1950'lerden 1960'lara uzanan sürecin kilometre taşları, İstanbul, Ankara ve İzmir'de profesyonel futbol liglerinin kurulması, diğer şehirlerde futbol kulüplerinin hızla çoğalması, Avrupa kupalarında Galatasaray, Göztepe ve Fenerbahçe'nin elde ettiği başarılı sonuçlar, ayrıca bazı kulüplerde oynamaya başlayan yabancı futbolcular olmuştur. 1962 yılında UEFA, Türkiye'nin tam üye olduğunu duyurur.
Yine 1962-63 sezonundan itibaren Avrupa Kupa Galipleri Kupası'na katılacak takımları belirlemek üzere Türkiye Futbol Federasyonu 'Türkiye Kupası' organize eder.
Ayrıca 1967 yılında 20. UEFA Genç Milli Takımlar Şampiyonası Türkiye'de düzenlenir. 70'ler tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de önemli bir değişim sürecini getirmiştir. Bunun en belirginlerinden biri yabancı teknik direktörlerin Türkiye'de daha fazla boy göstermesidir.
Nitekim önce İngiliz Brian Birch, ardından Brezilyalı Didi çalıştırdıkları takımlarla Türkiye Ligi'nde başarılı sonuçlara imza atmışlardır. Aynı tarihler içinde Milli Takım istikrarsız sonuçlar almaya başlamıştır ve aynı durum kulüplerimizin Avrupa kupası maçları için de geçerlidir.
Ayrıca bu dönemde çok sayıda Yugoslav oyuncu da liglerde top koşturur ki, bu durum neredeyse 90'lı yıllara kadar devam eder. 70'ler, Türk futbolunda "Anadolu İhtilali"nin yaşandığı dönemdir aynı zamanda. Trabzonspor, 1974 yılında yükseldiği Türkiye Ligi'nde ikinci sezonunda şampiyonluğa ulaşmış, çok kısa bir süreçte 6 şampiyonluk elde ederek futbolun Anadolu'ya yayılmasında da öncü bir rol üstlenmiştir.
80'li yıllarda değişen yönetim anlayışıyla beraber futbolda da aynı süreç hüküm sürer. Birkaç münferit başarının yanında çok kayda değer gelişmeler yaşanmaz. Ama Jupp Derwall'in Türkiye'ye gelmesi ve Galatasaray'ı sistemli futbol oynayan bir takım haline getirmesi, bir şeylerin değişeceğinin ilk göstergelerinden biri olmuştur. Nitekim Galatasaray'ın Derwall döneminde yardımcılığını yapan Mustafa Denizli yönetiminde 80'li yılların sonunda Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynaması her şeyin bambaşka bir bakış açısıyla değişebileceğinin ilk göstergelerinden biri olur. Aynı dönemlerde, 1989 yılında devrin Başbakanı Turgut Özal'ın da desteğiyle Türkiye Futbol Federasyonu Başkanlığına Şenes Erzik atanmış ve bu da Türk futbolu için önemli milatlardan biri olmuştur. Erzik'le beraber altyapıya verilen önem artmış, daha sistematik çalışma şartları oluşturulmuştur. 90'lar bu anlamda Türk futbolunun atılım ve devrim yıllarıdır. 1990 yılında Erzik, UEFA Kongresi'nde ilk Türk temsilci olarak İcra Kurulu üyeliğine getirilirken, iki önemli komisyonun da Asbaşkanlığına seçilmiştir. Tüm altyapı yatırımları 1992'de meyvesini vermiş ve A Genç Milli Takım tarihte ilk defa Avrupa Şampiyonu olmuştur. Bu başarının tesadüfi olmadığı, sonraki yıllarda elde edilen diğer sonuçlarla desteklenmiş, gençlerimiz, 1994 ve 2005 yıllarında iki kez daha Avrupa Şampiyonluğu'nu elde etmiştir. |