Türkiye Futbol Federasyonu'nun "Türkiye Futbol Oynuyor" projesi kapsamında destek verdiği Özel Sporcular Spor Federasyonu bünyesinde bulunan Özel Sporcular Milli Takımı'nın, Riva'daki kampı sürüyor. Milli sporcular. Hasan Doğan Milli Takımlar Kamp ve Eğitim Tesisleri'nde 30 Temmuz 2015 Perşembe gününe kadar kamp yapacak.
Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu Başkanı Birol Aydın, Teknik Direktör Mustafa Demirdöğen ve yöneticiler Yunis Kabil ile Ahmet Yıldırım; Türkiye Futbol Federasyonu'nun resmi internet sitesi tff.org'a röportaj verdi.
"Özel Sporcular" ne demek, bize biraz anlatır mısınız?
Birol Aydın: Özel sporcular; eski ismiyle "zihinsel engelli sporcular" demektir. Özel Sporcular Federasyonu da bu sporcuları kapsar. Biz şu an futbol takımı olarak buradayız. Zihinsel engelli sporcular, yıllarca kapalı kapılar ardında tutulmuş çocuklar… Hepimizin mahallesinde, köyünde mutlaka vardır bu çocuklar. Yıllar önce bu çocuklar hep evlere kapatıldı, "Bunlardan bir şey olmaz" dendi. Ama son 10 yıldır büyük bir gelişme var. Biz "zihinsel engelli" kelimesini fazla kullanmamaya çalışıyoruz. Çünkü aileleri rencide etmek istemiyoruz. Özel kardeşlerimiz son 10 yılda sporun her alanında kendilerini göstermeye başladılar. Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu, engelli sporcular federasyonları arasında en fazla nüfusa ve faaliyete sahip olan federasyondur. 17 bin nüfusa sahip bir federasyon. Dünyanın ve Türkiye'nin yaklaşık yüzde 12.5'u engelli vatandaşlardan oluşuyor. Yaklaşık yüzde 6-7'lik oran, zihinsel engellilerden oluşuyor. Yani bugün yüzde 6 demek, 15 milyon insan demek… Biz bu kadar büyük bir nüfusa hitap ediyoruz. Federasyon 14 dalda spor yaptırıyor. Futbol, masa tenisi, voleybol, yüzde, basketbol, atletizm, masa tenisi gibi çeşitli dallar var. En çok sevileni tabii ki futbol. 3500'e yakın özel sporcu kardeşimiz aktif olarak futbol oynuyor. Takımlarımız daha önce uluslararası çeşitli organizasyonlara katıldı. İmkan verildiği sürece bu çocukların yapamayacağı şey yok. Ben ve arkadaşlarım 2012 yılında yönetime geldiğimiz zaman, "Normal sporcular nerde futbol oynuyorsa; biz de orada futbol oynayacağız" demiştik. Bunu da bugün Sayın Yıldırım Demirören başkanlığındaki Türkiye Futbol Federasyonu sayesinde başardık. İlk kez böyle bir tesiste futbol oynamanın mutluluğunu yaşıyoruz. Güzel otellerde de faaliyetlerimiz oluyor. Devletin burada katkısı çok büyük. Ancak sporun merkezinde; yani Riva'da kamp yapmak çok başka bir şey… Ay-Yıldızlı sporcularla aynı çatı altındayız.
Bize prosedürü biraz anlatır mısınız? Özel sporcuların ligi ne durumdadır?
Birol Aydın: Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu'nun prosedürü şöyle… Yaklaşık 3500 çocuk futbol oynuyor. Futbol ligimizin destekçisi Türkiye Futbol Federasyonu… Bize verdikleri destekle ligimizi devam ettiriyoruz. Ligimizde 12 takımımız var. Aynı Spor Toto Süper Lig gibi maçlarımızı deplasmanlı oynuyoruz. 2 haftada bir yapıyoruz maçlarımızı. Normal sahada, 11'e 11 oynanıyor. Eskiden 8 kişiyle oynanıyordu ancak değiştirdik. Bunun haricinde Türkiye ve bölge şampiyonalarımız var. Ağır düzeyde engelli sporcularımız; Türkiye ve bölge şampiyonalarında forma giyiyor. Daha iyiler ligde forma giyiyor. Bölge şampiyonalarında dereceye girenler; Türkiye Şampiyonası'na geliyor. Futbol ve futsal diye iki dalımız var. Şu anda takım sayısı 325… 81 ilde teşkilatımız var. 85 takım daha başvuru yaptı. Futsala 72 takım başvuru yaptı. Yani çocuklarda inanılmaz bir futbol aşkı var. A Milli Takımımız, bütün bu takımlardan gelen en iyi çocuklar. Teknik adamlarımız tarafından seçilen sporcularımız… Dünyanın en genç takımıyız. 23.1 yaş ortalamamız var. İnşallah katılacağımız tüm şampiyonalarda Ay-Yıldızlı bayrağı dalgalandıracağız. İddialı hazırlanıyoruz. Türkiye Futbol Federasyonu'nun bize futbolun kalbinde 10 günlük kamp şansı tanıması da büyük şans. Bu yüzden başta Sayın Başkanım Yıldırım Demirören olmak üzere tüm yönetim kurulu üyelerine, özellikle bu tesiste hizmet eden, gönül veren tüm çalışanlara A'dan Z'ye saygı, sevgi ve şükranlarımı sunuyorum.
Hocam sizi biraz tanıyabilir ve takım hakkında bilgi alabilir miyiz?
Mustafa Demirdöğen: Kütahya'da spor lisesinde Beden Eğitimi Öğretmeni'yim. 2003 yılından beri bu camianın içerisinde antrenörlük yapıyorum. Son 2012'deki yönetimle birlikte teknik ekibin başındayım. Hem futsal, hem futbol takımıyla ilgileniyorum. İkisini birden yürütüyoruz. 11 tane antrenörüz. Futsal ve futbolda kamplar, şampiyonalar ve ligdeki görevlerimizi yapıyoruz. Yurt dışı organizasyonlarına da hazırlığımızı yapıyoruz. İtalya'da 2016 yılında Avrupa Şampiyonası düzenlenecek. Henüz tam tarih belli olmadı ama muhtemelen eylül ya da ekim ayında yapılacak. Bu şampiyonaya hazırlanıyoruz. Katılma hakkımız var. Ancak bu turnuvada eleme olayı yok. Bir önceki şampiyonaya katılanlar çağrılıyor. Performans olarak çok büyük bir deneme-eleme söz konusu değil. Sadece organizasyona problem yaratmayan ülkeler tercih ediliyor. Biz de her organizasyona Türkiye olarak davet ediliyoruz. Down ve otistik sendromu olan yani ağır düzeyde engelli sporcuları almıyoruz. Seviyeler sınır zeka seviyesi diye geçer.
Prosedürü nedir?
Mustafa Demirdöğen: IQ testlerinde 75'in altındakiler zihinsel engelli olarak geçiyor.75-100 arası zaten normal… 100-110 arası üstün zekalılar grubuna dahil… Bizim ilgilendiğimiz grup 75 ve altı… Ama bizim yurt dışına götürdüğümüz sporcular ortalama 65-75 seviyesinde… Sınırdakileri götürüyoruz. Bunun sebebi ise sosyal uyumluluk sorunlarının olmaması, yeme-içme, konaklama, soyunma, hijyen gibi özelliklerde hiçbir sıkıntı yaşamamaları, agresif olmamaları, problem yaratmamaları… Bunun uçak yolculuğu var, konaklaması var, gezisi var, alışverişi var… Bunlarda sıkıntı yaşamamamız gerek. Federasyonumuz tabii ki ağır seviyedekilerle de ilgileniyor. Onlar için de faaliyetlerimiz var. Biz bu kamplarda en iyilerle ilgileniyoruz. Ligimiz var. Ama o lige çıkmak için alttan Türkiye Şampiyonası'nı kazanmak gerekiyor. Yani aşağıda bir turnuva daha düzenledik. Bu turnuvaya bu çocuklar katılıyor. Seviyesi üst düzeyde olanlar lige katılıyor. Ligden düşenler de Türkiye Şampiyonası'na devam ediyor.
Zihinsel engelli insan nasıl spor yapar? Bize biraz anlatır mısınız?
Mustafa Demirdöğen: Bu alanda bizim Avrupa Birliği projelerimiz de var. Uzun yıllar bu okullarda görev yaptığımız için sporun bir numaralı özelliği sosyalleştirmedir… Spor eğitimdir. Sporla çocuğun topluma adaptasyon sağlama konusu çok önemlidir. Bunun önemini Avrupa bizden çok daha önce kavramış ve bu alanda çok daha fazla ileride. Biz de son yıllarda atılım yaptık. Sporun ve sporcuların neler yapabileceğini somut olarak göstermek istiyoruz. Biz somut olarak görüyoruz da zaten… Sporla hijyen eğitimi, sporla beslenme eğitimi, sporla sosyalleşme, iletişim becerileri, konuşma özelliği, arkadaşlık, dostluk kurma özelliği, sporla matematik, sporla ritim, sporla müzik… Engelli çocuklar için bunlar çok çok önemli. Çocuklar restoranda yemek yiyor burada. İdmandan sonra duşa giriyor; ki hijyen… Ritimle hareket etme, müzik verilerek çeşitli sportif etkinlikleri yapabilme becerisini geliştiriyoruz. Matematikle ilgili saniye, skor, tabela, forma numaralarından faydalanıyoruz. Bu şekilde matematiği öğreniyorlar. Becerileri artıyor. Son derece başarılı… Çünkü sürekli masada oturmuyorlar. Çocuğun en çok sevdiği materyallerle çalışıyoruz. Normal insanlar da materyallerle çalışmayı çok severler. Eğer sınıfta sabit duruyorsa dikkati dağılır. Ama sahaya giriyorsa, eline top, ip, balon veriliyorsa o çocuğun ilgisini daha uzun süre tutabiliyorsunuz. Öğrenme becerisi de daha çok oluyor. Görsel şov var orada… Neticesinde öğrenme daha kolay oluşuyor.
Başkanım şu an Avrupa Şampiyonası'na hazırlanıyorsunuz. Türkiye, bu alanda dünyanın neresinde?
Birol Aydın: Türkiye şu an dünyanın en güzel yerinde. Son 10 yıldır her alanda yapılan atak; engelli alanında da yapıldı. Şu an tesisleşme konusunda, engelli çocuklara verilen önem konusunda dünyada çok iyi bir yerdeyiz. Hatta en iyi yerdeyiz. Türkiye Özel Sporcular Spor Federasyonu ile ülkemiz 2012 yılından beri atletizmde Avrupa Şampiyonası, Basketbol Dünya Şampiyonası, Kayak Dünya Şampiyonası'nı gerçekleştirdik. Gerek konaklama alanında, gerek sportif başarı alanında çok iyi yerdeyiz. Futsalda Avrupa Dördüncülüğümüz var.
Mustafa Demirdöğen: Avrupa da ekonomik olarak krizde olduğu için bu turnuvalara maalesef fazla katılım olmuyor. Çok uzak yerlere gidilmiyor.
Birol Aydın: Engelli sporu pahalı bir spor. Bilhassa zihinsel engelli çocukların sporu daha da pahalı. Biz çocuklara sadece spor yaptırmanın dışında sosyalleştiriyoruz da… Bir çocuğa, "Hadi gel futbol oynuyoruz" diyemiyorsunuz. Bunun ulaşımı var, konaklaması var ve güvenliği var. Bunları sağlamak zorundasınız… Biz bunların hepsini yapıyoruz. Dünyada engelli çocuklar üzerinde sporun çok etkili olduğu kanıtlandı. Özellikle zihinsel engelli bir çocuk kolay kolay bir öğretmen, doktor, hakim olamaz. Ama sporla disiplini öğreniyor. Sporla ailenin üzerindeki yükü de alıyorsunuz. Aile rahatlıkla bir alışveriş merkezine, bir lokantaya, bir sinemaya gidebiliyor. Böyle özel aileler için bu çok özel bir durum. Biz bu misyonu en iyi şekilde yapıyoruz. Kayakta ve masa tenisinde dünya şampiyonu olduk. Atletizmde Avrupa İkincisi olduk… Şimdi futbolda da dünyanın en genç takımı bizde. İnşallah İtalya'daki Avrupa Şampiyonası'nda ilk üçte olacağız. O şampiyonaya kadar en kısa zamanda Azerbaycan ile özel maç yapacağız. Daha sonra da onları buraya davet ediyoruz. Son yıllarda engelli sporcuların ön plana çıkmasının en büyük sebeplerinden birisi de Sayın Başkanımız Yıldırım Demirören ve ekibinin bizlere tanıdığı imkanlardır. Bunu söylemeden geçemeyiz. Türkiye Futbol Federasyonu'nun engelliler sporuna el atması inanılmaz bir şey. Keşke basketbol, voleybol gibi büyük federasyonlar da tıpkı Türkiye Futbol Federasyonu gibi bu işe el atsa… Aslında toplumun kanayan bir yarası bu aslında… Bu çocuklar spor yapmak zorunda. Bu çocuklar bir apartmanda yaşıyorsa tek aileyi rahatsız etmiyor; bütün apartmanı rahatsız ediyor. Son yıllarda futbola çok fazla talep olmasının en büyük sebebi; Türkiye Futbol Federasyonu'nun bize verdiği büyük destek… Bu çocukların evlerine gittiğiniz zaman; en baş köşede bizim onlara verdiğimiz madalyaları görürsünüz. Şeref madalyası olarak en baş köşeye asarlar. Ailesi bununla gurur duyar. Bunun manevi değeri çok büyük. Millet olarak herkes üzerine düşen görevi biraz olsun yapsa bile büyük bir şeydir aslında bu… Türkiye'de hiç abartmıyorum 12 milyon tane engelli vatandaşın gözü Riva'da… Sebebi ne biliyor musunuz? "Bu çocuktan hiçbir şey olmaz" denen çocuk, şu anda Riva'da kamp yapıyor. Futbolun kalbinde spor yapmaya başlamış. Bu 12 milyon engelli insana ümit olmuş… "Benim çocuğum Riva'da" diyorlar… Arda Turan'ın yattığı yerde yatıyorlar… Kars'taki, Erzurum'daki, Van'daki aile diyor ki, "Benim çocuğumdan hiçbir şey olmaz diyorlardı ama o bugün Riva'da, Arda Turan'ın yattığı yatakta yatıyor, top oynadığı yerde top oynuyor"…. Bu mutluluğu düşünebiliyor musunuz?.. O yüzden bu kampı çok önemsiyorum ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Hocam kampınızda kaç oyuncu var?
Mustafa Demirdöğen: Şu an 17 futbolcu var. Üç antrenörüz. Kamp müdürümüz ve yönetim kurulumuz burada. Ayın 20'sinden itibaren sabah ve akşam çift idman yapıyoruz. Sabahları kondisyon çalışıp, havuza giriyoruz. Kuvvete dönük çalışıyoruz. Akşam da teknik-taktik çalışma yapıyoruz. Takımımızın durumunu daha net görüp, bir sonraki kampta seviyeyi belirleyeceğiz. Azerbaycan'a gitmeden önce burada kısa bir kamp yapacağız. Avrupa Şampiyonası'nın tarihi belli olduktan sonra yönetim bize bir takvim belirleyecek ve her ay bir hafta kamp yapacağız. Saha boyutlarımız normal sahalarla aynı. 45 dakikalık iki devreden 90 dakika maç yapıyoruz. Yani bildiğiniz futbolu oynuyoruz. Kadroda 18 kişi olması zorunluluğu var. Hiçbir fark yok. Daha önce yurt dışındaki şampiyonalarda sancı yaşamıştık. Çünkü burada 8 kişi oynuyorduk; oraya gidince 11 kişiyle mücadele ediyorduk. Ancak daha sonra radikal bir karar aldık ve dünyaya entegre hale geldik. Kurallarımız artık dünyayla aynı. Geçiş döneminde sıkıntılar yaşadık, zorlandık ama şimdi alışıyoruz. Şu an araştırmalarımız sürüyor. Bizde lisanslama çok sık devam eden bir süreç ve açıkçası çok zorlu işlemler var. Bir çocuğun lisansı İngiltere'ye gönderiliyor ve en az üç ay cevap bekleniyor. Çünkü bu işin içerisinde herkes etik davranmayabiliyor. Bazı ülkeler normal sporcuyu engelli gibi gösterip oynatabiliyor. Bu daha önce yaşandığı için çok ciddi bir eleme var. Hatta şu anda bir psikolog, şu anda içeride bir oyuncumuzu uzun uzun test ediyor. Bu testi rapora döküyor. Bu raporu İngilizce'ye çeviriyor ve İngiltere'ye gönderiyor. Yani çok uzun ve meşakkatli bir sistem var… İngiltere'de üç ayrı konseyden geçiyor bu raporlar… Her bir oyuncu için geçerli bu süreç… Lisanslama bu sebeple çok uzun sürer. Bizim çocuklara üç-dört yönerge veremezsiniz. Mümkün değil. Bir yönergeyi verirsiniz, onu yerleştirdikten sonra ikiye geçersiniz. Hepsini ardı ardına verirseniz imkanı yok alamaz bu çocuklar. O yüzden çalışırken de normal gördüğümüz antrenman sisteminden daha basit ve aşamalı yapmak zorundayız. Bu alanda çalışacak insanların en önemli özelliği sabır göstermek ve bu çocukları kayıtsız şartsız sevmek olmalı… Ben ilk geldiğimde "Rahat-hazır ol" dedim, hiçbir tepki yok. Baştan başlamak zorundaydık yani… Rahatın ne demek olduğunu anlattık. Sağa dön dediğim zaman tek sağı öğrettim. Solu öğretmedim ki karıştırmasınlar. Hafif tempoyla başladık, aşama aşama ilerledik. Oraya ilk geldiğinizde, "Aaaa bu çocuklardan hiçbir şey olmaz" dediğiniz zaman; sizde o direnç yoksa bu iş olmaz… Sizin işiniz orada biter. Bu alandaki eğitimcilerin diğer eğitimcilerden iki kat daha sabırlı olması gerekiyor.
Yunis Kabil: Federasyon yönetim kurulu üyesiyim. Aynı zamanda özel eğitimciyiz. Okul idareciliği yapıyoruz Erzincan'da… Federasyonda uzun süredir faaliyetlerimiz devam ediyor. Çok geniş bir kitleye hizmet ediyoruz. Güzel bir iş yaptığımızı düşünüyoruz. Kutsal bir iş yapıyoruz. Özel çocuklarımızın rehabilitelerinde sporun en önde geldiğinin farkındayız. Diğer gençlere örnek olmak istiyoruz. "Biz bunları başarıyorsak diğer gençlerimiz de neler yapabiliri anlatmaya çalışıyoruz.
Ahmet Yıldırım: Ben de federasyon yönetim kurulu üyesiyim. Asli görevim çocuklara eğitim veren bir okulda müdür olarak görev yapmaktayım. Spor bu çocukların hayatında çok önemli. Biz bu çocuklara bir yıl içerisinde veremediğimiz bir davranışı, çocukları böyle kamplara getirince bir hafta içerisinde verebiliyoruz. Olumsuz davranışı değiştirebiliyoruz. Eğitimin temel amacı bu çocukların kendi kendine yetebilecek düzeye getirmektir. Çocukların sosyalleşmelerini sağlamak ve öz bakım becerilerinin gelişmesine yardımcı olmaktır hedefimiz. Kimseye bağımlı olmadan yaşasınlar istiyoruz. Spor bu konuda çok yardımcıdır. Bu çocukların ailelerinin en büyük stres kaynağı; "Benden sonra bu çocuğa ne olacak?" sorusudur. Bizim amacımız da kendi kendilerine yetebilmelerini sağlayıp; bu soruyu ortadan kaldırmaktır. Bu anlamda bu kamp çok önemli. Gerçekten Türkiye Futbol Federasyonu'na bu sebepten çok teşekkür ediyoruz. Bu kamp, bu çocukların hayatında gerçekten bir dönüm noktasıdır.
Zihinsel engelli olmanın sebepleri nedir?
Yunis Kabil: Çok çeşitlidir. Doğum esnasında, doğum sırasında, doğum sonrasında olabilir. Bir çok sebebi var. Son yıllarda dünyada zihinsel engelli doğumlar azalacağı yerde çok arttı. Sebebi de o kadar genişledi ki; tek bir neden yok. Hamilelikte alınan radyasyon, yediklerimiz, içtiklerimiz… Hatta cep telefonunu bir anne adayının üç aydan sonra doğuma kadar kullanmaması gerekir. Yiyeceklerin olumsuz olması; stres, alkol, sigara, uyuşturucu madde gibi öğeler; zihinsel engelli doğumları çoğaltıyor.
Birol Aydın: Topluma şu anda örnek oluyoruz. Gençliğe mesaj veriyoruz. "Zihinsel engelli bir çocuk bunları başarabiliyorsa; sizin başarabileceğiniz daha çok şey var" mesajını gençliğimize iletiyoruz. Onun için bu iş yürek işi, gönül işi… Bu federasyonun bir özelliği de bütün çalışanların gönüllü olmasıdır… Yani profesyonel bir kazanç asla yok. Mesela Mustafa hocam 10 gündür bütün ailesini bırakmış, burada bu çocuklarla ilgileniyor. Gönüllülük esasında yürüyen ve her gün de devasa büyüyen bir federasyonuz… Bütün federasyonları bu çocuklara destek vermeye davet ediyorum. Türkiye Futbol Federasyonu için bu çocukları burada 10 gün kampa almak çok küçük bir jesttir ama 12 milyon ailenin gözü şu anda burada… İnşallah bu kamplar rutin olarak devam edebilir… Riva'da hizmet veren bütün çalışanlara tekrar çok teşekkür ediyorum…