İNGİLTERE
İngilizlerin 1966’da kazandığı
dünya şampiyonluğu sonrasında
büyük turnuvalardaki genel gö-
rünümü, turnuvaya çok iddialı bir
biçimde gelmek ve sonrasında da
o turnuvaya büyük bir şokla, er-
kenden veda etmek şeklindeydi.
Son Dünya Kupası’nda ilk turda
gruplarını son sırada tamamlayıp
elenmişlerdi. Ondan önceki Dünya
Kupası’ndaysa ikinci turda Al-
manya’dan dört gol yemişlerdi.
Avrupa Şampiyonalarındaysa
2004 ve 2012’ye çeyrek finalde
penaltılarla veda ederlerken,
2008’e katılma başarısını dahi
gösterememişlerdi.
EURO 2016 öncesindeyse İngiltere,
elemelerde oynadığı 10maçın
10’unu da kazanarak bu alanda en
başarılı takımolmuştu ve İngiliz-
lerin önemi bir kısmı, bu başarıyı
baz alarak, millî takımlarının bu
kez şeytanın bacağını kıracağına
inanıyordu. Lâkin böyle düşünen-
lerin göz ardı ettiği bir husus
vardı, o da İngiltere’nin bu galibi-
yetleri İsviçre, Slovenya, Estonya,
Litvanya ve San Marino karşı-
sında almış olmasıydı ki söz ko-
nusu rakiplere karşı oynanan 10
karşılaşmadan İsviçre deplas-
manı haricindeki dokuzunun,
büyük bir turnuvada iddialı ol-
mayı amaçlayan bir takım için
zaten çok da fazla zorlayıcı olması
beklenemezdi.
İngiltere’nin EURO 2016 ilk turun-
daki grubunun da benzer bir bi-
çimde çok çetin olduğunu iddia
etmek güçtü. Rusya, Galler ve Slo-
vakya ile eşleşmişlerdi ki, böyle
bir gruptan çıkamamaları düşü-
nülemezdi. Nitekim ilkmaçlarında
son dakikada Rusya’dan yedikleri
golle berabere kalsalar da ikinci
maçlarında bu kez son dakika go-
lüyle gülen taraf oluyor ve Galler’i
2-1 mağlup ediyorlardı. Sonmaç-
larında Slovakya ile golsüz bera-
bere kaldıklarında da grubu
Galler’in ardında ikinci sırada ta-
mamladılar. Yine de bu durumun
onlar adına çok büyük bir kayıp
olduğu söylenemezdi zira ikinci
turda İzlanda ile eşleşmişlerdi ve
rakipleri, son 16’ya kalan ekipler
içerisinde belki de en tecrübesiz
olanıydı.
İngiltere, böylesine tecrübesiz bir
rakiple oynamasına ve maçın
henüz ilk dakikalarında bulduğu
penaltı golüyle 1-0 öne de geçme-
sine karşın 15 dakika sonra rakibi
karşısında 2-1 geriye düşüyor ve
kalan upuzun süre içerisinde
skoru değiştirecek bir şey yapa-
mayınca da sahadanmağlubiyetle
ayrılarak turnuvaya ikinci turda
veda ediyordu. Büyük turnuva-
larda son dönemde Uruguay,
İtalya, Almanya ve Fransa’ya ye-
nilen, iki kez Portekiz’e, bir kez de
İtalya’ya penaltılarla elenen İngi-
lizler, yine bir büyük turnuvayı,
artık alışılageldiği üzere erkenden
elenerek kapatmışlardı belki ama
herhalde ilk defa böylesine düşük
profilli bir takıma boyun eğiyor-
lardı.
Alınan bumağlubiyet, elbette İn-
giliz futbol kamuoyunda büyük
infial yarattı. İngilizlerin eski ünlü
golcüsü Gary Lineker’ın “Bünye-
sindeki yanardağ sayısı, profes-
yonel futbolcu sayısından fazla
olan bir ülkeye yenildik” sözleri de
İzlanda mağlubiyetinin İngilizler
için ne denli kabul edilmez bir ne-
tice olduğunu özetler nitelikteydi.
Fakat İngiltere’ninmakûs talihini
kısa vadede yenip yenemeyeceği
de hayli şüpheli zira elde edilen
başarısızlık sonrasında görevi bı-
rakan Roy Hodgson’ın yerine İngi-
liz Millî Takımı SamAllardyce’a
emanet edildi ki onun da profili,
İtalya Millî Takımı’nda ipleri eline
alan Ventura’nınkinden pek farklı
değil. Allardyce’ın bugüne kadarki
en büyük başarıları, BoltonWan-
derers ileWest HamUnited’ı, ka-
zandığı play-off’lar neticesinde
Premier Lig’e taşımak. Kazandığı
şampiyonluklarınsa biri İrlan-
da’da ikinci kademede, diğeri de
İngiltere’de dördüncü kademede
elde edilmiş şampiyonluklar.
Allardyce’ın İngiltere ile başarılı
olabilmesi için, kendi kariyer
ortalamasının hayli üzerinde bir
performans sergilemesi gerektiği
çok açık.
68