İki defa çapraz bağlarını koparmasına rağmen A Millî Takımımızın geniş kadrosunda vazgeçilmez oyunculardan biri. Ufak tefek fiziğine karşılık sahada bir enerji ve güç deposu gibi mücadele ediyor. Yüksek performansını hiperaktif olmasına bağlıyor ve içindeki hevesi, "Topu görünce çok mutlu oluyorum. O topun peşinde hep koşasım geliyor. Heyecanımı yitirmedim. Bu gücüm de sanırım beni hep A Millî Takım'a taşıyor" sözleriyle anlatıyor.
Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan
Başlarken seni ve aileni biraz tanıyalım istiyorum...
İzmit'te 23 Şubat 2002'de doğdum. Annem Aslıhan ev hanımı, babam Tamer tersaneden emekli. İki kız, iki erkek olmak üzere dört kardeşiz. Bir ablam, ikiz erkek kardeşim ve 14 yaşında bir de küçük kardeşim var. Ablam Aydın'da futbol antrenörlüğü yapıyor, ikizim Kıbrıs'ta yazılım mühendisliği okuyor.
Futboldan önce nasıl bir çocukluk geçirdin?Futboldan öncem yok diyebilirim. Mahallede erkeklerle birlikte top oynayarak büyüdüm. Okuldaki süreçte top bulamadığımızda kâğıttan top yapıp oynardık. Genç yaşımda da okulda top oynamamdan ötürü bir hocam beni keşfetti.
"Ablam antrenör" dedin. Futbolla tanışman ve futbolu sevmen ablan sayesinde mi oldu?
Dediğim gibi aslında ben futbol oynamaya sokakta başladım. Ama ablamdan da bana futbol sevgisi geçmedi değil. Çünkü ablamın da izinden gidiyordum. Futboldan önce basketbol oynadım. Boyumun uzaması için her yolu denedim (gülüyor). Voleybol da oynadım. Baktım çok oyuncu değiştiriyorlar ve sıra bana gelmiyor, bıraktım. Basketbolda ise futboldaki zevki alamadım ve nihayetinde futbola döndüm. Ablam da spora atletizmle başlamıştı. Sonra bir hocası onu keşfediyor ve "Senden futbolcu olur" diyor. Bu sayede futbola geçti. Derince Belediye'de oynuyordu.
Derince Belediye kadın futbolcu üretimiyle ünlü bir kulübümüz. Gülbin Hız ve Hilal Başkol da oradan çıkmıştı.
Evet, ablam da onlarla aynı dönemde oynadı. Ben onların top toplayıcılığını yapıyordum. Sonra ben de Derince Belediye'nin altyapısına girdim. Aynı hocayla başka takımlarda devam ettim.
Bu arada okul hayatını nasıl sürdürdün?
İzmit'te doğdum, Gölcük'te yaşadım. İlkokul ve ortaokul aynı okuldaydı. Lise de Gölcük'teydi. Şimdi Nişantaşı Üniversitesi'nde antrenörlük okuyorum ve dördüncü sınıf öğrencisiyim.
Sendeki futbol yeteneğini keşfeden hocan kimdi?
Hasan Alemdaroğlu Hocamla aynı okuldaymışım. Kadın futsal takımı açmak istiyorlarmış. Hoca da beni erkeklerle futbol oynarken görmüş ve "Takımı bu kızın üzerinden kuracağız" demiş. Bana, "Kendine takım arkadaşı bul" dedi. Ben de kızları futbola teşvik etmeye çalıştım. Bunun için gidip aileleri ile görüştüm ve onlara bu işin avantajlarını anlattım. Aileler bana güvendiği için kızlarını emanet ediyorlardı. Onları evlerinden alıyordum. Antrenmanlara beraber gidip geliyorduk.
İzmit bölgesinin bu kadar kadın futbolcu çıkarmasını neye bağlıyorsun? Millî Takım seviyesinde İzmit'ten çok sayıda kadın oyuncu var.
En büyük etken bence hoca… Hepimizle çok uğraştı. Hepimiz aynı hocadan çıktık. Altyapıya çok önem veriyordu. Millî Takım hocalarıyla iletişimi de çok iyiydi. Diğer kulüplere nazaran daha fazla göz önündeydik.
Futsaldan başladıktan sonra futbol hayatın nasıl gelişti?
O süreçte bir kulüpte oynamıyordum. Hocalar beni futsalda keşfetti. Futsal takımıyla Türkiye şampiyonu ve dünya ikincisi olduk. Türkiye şampiyonu olduğumuz dönemde U15 Millî Takımı'na çağırıldım ve Suat Okyar - Begüm Üresin yönetiminde Moldova'daki turnuvaya gittim. Bu süreçte Necla Hocam da beni keşfetmiş. Hatta Suat Hoca, benden bahsedip "Çok iyi bir oyuncu buldum" dediğinde Necla Hoca da ona "Ben de çok iyi bir oyuncu buldum" demiş. Sonra ikisinin de bahsettiği o oyuncunun ben olduğum ortaya çıkmış.
Millî Takım'a ilk davet edilişini hatırlıyor musun?
Çok mutlu olduk tabiî. Bu davet öncesinde Ülker Futbol Köyleri organizasyonuna katılmıştım. İlk olarak orada Millî Takım'ı hissettim. Balıkesir'deki futbol köyüne katılmıştım. Ben top sektiremiyordum, futsaldan geldiğim için sadece burun vuruşu vardı bende (gülüyor). Önümdeki Birgül Sadıkoğlu ise sağ ayağıyla 200, sol ayağıyla 200 sektiriyordu. Ona, "Kızım sen yorma kendini, biz anladık seni" dediler. Ben de çok çalıştım orada. Ardından 50 kişilik bir kamp daha oldu, ona da gittim. O kamptan da çıkınca U15 Millî Takımı oldu.
Futsaldaki dünya ikinciliğini biraz açar mısın?
Dünya Şampiyonası İsrail'deydi. Brezilya ile final maçı oynadık ama ikinci olabildik. Kadromuz biraz eksikti. Sadece iki yedek oyuncumuz vardı. Maç başladı, 15'inci saniyede golü yedik. Brezilya beş kişiyi çıkartıyor, diğer beş kişiyi oyuna sokuyordu. Bizde ise değiştirilebilecek oyuncu yoktu. Finali 5-1 kaybettik ama sonuçta dünya ikincisi olduk.
Futbol kariyerinin başında yaşadığın şanssızlıklar da var değil mi?
Kocaeli'de Harb-İş takımında oynuyordum. Aynı takım daha sonra Kocaeli Bayan Futbol Takımı oldu. U17'de orada oynadım ve ardından ALG Spor'a gittim. Pandemi sürecini ve depremi Gaziantep'te yaşadım. Pandemi öncesinde çapraz bağım kopmuştu. İyileşme sürecimde ALG, Trabzonspor ve Ataşehir'den teklifler almışım. ALG çok ısrarcı olunca ben de onları tercih ettim. Pandemide yarım sezonluk bir lig oynayacaktık. Turnuva Antalya'daydı. O sezon Beşiktaş şampiyon oldu. O süreçte biraz zorlandım açıkçası. Takım değiştirmeyi düşündüm ama hoca değişikliği olunca kaldım ve ALG ile şampiyonluk yaşadım. Gaziantep'te oynadığım dönemde büyük depremi de yaşadım. Hakkari deplasmanına otobüsle gitmiştik. Maç kardan iki saat ertelendiği için dönüşte duş almaya dahi vakit bulamadan yola çıkmıştık. Diyarbakır'da yemek yiyip yola çıktığımız sırada deprem olmuş. Biz depremi yolda yaşadığımız için hissetmedik. Apartta kalan takım arkadaşlarımızı alıp tekrar yola koyulduk. Otobüste battaniye ve yastıklarımız vardı. İki gün otobüste kaldık ancak mazot bitti. Alacak yer de yok. Spor salonlarını gezdik, oralarda yattık. Paran var ama ekmek alacak yer yok. Çok zor bir durumdu. Necla Hocamız bizimle iletişime geçti ve Riva'da yer ayarladı. Otobüsle İstanbul'a gelip bir gün Riva'da kaldıktan sonra evlerimize dağıldık.
ALG'den sonra nasıl devam ettin?
Beşiktaş'a geldim ama ilk sezonumda yine çapraz bağım koptu. Bir sezon oynamadım. Şu an kulübümde ikinci sezonumdayım ve bir sıkıntım yok çok şükür.
Sen bu sıkıntıları yaşarken kadın futbolu da çok ilerledi. Bu süreçle ilgili neler söylemek istersin?
Futbolculara ödenen meblağlar bir anda yükseldi ama benim bu dönemde sakatlanmam maddî ve manevî kayıplara yol açtı. Hayal ettiğim şeyleri yapamadım. Şu anda sağlığım yerinde şükür. Önümüzdeki dönemde kayıplarımı telafi etmeyi bekliyorum.
Çok güçlü bir karaktersin. İki kez çapraz bağını kopartıp hâlen A Millî Takım'a gelebiliyorsun. Bu açıdan bakınca nasıl yorum yaparsın?
Sakatlık kafada oluşan ve orada biten bir şey... Dönülmeyen bir sakatlık yok. Ben sakatlanmadan önce bizim takımda üç kişi çapraz bağını kopardı. Ben de kendi kendime, "Neden dönemiyorlar. Nedir bu böyle?" diye merak ettim. Sordum, soruşturdum. Çok merak ettim ve başıma geldi. Psikolojimi iyi tutarak dönmeye çalıştım. O süreçler çok zor oluyor gerçekten. İnsan, hayatın tozpembe olmadığını görüyor. Yanında çok insan var sanıyorsun ama bir kişi bile yok yanında. Kendinle baş başa kaldığında psikolojini ne kadar güçlü tutarsan, o kadar iyi dönersin…
Çok neşeli bir insansın. Bu kadar neşeli olmanın sakatlıktan çabuk dönmene etkisi var mı?
Kesinlikle var. Biliyorsunuz ki ben çok gülerim. Karalar da bağlıyorum bazen ama üzüntüyü de bir yere kadar yaşıyorum. Çukura düşmeden, oradan çıkman gerekiyor.
Beşiktaş'ta nasıl bir ortam buldun?
ALG'de çok huzurluydum. Maddiyat hiçbir zaman huzurdan ön planda değil bende. Önce huzura bakıyorum. Huzurlu olamayacaksam durmam asla. ALG'de çok huzurluydum. Gideceğim kulüp böyle bir kulüp olmalıydı. Beşiktaş da böyle… Aile ortamı var. Çok mutluyum bu konuda.
Kadın futbolunu hiç izlemeyen biri ilk baktığı zaman senden bu performansın çıkacağını asla tahmin edemez. Minyon bir oyuncusun ama sahada içinden bambaşka birisi çıkıyor. Bu güçlü performansı nasıl değerlendiriyorsun?
Bu gücümün farkında değilim. Ama biraz hiperaktif olduğum için bu performansın çıkıyor olması normal sanırım. İnsanların bana ilk bakınca bu gücün çıkacağını tahmin edememeleri çok normal. Topu görünce çok mutlu oluyorum. Topu görünce dayanamıyorum. O topun peşinde hep koşasım geliyor. Heyecanımı yitirmedim. Bu gücüm de sanırım beni hep A Millî Takım'a taşıyor.
Kadınlar Süper Ligi'ndeki rekabeti nasıl değerlendiriyorsun?
Yabancı transferler ligin kalitesini yukarı çekiyor. Onlar ne kadar iyiyse biz de o kadar yukarı çıkıyoruz. Rakiplerin iyi oyuncuları bizim de gelişmemizi sağlıyor. Onlarla oynaya oynaya Millî Takım'da diğer rakiplere karşı hazır geliyoruz.
A Millî Takımımızın çok hızlı sıçraması konusunda neler söylersin?
Bu süreçte bizi birbirimize bağlayan şey kesinlikle bayrağımız… Necla Hocamızın yaptığı çalışmalar ve konuşmalarla da takım kendisine inanmaya başladı. Neler yapabileceğimize inandık. Bizi buna inandıran Necla Hoca. Bence en başta inanç geliyor. Birbirimize olan güvenimiz de yüksek. Ligde ne yaşanırsa yaşansın buraya hiçbir şekilde taşınmıyor. Bir amaç uğruna buradayız hepimiz. Bu amaç doğrultusunda herkes birbirine saygı duyuyor.
Kariyer hedefini anlatır mısın?
Barcelona, kariyerimin zirvesi olur. Orada oynamayı çok isterim ama tabiî oraya çıkan merdivenlerde yanlış bir adım atmak istemiyorum. Daha genç gidebilirdim ama sakatlıklardan ötürü gidemedim. Nasibe inanan bir insanım ve nasibimi bekliyorum. Yükselişi yakalayayım ve kendime geleyim istiyorum. Bir şeyleri düzelterek yürümek istedim. Kariyer planlamasında basamak basamak gitmek istedim. Dört büyük kulüpten birisindeyim. Daha sonra neresi olur, bunu düşünüyorum. Barcelona'ya giden yolda hangi takımları seçmem gerektiğini düşünüyorum. İngilizce ve İspanyolca öğrenmem gerekiyor. Kulübümüzde İngilizce dersi veriliyor ve ben de katılıyorum. İngilizcemi ilerletmem gerekiyor. Arda Güler de Birgül Sadıkoğlu da bana ilham veriyor. Nerelere çıkabileceğimizi onlar sayesinde görüyoruz. Onları gördükçe Barcelona'nın hayalini kurmaya başlıyorum.
En çok beğendiğin sporcular kimler?
En çok beğendiğim oyuncu Cristiano Ronaldo. Onu örnek alıyorum. Onun önüne geçebilecek bir oyuncu da göremiyorum.
Kendinde eksik bulduğun yönler var mı? Geliştirmek için neler yapıyorsun?
Futbol değişiyor. Futbol değiştikçe bir eksiğim ortaya çıkıyor. Taktik değişiyor, hocalar değişiyor. Ayak uydurmaya çalışıyorum ama bir taraftan bir eksik çıkıyor. Bazı hocalar çok bindirdiğim zaman, "Bindirme" diyor. Bazısı, "Neden bindirmiyorsun?" diyor. Her türlü bir eksik çıkıyor (gülüyor).
Türk kadın futbolunun yakın dönemdeki geleceğini nasıl görüyorsun?
Altyapılarımızdan çok daha fazla oyuncu çıkarsa daha da ileri gidebiliriz. Bizde o inanç olduğu sürece yapamazsın denilen her şeyi yapabiliriz. Daha da ilerleyeceğimizi düşünüyorum. Dört sene önce Necla Hoca ile başladığımızda çok eksiğimiz vardı. Bugün dar alanda çok iyi paslar yapıyoruz. Çok yol kat ettik. Daha da iyi olacağımızı düşünüyorum.
Antrenörlük yapan ablanla futbol üzerine neler konuşuyorsunuz?
Ablam Ayça Tekmen de geçmişte Millî Takım'a gelmiş bir oyuncu. Bir aileden, iki A millî oyuncu çıktık. Ablam antrenör olduğu için beni anlıyor ama bir yere kadar. "Ece sen de bu tarafı anlamıyorsun" diyor. Çok fazla konuşamıyoruz bu nedenle… O mavi görüyor, ben beyaz görüyorum. Küçük kardeşim de futbol okulunda ama bilemiyoruz tabiî ne olur… İkizim de oynadı bir ara ama devam etmedi.
En yakın arkadaşın Kezban Tağ… Bu uyum nasıl ortaya çıkıyor?
Zıt karakterleriz, o yüzden uyumluyuz. Aynı karakter olsak bu kadar anlaşamazdık. Kezban abla sinirlenince kaçıyorum, sakinleşince yanına gidiyorum. Zor zamanlarda birbirimizi çok destekledik. Yapboz burada birleşti. ALG'ye gittiğimde Kezban abla oradaydı. Çok sıcakkanlıydı. Pandemi sürecinde çok yakın değildik ama sakatlık sürecinde beraber olduk. O yüzden bu kadar iyi arkadaşız. Abla kardeşiz. "Ahretlik Ablam" diye kayıtlı telefonumda.