Deniz Yılmaz, Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü U17 Genç Milli Takımımızın yıldızlarından biri. Zaten o dönemdeki çıkışıyla Ulm'den Bayern Münih'e transfer oldu. Ancak yaşadığı sakatlıklar nedeniyle kendisini yeterince gösteremedi. İyileştikten sonra çıktığı son 5 maçta 4 gol kaydederek Bayern A takımına yükselecekler kategorisine girdi. Artık U19 Takımımızda yer alıyor ve ay-yıldızlı formayı giydiğinde tüylerinin diken diken olduğunu söylüyor. O bir santrfor ama Genç Milli Takım'da orta sahada oynuyor. Futbola kaleci olarak başlamış, reddettiği Alman Genç Milli Takımı'na ise defans oyuncusu olarak davet edilmiş.
Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü U17 Takımımızın oyuncularından birisin. Bu başarıların ardından Ulm'den Bayern Münih'e sıçradın. Bu transfer sırasında seni takip eden, isteyen kimdi?
Bayern Münih'in Genç Takımlarının başındaki Werner Kern bana geldi, durumumu sordu ve transfer teklifinde bulundu. "Gel kulübümüzü bir gör, ortam hoşuna giderse seni aramızda görmek isteriz" dedi.
Nesini göreceksin ki, koskoca Bayern Münih işte.
Tamam, Bayern ama bu işte en önemli şey arkadaşlarınla ve antrenörünle iyi geçinmek. Elbette Bayern'in ismi var diye herkes oraya gitmek ister, ancak benim açımdan önemli olan huzur duyabileceğim bir ortam bulabilmek. Sonuçta Münih'e gittim, kulübü, tesisleri, antrenörleri ve oyuncuları gördüm. Her şey hoşuma gitti ve Bayern Münih'te oynamaya karar verdim.
Sakatlıklar yüzünden geride kaldım
O günden bu yana iki sezon geçti. Bayern'de aradığını bulduğunu, sana yeterince şans verildiğini düşünüyor musun?
Aradığımı bulamadım çünkü çok ciddi sakatlıklar geçirdim. Önce dizimden sonra da fıtıktan iki ameliyat geçirdim. Dünya Şampiyonası'nın hemen ardından gelen bu sakatlıklar yüzünden 8 ay hiç oynayamadım. Yeni yeni toparlanıyorum. 3 aydır kendime geldim. Son beş maça çıktım ve dört gol attım. Sözleşmem de bitiyor. Ama sanırım gösterdiğim bu performansla sözleşme yenileyeceğim ve önümüzdeki sezon Bayern Münih'in A takım kadrosunda yer alacağım.
Kendini A takımda oynayabilecek düzeyde görüyor musun? Çünkü senin oynadığın mevkide Salihamidziç gibi önemli bir oyuncu forma giyiyor.
Siz beni Milli Takım'da orta sahanın sağ kanadında seyrettiğiniz için böyle söylüyorsunuz ama aslında benim mevkiim santrfor. Makaay, Pizzaro gibi oyuncularla rekabet edeceğim. Elbette başlangıçta ilk onbirde oynayacağım diye bir hedefim yok. Ama kendimi göstereceğimden ve kadroya gireceğimden eminim. Mesela Schalke'de de benim durumumda bir oyuncu var, Mesut Özdil. Hocası onu tutuyor ve oynatıyor. Neden ben de Mesut gibi şans bulamayayım?
Kalbim "Türkiye" dedi
Ama unutmamak lazım, Mesut Alman vatandaşı olmayı tercih etti. Alman Genç Milli Takımı'nda oynuyor.
Evet, onun böyle bir avantajı var. Çünkü Türklere karşı gerçekten bir ayrımcılık yapılıyor. Eğer ben Alman Milli Takımı'nda oynamayı seçseydim Bayern'de de direkt oynayacağımdan emindim. Ama benim kalbim Türkiye diyor ve Almanya için oynamam mümkün değil.
Almanya'dan böyle bir teklif almış mıydın?
Türkiye'yi seçmeden önce teklif aldım. Almanya'da bölge karmalarının katıldığı bir turnuvada oynadım. Bizim antrenörümüz beni defansta oynattı ve "Turnuvanın en iyi oyuncususun" dedi. Ama benim defansta oynamam mümkün değildi. Böyle bir şeyi kabul edemezdim. Ardından Alman vatandaşlığına geçmemi istediler. O sırada cevap vermedim. Eve gittiğimde anneme "Alman Milli Takımı'ndan ararlarsa benim Türkiye'yi seçtiğimi söyle" dedim. Zaten o sırada Türk Milli Takımı'ndan gelen teklifi kabul ettim. Ben Türkiye'ye geldiğimde Almanlar aramış, annem de "Oğlum Türkiye'yi seçti" cevabını vermiş.
Şu sakatlandığın devreye dönelim. Geçirdiğin ameliyatlar sırasında kulübün seninle yeterince ilgilendi mi?
İlgilendi. İki ameliyatımda da beni en iyi doktorlara gönderdiler, tüm masraflarımı da karşıladılar.
Mehmet Scholl Türk asıllı bir oyuncu ve Bayern'de de birliktesiniz. Seninle ilgileniyor mu? Onun desteğini görüyor musun?
Bazen A takımdan oyuncular da bizimle antrenmana çıkıyor. Mehmet Scholl'la da bir kez antrenman yaptım. Gerçekten çok iyi bir insan, zaten takımdaki tüm oyuncular iyi karaktere sahip. Bizlere yardım ediyorlar. Pozisyon pozisyon ne yapmamız gerektiğini anlatıyorlar. Onlarla ağabey-kardeş ilişkisi yaşıyoruz.
Allah bana yetenek vermiş
Kendinde eksik gördüğün ve beğendiğin yönler neler?
Düşünüyorum da aklıma bir eksiklik gelmiyor. Allah bana yetenek vermiş. Kendimden bir şikâyetim yok.
Bulunduğun mevkide hangi oyuncuları beğeniyorsun?
Van Nistelrooy'u, Makaay'ı, Drogba'yı, Hargreaves'i beğeniyorum.
Ama Hargreaves bir forvet oyuncusu değil.
Evet ama ben de bazen o pozisyonda oynuyorum. Forvetin arkasında oyun kurucu olarak da görev yapabiliyorum.
Daha önce defansta da oynadığını söyledin. Her yerin adamı mısın yani? Neredeyse "Kalecilik de yaparım" diyeceksin.
(Gülüyor) Zaten futbola kaleci olarak başlamıştım. İki-üç sezon kalecilik yaptım. Antrenörüm "Seni bir de önde oynatalım" dedi. O zaman bozulmuştum, "Beni beğenmiyor musunuz hocam, topları tutuyorum ya" dedim. "Deneme yapmak istiyoruz" cevabını vererek beni ikna etti. İlk denememde 8 gol atınca o da şaşırdı, "Hayatta bir daha kaleye geçmeyeceksin. Sen yerini buldun" dedi.
Peki, şimdi memnun musun bu değişiklikten?
Memnunum. Forvette de orta sahada da oynadığım için memnunum. Aslında antrenörüm beni nereye koyarsa koysun orada oynarım, zaten buna mecburum.
Türkiye Ligi'nden beğendiğin oyuncular var mı?
Tümer'i çok beğeniyorum. Tuncay'ın stili çok hoşuma gidiyor. İbrahim Toraman da beğendiğim oyunculardan biri.
İbrahim Toraman'ın da senin mevkiinle hiç ilgisi yok bu arada.
Evet, ama oynadığı futbol hoşuma gidiyor. Bir de ben her mevkiin oyuncularını büyük bir dikkatle takip ederim. Kim bilir belki ileride antrenörüm bana "Defansta oynayacaksın" der. Eğer buna hazır değilsem ne yapacağımı bilemem. Bu nedenle kendimi her pozisyonda oynayacakmış gibi yetiştirmeye çalışıyorum. Zaten Bayern'de santrfor oynuyorum, ama Milli Takım'a gelince hocam bana "Orta sahada oyna" diyor. Belki Bayern'in A takımına çıktığımda antrenörüm defansta oynamamı isteyecek.
Orduspor'u tutuyorum
Türkiye'de tuttuğun bir takım var mı?
Almanya'da dört büyük takımın taraftarları arasında rekabet yüzünden çok kavga çıkıyor. Bu nedenle ben de memleketimin takımını, Orduspor'u tutuyorum. O zaman kavga olmuyor. Ama bütün ailem Beşiktaşlı.
Memleketine gidip geliyor musun?
Çok fazla gidip gelmedim, sadece bir-iki kez. Ama fındık bahçelerinin bulunduğu çok güzel bir yer.
İnternette senin iki sezon önce Beşiktaş'a geldiğini ve denendiğini okumuştum.
Beşiktaş'ta denenen bir Deniz Yılmaz var ama o ben değilim. Almanya'da bir Deniz Yılmaz daha var. O Deniz'in bir dönem Konyaspor'a transfer olduğunu da duymuştum. Ama ben hiçbir Türk takımında denenmedim.
Almanya'da ayrımcılık var
Bayern'de takım içinde arkadaşlarınla ilişkilerin nasıl?
İyi ama ayrımcılık da var doğrusu. Mesela Milli Takım'da oynadığım ve kendimi oyuna yüzde yüz verdiğim için antrenörüm beni tutuyor. Bu da bazı oyuncuların kıskançlık duygularını kabartıyor. Öyle şeyler oluyor ki, gol atarım diye pas vermek istemeyenler bile çıkıyor.
Irk ayrımcılığına maruz kaldığını düşünüyor musun?
Yüzüme karşı kimse bana bir şey söylemedi. Zaten ben de onlara uyum sağlamaya çalışıyorum. Eğer Türk kimliğimi öne çıkararak sivrilirsem rahatsızlık verilebileceğini hissediyorum. Bu nedenle sadece işimi yapmaya çalışıyorum.
Bu noktaya gelmeni sağlayan en önemli antrenör kim?
Ulm'deki antrenörüm Niko benim için çok önemliydi. Aslında Ulm'deki bütün antrenörlerimi saymam gerekir. Çünkü beni bu noktaya onlar getirdi. Bayern Münih'te oynuyorsam onların sayesinde. B takımda oynarken A takımın turnuvalarına çıkardılar, beni sürekli vitrinde tuttular.
Türkler, muktedir olması açısından Bayern'e çok sıcak bakmaz. Sen transfer olmadan önce Bayern sempatizanı mıydın?
Kulübümü seviyorum tabii. Zaten tutmak zorundayım. Madem burada oynuyorum, Bayern'i tutuyorum.
Türk Milli Takımı ciddiye alınan bir takım
A Milli Takım'ın geldiği noktayı nerede görüyorsun?
Dünya Kupası'nda üçüncü olduktan sonra Türkiye kendisine önemli bir yer edindi. Almanya'da oynayan Türk oyuncuların kalitesi sayesinde de Türkiye artık çok ciddiye alınan bir takım. Turkcell Süper Lig de dünyanın önemli oyuncularının seve seve geldiği bir düzeye yükseldi.
Peki, diyelim ki Türkiye'deki büyük takımlardan bir teklif alsan ve bu arada Almanya'dan bu sezon lige çıkan Karlsruhe de seni istese, hangisini tercih edersin?
Her zaman "Türkiye'de ileride oynamayı düşünüyorum" diyorum. Almanya'da daha önce Türkiye'de oynamış arkadaşlar buradan hiç de olumlu söz etmiyor. Mesela üç maç gol attığında göklere çıkarıldıklarından, iki-üç maç gol atamayınca da gönderildiklerinden bahsediyorlar. Türkiye'de maddi şartların iyi olduğunu biliyorum ama her şeyden önemlisi moral.
Bu olumsuzluklara rağmen bundan sonraki hedeflerinin arasında Türkiye'de oynamak var mı?
Kesinlikle var. Ama dediğim gibi ileride. Kim ne derse desin başkalarının sözüne çok fazla kulak asmam. Eğer böyle bir durum ortaya çıkarsa kendim gelip bakarım, incelerim. Aslında şu anda da Türkiye'den çok teklif geliyor ama ben bu aşamada düşünmüyorum.
Yani önce Deniz Yılmaz olarak Almanya'da bir kariyer yapmak, ondan sonra Türkiye'ye gelmek istiyorsun.
Avrupa ve Dünya Şampiyonası'ndaki performansımdan sonra Türkiye'de ismim duyuldu aslında. Üstelik burada tutulacağımı da düşünüyorum. Almanya'daki gibi bir ayrımcılığa maruz kalmam. Sonuçta Almanya'da Türk olarak görülüyorum. İnşallah bir gün Türkiye'ye geldiğimde Alman muamelesi görmem. O zaman ben nereye gideyim, nerede oynayayım? Ortada kalırım. (Gülüyor)
Milli formayı giyince tüylerim diken diken oluyor
Milli Takım'ın forvetlerine baktığımızda oldukça fazla ve kaliteli isimler görüyoruz. Sen de oraya aday bir oyuncu olarak kendi şansını nasıl değerlendiriyorsun?
Ben burada hangi mevkide oynayacağım bilmiyorum. O noktaya geldiğimde belki de Fatih Terim Hocamız bana başka bir mevkide görev verir. Ama eğer forvet olarak görev verirse büyük bir avantajım olduğunu düşünüyorum. Çünkü Milli Takım formasını giydiğim zaman kendimi yüzde yüz veriyorum. Milli Takım için oynamak başka bir his. Kulüp takımında da elinden geleni yaparsın ama asla Milli Takım'daki gibi olmaz. Bayern Münih için oynuyorsun ama kendini kalpten veremiyorsun. Kulüp senin işyerin çünkü. Ama milli formayı giyince maça çıkmadan önce tüylerim diken diken oluyor. Yendiğin zaman da bambaşka duygular hissediyorsun.
Galatasaray'la Fenerbahçe arasındaki maçta yaşananları gördün. Bundesliga'da pek şahit olmadığımız olaylar yaşandı. Sen nasıl değerlendiriyorsun bunları?
Çok kötü bir şey. İki Türk takımının birbirine neden böyle yaptığını anlayamıyorum. Kim şampiyon olursa olur. Bunun için takım olarak mücadele edersin. Seyircinin yapabileceği bir şey yoktur. Yenilen takımın seyircisi de yenilmiş sayılır ve gidip evinde oturur. Kavga edip de maçı mı kazanacaksın? Hakeme gidip, "Biz bunları dövdük, maçı kazandık" mı diyeceksin? Bunları görünce insanın morali bozuluyor. Almanya'daki çevrem de bana bu örnekleri göstererek "Türkiye'ye gidip de ne yapacaksın, kafana şişe atacaklar" diyor zaten. Ben onları pek dinlemesem de bu manzaralar moralimi bozuyor.
Futbolun dışında nelerden hoşlanırsın, müzikle aran nasıl mesela?
Babam saz çalar. Ben de bir ara öğrenmek istemiştim. Ancak babamın aldığı sazı çalmak isterken bütün tellerini kopardım. İbrahim Tatlıses'i, Orhan Gencebay'ı, Ferdi Tayfur'u dinlerim. R&B de dinlerim ama Türk şarkıları daha duygusal. İnsan aşık olduğu zaman bu şarkılar daha çok hoşuna gidiyor.
Aşık olduğun biri var galiba.
Bir kız arkadaşım var, İranlı. Çok kitap okuyor. Kendi ülkesiyle ilgili bana çok şey anlatıyor. Öyle yapınca ben de ülkemle ilgili kitaplar okuyorum ve ona karşılık veriyorum. Ben de ona Atatürk'ü anlatıyorum. Şimdilik Almanca anlaşıyoruz ama ikimiz de birbirimizin dilini öğrenmeye çalışıyoruz.
En iyi eleştirmenim babam
Ailenin sana verdiği desteğin futbolcu olmandaki rolü ne kadar?
Ailemin desteğiyle bu noktaya geldim. Bütün çevrem beni yukarıya doğru itti. Mesela babam benim en iyi eleştirmenimdir. Hep gerçekleri söyler. Bazen "Bugün iyi oynamadın, şunları şunları eksik yaptın" der. Ben de kendimi sadece antrenörüme değil, herkese beğendirmek için oynuyorum ve eleştirileri en aza indirmeye uğraşıyorum. Bunun için yüzde yüz performans sergilemeye çalışıyorum.
Ailenle mi yaşıyorsun?
Hayır, ailem Ulm'de yaşıyor, ben Münih'te. Orada bir evim var. Ama ailemle sürekli görüşmeye çalışıyorum. Dört kardeşiz. Bir ablam, bir kız, bir de erkek kardeşim var.
Araban var mı?
Audi marka bir otomobilim var. Audi kulübün sponsorluğunu yaptığı için futbolculara otomobil tahsis ediyor. Daha büyük arabaları almak için daha fazla çalışmam gerekiyor.