TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Fatma Şahin: "Kadın Futbolunun Altın Çağını Yaşıyorum" 1.07.2024
Fatma Şahin: "Kadın Futbolunun Altın Çağını Yaşıyorum"
Türk kadın futbolunun en tecrübeli isimlerinden birisi. Konak Belediyespor'la üç, Beşiktaş'la da iki lig şampiyonluğu yaşadı. Geçtiğimiz sezon Beylerbeyi'nin kalesini koruyan millî file bekçisi ile 20 yılı bulan kariyerini ve kadın futbolunun gelişimini konuştuk.

Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan

Ligimizin en tecrübeli oyuncularından birisin. Bu sezonu Beylerbeyi'nde geçirdin. Öncelikle Beylerbeyi'ne nasıl transfer oldun?

Beşiktaş'ta beş sezon oynadıktan sonra geçen yaz ailemin yanında antrenörle çalıştım. Her sezon başı hedeflerim var. Sürekli gelmeyi istediğim bir Millî Takım var. 33 yaşımı bitirdim ve belli bir kariyere sahibim. Beni örnek alan küçük kardeşlerim var. Her sezona iyi başlamalıyım. Güzel şeyler yapmak için hazırlanmalıyım. Millî Takım için her zaman iyi olmam gerekiyor. Burada en iyi şekilde ülkemi temsil etmeliyim. Ben çalışırken Beylerbeyi'nden teklif geldi. Kulüp Başkanımız Sayın Tahir Kıran son iki sezondur kadın futboluna çok değerli yatırımlar yapıyor. Kıran ailesine çok teşekkür etmek istiyorum. Beylerbeyi ile de bu teklifin ardından yaptığımız görüşmede anlaştım.

Peki, geride kalan sezonu nasıl değerlendirirsin?

Birçok kişiyi şaşırttık. Son altı haftaya kadar şampiyonluk yarışının içindeydik Geride bıraktığımız sezonu beşinci sırada bitirdik. Bireysel olarak çok iyi bir sezon geçirdim. Geçen sezon Millî Takım'a gelemiyordum. Bu sezon Beylerbeyi'nde performans olarak da yükselişe geçtim ve Millî Takım'a geri döndüm. Bu da benim için inanılmaz mutluluk.

Türkiye'deki kadın futbolunun gelişimini an be an yaşadın. Bu yükselişi nasıl yorumluyorsun?

Ben kadın futbolunun cefasını da çektim, sefasını da sürüyorum. Dediğiniz gibi yukarıya doğru ivmelenmeye başladı bu oyun… Çok daha iyisi de olacak. Kendi adıma kadın futbolunun altın çağını yaşıyorum. Bunun için çok mutluyum. Önceden medya desteği inanılmaz azdı. Sponsor desteği azdı. En önemli unsur büyük takımların kadın futbol takımlarına girmesi oldu. Bu konuda öncü olan Beşiktaş'a tekrar teşekkür etmek istiyorum. Kadın futbolunun yükselişiyle ilgili Beşiktaş'ın yaptığı katkılar, diğer kulüplere olan çağrıları çok önemliydi. Beşiktaş en alt ligden başlayıp Süper Lig'e çıktı. Ancak diğer büyük kulüplerin Süper Lig'den başlamasını hem kabul etti hem de teşvik etti. Bu sayede seviye yükseldi. Özellikle Necla Güngör Kıragası geldikten sonra Kadın Millî Takımı'nda görmediğimiz şeyler oldu. Ekip büyüdü. Biz büyük bir ekip olduk. Sponsor desteğinin önü açıldı. Medyada her platformda yer almaya başladık. Kadın futbolunun öneminden herkes bahseder oldu. Anadolu'nun birçok yerinde maç yapmak, kız futbol köylerinin oluşturulması gibi etkenler kadın futbolunun gelişiminde önemli rol oynadı. Buradan da Necla Hocama tekrar teşekkür ediyorum. Bu işten sadece futbolcu olarak para kazanmayacağız. İlerleyen dönemlerde oyunun içinde kalacağız. Şu an antrenör belgelerimi tamamlıyorum. Ya teknik direktör olacağım ya da kaleci antrenörü olacağım. Şu an ana odaklıyım. Kulüp ve Millî Takım kariyerime odaklıyım. Ama ilerleyen zamanlarda sahanın içinde kalmak istiyorum. Bu konuda da bize bu yolu açtığı için Necla Hocama gerçekten çok teşekkür ediyorum.

Alanya'daki Portekiz maçına geri dönmek istiyorum. Orada Portekiz'le berabere kalınca bir eşik kırıldı aslında… O beraberlik altın gibi bir beraberlikti. Ve takım sonrasında kendisini yukarı çekti. Millî Takımımız adım adım yükseldi. Bunu sen nasıl anlatırsın?

Bence tamamen takım olmakla ilgili bir şey… Buraya en elit oyuncular geliyor. Türkiye'de oluşan bir elit oyuncu iskeleti var zaten. Takıma gelen oluyor, bir kamp sonra performansı düşük olan gelemiyor. Öyle bir sistem oluşturdu ki Necla Hocam… Önceden geldiğimizde bir hedefimiz yoktu. Yine Türkiye'yi temsilen geliyorduk ama bize doğru yolu göstermiyorlardı. Ama şu an kampa girince ilk toplantımız hedeflerimizle ilgili oluyor. Hoca bazı şeyleri anlatırken bize çok güzel hayaller kurdurtuyor. Bize gerçekçi hayaller kurdurtuyor. Ulaşabileceğimiz hayaller kurunca takımca tüylerimiz diken diken oluyor. Diyoruz ki, "Evet bu hayale ulaşabiliriz…" Ve o hedef doğrultusunda ilerliyoruz. Bir önceki Millî Takım'la şu anki Millî Takım arasındaki temel fark bu. Hedefe gideceğimizi biliyoruz. Bu zamana kadar gerçekleşen başarıların bununla alâkası var. C Ligi'nden yenilgisiz ve hiç gol yemeden çıktık ya biz… Bununla ilgili C Ligi'ndeki ilk maçtan önce toplandığımız ilk kampta, ilk toplantıda hocamız, "Evet hanımlar; şu an C Ligi'ndeyiz. Rakiplerimiz bunlar. Ve bizim hedefimiz şunlar. 1- Yenilgisiz çıkmak. 2- Hiç gol yemeden çıkmak." Ve diğer hedefleri söyledi hoca…

Bu iki hedef net olarak konuşuldu öyle mi?

Evet, hocamız net olarak bunu söyledi. Bu hedef önümüze kondu. Bunu biz rastgele yapmadık. Olayın güzelliği burada. Hocamı örnek alıyorum. Gerçekten sistemli bir şekilde gidiyor. Kadın futbolunda koşu verilerini ilk olarak Kadın A Millî Takım ve Beşiktaş kullandı o zamanlar. Burada örnek olundu. Bir sistem oluşturuldu. Sistemin oluşması bizi yukarıya doğru ivmelendirdi. Bize bir değer veriliyor. Sponsor desteği ve olanaklar genişletiliyor. Bunların olması bizi gerçekten çok motive ediyor. Hocanın bize verdiği değeri görüyoruz. Kadınlar daha duygusaldır mâlûm… Olumlu olarak etkilendik ve başarı geldi.

Sizin üç yıl önceki durumunuzla bugünkü durumunuz arasında çok fark var. Bugün herkes kendisine daha çok bakıyor, yemeğine, uykusuna daha çok dikkat ediyor. Artık gerçek birer profesyonelsiniz.

Evet, bunun nedeni hedefler… Necla Hoca geldi ve hedefleri koydu. Artık ilk toplantımızın hedefler olacağını biliyorum. Necla Hocam bize neler istediğini söyleyecek. Bu maçı nasıl kazanabileceğimizi anlatacak. Rakip analizleri buna göre yapılacak. Ben artık biliyorum ilk toplantıda ne olacağını. Sadece benim hoşuma gitmiyor bu aslında. Diğer arkadaşlarımın da hoşuna gidiyor. Hedefsiz yola çıkınca nereye gittiğin belli olmuyor. Ama hedefin varsa o doğrultuda ilerliyorsun. Hedef koyulması çok önemli. Hoca bunu başardı bence. Adım adım başardıktan sonra daha fazla motive oluyoruz. Sonraki hedefi bekliyoruz.

Kadın futbolunu dört sene sonra nerede görüyorsun?

Mücadele ettiğimiz ülkeler, kadın futboluna çok önem veren ülkeler… Bizlerden önce kadın futboluna destek vermişler ve aramızda inanılmaz bir makas var. Ama buna rağmen kısa sürede onlarla başa baş mücadele eden bir takım hâline geldik. Galibiyet ya da yenilgiden bahsetmiyorum. Mücadele boyutunu atladık. Kendi imkânlarımızla, kendi geldiğimiz noktayla o makası kapattık. İsviçre maçında bile kazanabileceğimiz anlar oldu. Ama onlar bizden daha tecrübeli ve fizikleri daha yüksek. Biraz bundan kaybettik ama başa baş mücadele ettik. Sonuç istemediğimiz gibi oldu ama ona rağmen hocamız bizi tebrik etti, "Biz çok iyi işler başaracağız. Grubun ilk maçı önemli değil. Sizlere inanıyorum. Bazı yollara gidecek hayallerimiz var. Bunları başaracağız. Size güveniyorum" dedi. Biz böyle bir ekibiz. Oynayan ya da oynamayan diye bir şey yok. Burası Türk Millî Takımı… Macaristan maçını 1-0 geriden gelerek kazandık. İkinci maçımızda üç puanı aldık. Bizim çok güzel hayallerimiz var. Kendimize bir rota oluşturduk. Avrupa Şampiyonası olmasa da en azından play-off bileti alacağımıza inanıyoruz. Burada alsak da alamasak da durdurulamaz bir yukarıya giden ivme var. Önceden görmezden geliniyordu kadın futbolu. Şimdi görmezden gelinemez… Mızrak artık çuvala sığmıyor. TFF'nin çok büyük desteği var ve bunun için teşekkür ediyoruz. Dört sene sonra çok daha iyi bir yerde olacağımızı düşünüyorum.

Kadın - erkek Türk oyuncusu çok yetenekli. Bunu artık çok net görüyoruz. Rakipler daha antrene olmuş olabilir ama öz yetenekte biz gözle görülür şekilde daha öndeyiz. Bunu nasıl yorumluyorsun?

İşin ucunda Türk Bayrağı varsa daha içten oynuyoruz. Bu formayı giydiğin an sadece kendini düşünmüyorsun. Kocaman bir ülke var arkanda. Bunu düşünüyorsun. Biz tarihte nasıl biliniyoruz? Çılgın Türkler! 2008'de Semih Şentürk'ün attığı golde de çılgındık. Geriden gelip kazanmasını biliyorduk. Bizim kanımızda bu var. Pes etmeyi sevmiyoruz. Millî bayrak altındaysak hepimiz bunu çok istiyoruz. İyi bir jenerasyon tutturduk. Takımda büyükler var, orta yaşlılar var, gençler var. Çok iyi bir sentez olmuş durumda. Giren, çıkan ve burada olan kim varsa tek bir düşünce var; zafer… Tek düşünce bu bayrağı olabildiğince yukarı taşımak. En yakın tarih Macaristan maçı… 1-0 geriden geldik ve maçı kazandık. Bundan sonra da bu şekilde olacaktır.

Futboldan uzaklaşmak istediğinde ne yaparsın? Hobilerin neler?

Araba kullanmayı çok seviyorum. Araba kullanırken müzik dinlemeyi çok seviyorum. İşle ev arasını bazen uzatırım bu yüzden. Araba kullanmak bana terapi gibi geliyor. Kendi aracımı kendim yıkamayı çok seviyorum. İnanılmaz bir terapi… Bazen hayatım sıkıntılı bir döneme girdiğinde arabamı yıkıyorum ve kuş gibi oluyorum. Film izlemeyi, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Tek başıma kalmayı da çok seviyorum. Bu çok güzel bir şey. Kendi muhakemeni yapıyorsun. Olumlu ve olumsuz eleştiri yapma fırsatı buluyorsun. Boş bulduğum vakitlerde İzmir'e ailemin yanına gidiyorum.

Fobilerin?

Karanlıktan korkuyorum. Korku filmi izleyemem. 1999 depremine yakalanmıştık ve o günden sonra bende bunlar kalıcı hâle geldi. O tarihten beri hâla korkuyorum. İzmir depremine de yakalandım. Orada da bir şeyler hortladı. Deprem Türkiye gerçeği ama beni çok korkutuyor.

Yenilince ne hissediyorsun?

Çok hırslı bir oyuncuyum. Yenilmeyi hazmedemiyorum. Beylerbeyi'ne geldiğimde de ligde tutunmaya çalışacağımızı sanıyordu insanlar. Başkanla konuştum, "Tek başıma yapamam ama şampiyonluğu zorlamak istiyorum. Herkesi bu şekilde kamçılayacağım. Hedef istiyorum" dedim. Dışarıda gazozuna da oynuyorsam kazanmak isterim. Yalnız kaldığımda muhakememi yapıyorum. Birkaç gün üzülüyorum belki ama sonra yine ayağa kalkıyorum. Mağlubiyetler tabiî ki üzüyor. Kaleciyim, mevkiim sebebiyle arkamda açığımı kapatacak üç direkten başka kimse yok. Hata yapınca asla hatada kalmamak gerek. Üçüncü dakikada gol yediysen 87 dakika daha var… Düşmemelisin, yıkılmamalısın… Hata olmasa futbolun güzelliği olmaz.

Kız çocuklarına nasıl örnek oluyorsun? Öğretmensin, öğrencilerini nasıl yönlendiriyorsun?

Bir okula yeni atandıysam ben onlara soruyorum, onlar bana soruyor. Derken futbolcu olduğumu öğreniyorlar. Herkes şaşkın bir şekilde bakıyor. Çocuklar şaşırıyor. Kız çocukları bir sonraki hafta fotoğraflarımla gelmişler… Güzel bir galibiyet almışım mesela 1 ay sonra… Nöbetçiysem, "Hocam nasıl yendiniz… O topu nasıl çıkardınız" şeklinde konuşmalar oluyor. Beni takip ediyorlar. Devamında da, "Hocam futbol oynamak istiyorum, ne yapmalıyım?" gibi sorularla karşılaşıyorum. Yönlendirmeler de yapıyorum. Çocuk hangi branşa yatkınsa kesinlikle oraya yönlendiriyorum. Sağı, solu arıyorum. Ayrılmama rağmen Beşiktaş'a yönlendirdiğim çocuklar oldu. Bu beni çok mutlu ediyor açıkçası… Sosyal medyadan yazan çok oluyor. Olabildiğince cevap vermeye çalışıyorum.

Örnek aldığın kaleci var mı?

Şu an hoca oldu ama Volkan Demirel… Beni saha içindeki liderliği sebebiyle kendisine benzetiyorlar. Fiziksel özelliklerimi, saha içindeki duruşumu, performansımı kendisine benzetiyorlar. Volkan Demirel hayranıyım. Futbol hayatım boyunca onun röportajlarını izledim. Onun kurtarışlarını izledim ve inceledim. Şu an Avrupa'da birçok kaleciyi örnek alıyorum. Bir kişiden ziyade her başarılı kalecinin en iyi özelliğini almaya çalışıyorum. Mesela Bayern Münih'teki Neuer'in ve Real Madrid'teki Courtois'nın karşı karşıya pozisyonlarda bloklama özellikleri var. Bunu çok takip ediyorum.  Videolarını çok izliyor ve kendime örnek alıyorum. Barcelona'dan Ter Stegen, Atletico'dan Jan Oblak, City'den Ederson… Kendilerine has özellikleri var. Bunları örnek alıyorum. Bir kaleciden ziyade bütün yetenekli kalecilerin özelliklerini almaya çalışıyorum. Ama tabiî Volkan Demirel'i çocukluğumdan beri örnek alıyorum.

Benim unuttuğum, senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Bizler burada futbolculuk misyonumuzu tamamlayıp yarın belki antrenör olacağız ve kadın futboluna hizmet edeceğiz. Şu an küçük yaştaki çocuklar için bir şeyler söylemek istiyorum. Hiçbir zaman pes etmesinler. Önlerine engeller çıkacaktır ama asla bırakmasınlar. Her daim çalışmaya devam etsinler. Fatma ablaları gibi devam etsinler. Bir sonrakinde kazanabilirler. Hiçbir olumsuzluk onları yıldırmasın. Onlar bayrağı bizden alıp dalgalandıracaklar ve en yükseğe çıkartacaklar.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız