TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Ernst Happel: Bir zamanlar destan yazardı
TamSaha Mart 2012
15.03.2012
Ernst Happel: Bir zamanlar destan yazardıTamSaha Mart 2012

Avusturya futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörü o. Sadece doğduğu topraklarda değil, Hollanda, Belçika ve Almanya'da da destan yazmış bir modern zaman düşünürü adeta. İki farklı takımla Şampiyon Kulüpler Kupası'nı kazanan Ernst Happel'i bir analım, onu hatırlarken de maziye uzanalım…

Yazan: Ali Murat Hamarat / TamSaha - Mart 2012

1925'te Viyana'da doğan Ernst Franz Hermann Happel, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra sahne aldığı Rapid'de bir efsane olmuştu. Savunmada yıllarını geçirdiği Max Merkel'le birlikte yeşil-beyazlıların sayısız başarısında rol oynayan futbolcu, önce stoperdi, ardından libero.

Bir ara tekniğini geliştirmek üzere Brezilya'ya gönderilmesi, meyvelerini verecekti. İki ayrı dönemde toplam 14 sezonunu geçirdiği biricik takımında altı defa şampiyonluk yaşayan Happel, iki yıl da Paris'te top koşturmuştu. Avrupa kupalarının öncülü Orta Avrupa Kupası'nda 1951'de Avusturyalı Wacker'i 3-2 yenen Rapid, belki de tarihinin en büyük başarısına imza atarken, galibiyet golü ondan gelmişti.

1954 Dünya Kupası'nda üçüncü olan Avusturya'nın önemli bir parçası olan futbolcu, tarihi çeyrek final maçında forma giymişti. Şnitzel mıntıkası İsviçre'yi 7-5 yenerken, Lozan'daki 32 bin taraftar gölgede 40 derece sıcaklıkta, bir gol fırtınasıyla soluklanmıştı. Yarı finalde gösterdiği kötü performansla adı "Almanlara maç sattı"ya çıkan libero, 51 defa da millî formayı terletmişti. 1959'da futbol topunu bırakan Happel, ne zaman teknik adamlığa soyunmuştu, bir efsane de böylece yazılmaya başlanmıştı.

Rapid'de Robert Körner'in yardımcısı olarak futbolun başka bir mutfağıyla tanışıyordu. Kazanılan şampiyonluklar, kupa kesmiyor, işçilerin takımı Avrupa'da da döktürüyordu. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final gören camia, yolu Viyana'dan geçmiş Bela Guttmann'ın Benfica'sına boyun eğmişti. Yardımcılıktan sıkılan Happel, Hollanda'da da birinci adamlığa terfi ediyordu.

İlk durak Den Haag

İlk durağı ADO Den Haag'dı teknik adamın. Daha ilk idmanında sıkı tutmuştu işleri. Tevatüre göre Nuh Tufanı'nı anımsatan koşullarda antrenmana çıkmak istemeyen oyuncularını kısa sürede ikna etmişti. Bir meşrubat kutusunu köşeye yerleştiren yılların tecrübesi, uzaklardan onu vurduğunda oyunculara dönmüş ve aynısını yapanın duşa gidebileceğini söylemişti.

Çok kısa bir sürede hocalarının pres ve hücum futbolu anlayışını kabul eden Happel'in talebeleri giderek güçleniyordu. Sahada basılmadık yer bırakmayan oyuncuların kondisyonu devamlı iyileşiyor, rakiplere kendi tarzları dikte ettiriliyordu. Sahada çok konuşmayan ve sadece "galibiyet" demesiyle ünlenen futbol adamının kankası Max Merkel ise onu Beethoven'a benzetiyordu. Hasat zamanı geliyordu.

Ligde tutunmaya çalışan küçük ADO'ya çağ atlatan futbol adamı, üç defa Hollanda Kupası'nda final gördüyse de bir türlü zafer gelmemişti. Şeytanın bacağını 1968'de kıran Happel ve şürekâsı, Rinus Michels önderliğinde total futbol manifestosunu yazmaya hazırlanan Ajax'ı 2-1 devirerek kupayı kaldırmıştı. Uluslararası hukukçu olmadığına göre, Adalet Divanı'nın bulunduğu şehrin kendisine dar geleceği aşikârdı.


Feyenoord'la tarih yazdı

1968'de Hollanda'nın liman kenti Rotterdam'a taşınmıştı Happel. Elinde hem daha fazla imkân vardı hem de çok daha iyi bir takım. Schalke'den vatandaşı Franz Hasil'i getiren Avusturyalı, kendisi gibi Rapidli olan çocuğun golleriyle daha da büyümüştü. Ertesi yıl ligi kazanan takım, 1971'de tarih yazmıştı. Şampiyon Kulüpler Kupası'nda zafere yürüyen Feyenoord, Milan'ı elemiş, finalde de Celtic'i İsveçli Ove Kindvall'in uzatmalarındaki golüyle devirmişti.

Kıtalararası Kupa'da Avrupa'yı temsil eden Hollanda ekibi, Estudiantes'i aşarak yine mutlu sona ulamıştı. Buenos Aires'te 2-2 biten maçta dönemin en iyi orta saha oyuncularından Willem van Hanegem ile İsveçli Kindvall fileleri havalandırmıştı, Veron'un babası Juan Ramon da gol atanlar arasında anılmıştı. Solari'nin amcasından unutulmaz hoca Carlos Bilardo'ya pek çok tanıdığın sahne aldığı Estudiantes, De Kuip'teki rövanşta van Daele'ye mani olamamıştı.

Hollanda'da yine şampiyonluğa ulaşan Happel, Cruyff'un sürüklediği Ajax'la raks etmiş, takımı hiçbir zaman ikinciliğin altına inmemişti. "Burada çok şeyler yaşadık, artık bırakıyorum. Bu kadar zaferle disiplin biter, arkadaşlık başlar. Herkes beraber acı çeker, ağlar, güler ve kazanır. Bu uzun sürmemelidir" diyerek Feyenoord'a veda eden futbol adamı, Endülüs'ün yolunu tutmuştu.

İkinci kümeden aldığı Real Betis'i Birinci Lig'e çıkaran Avusturyalı, bir sonraki sezonunda takımı neredeyse UEFA Kupası'na götürecekti. İspanya'da kök salar diye beklenirken, gittiği Brugge'de yine Avrupa futbolunun zirvesine çıkacaktı.

Dünya Kupası finali

Belçika'da üst üste üç defa şampiyonluğa ulaşan mavi-siyahlılar, 1976 yılının UEFA Kupası finalinde Liverpool'a boyun eğiyordu. Bu yolda da Lyon, Ipswich Town, Roma, Milan derken sonradan çalıştıracağı Hamburg'un bileği bükülüyordu. Ertesi sene Belçika'da kupa bırakmayan Brugge, 1978'de bu sefer Şampiyon Kulüpler Kupası'nda finale çıkıyordu. Yine Liverpool'a kaybeden Happel, yıllarını geçirdiği Hollanda'nın davetini kabul ederek 1978 Dünya Kupası için Arjantin'in yolunu tutuyordu.

İskoçya'yı gol averajıyla geride bırakan Portakallar, Almanya, İtalya ve Avusturya'ya nanik yapmış, finale çıkmıştı. Vatandaşlarını üzen Happel, ev sahibi karşısında ağlamıştı. Normal süresi 1-1 biten maçın son anlarında Rensenbrink'in şutu direğe takılırken, uzatmalarda gelen gollerle Kempes ve şürekâsı zafere ulaşmıştı.

Hollanda'ya dönüşte Kraliçe tarafından bekletilmeye dayanamayan Happel'in kumarhaneye gitmek için acelesi vardı. Şaka bir tarafa küçük prense bunu söyleyen futbol adamı uzunca bir tatili müteakip iki yıllığına gittiği Belçika'da Standart Liege ile kupa kazanacak, ardından Almanya'nın yolunu tutacaktı…

Hamburg Dede

Almanya'daki ilk sezonunda Hamburg'u şampiyonluğa taşıyarak birçoklarını şaşırtan Avusturyalı hoca, camiaya aynı yıl UEFA Kupası finali heyecanını da yaşatmıştı. Göteborg'a yenilen Alman ekibi, 1983'te rüya görüyordu. Bundesliga'da tahtını kimseye kaptırmayan liman kenti, Avrupa'nın en büyüğü oluyordu.

Atina Olimpiyat Stadı'nda oynanan Kupa 1'in finalinde Juventus'u, bugünün Alman futboluna damgasını vuran Felix Magath'ın golüyle deviren Hamburg, tarihinin en büyük başarısına imza atıyordu. Happel'in adı ise iki farklı takımla en büyük kupayı kazanan ilk teknik adam olarak tarihe yazılıyordu. Onun açtığı yoldan da Ottmar Hitzfeld ile Jose Mourinho geliyor; iki farklı takımla Kupa 1'i kaldıranların sayısı, 2010'da Inter, Bayern Münih'i yıktığında üçe çıkıyordu.

Bu zaferlerin ardından 1984'te Almanya Kupası'nın ilk turunda amatör Geislingen'e elenen Hamburg'da 1987'ye kadar kalan Avusturyalı, son sezonunda gelen Almanya Kupası ile komşuya veda etmişti. Altı yıl kaldığı şehirden ayrılırken torunlarının kendisine "Hamburg Dede" diye takıldığını söylemişti.

Bir sonraki durağı Tirol'dü. Kristalin müseccel markası Swarovski'nin sponsorluğunda altı yıl süren hükümranlıkta o da döktürmüştü. Swarowski Tirol, Happel ile iki şampiyonluğa ulaşırken, bir kere de kupa sevinci yaşamıştı. 1992'te devrim yapmaya gittiği Avusturya Millî Takımı'nda sadece 11 ay çalışabilen futbol adamı, 14 Kasım 1992'de akciğer kanserinden son nefesini vermişti.

"Antrenman yerine cenazeye gitsek..."

4 Mart 2009'dan 13 Eylül 2011'e kadar Avusturya Millî Takımı'nı çalıştıran eski öğrencisi Didi Constantini'nin hocasının cenazesiyle ilgili anlattığı, belki de her şeyi özetliyor. Almanya maçına hazırlanan futbolculara federasyon kiliseye gidip gitmek istemediklerini sormuş. Constantini, "İdman yapalım" demiş; "Eğer kiliseye gitsek, dirilir ve bize kızardı!"

Talebeleri büyük bir sürprize imza atıyor ve Almanya ile golsüz berabere kalıyordu. Kulübede duran şapkası belki de takımı harika yönetmişti. Anısına şapkasının yanına bırakılan gülse birçok futbolseverin gözpınarlarına baskı yapmıştı.

21 yaşındayken 1946'da Rapid'de tattığı ilk şampiyonluktan, 1990'da Tirol'deki son zaferine nerdeyse yarım asır futbol sahalarında süren bir destanın adıydı Happel. Şnitzel diyarından çıkıp milyonları peşinden sürükleyen oyunda bir başka Avusturyalı bu kadar belirleyici olmamıştı. Sadece kazandırdığı zaferler değildi ününün esbab-ı mucibesi. Kışın güneşi açtırırdı, yazın kar yağdırırdı. Yarattığı mucizeler bir tarafa, hakikaten basınla böyle konuşurdu futbol filozofu.

Sahada konuştu

Çok kelime kullanmayı sevmezdi. Bir kere onunla konuşmak istediğini söyleyen Hansi Müller'le ilgili olarak, "Eğer konuşmak isteseydik, evlere giden pazarlamacı olurduk. Benim sadece futbolculara ihtiyacım var" diyen büyük usta, yaşarken Devlet Başkanı Franz Vranitzky tarafından taltif edilmişti. Vefatından sonra Prater Stadı'na adı verilen Happel, Avusturya'da yüzyılın teknik direktörü seçilmişti.

1-0'dan çok 5-4'e inandığını her fırsatta dile getiren, adam markajının "sahada 11 eşeğin durmasına neden olduğunu" iddia eden kurt hoca, adeta bir tilki kurnazlığındaydı. Hakkında Netzer'in söylediği sözler, birçok şeyi anlatıyor: "O her oyuncudan ne beklediğini sessiz bir şekilde anlatırdı. Kelimeler kullanmazdı. Konuşmazdı. Ancak onun idman taktikleri oyuncuların kanına işlerdi."