TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Eda Karataş: "Rekabet Kaliteyi Yükseltti" 1.08.2024
Eda Karataş: "Rekabet Kaliteyi Yükseltti"
Millî Takımımızın başarılı stoperi, ALG Spor ve Galatasaray'da lig şampiyonlukları yaşadı. Ligin geçmişte bir takımın ambargosu altında geçtiğini ama rekabetin artışıyla kalitenin de yükseldiğini söylüyor ve "Oyuncular da bu profesyonellik ortamında kendilerine çok daha iyi baktığı için Türk kadın futbolu hızla gelişiyor." diyor.

Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan

15 Haziran 1995 İstanbul, Beykoz doğumlusun. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz?

Karadenizli bir ailenin çocuğuyum. Aslen Orduluyum. Dört kız kardeşiz. Aktif olarak spor yapan bir tek ben varım. Annem ev hanımı, babam da işçi…

Futboldan önce nasıl bir çocukluk geçirdin?

Futbola başlamadan önce okuluna giden, okuldan evine dönen, mahalle arkadaşlarıyla yine futbol oynayan, sokakta iki taş arasında mahalle arkadaşlarıyla maç yapan bir çocukluk geçirdim. Çeşitli spor branşlarını denedim. Böyle bir alanda büyüdüm.

Eğitim hayatını anlatır mısın?

Beykoz'da okuluma başladım. Spor hayatımla birlikte liseye kadar İstanbul'da okudum. Lise son sınıftayken futbol ilerlemişti ve ben Trabzon İdmanocağı'na transfer olmuştum. Lise son sınıfı da Trabzon'da okudum. Sonrasında BESYO'ya girdim. Giresun Beden Eğitimi Yüksek Okulu mezunuyum. Öğretmen adayıyım. Millî sporculuk kontenjanından öğretmenliğe hak kazandım. Sıralamanın bana gelmesini ve atanmayı bekliyorum.

Beykoz çok güzel bir ilçe. Orada büyümek nasıl bir şey?

İstanbul'da hâlihazırda semt kültürünü barındıran bir yer Beykoz… Yeşillik de var, sahil de var… İstediğimiz zaman sahile iniyoruz, istediğimiz zaman doğadayız. Çok kıymetli bir yer. Bunun dinamiklerini her haliyle yaşadık. Beykozlu olmayan herkesi Beykoz'a bekleriz.

Futbol hayatın nasıl başladı?

Kuzenlerim bir futbol okuluna gidiyordu. O futbol okulunda kız çocuklarına ücretsiz eğitim veriyorlardı. Kuzenimin davetiyle bu okula kaydoldum. Daha sonrasında o futbol okulunda devam ettim ve oradan Marmara Üniversitesi Kadın Futbol Takımı'na geçiş yaptım. Ali Kızılet Hocamla birlikte bu serüveni sürdürdüm.

Kariyerin nasıl ilerledi?

Marmara Üniversitesi takımında yaklaşık 7 yıl oynadım. 1. Lig ve 2. Lig'de forma giydim. Sonra Trabzon İdmanocağı'na transfer oldum. Orada da 4-5 yıl kadar oynadım. Akabinde üniversite hayatım başlayınca Trabzon'da futbol oynamaya devam ettim. Üniversite bitince İstanbul'a, ailemin yanına döndüm. Buraya geldikten sonra bir yandan ücretli öğretmenlik yaparken bir yandan da Ataşehir Belediyesi'nde oynadım. Oradan Gaziantep ALG Spor'a geçtim ve şampiyonluk yaşadım. Sonra Galatasaray'a geldim ve bu sezonu da şampiyon tamamladık. İkinci şampiyonluğumu da burada yaşamak nasip oldu.

Artık üst düzey bir oyuncusun. Sürekli oynayan, istikrarlı bir oyuncusun. Bunu sağlamak için neler yapıyorsun? Mental ve fizik olarak kendini nasıl hazırlıyorsun?

Futbolculuk öncelikle mental işi. Mental olarak kendinizi sahaya verebildiğinizde fiziğiniz de çalışmayla zaten o seviyeye geliyor. Aslında ligimiz 10 ay… Bu 10 aylık süreci yönetebilmek bir sporcu için başlıca iş… Ben de kendimi bu 10 aylık sürece hem Millî Takım hem lig için zihinsel olarak hazırlıyorum. Daha sonra bu mentale fiziksel çalışmamı entegre ederek bu serüveni tamamlıyorum.

Geçen sezona dönersek şampiyonluk son haftada belli oldu. Çok çekişmeli bir lig yaşandı. Şampiyon olmuş bir takımın oyuncusu olarak sen ligi nasıl yorumluyorsun?

1995 doğumlu bir oyuncu olarak geçmişten günümüze kadın futbolunun gelişimini yaşadım. Geçmişte bir kulüp lige ambargo koyardı; ligi domine ederdi. Şampiyon ve diğerleri var gibiydi. Ama 3-4 senedir puanlar çok kafa kafaya… Bir gole bakıyor. Bu ligimizin gelişimini gösteriyor. Yatırımlar olmaya başladı. Büyük kulüplerin girmesi ateşledi. Sponsorluklar ve tesisleşme arttı. Bunlarla birlikte kadın futbolu belli bir yere geldi. Çok daha profesyonel olduğumuz için futbolcular da artık kendisine çok bakıyor. Bu da ligimizin ve takımlarımızın kalitesini artırıyor.

Üç sene önceki hâlinizle bugününüz arasında çok ciddi farklar var. Her şeye daha fazla dikkat ediyorsunuz ve odaklısınız.

Çok doğru. Geçmişteki futbolcuyla günümüzdeki futbolcu arasında çok fark var. Bireysel antrenörler girdi işin içine. Herkes kendisine çok iyi bakmaya başladı. Daha sistematik ve daha düzenli bir hayata geçiş var. Bunu yaşıyoruz. Analiz olarak, atletik performans olarak çok ilerledi her şey. Oyuncu da kendisine yatırım yapıyor. Sonucu sana geri dönüyor. Oyuncu bunu bildiği için kendisine doğal olarak bakmaya başlıyor.

Oynadığın pozisyon itibarıyla sahada fazlasıyla mücadele etmesi gereken bir oyuncusun. Böyle bir mevkide bu istikrarı nasıl yakalıyorsun?

Sezon başında bir planlama yapıyorum. Bir kulüple anlaşıyoruz ve süreci planlıyoruz. Mental olarak lige kendimi hazır hissediyorum. Bireysel hazırlıklarımızı üst düzeyde tutuyoruz. Ben hem stoper hem 6 numara oynuyorum. Bu mevkiler çok yüksek tempo ve futbol zekâsı istiyor. Bunu mümkün olduğunca çok çalışarak elde edebilirsiniz ve tabiî mental olarak da hazır olmanız gerekiyor. Ligin seviyesinin nasıl olacağını sporcu aslında biliyor. Yüksek tempoda mı geçecek, düşük tempoda mı geçecek oyuncu bunu biliyor. Kendimi bir sezona ayırıyorum. Parçadan bütüne gelen bir çalışmayla sezonu tamamlıyorum.

Artık futbol kariyerinin sonlarına doğru yaklaşıyorsun. Kendine nasıl hedefler koydun? Hayatını nasıl planlıyorsun?

Beynim vücuduma hükmettiği sürece futbol oynamak istiyorum. Ne kadar sürer bilmiyorum. Ama o zaman gelene kadar futbolun tüm dinamiklerinde olmak istiyorum. Fiziksel gücüm sürdükçe Millî Takım'da ve ligde yer almak istiyorum. Sonrasında hem Beden Eğitimi Öğretmenliği yapmak hem de sahanın içinde yer almak amacındayım. Bizim gibi futbola gönül vermiş kız çocukları var. Onların idol gördüğü kişilerden birisi olabilirim. Tüm tecrübemi sahaya yansıtmak istiyorum.

Bugün baktığında hayal ettiğin yerde misin?

Yaşım itibarıyla değerlendirirsem hayal ettiğim yerde olduğumu söyleyebilirim. Ama daha iyisi olabilirdi. Avrupa'ya gidilebilirdi. Ama gelişim, değişim ve süreç açısından genç yaşta gitmek gerekirdi. Şimdi 22 yaşında olsaydım eminim o imkanlar gelirdi. Daha farklı davranırdım. Ama bugün baktığım zaman iyi bir yerdeyim. Umarım kadın futbolu geliştikçe biz de ayak uydururuz.

Sen uluslararası tecrübesi de yüksek bir oyuncusun. Hemen hemen her rakiple oynadın. Millî Takım oyuncularımızın modern çağın futboluna adapte olmasını sen nasıl değerlendiriyorsun?

Geçmişte Almanya, İspanya, Galler maçlarında oynadım. Çok farklı, ağır skorlu yenilgilerle karşılaşmıştık. Ama şimdi Portekiz'e kafa tutabiliyoruz. İsviçre ile başa baş oynayabiliyoruz. Bu biraz güncel futbolla alâkalı. Necla Hocam, Begüm Hocam, Hilal Hocam ve ekip çok emek veriyor. Biz de bu emekleri görüyor ve çok çalışarak onlara eşlik etmek istiyoruz. Onlar bize Millî Takım düzeyinde bilimsel futbolu aktarıyor. Kulüplerin de buna uyum sağlaması gerek. Ama aradaki fark yavaş yavaş kapanıyor. Zaten o nedenle bugün buralara gelebildik.

Futboldan uzaklaşmak istediğinde neler yaparsın? Fobin var mı?

Beykoz'u anlatmıştım size… Stresten uzak kalmak istediğimde Beykoz'un çok güzel yerleri var; oralara giderim. Kulaklık takar gezerim. Ya da yeğenlerim var; onlarla vakit geçiririm. Sahilde çay-kahve içer sâkin bir hale gelirim. Herhangi bir fobim yok.

Ailen bu kadar istikrarlı ve profesyonel bir evlatları olduğu için ne hissediyor? Neler konuşuyorsunuz?

Futbola ilk başladığınızda aileniz bir başarı görmek istiyor. Benim bulunduğum ortam çok muhafazakâr bir noktadan bakıyordu. Annem, "Spor yaparsın yine, sen önce eğitimine yönel" diyordu. Başarı geldikten sonra annem, "Hafta sonu maçın var, erkenden uyuman gerek. Sana yemek yaptım; bunları yiyorsun ve erkenden yatıyorsun" demeye başladı. Babam her daim arkamda oldu. Ne zaman, "Futbol oynayacağım" dediysem hep yanımdaydı. Çok küçük yaşlardayken benimle beraber her gün antrenmana geldi. Babam eskiden amatör olarak futbol oynamış. Bilinçli bir şekilde her zaman yanımda olmuştur. Millî sporcu bir kızlarının olması onlar için çok büyük bir gurur vesilesi. Benim bulunduğum bölgede çok az sporcu var. Millî sporcu hatta futbolcu neredeyse hiç yok. Bu seviyedeki bir oyuncu olarak bulunduğum bölgede tanınıyorum. Millî maçlarımı, şampiyonluk maçlarımı mahallede projeksiyona yansıtıp hep beraber izlediklerini biliyorum. Annem ve babam şu an haklı bir gurur yaşıyor. Bu durum saygınlığı da beraberinde getiriyor. Bir yerde gezerken, "Milli sporcumuz Eda…" olarak lanse ediliyorum. Hâlimi hatırımı soruyorlar. Bu da bir nevi her şeyi yukarı taşıyor.

Kadın futbolunun artık ön plana çıkmasını, geçmişteki algıların kırılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

"Kadın futbol oynar mı?" algısı vardı, bunu parçaladık. Başarı geldikçe merak arttı. Sosyal medya bizi dünyaya taşıdı. Bulunduğumuz yeri çok fazla gösterdik. Başarı geldi. C Ligi'nden B Ligi'ne çıktık. Özveriyle çalışıldı. Başarı geldikçe tanınırlık arttı. Büyük kulüpler de işin içine girince, "Kadın futbolunu izleyelim" oldu. Tanıdıkça insanlar sevdi. Sevdikçe de, "Kadınlar futbol oynamaz" algısı kırıldı. O zinciri kırıp, Millî Takımı'na âşık bir ülke olarak daha yukarı çıkmamız lâzım.

Rekorları kırmamıza ne diyorsun?

Biz bunu Elazığ'da, Çorum'da, Erzincan'da yaşadık. Anadolu'nun her köşesine gittiğinizde merak ediliyorsunuz. Futbol merak ediliyor. Nasıl oynadığımız merak ediliyor. Bu şekilde etkileşim oluyor. Etkileşim oldukça da bu rekorlar kırılıyor.

İnsanlar kadınların bu kadar iyi oynayabileceğini tahmin etmiyordu bence. Erkek oyuncu kendini pozisyondan sakınır ama kadın oyuncu sakınmıyor. Futbolu daha fedakârca oynuyor.

Kadınlarda kazanma arzusu çok yüksek. Biz kadınların mücadele ile bir şeyi kazanması çok kıymetli. Bunu bildiğimiz için çok fazla savaşıyoruz. Yaptığımız işin en iyisini yapmak istediğimiz için bu savaşı veriyoruz. Artık belli bir ispatı da sağladık. Herkesin bir beklentisi var. Bu beklentiyi karşılamak için çalışıyoruz. 6 yıl içinde bir kupanın finallerinde biz de olacağız. Geçmişte çok açık skorlar varken bugün o skorlar yok. C Ligi'nden gol yemeden, namağlup çıktık. Ekol ülkelerle kafa kafaya oynayabiliyoruz. Güncel futbolu biz de üst seviyelerde yakalayabildik.

İlayda Cansu Kara ile röportaj yaptığımda, "Ablalarım çok çekti. Çamurda oynadı. Biz hep çim sahada oynadık. Biz çekmedik" dedi. Alt yaş grupları şu an sıkıntı yaşamıyor.

Kesinlikle doğru. Profesyonelliğe geçiş yaptık. Bizler önceden daha kötü şartlarda topun peşinde koşarken şimdi daha profesyonelce oynuyoruz. Ekipmanlarımız, fitness salonları, tişörtler, diyetisyenler… Artık her şey daha profesyonel. Gençlerimiz kesinlikle daha şanslı. Bu sebeple yakın zamanda güzel yerlere geleceğiz inşallah.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız