TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Barış Ataş: "Biz de bu vatanın evladıyız" 1.03.2007
Barış Ataş: "Biz de bu vatanın evladıyız"
Diyarbakırspor'un altyapısından yetişti, savaşçı kimliğiyle ön plana çıktı ve Ümit Milli Takım formasını giymeye başladı. Futbolcu olmaya karar verdiğinde henüz ilkokula gidiyordu ve babasının karşı çıkmasına rağmen kendi yolunu kendisi çizdi. İçindeki en büyük yara Diyarbakırspor maçlarında rakip tribünlerden yükselen "PKK dışarı" sözleri. Adeta isyan ediyor ve "Bu takımda üç tane Diyarbakırlı futbolcu var. Bu üç futbolcuyu mu protesto ediyorsunuz? Hem ne hakkınız var böyle bir protestoya?" diye soruyor.

Kendinden biraz bahsedebilir misin? Her ne kadar bizim için Genç Milli Takımlardan aşina olsan da pek çok kişi Barış Ataş'ı tanımıyor.

Diyarbakırlıyım. 1987 doğumluyum. Annem ev hanımı. Babamın da belli bir işi yok ama serbest olarak çalışıyor. 11 yaşında amatör Et Balık Spor'da oynamaya başladım. İki sezon sonunda Diyarbakırspor'a transfer oldum ve orada 4 sezonluk bir altyapı sürecinin ardından A takıma yükseldim. A takıma çıkışımla birlikte Milli Takımlara da gelmeye başladım.

Futbolcu olma süreci genelde zorlu geçer. Pek çok futbolcu ailesiyle çatışarak futbolcu olur hatta. Sende de böyle bir durum oldu mu?

Oldu ama ben futbol için okulumu bıraktım.

Kaçıncı sınıfta?

Lise 3'te ve gerçekten bıraktığım için çok pişmanım. Eğitim herkes için çok önemli ve ben de bunu yeni yeni fark ediyorum. Şu an açık liseye gidiyorum ve oradan mezun olmak istiyorum. Böylece üniversite sınavlarına girme hakkını elde edeceğim.

Sözümü tuttum, futbolcu oldum

Sokak arasında başladın herhalde futbola.

Evet. Mahallede kolasına maçlar yapardık. Sürekli futbol oynardım ben zaten. İlkokulda öğretmen herkese "Ne olacaksın?" diye sorardı. Arkadaşlarım "Öğretmen, doktor" gibi cevaplar verirdi, bense "Futbolcu olacağım" derdim. O yüzden öğretmenlerim bana çok kızardı. Komikti aslında. Ama ben sözümü tuttum ve futbolcu oldum.

Amatör takıma gidişin nasıl oldu? Seni birisi mi izleyip beğendi?

Bir sabah bir arkadaşımı gördüm ve nereye gittiğini sordum. O da "Takıma gidiyorum" dedi. Ben de "Hocaya söylesene beni de alsınlar" dedim. O da antrenörüne söylemiş. Antrenörü kabul edince benim amatör futbol hayatım başladı.

Futbolcu olman senin girişimlerinin sonucu gerçekleşti yani.

Evet, gerçekten öyle.

Ailen nasıl bakıyordu o dönemde futbolcu olmana?

Babam çok kızıyordu. "O kadar insan varken sen mi futbolcu olacaksın?" diyordu.

O zaman senin evden kaçma hikâyelerin de vardır.

Yok, olmadı. Biz dört kardeşiz, üç kız, bir erkek. Evin tek erkek çocuğu olduğum için ailem çok üstüme gelmiyordu.

Ailen şu anki durumun konusunda ne düşünüyor?

Hem annem hem de babam çok gurur duyuyorlar benimle. Bu bana ekstra bir motivasyon sağlıyor. Babam bir yere gidince onu "Barış'ın babası" olarak tanıtıyorlarmış. O da çok memnun tabii böyle bir ilgiden. Ben de çok mutluyum bu yüzden.

Bu vatanın evladıyız

Diyarbakır'da futbolcu olmak nasıl bir durum? Her maçta aleyhinize ekstra bir protesto var sonuç olarak.

Gerçekten inanılmaz bir şey. Nereye gitsek aynı durumla karşılaşıyoruz. Bir gol atınca hemen "PKK dışarı" diye tezahürat başlıyor. Etkileniyor insan gerçekten. Ben çok doluyum bu yüzden. Diyarbakırspor'da oynayan 3 tane Diyarbakırlı futbolcu var. Diğerleri Türkiye'nin dört bir yanından gelmiş oyuncular. 3 tane futbolcuyu mu protesto ediyorsunuz? Hem ne hakkınız var böyle bir protesto yapmaya? Biz de bu vatanın evladıyız. Benim çok gücüme gidiyor gerçekten bu tezahüratlar.

Oynadığın pozisyon ön libero futbolun en zor mevkilerinden birisi.

Şu an Türkiye geneline baktığınız zaman bu mevkide genellikle yabancıların tercih edildiğini görüyorsunuz. Ben bu mevkide kalıcı olmak istiyorum. Bu yüzden çok çalışıyorum.

Örnek aldığın ön liberolar var mı?

Milan'da Gattuso, Chelsea'de Makelele. Top için savaşan ve savunması iyi olan bir futbolcu olmak istiyorum. Şu anki oyun yapım ve bana verilen görev de buna çok uygun. Top çalma yüzdem oldukça yüksek. Tekniğim zayıf olduğu için ufak bir top aldım. Odamda bile sürekli topla oynuyorum.

A Milli Takım'da senin mevkiinde Tugay, Aurelio ve Hüseyin var. Bunların arasından örnek aldıkların var mı?

Aurelio'yu çok beğenirim ama Tugay ağabeyin yeri ayrıdır. Onun İngiltere Ligi'ndeki maçları yayınlandıkça kaçırmamaya çalışıyorum. Ondan bir şeyler öğrenmeye çabalıyorum. Bence İngiltere Ligi dünyadaki en iyi lig. Tugay ağabey de orada çok iyi oynuyor.

Liseyi dışarıdan bitirmeye çalıştığını söyledin. Bir sakatlık veya başka bir aksilik yaşarsan hayatta bir B planın var mı?

Liseyi biraz da garantim olsun diye bitirmek istiyorum. Futbol nankör bir spor ve ben sakatlansam veya kötü oynasam kimse yüzüme bakmaz. Bu yüzden üniversite sınavına girmek ve Spor Akademisi'nde okumak istiyorum. Bu sayede futbol olmasa bile sporun içinde kalıp hayatımı garanti edecek bir mesleğim olabilir.

Basamakları tek tek çıkacağım

Hemen her futbolcunun kariyer hedefleri birbirine yakın. Hepsi önce dört büyük kulübe, oradan da yıldız olup Avrupa'ya çıkmak istiyor. Senin de planların bu yönde mi?

Ben ne olduğumu biliyorum. Kendimi tanıyorum. Nereye gidersem gideyim her zaman basamakları tek tek çıkmam gerektiğinin farkındayım. Biliyorum ki hızlı çıkarsan hızlı inersin. Bunu yaşamak istemiyorum. Her zaman yukarıları hedeflesem de bunun çok hızlı olmaması gerektiğinin farkındayım. Hani derler ya "Patladı, yıldız oldu" diye, ben patlamak istemiyorum.

İstanbul'a gitmeyi çok istiyor musun?

İstiyorum tabii ki. Her futbolcu ister.

Neden?

Orada daha çok ilgi oluyor. Oradan bir yerlere sıçramak daha kolay. Yaptığınız her güzel hareket göze batıyor. Maçlarınız her hafta yayınlanıyor.

Biraz Türk Telekom Lig A'dan bahsedebilir misin? Orada rekabet nasıl?

Gerçekten çok zor bir lig. Her topa iki-üç oyuncu basıyor. Süper Lig daha kolay o açıdan. En azından dönecek vakti buluyorsunuz. Bizim ligde pas yapacak vaktiniz neredeyse yok. Takımların güçleri birbirine eşit. Herkes herkesi yenebiliyor.

Peki, maçlarda tempo var mı?

Ara sıra tempolu geçiyor ama genelde futbol çok hızlı oynanmıyor.

Diyarbakırlı Barış Ataş'ın hayalinde Avrupa var mı? Örneğin şu an teklif gelse ne yaparsın?

Giderim. Neden gitmeyeyim ki? Orada olmak çok önemli.

Bu takım küme düşmeme mücadelesi veren bir takım olsa?

Yine giderim. Önemli olan orada tutunmak. Mesela Tugay ağabey. Çok büyük bir takımda oynamıyor belki ama orada kendini gösteriyor. 37 yaşında ve ben onu örnek alıyorum. Örnek bir profesyonel. Avrupa'ya gidecek Türk futbolcular için çok iyi bir model. Tugay ağabey 40 yaşına kadar oynar bence. Kendisine çok iyi baktığına eminim.

Aileme ev aldım

Futboldan kazandıklarınla neler yapıyorsun?

Aileme bir ev aldım ve o evde birlikte yaşıyoruz. Kazandığım paraları değerlendirmeye çalışıyorum. Sonuçta ne kadar oynayacağımın garantisi yok.

Peki, futbolun doğasından kaynaklanan bu belirsizlik senin üzerinde bir baskı yaratıyor mu?

Ben kendime henüz "Futbolcu oldum" demiyorum. Daha gidilecek yolum çok.

Ne zaman diyeceksin peki?

Şu an hedefim Diyarbakırspor'u yukarılara taşımak ve A Milli Takım'a yükselmek. O zaman derim belki.

Senin üzerinde kimin emeği var en çok?

Suat Demir ve Mehmet Budak gerçekten beni oynattılar ve gelişmeme çok yardım ettiler. Nejat Biyediç de beni A takımda oynattı ve kendimi bulmamı sağladı diyebilirim.

Futbola hangi mevkide başlamıştın?

Orta sahada serbest oynuyordum. Gezegen gibi. Sağ bek ve sağ açık da oynadım. Mehmet Budak beni ön liberoya koydu. O günden beri bu mevkideyim.

Kaçıncı kez Ümit Milli Takım'a geliyorsun?

Gürcistan maçında üçüncü kez oynadım. İlk milliliğim Galler maçındaydı. Sonra İzmit'teki Danimarka maçında oynadım. Zaten o maçta kafam yarıldı.

Formanın hakkını vereceksin

Kendini bayağı vermişsin yani.

Evet, o formayı giyince her şeyi unutuyorum. Hangi takım, hangi forma olursa olsun giydiğin forma senin namusun, şerefindir ve o formayla sahaya çıkıyorsan hakkını vereceksin.

Diyarbakır taraftarının sana karşı özel bir ilgisi var mı?

Çok. Bizim taraftarla aramız çok iyi. 10 yıldır altyapıdan oyuncu çıkmamış, şimdi ben ve iki arkadaşım daha var. O yüzden bizi el üstünde tutuyorlar.

Bu bir baskı yaratıyor mu maçlar sırasında?

Evet tabii. O insanlar bizi desteklemeye geliyor ve onları hayal kırıklığına uğratmamamız gerekir. Sokakta gezerken de çok ilgi gösteriyorlar bize. Onları mahcup etmemeye çalışıyorum.

Diyarbakır'da geçen sezon Konyaspor maçında yaşanan tatsız olaylar vardı. Neler oldu o gün?

Çok üzücüydü gerçekten. Birdenbire taraftarlar sahaya indi. Ortalık darmadağın oldu. O maçın sonunda ağlamıştım. Çünkü son şansımızdı o maç ve küme düşmemiz kesinleşmişti.

Boş zamanlarında neler yapıyorsun?

Arkadaşlarla playstation oynuyoruz. Geziyoruz bazen. Bilgisayarla uğraşıyorum. Sinemaya gidiyorum, kitap okuyorum.

En son hangi kitabı okudun?

Ferrarisini Satan Bilge. Çok iyi bir kitaptı.

Röportaj: İlker Uğur