TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Yusuf Şimşek: "Serbest kaldım, kendimi buldum" 29.02.2008
Yusuf Şimşek: "Serbest kaldım, kendimi buldum"

Giderek makine düzeninde oynanan futbola özel yetenekleriyle keyif katan ustalardan birisi o. Özel yaşamındaki iniş-çıkışlar nedeniyle Fenerbahçe'de ayağına gelen fırsatı tepse de Denizlispor'da ikinci baharını yaşıyor. Öyle ki, Milli Takım şansını bile 32 yaşında yeşil-siyahlı formayla buldu. Performansındaki yükselişi evlenip çoluk-çocuk sahibi olmasının yanında sahada serbest bırakılmasına ve yeteneklerini sergileme fırsatı bulmasına bağlıyor.

Röportaj: Barış Tarık Mutlu

Futbol hayatın oldukça iniş çıkışlı. Kısaca anlatır mısın formasını giydiğin takımları?

15 yaşında Antalya'nın Demre ilçesinde amatör kümede başladım futbola. 17 yaşında Kemerspor'a geldim. 19 yaşımda profesyonel oldum. Bir yıl daha Kemerspor'da oynayıp, Denizlispor'a geçtim. 4 sezon da Denizlispor forması giyip, Fenerbahçe'ye transfer oldum. İyi ya da kötü 3.5 yıl kadar Fenerbahçe'ye hizmet ettim. Fenerbahçe'den de yarım dönem Gaziantepspor'a kiralık gittim. Sezon sonu geri dönüp tekrar Ankaraspor'a kiralık verildim. Ankaraspor'dan da ayrılmak durumunda kalıp Akçaabat Sebatspor'a geçtim. Diğer takımlarda kiralıktım ancak Fenerbahçe, Akçaabat Sebatspor'a bonservisimle vermiş beni. Bunu sezon sonunda öğrendim. Bonservisimi alıp tekrar Denizlispor'a geçtim. Üç sezondur da Denizlispor forması giyiyorum.

Fenerbahçe senin futbol geçmişinde önemli bir yer tutuyor.

1999-2000 yılında Fenerbahçe ile görüştüm ve anlaştım. Sezon sonunda da Aziz Yıldırım'la görüşüp imzamı attım. O sezon şampiyonluk yaşadık. Sözleşmem bittiğinde Beşiktaş gibi büyük takımlardan teklifler vardı. Aziz Yıldırım aradı ve "Seninle devam etmek istiyoruz, gelip boş mukaveleye imza atar mısın?" dedi. Ben de seve seve atabileceğimi belirttim ve sözleşmeyi imzaladım. Fenerbahçe, gençliğimden bu yana tuttuğum, sempati duyduğum takımdı zaten. Orada oynamaktan hep mutluluk duydum.

Neler yaşadın Fenerbahçe'de oynarken? Bu kadar sevdiğin ve oynamak istediğin takımdan neden ayrıldın?

Fenerbahçe'ye gidince ortamı daha iyi görüyorsun, büyüklüğünü daha çok hissediyorsun. Orada iyi ve kötü günler geçirdim. Teknik adamlarla problemlerim oldu. Üç ay kadar hiç oynamadım. Sezon başında Daum geldi ve benimle çalışmak istediğini söyledi. Ama Daum'la yarım dönem çalışma şansı buldum. Bana göre en iyi hocalardan birisi. Üç-dört defa "Gitmek istiyorum" dememe rağmen, bana hiçbir zaman "Git" demedi. Hatta "Seninle şampiyonluk kupasını kaldırmak istiyorum" diyordu sürekli. Ama ben hep ilk onbirde oynamak istediğim için Gaziantepspor'a gittim.

Fenerbahçe'den ayrılışını "Hayatımdaki en büyük hatalardan biri" diye tanımlıyorsun.

İnsan kaybettiği şeylerin değerini sonradan anlıyor. Fenerbahçe'de yaşadıklarım her futbolcunun yaşaması gereken güzel şeylerdi. Bir problemim yoktu ama daha çok oynamak istediğim için ayrıldım. Ancak Anadolu kulüplerinde oynamakla, Fenerbahçe gibi büyük bir takımda oynamak arasında büyük farklar var. Hem maddi hem de manevi olarak çok fark var. Bunları gördüm.

Büyük takımın havası bambaşka

Büyük takımda oynamakla Anadolu takımında oynamak arasında ne gibi farklar gördün?

Anadolu takımlarında kazanacağın parayla Fenerbahçe'de kazanacağın para arasında dağlar kadar fark var. Anadolu'da sadece yerel basında yer alıyorsun, büyük takımlarda oynayınca ulusal basında yer alıyorsun. Taraftar bakımından sadece bir kentin taraftarı sizi tanıyor, destekliyor. Ama örneğin Fenerbahçe tüm ülkede müthiş bir taraftar kitlesine sahip. Bunun gibi çok farklar var. Futbolcunun motivasyonunu yüzde yüz etkiliyor. Bence bütün genç ve yetenekli arkadaşlar çok çalışıp, Fenerbahçe, Galatasaray veya Beşiktaş gibi büyük takımlarda oynamayı hedeflemeli, o atmosferi solumalı.

Tecrübeli bir oyuncu olarak geçmişteki hatalarından çıkardığın dersler neler?

Hatalarımız oldu tabii, olmadı değil. Ama gençliğin verdiği heyecanla bu hataların hata olduğunun farkında olamıyorsun. Benim de gece hayatım vardı. Biraz abarttım, işin ucunu kaçırdım açıkçası. Ama evlenince kendimi topladım. Bir aile kurup, çocuğum da olduktan sonra hayatım daha da düzeldi. Ve devamında futbol hayatımda çok güzel günlerim oldu. 32 yaşından sonra Milli Takım'a çağırıldım.

Bu anlamda genç futbolculara ne söyleyebilirsin?

Futbol ömrü aslında çok uzun değil. Bu kısa sürede kazanabildiğimiz kadar çok kazanıp kesemizi doldurmak gerekiyor. Futbolcu ağabeylerimizin dediği gibi, futbol hayatımız bitince paraya daha çok ihtiyacımız olacak. 32 yaşındayım ve hâlâ kesemi daha çok doldurmak için uğraşıyorum. Bir de her genç futbolcuya bir an önce evlenmelerini tavsiye ederim. İnsan hayatında çocuk da çok önemli. Hayata bakışınız değişiyor.

Denizlispor'a dönüşün nasıl oldu peki?

Denizlispor zaten tanıdığım, oynadığım takımdı. Oradaki insanlarla iyi ilişkiler kurmuştum. Denizlispor'dan teklif gelince hemen kabul ettim. İlk geldiğimde belirli bir süre forma şansı bulamadım. Yedinci haftadan sonra oynamaya başladım. Bu sırada takımda teknik adam değişikliği oldu. Giray Bulak gitti, yerine Nurullah Sağlam geldi. Ben de takım kaptanı oldum. Hep söylerim, Denizlispor'da ortam her zaman çok güzeldir. Takımdaki tüm futbolcular, kişilik olarak da Denizlispor'un yapısına uygun insanlar. Buradan giden oyuncular da hep geri dönmeye çalışıyor zaten.

Denizli kentinden destek bekliyoruz

Denizli halkından yeterli desteği görüyor musunuz?

Gerçekten bazı sıkıntılar yaşıyoruz. Teknik ekibimiz olsun, futbolcular olsun üzerine düşen fedakârlığı sonuna kadar yapıyor. Artık herkesin elini taşın altına sokması lâzım. Denizli'nin ileri gelenleri, iş adamları, belediye başkanımız, valimiz… Denizlispor ne Ali'nin ne Veli'nin takımı. Denizlispor Denizli'nin takımı. Hep birlikte lâyık olduğu yere getirmemiz gerekir. Takımın başarısının turizmimize de tekstilimize de katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Takım olarak eksikleriniz neler?

Takım olarak eksiğimiz yok. Birbirini tamamlayan bir ekibiz. Canını dişine takıp, takıma her şeyimizi vermeye çalışıyoruz. Sadece paralarımız zamanında yatarsa daha da iyi olur. Çünkü keyif için değil, para için oynuyoruz. Maddi destek olmasa da elimizden geleni yapıyoruz. Yöneticilerimiz de ellerinden geleni yapıyor, bunun da bilincindeyiz. Ancak belli bir noktadan sonra işler tıkanıyor.

Kaptan olarak takım arkadaşlarını nasıl değerlendiriyorsun?

Gol yolunda sıkıntımız yok. Selahattin, Gökhan Güleç, Engin ve yeni gelen Christian var. Gerektiğinde ben de forvette oynuyorum. Futbolcular açısından benim için hepsi ayrı bir değer. En küçüğümüz 18 yaşındaki Giray da sahaya çıkıp mücadele ediyor, 32-33 yaşındaki Roman da Hamidou da ben de mücadele ediyoruz. Aramızdaki diyaloglar gerçekten çok güzel.

Geçtiğimiz sezon Güvenç Kurtar göreve geldikten sonra küme düşmekten kurtuldunuz. Bu sezon da iyi yoldasınız. Güvenç Kurtar'la ilişkileriniz nasıl?

Yıllardır bu işin içinde, futbol oynamış, kaliteli bir insan. Kendini kanıtlamış, başarılı bir teknik adam. Geçen sezon bizi 19 puanda aldı, ligde bıraktı. Teknik ekibimizle birlikte çok uyumlu ve güzel bir takım olduk.

Takım olarak hedefleriniz neler?

Şu dönemde üst sıralardayız. Kalan tüm maçlarımızdan da 3 puanla ayrılıp daha yukarıları zorlamak istiyoruz. Denizlispor her takımı yenebilecek güçte. Aslında bir hedefimiz de Türkiye Kupası'na kazanmaktı ama elendik. Artık ligde kendimizi göstereceğiz.

Sezonu nasıl değerlendiriyorsun?

Turkcell Süper Lig'de her sezon sıralama aşağı yukarı hep aynı. Yarış Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş arasında geçiyor. Trabzonspor bu sezon biraz gerilerde kaldı. Farklı olarak Sivas zirveyi zorluyor.

Fenerbahçe şampiyon olur

Sivasspor'un zirve yarışını nasıl değerlendiriyorsun? Bu yıl kim şampiyon olur?

Bir Anadolu takımının şampiyon olmasını canı gönülden isterim. Ancak yakın zamanda Anadolu'dan şampiyon çıkacağına inanmıyorum. Gençlerbirliği çok yaklaşmıştı şampiyonluğa. Gaziantepspor da bir sezon zorladı ama olmadı. Anadolu ile dört büyükler arasında maddi güç ve taraftar sayısı bakımından büyük farklar var. Anadolu'ya baktığında gelirler kısıtlı. Çok büyük paralarla oynayan futbolcular da değiliz. Aradaki uçurum çok büyük. Bu yıl da Fenerbahçe şampiyon olur diye düşünüyorum.

Roberto Carlos'un, "Yusuf'un futbolunu çok beğeniyorum. Stili Zidane'a benziyor" şeklinde bir açıklaması var. Sen nasıl tanımlıyorsun kendi futbolunu?

Dünyaca ünlü bir futbolcudan böyle övgü almak güzel. Kendisiyle konuşma şansım olmadı ama Semih'le konuştum, teşekkür etmesini istedim, iletmiş kendisine. O da "Ben gerçekleri söyledim" demiş. Sağolsun, bir dünya yıldızından bunları duymak insanı mutlu ediyor. Kendi futboluma baktığımda, kaleye dikine oynamayı, çalım atmayı, gol atmaktan çok attırmayı, presi seven bir futbolcuyum. Bu bakış açısıyla oynamaya çalışıyorum. Belki kendimi bir golcü olarak düşünsem, bugünkü sayının çok daha üzerinde gol atabilirdim. Bir de ben serbest oynadığım zaman başarılı oluyorum. Fenerbahçe'de sağ bek oynadım, ön libero oynadım, sol bek oynadım. Ama hiç serbest şekilde forvet arkasında görev almadım. Denizlispor'da bu rahatlığı bulduğum için performansım da yükseldi.

Hangi oyuncuları beğeniyorsun? Kimleri örnek alıyorsun kendine?

Roberto Carlos'un da dediği gibi Zidane'ı çok beğenirdim. Onun gibi oynamak istiyorum. Türkiye'de Tanju ağabeyi çok beğenirdim. Hayalimde hep onun gibi olmak vardı. Beğendiğim oyuncular arasında Metin, Ali, Feyyaz ve Oğuz Çetin'i de saymalıyım. Hagi'yi de unutmamak lâzım. Türkiye'de çok güzel işler yaptı. Türk futbolcusunun oynama yaşını uzattı diyebiliriz.

Dakikalarca çalım atmak isterim

Futbol adına eksik bulduğun yönlerin neler?

Tabii ki eksiklerim var. Geçmişte daha iyi çalışmış olsaydım daha iyi yerlere gelirdim. Mesela kafa toplarına çıkmam, çıkmayı da sevmem. Alışkanlık işte. Ama çalım atmayı çok seviyorum. Karşımdakini geçeyim, başka biri gelsin, yine geçeyim. Dakikalarca çalım atmak isterim. Top ayağımdayken herkesi geçebileceğimi düşünüyorum, yeteneğime güveniyorum. Eskiden çalışmayı seven bir futbolcu değildim. Ama şimdi yeterince çalıştığımı düşünüyorum. Haftada 5 defa antrenmana çıkıyorum ve son derece sıkı çalışıyorum. Biliyorum ki güçsüz kaldığımda çekilmez oluyorum. Bunun için hep güçlü olmaya çalışıyorum, idmanlarımı yapıyorum. 19 yaşında profesyonel hayata geçtim. Aslında daha erken başlamalıydım. Hiç altyapı eğitimi almadım diyebilirim. Türkiye'de genelde böyle oluyordu. Ama şimdi insanlar çocuklarını spor okullarına götürüyor. Bence bugünkü kuşak şanslı.

Sahada çok koşmadığın yönünde eleştiriler alıyorsun?

Çoğu insan fazla koşmadığımı, yeterince mücadele etmediğimi düşünür. İnsana bir lâf yakıştırıyorlar, o üzerinde asılı kalıyor. Ama gerçekten bakarlarsa çoğu maçta benim ne kadar koştuğumu, gerektiği yerde ne kadar mücadeleci olduğumu görebilirler. Benim kadar oyunun içinde olan futbolcu yoktur. Hep topla bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Topla oynamak daha yorucu bir durum. Aslında çok da koşuyorum. Hocam "Sen koşuyorsun, koşmadığını kim söylüyorsa yalan söylüyor" diyor. Maçlardan sonra CD'den izliyorum, 90. dakikada geriye doğru 60-70 metre depar atıyorum. Koşmayan adamın 90. dakikada depar atma şansı yok. Ben koştuğuma inanıyorum.

Artık senin stilinde çok fazla oyuncu yetişmiyor. Bunu neye bağlıyorsun?

Türk futbolundan gözlemlediğim kadarıyla yıldız futbolcu sayısı azalıyor. Artık futbolda güce dayalı bir oyun sistemi hâkim. Teknik adamlar, koşan, mücadele eden orta saha oyuncularıyla oluşturuyor takımını. Yetenekleri ön plana çıkaran oyun sistemi yok artık. Tamamen sert, güce dayalı, koşmaya dayalı. Görsel güzellikler arka planda kaldı. Ama yine de aradan sıyrılan yetenekli futbolcular var.

Kimler var senin beğendiğin bu yıldız futbolcu tanımına uygun?

Fenerbahçe'de Alex var, bu gerçeği herkes görüyor, kabul ediyor. Galatasaray'da Lincoln, Beşiktaş'ta Delgado var. Bizim Semih (Şentürk) gerçekten büyük bir yetenek. Yıllarca arka planda kaldı, fırsat verilince neler yapabileceğini gösterdi. Mehmet Topuz gerçekten kaliteli bir oyuncu.

Son iki sezonda performansın oldukça arttı. Bu motivasyonu nasıl yakaladın?

Evlendikten sonra daha çok profesyonelleşmeye başladım. Daha çok futbolu düşünmeye başladım. Hep söylüyorum, başarımı eşime, çocuğum yani aileme borçluyum.

Hakemlerden özür diliyorum

Bu sezon oldukça fazla sarı kart gördün? Bunun nedeni nedir?

Bu sezona kadar aslında çok fazla kart gören bir oyuncu değildim. Bu sezon bir agresiflik başladı. Hakemlere çok fazla itiraz ediyorum. Maçtan sonra kendi kendime "Neden bu kadar itiraz ediyorum?" diye kızıyorum. Bu yaptığımı çok yanlış buluyorum. Biz nasıl oyun içinde hata yapıyorsak, hakemler de yapabilir. Onlara yardımcı olmamız gerekirken, maçın stresi içinde agresif davranıyoruz. Özellikle mağlup duruma düştüğümüzde, aklımızca ceza mı kesiyoruz ne? Buradan sizin aracılığınızla tüm hakem camiasından özür diliyorum. Son haftalarda kendimi tutmaya başladım. Bundan sonra hakemlerimize itiraz etmeyeceğim ve saygısız hareketlerden kaçınacağım. Bunun da bu sayede duyurulmasını isterim.

Milli Takım'a oldukça geç bir yaşta çağırıldın…

Benim de kendime göre hatalı yanlarım var. Milli Takım hocalarının da başka düşündükleri ve alternatifleri vardır. Ben geç gelen bir mutluluk yaşadım. Bu sezona iyi başladım ve Fatih Hoca da uygun gördü. Seve seve koştum Milli Takım'a. Yine seve seve koşmaya hazırım. Çünkü benim tüm planlarım 2008 Avrupa Şampiyonası kadrosunda yer almak üzere kurulu.

Euro 2008 özel bir motivasyon mu sağlıyor sana?

Bütün konsantrasyonumu bu konuya veriyorum. Maça çıkarken, "Bak iyi oyna, sonunda Euro 2008 var" diyorum. Takımımızın durumu da iyi bu sezon. Düşme tehlikemiz yok, rahat oynuyoruz. Oynadığım futbolla Milli Takım'a çağırılmayı hak edeceğim.

Norveç maçı bizim açımızdan çok önemliydi ve sen de kritik bir anda sahaya sürüldün. Neler yaşadın o maçta?

Hem büyük mutluluk yaşadım hem de büyük bir sorumluluk yüklenmişti omuzlarıma. İnanılmaz bir heyecan vardı oyuna girdiğimde. 67. dakikada öndeydik ve Fatih Hocam yanına çağırıp, "Topu tut, oyunu soğut, elinden gelenin en iyisini yap" dedi. Maçta ufak bir hata yaptım, az daha gol oluyordu. Yüreğim ağzıma geldi. İnanılmaz bir şok yaşadım. Şimdi bile düşününce tüylerim diken diken oluyor, ya gol olsaydı diye.

Euro 2008 finallerinde Türkiye'nin şansını nasıl görüyorsun?

Herkesi yenebilecek güçteyiz. Biz Türkler kaybetmeyi sevmeyen insanlarız. Nasıl gidip Norveç'i yendiysek, şampiyonada da başarılı olacağız. Kaliteli futbolculardan oluşan bir ekibimiz var.

Kaç yıl daha futbol oynamayı düşünüyorsun?

Üç yıl daha oynamayı planlıyorum. Ocak 2009'da askerliğim var. Askerlik sorunumu halledersem üç yıl daha oynamak istiyorum. Askerlik olursa şartlara göre durumum değişir.

Bu sezon sonunda sözleşmen bitiyor, teklifler alıyor musun?

Teklifler var ama şu an Denizlispor'un oyuncusuyum. Sezon sonunda karar vereceğim. Yaşım 32 olduğu için çok iyi takımlardan teklif alacağımı sanmıyorum. Ama gelen tekliflerin içinden en iyilerini değerlendireceğim.

Fenerbahçe içimde bir ukde

Fenerbahçe'ye bir daha dönmek ister misin?

Futbolcu olarak değil ama teknik direktör veya antrenör olarak dönersem ne mutlu bana. Fenerbahçe içimde hâlâ bir ukde.

Futbolu bıraktığında teknik adam olmak istiyorsun. Bu konuda özel bir çalışman var mı?

Futbolcuyken, hocaların ne konuştuklarına ve neyi konuşmamaları gerektiğine dikkat ediyor, notlar alıyorum. Futbolcuların nelerden hoşlanıp nelerden hoşlanmadıklarını gözlemliyorum. Yakın çalışma arkadaşlarım var. Ekip olarak çalışıyoruz. Futbolculuktan sonra güzel şeyler yapacağıma inanıyorum.

Unutamadığın maçlar hangileri?

Fenerbahçe'ye gittiğim ve şampiyon olduğumuz yıl, Samsunspor'la 1-1 berabere iken attığım golle maçı kazanmıştık. Unutamadığım anlarımdan biri o. Denizlispor'da Fenerbahçe'yi şampiyonluktan ettiğimiz maç da hiç unutulmaz. Özel yeri var bende. O maçta çıkıp iyi oynamamış olsaydım, kötü bir damga yiyecektim. Çıktım, namusumla işimi yaptım. Bu zamana kadar haram para yemedim. Şimdi göğsümü gere gere anlatabiliyorum o maçı.