TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Hrvoje Cale: "Baskı altında oynamaya alışkınım" 1.08.2008
Hrvoje Cale: "Baskı altında oynamaya alışkınım"

Dokuz yaşında altyapısına girdiği Dinamo Zagreb formasından tam on beş yıl sonra Trabzonspor için ayrıldı. Futbolcu fabrikası Hırvat futbolunun umut vaat eden sol beklerinden biri. 24 sezondur şampiyonluk hasreti çeken Trabzonspor'da yaşayacağı baskıdan korkmadığını, çünkü Dinamo Zagreb gibi her maça kazanma hedefiyle çıkan bir takımda bu duyguya alıştığını söylüyor. Kısa vadede Trabzonspor'da şampiyonluk yaşamayı ve Hırvatistan Milli Takımı'nda oynamayı, uzun vadede ise İspanya Ligi'nde Real Madrid formasını giymeyi hedefliyor.

Röportaj: Türker Tozar

Futbola başlama hikâyeni bizlere anlatır mısın?

Futbola gönül veren çoğu çocuk gibi ben de mahalle arasında futbol oynayarak başladım. Evimiz Dinamo Zagreb'in stadyumuna yakın bir yerdeydi. 10-15 arkadaş stadyumun yanındaki sahada antrenman ve maç yapıyorduk. Günün birinde, Dinamo Zagreb'in altyapı antrenörlerinden biri beni izleyip beğendiğini ve takıma almak istediğini söyledi. O şekilde kulübün altyapısında girmiş oldum. Henüz 9 yaşındaydım.

Kariyerinin başından beri Hırvatistan'da oynadın. Kısa süreli bir kiralık transfer dışında Dinamo Zagreb'den ayrılmadın. İlk defa ülkenin dışında bir kulüp takımında oynayacaksın. Transferini yaparken çok düşündün mü? Bu durum seni heyecanlandırıyor mu?

Bence artık yeni bir arenada kendimi gösterme zamanı gelmişti. Trabzonspor'un teklifi de öyle bir zamanda geldi. Şimdi burada kendimi kanıtlamak ve iyi bir performans sergilemek amacındayım. Dinamo Zagreb'den ayrılmak için çok uzun düşünmedim. Akıl danıştığım kişiler de oldu. Şimdi Türkiye'de ve yeni takımımda olmaktan çok mutluyum. Takım arkadaşlarım adaptasyon sürecimi kısaltmam için bana epeyce yardımcı oluyor.

Vugrinec yol gösterdi

Transfer tamamlanmadan önce, eski bir Trabzonsporlu olan ve bu sene Dinamo'dan NK Zagreb'e geçen Davor Vugrinec'ten herhangi bir bilgi aldın mı?

Trabzonspor'un teklifi bana ulaştığında ilk yaptığım Vugrinec'e telefon etmek oldu. Bana Trabzonspor'un büyük bir kulüp olduğunu ve şehirde futbola ilginin çok yüksek olduğunu söyledi. Zaten kariyerimde yeni bir sayfa açmak için gelmeye istekliydim ama onun sözleri de bana yol gösterdi.

Trabzonspor'un teklifi sana ulaşmadan önce Türk futbolunu takip ediyor muydun?

Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'un Türkiye'nin önde gelen takımları olduğunu biliyordum. Zaten çoğu zaman Avrupa kupalarında mücadele eden ekipler. Ancak özel olarak Türk futbolunu takip etmiyordum.

Şu ana kadar gördüğün kadarıyla Hırvat futbolu ile Türk futbolu arasındaki benzerlik ya da farklılıkları sayabilir misin?

Henüz resmi maça çıkmadığım için, bu bilgiyi antrenmanlarla ilgili mukayese yaparak vereyim. Bence, Türkiye'de idmanların zorluk derecesi daha yüksek. Gerede'deki kampımız sırasında günde üç antrenman yaptığımız zamanlar oldu. Hırvatistan'da günde iki idmana alıştığımız için bu biraz zor geldi. Ayrıca, fitness ve ağırlık çalışmalarına da burada daha çok önem veriliyor. Daha önce, bu alanlara özellikle eğilen çalışmalar yapmamıştım. Bunlar da benim için yeni deneyimler.

Liglerin güç dengesi ile ilgili bir karşılaştırma yaparsan neler söylersin?

Hırvat Ligi de iyi bir lig ancak Türkiye Ligi'nin zorluğunun daha yüksek olduğunu tahmin ediyorum.

Dinamo, Hırvat Ligi'nde son 3 sezondur şampiyon oluyor ve son iki sezonda da kupayı alıyordu. Oysa Trabzonspor 24 yıldır şampiyonluğa hasret. Bu tablo seni korkutuyor mu?

Hiç korkutmuyor çünkü Dinamo'dan bu çeşit baskılara alışığım. Orada da bizden beklentiler yüksekti. İster Real Madrid'le oynayın isterseniz küme düşme potasından bir takımla, camia ve taraftarlar her maçtan galibiyet beklentisi içindeydi. Çok yetenekli oyunculardan kurulu bir takıma sahiptik ve son dönemde birçok başarıya ulaştık. Gördüğüm kadarıyla Trabzonspor'da bu sezon kurulan yeni ekip de oldukça kuvvetli. Bu nedenle 24 yıllık büyük beklentiyi karşılayacağımızı düşünüyorum.

Arkadaşlık mükemmel

Arkadaşlarınla çabuk kaynaşabildin mi? En iyi arkadaşların kimler?

Çok hızlı kaynaştık. Oda arkadaşım Selçuk İnan. Onunla aramız çok iyi. Ferhat'la da çok samimiyiz. Genellikle İngilizce konuşabilen arkadaşlarım Ergin, Serkan, Yattara ve Song'la sohbet ediyoruz. Diğer arkadaşları da dışarıda bırakmak istemiyorum, çünkü onlar da bana çok yakınlık gösteriyor.

Türkçe öğrenmeye başladın mı?

Sol, sağ, tamam, günaydın, yoruldum…

Seni çok iyi tanımayan kişilere oyun karakterini anlatmak istersen, hangi kelimeleri kullanırdın?

İlk görevinin savunma yapmak olduğunu bilen ama fırsat buldukça da ileri çıkan bir defansif sol kenar oyuncusu diyelim. Teknik direktörümüz Ersun Yanal da bize verdiği taktiklerde rakibe ileride baskı yapmayı ön plana çıkartıyor. Bu da demektir ki beni ileride oldukça fazla görebileceksiniz.

Geçen sezonki kadrosunu neredeyse tamamen yenileyen bir takıma geldin. Bu kadar çok yeni oyuncunun bulunduğu bir takımda uyum süreci biraz uzun sürebilir. Sence Trabzonspor bu konuda ne kadar aşama kaydetti?

Henüz ilk kampımızı tamamladık ve teknik-taktik anlamda birbirimize alıştık diyemeyiz. Almanya kampında oynayacağımız 5-6 hazırlık maçından sonra her şey yerli yerine oturacaktır.

Kendine örnek aldığın bir futbolcu var mı?

Tam anlamıyla benim mevkimde oynamamış olsa bile Zinedine Zidane'a büyük bir hayranlığım var. Gerçekten muhteşem bir oyuncu. İdol olarak gördüğüm değil ama beğendiğim oyuncular arasında Roberto Carlos ve Zambrotta var.

Şampiyonluk ve milli takımı istiyorum

Trabzonspor'la dört yıllık bir sözleşme imzaladın. Bundan sonra kariyerinde neler hedefliyorsun?

Kariyerimin yükselişe geçeceğini düşünüyorum. Daha zorlu bir lige geldim ve zorluk derecesi daha yüksek maçlara çıkacağım. Bu da kendimi geliştirmem anlamında iyi bir fırsat. Bu aşamadan sonra, Hırvatistan Milli Takımı'na çağrılmak ve Trabzonspor'la şampiyonluk yaşamak öncelikli hedeflerim olacak.

Oynamak istediğin bir lig ya da takım var mı?

İspanya Ligi ve Real Madrid.

Slaven Bilic'in Hırvatistan'ın başına gelmesi milli takımda ne gibi değişiklikler sağladı?

Bilic gerçekten çok iyi bir insan. Oyuncularıyla iletişimi çok güzel. Futbolcular onun patron olduğunu biliyor ve saygı gösteriyor ama aynı zamanda onu iyi bir dost olarak da görüp, seviyorlar. Oyuncuların teknik direktörlerine bu derece sıkı bağlarla bağlanmaları oynanan futbola yansıdı ve başarılı sonuçlar alındı. Zaten Bilic'in kendisi renkli bir kişilik. Gitar çalıyor, vücudunda dövmeler var. Yaşı da futbolculara yakın. Belki futbolcular kendilerini ona çok yakın görüyorlardır.

Avrupa Şampiyonası'ndan bir sahne hatırlıyoruz. Türkiye ile oynanan maçta uzatmanın son dakikalarında Hırvatistan'ın attığı golden sonra Bilic sahaya girdi ve oyuncularıyla bir sevinç yumağı oluşturdu. Sanki bu söylediklerinin kanıtı gibi.

Sonuçta o da bir insan, onun da duyguları var ve içinden geldiği gibi davrandı. Oyuncularına sarıldı ve onlarla birlikte sevindi. Bence çok güzel bir görüntüydü. Bilic maçı tam anlamıyla içinde yaşıyor. Oyuncularını baba gibi seviyor. Zaten tüm takım şampiyonada büyük bir aile gibiydi.

Bilic'le hiç çalışma imkânın oldu mu? En son ne zaman konuştunuz?

Ümit Milli Takım'dayken benim de teknik direktörümdü. En son konuşmamızın üzerinden bir yıl geçti.

Bilic, Avrupa Şampiyonası sırasında halkın oyuncularla çok rahatlıkla kaynaşabildiğini söylemişti. "Oyuncularımıza özellikle çocuklarla kaynaşma imkânı veriyoruz" demişti. Bunun nasıl bir etkisi oluyor sence?

Hırvatistan'da oyuncular ve taraftarlar arasında güzel bir iletişim var. Bir kere bütün idmanlar taraftara açık. Taraftarlar gelip idmanı izleyebiliyor, idman sonrasında futbolcularla rahatlıkla fotoğraf çektirip imza alabiliyor. Oyuncular da şehirde rahatlıkla gezebiliyorlar. Bence bu karşılıklı iletişim iyi bir sinerji yaratıyor. Zaten böyle olmasa çok garip olurdu. Taraftarsız bir futbol düşünülemez.

Başarının sırrı sporseverlik

Hırvatistan sürekli başarılı jenerasyonlar yakalayan bir ülke. Nüfusu düşük olmasına rağmen hep uluslararası başarı elde edebilen futbolcular yetiştirebiliyor. Bu konuda başarılı olunmasının arkasında yatan sebepler neler?

Gerçek nedeni tam bilmiyorum ancak size kendi fikrimi söyleyeyim. Biz sporsever bir ülkeyiz. Hentbolda ve su topunda dünya şampiyonu olduk. Futbol, basketbol, atletizm gibi birçok dalda başarılıyız. Sporu seven insanlar başarı elde edebilmek için bu işe dört elle sarılıyor. İnanıyorum ki geçmişte olduğu gibi gelecekte de sporun her alanında başarılı sporcular yetiştireceğiz.

Euro 2008 kadrosunun dışında kalmak moralini bozdu mu? Bu beklediğin bir gelişme miydi?

Birkaç kez Ümit Milli Takım forması giymiştim. Euro 2008'den önce A Milli Takım'a davet edildim fakat sakatlığım sebebiyle forma giyemedim. Şampiyona öncesi hazırlık maçlarına çağrılmadığım için Euro 2008'in kadrosunda olmayacağımı tahmin ediyordum. Şüphesiz kadroda yer almak isterdim ama içinde olamamak moralimi bozmadı, çünkü sürpriz olmadı.

Senin bölgendeki oyuncular Pranjic ve Rakitic'in Euro 2008'deki performanslarını nasıl değerlendiriyorsun?

Mükemmele yakın oynadılar. Pranjic'le zaten Dinamo'da birlikte oynamıştık. Çok iyi sol ayağa sahip bir oyuncu. Rakitic de Schalke 04'te oynuyor. Kalitesi belli.

Sence Hırvatistan'ın Almanya'nın önünde yenilgisiz olarak B Grubu'nu lider tamamlaması bir sürpriz miydi?

Bence kesinlikle sürpriz değildi. Eleme grubunda İngiltere'yi iki kez yendik. Rusya ile golsüz berabere kaldık. Finallerde Almanya çok güçlü bir rakipti ama onlarla yaptığımız maçta da biz üstündük. Milli takım için gerçekten üzüldüm. Çünkü eğer Türkiye'yi geçebilselerdi şampiyonluğa kadar gidebilirlerdi.

Türkiye yenilgisi berbat bir deneyimdi

Türkiye ile oynanan maçta nasıl duygular yaşadın?

Benim için berbat bir deneyim oldu. Maç bitiminde ağlamaklı oldum. Karşılaşmadan sonra takımın oteline gidip arkadaşlarımı teselli etmek istedim ama 5-10 dakikadan fazla dayanamadım. Çok kötü durumdaydılar. Başka bir yandan bakarsak da futbolu sevmemizin nedeni bu. Ne zaman ne olacağını bilemiyorsunuz?

Dünya Kupası elemeleri başlıyor. Hırvatistan'ın ana rakibi yine İngiltere olacak. Dünya Kupası grubunuz ve Milli Takım'da forma giyme şansın hakkında neler söylemek istersin?

İngiltere, Ukrayna ve Beyaz Rusya grubumuzdaki zorlu ekipler. İngiltere'yi yakından tanıyoruz. Bu yüzden onlarla tekrar karşılaşmak bir avantaj olabilir. Kendi forma şansım için konuşursak, benim yapmam gereken Trabzonspor'da iyi performans sergilemek ve Bilic'in beni fark etmesini beklemek.