Nazilli'de yetişip 16 yaşında geldiği Beşiktaş'ta umut vaat eden oyunculardan birisi oldu. Henüz 18 yaşını doldurmadan A takımla resmi maça çıkmayı başaran genç sağ kanat oyuncusu, özellikle süratiyle dikkat çekiyor. 2010 yılından bu yana U16'dan U20'ye kadar Genç Millî Takımlarda forma giyen başarılı forvet, daha fazla oynama şansı bulmak amacıyla kiralık olarak gittiği Turgutluspor'da U20 Dünya Kupası finallerinin hayalini kuruyor.
Röportaj: Selim Şakarcan
Öncelikle seni biraz daha tanıyarak başlayalım. Kendinden ve ailenden bahseder misin?
27 Kasım 1994'te Aydın Nazilli'de doğdum. Dokuz yaşında bir kız kardeşim var. Babam serbest meslek sahibi, annem ise ev hanımı. Ailem hâlâ Nazilli'de yaşıyor. Ben 5 sene önce İstanbul'a geldim.
Soyadın konusunda bir karmaşa var. Doğrusunu senden öğrenebilir miyiz?
Aslında soyadım "Arı" ama ailem zamanında Almanya'da yaşadığı için orada kimliğe "Ari" olarak geçmiş ve öyle kalmış. Resmi olarak "Ari" olmasına rağmen Beşiktaş'ta beni Kadir Arı olarak bildikleri, tanıdıkları için ben de formamın arkasına "Kadir Arı" diye yazdırmıştım.
Bugünlere gelmende sana kimlerin katkısı oldu?
Elbette antrenörlerimin, arkadaşlarımın bana katkıları çok oldu ama başta futbol olmak üzere bir çok konuda ailemin desteğini unutamam. Özellikle de babamın... Hani derler ya, "Babam zamanında elimden tutsaydı, futbolcu olurdum" diye. Babam sağ olsun, benim elimden tuttu ve futbolcu oldum. Aslında daha oldum diyemem ama en azından olma yolunda çok yol kat ettim. Buradan babama bir kere daha çok teşekkür ediyorum. Antrenörlerimden ise Pamukspor'daki hocalarım Erol Çinkaya ve Kadir Mutlu ile Beşiktaş'tan Haluk Duranoğlu Hocamın bana çok önemli katkıları oldu.
Futbola olan ilgin, sevgin nasıl başladı?
5-6 yaşlarımda evdeki çoraplardan top yapıp oynarmışım. Babaannem bana çoraplarla futbol oynadığım için çok kızıyormuş. Küçük yaşlarımdan beri futbola meraklıydım. Babam Beşiktaşlıydı ve futbol oynamamı çok istiyordu. Ben de küçüklüğümden beri futbolcu olmayı, Beşiktaş'ta oynamayı arzuluyordum. Şimdi de hayallerimi gerçekleştirdim diyebilirim.
Peki ilk hangi kulüpte ve nasıl başladın?
İlkokulda bahçede top oynardık. Yine bir gün bahçede top oynadıktan sonra derse giderken, camdan bizi izleyen beden eğitimi hocamız çağırdı ve "Kadir seni bir kulübe yazdırayım mı?" diye sordu. Ben de "İsterim ama babam izin verirse" cevabını verdim. Bunun üzerine hocam babamla konuştu. Babam da kulüpte oynamamı istiyormuş zaten. 9 yaşımda Nazilli Pamukspor diye bir amatör kulüpte futbola başladım. İlk başta seçmelere girdim. Seçmelerde başarılı olduktan sonra da lisansım çıktı. Nazilli Pamukspor'da kendimi geliştirdim. 2006 yılında Danone Kupası'na katıldım. Herkes büyük kulüplerden seçilirken ben Nazilli Pamukspor'dan seçilmiştim bu kupaya.
Çocukluğundaki hayallerin nelerdi? O dönemde hayran olduğun oyuncular var mıydı?
Tam futbola başladığım yıllarda İlhan Mansız, Beşiktaş'ta oynuyordu. Ben de İlhan Mansız hayranıydım. Başlarda sadece eğlenmek için futbol oynasam da daha sonra hep futbolcu olmak istedim. Her zaman bunun hayalini kurdum. Bir başka hayran olduğum oyuncu da Cristiano Ronaldo'ydu. Ronaldo Nike krampon giyiyordu. Ben de bu yüzden hep Nike kramponla futbol oynamayı hayal ediyordum. Şimdi de Nike sponsorum oldu. Yani iki hayalimi de gerçekleştirdim diyebilirim. Hem futbolcu oldum hem de istediğim kramponla futbol oynuyorum (gülüyor).
Pamukspor'dan Beşiktaş'a transferin nasıl gerçekleşti?
Danone Kupası sonrası İstanbul'dan ve başta İzmir olmak üzere Ege bölgesindeki kulüplerden teklifler geldi. Ailece Beşiktaş'ı tercih ettik. Beşiktaş'taki ilk seçmeler hava çok sıcak olduğu için ertelenmişti. Daha sonra tekrar gittim. Henüz 5 dakika oynamıştım ki Yemen Ekşioğlu beni kenara çağırdı. Yanında Haluk Duranoğlu Hocam da vardı. "Kötü mü oynadım?" acaba diye düşünerek yanlarına gittim. Babamı sordular. Babam gelince, "Oğlunuzu Nevzat Demir Tesisleri'ne götürüyoruz" dediler. Ben de ağlamaya başladım. Çok sevinmiş ve duygulanmıştım. O günden sonra Beşiktaş maceram başladı. 2008 yılından itibaren Beşiktaş'ın oyuncusuyum.
Kendini futbolcu olarak nasıl anlatırsın?
İnsanın kendini anlatması, özellikle olumlu yönlerini söylemesi pek kolay değil ama en çok geliştirmem gereken yönüm, kuvvetsizliğim. Kuvvetlenmek için çalışmam lâzım. Bunun için ekstra antrenmanlar yapıyorum.
Uzun süre Beşiktaş'ın A2 takımında oynadın. A takıma ilk olarak ne zaman alındın?
Evet, uzun zamandır A2 takımında oynuyordum. Hep kendimden büyüklerle oynadım. Aynı zamanda hem Tayfur Hoca hem de Carvalhal dönemlerinde zaman zaman A takımla antrenmanlara çıkıyordum. Bu sezon ise Samet Hoca ile sezon başında hazırlık kampına katıldım. Kamp benim açımdan iyi geçti ve Ocak transferine kadar A takım kadrosunda yer almaya devam ettim. İki Türkiye Kupası, bir de Süper Lig maçında oynadım.
Çocukluğundan beri hayalini kurduğun Beşiktaş formasını giymek nasıl bir duyguydu?
Müthiş bir duygu. Özellikle İnönü Stadı'nda oynadığımız Türkiye Kupası maçında çok heyecanlıydım. İnönü Stadı'nda Beşiktaş forması giydiğim için çok mutlu olsam da aynı zamanda benim için hayal kırıklığı da olmuştu. Çünkü çok heyecanlı olduğum için istediğim oyunu sahaya yansıtamamış, kendimi gösterememiştim. Ayaklarım titriyordu.
Devre arasında kiralık olarak Turgutluspor'a transfer oldun. Oynayarak daha fazla tecrübe kazanmak adına bu transferi sen mi istedin?
Beşiktaş'ta yeterince forma şansı bulamıyordun. Hocalarımın, büyüklerimin tavsiyeleri üzerine babamla bir karar verdik. Oynayabileceğim bir kulübe gitmem gerektiğini düşündük. Aslında Süper Lig ve 1. Lig'den de teklifler vardı ama düzenli olarak oynamamın çok önemli olduğunu düşündüm. Daha fazla forma şansı bulacağım Turgutluspor'un benim için doğru tercih olacağına karar verdik.
Turgutlu'da günlerin nasıl geçiyor? Nazillili olduğun için alışma konusunda sıkıntı çekmemişsindir.
Evet, alışma konusunda sıkıntım yok. Turgutlu'da her şey yolunda. Ancak lig tecrübesinin çok farklı olduğunu anladım burada. Her geçen gün tecrübe kazanıyorum, daha çok alışıyorum. İkinci Lig de olsa düzenli olarak A takımda oynamak farklı bir tecrübe.
Sezon sonunda Turgutluspor'la kiralık sözleşmen sona erecek. Gelecek sezon için hedefin nedir?
İlk hedefim Turgutluspor'da başarılı olup Beşiktaş'a en iyi şekilde geri dönmek. Gelecek sezon da Beşiktaş'ta devam etmek istiyorum. Tabii her şey istediğim gibi olmayabilir. Devam edemezsem de yine kiralık olarak ya da bonservisimle oynayabileceğim bir kulübe gitmek isterim.
Millî Takım kariyerine bakarsak, U20 Millî Takımı'na kadar yükseldin. İlk millî maçın ne zamandı ve o günkü duyguların nelerdi?
İlk maçımı U16 Millî Takımı ile Ukrayna'ya karşı oynamıştım. Ege Kupası maçıydı, Manisa'da oynanıyordu. Hatta ilk maçımda ilk golümü de atmıştım. Turnuva Ege bölgesinde oynandığı için de ayrı bir heyecan duyuyordum. Çok iyi bir turnuva geçirmiştim ve kendime güvenim artmıştı. Ege Kupası'nda oynadığım maçların bana çok katkısı olmuştu.
Son 3 senedir Genç Millî Takımlarda oynamaya devam ediyorsun. Bugüne kadar Millî Takım'la büyük bir turnuvaya, Avrupa Şampiyonası finallerine katılamasanız da her yıl Amerika'da düzenlenen Nike Friendlies Turnuvası'nda 2010 yılında şampiyon oldunuz.
Evet, U17 Millî Takımı ile Avrupa Şampiyonası elit turunda elenmiştik. Ancak ev sahibi ABD, Güney Kore ve Brezilya'nın katıldığı Nike Friendlies Turnuvası'nda şampiyon olmuştuk. Amerika ve Güney Kore'yi yenip, Brezilya ile 0-0 berabere kalmıştık. Özellikle Brezilya maçı çok heyecanlı geçmişti.
Şimdi önümüzde ülkemizde düzenlenecek U20 Dünya Kupası var. Dünya Kupası senin için ne ifade ediyor?
Ciddi anlamda futbola başladığımdan beri en büyük hayallerimden biri de Dünya Kupası'nda oynamaktı. Her futbolcu gibi benim de en büyük hedeflerimden biri. İnşallah ben de bu kadroda yer alıp hedefimi gerçekleştirmek istiyorum. Tüm takım arkadaşlarımla beraber iyi bir hazırlık dönemi geçirip Dünya Kupası'nda başarılı olmak istiyoruz. Kupanın ülkemizde düzenlenecek olması da bizi daha fazla motive ediyor. Maçlarımızı ciddi bir taraftar desteğiyle oynayacağımızdan eminim.
Takım olarak dünya kupasındaki hedefiniz nedir?
Öncelikle çok iyi bir hazırlık dönemi geçirip iyi bir takım olmalıyız. Özellikle grup maçlarımızı oynayacağımız Trabzon ve Rize'de çok iyi bir taraftar desteği ile gruptan çıkacağımıza inanıyorum. Hem kendimize güvenimiz hem de taraftar desteği arttıkça iyi bir hava yakalayarak yarı final hatta finale kadar çıkacağımızı düşünüyorum.
Kariyerinde unutamadığın maçın var mı?
İngiltere'de katıldığımız bir turnuvada Portekiz'le oynadığımız maçı unutamam. Maç 2-1 mağlubiyetimizle devam ederken oyuna girmiştim. Bir asist yapıp bir de gol atmıştım ve maçı 3-2 kazanmıştık. Takım olarak çok sevinmiştik. Ben de hem gol atıp hem de asist yaparak galibiyete katkı sağladığım için daha fazla sevinmiştim.
Futbol dışında kalan vaktini nasıl değerlendiriyorsun?
Her gün antrenman ya da maçımız oluyor. Haftada bir gün iznimiz olduğunda da arkadaşlarımla vakit geçiriyorum. Ailen Nazilli'de olduğu için genelde arkadaşlarımla görüşüyorum.