme-

den ülke futbolunun üzerine

yeniden ışık saçacaktır.

Michels ve Cruyff

artık yok