Millî Takımımızın yeni yüzlerinden genç savunma oyuncusu, futbola başladığı 7 yaşından beri Rapid Wien formasını giyiyor. Her iki ayağını kullanabilmesi, gerektiğinde ön libero veya sağ bek pozisyonlarında görev alabilmesiyle dikkatleri üzerine çekerek daha önce U17 ve U19 düzeyinde de ay-yıldızlı formayı giydi. Genç yetenek, "Ben hiçbir zaman elde ettiğimle yetinmedim, daima üstüne koyarak kendime yeni hedefler belirledim ve onlara odaklandım" sözleriyle başarıya aç yapısını ortaya koyuyor.
Röportaj: Ege Ersöz / TamSaha
3 Nisan 1999 Viyana doğumlusun. Aramıza yeni katıldın ve genç yaşta A Millî Takım'a seçilme başarısını gösterdin. Seni daha yakından tanımak adına bize kendinden ve ailenden bahseder misin? Ailen Viyana'ya ne zaman yerleşti, sen orada nasıl bir çocukluk geçirdin?
Avusturya'nın Viyana kentinde doğdum ve orada büyüdüm. Annem Yozgatlı, babam Bingöllü. 17-18 yaşlarındayken Avusturya'ya taşınmışlar. Rapid Wien'in altyapısında da 7 yaşından itibaren futbol oynamaya başladım. U7'den A takıma kadar hep Rapid Wien forması giydim. A takıma da geçtiğimiz sezon yükseldim. U17 ve U19'da Türkiye Millî Takımı'nda forma giydim.
Futbola başlama serüvenin nasıl, nerede ve kimin desteğiyle başladı?
Çocukken tam bir futbol hayranıydım diyebilirim. Annem ve babam evde sürekli top oynadığımdan bana hep kızarlardı ama ben yine de oynardım. Parklarda da sürekli futbol oynardık. Futbola olan bu ilgimden dolayı annem beni bir futbol takımına yazdırmak istiyordu. Nitekim yedi yaşına geldiğimde beni Rapid Wien'in seçmelerine yazdırdı. Takıma seçilebilme başarısını gösterdim ve U7'den beri Rapid Wien kulübünde futbol oynuyorum.
Oynadığın kulüplerde küçük yaşta yeteneğini keşfeden ve bunun üstüne giden antrenörler oldu mu?
Evet, oldu. Özellikle U14 takımındayken bir antrenörüm vardı, ismi Bernd Schreiner. 14 yaşıma kadar forvet oynuyordum. Beni stoper olarak oynayabilen bir oyuncu haline getiren ve bu mevkide daha başarılı olacağıma inanan isim o diyebilirim. Tabiî ki bana destek olan pek çok antrenörüm oldu ama Schreiner'in bende çok emeği var. Okulum konusunda hep yardımcı oldu, futbolumla çok ilgilendi ve hep arkamdaydı.
Forvetten stopere geçiş biraz radikal bir değişim. Bu durum nasıl gelişti?
Gol atmayı çok seven bir oyuncuydum ve gol atma hedefiyle sahaya çıkıyordum. Bu yüzden çocukken hep forvet oynadım. Ancak U14 takımındayken bir gün antrenörümüz deneme amaçlı antrenmanda takımdaki herkesi farklı mevkilerde oynattı. Ben de stoper oynadım ve başarılı bir performans sergiledim. Antrenörümüz bunu maçlarda da birkaç defa denedikten sonra benim stoperde gösterdiğim performansı çok beğendi. Ardından bana bu mevkide daha başarılı bir oyuncu olabileceğimi ve eğer istediğim takdirde beni bundan sonra stoper olarak oynatacağını söyledi. Böylece oynadığım pozisyon değişti.
Ailende senin dışında futbolla ilgilenen başka birileri var mı? Futbolcu olma kararın karşısında nasıl bir tavır sergilediler?
Dayım Avusturya'da Admira Wacker takımında profesyonel futbolcuydu. Ancak genç yaşta yaşadığı talihsiz sakatlıklar sebebiyle futbol hayatına son vermek zorunda kaldı. Annem ve babam ise çok şükür her zaman arkamdaydı, hiçbir zaman beni yalnız bırakmadılar. Zaten profesyonel futbolcu olmamı çok istiyorlardı, bu yüzden beni hep desteklediler. Annem benim için her yere koşturdu. Uzakta bir maçımız olduğunda beni arabayla tereddütsüz götürüyordu. Onların bu desteği benim için çok değerli.
Futbolla birlikte okul eğitimini nereye kadar sürdürebildin?
Ben okula ve eğitimime hep değer vermeye çalıştım, devam edebilmek için elimden geleni her zaman yaptım. Bu sene de okulu bitireceğim inşallah. Genç oyuncuların eğitimini sürdürebilmesi için kulübüm Rapid Wien ile ortak olarak çalışan bir meslek okulu var; orada eğitimim devam ediyor. Ofis yönetimi okuyorum ve bu sene vermem gereken son bir sınav kaldı.
Tıpkı Millî Takım'a genç yaşta seçilmen gibi oynadığın kulüp olan Rapid Wien'in A da takımına çok genç yaşta girdin ve profesyonel sözleşme imzaladın. Zamanla da olsa Rapid Wien'de ilk 11 oyuncusu olacak potansiyeli gösterdiğini düşünüyor musun?
Şimdilik çok şükür her şey iyi gidiyor. İnşallah böyle de devam eder. Son üç maçıma ilk 11 başladım. Daha öncesinde teknik direktörümüz son 10 veya 15 dakika bana şans veriyordu ve dediğim gibi son üç maçta da ilk 11'de şans verdi. Elimden geleni yapıp iyi bir iş çıkarttığımı düşünüyorum. Hatta son iki maçta teknik direktörümüz bana güvendi ve sağ bekimiz sakatlandığından beni onun pozisyonunda oynattı.
Bu sezon Ağustos ayında Steaua Bükreş karşısında oynadığınız UEFA Avrupa Ligi ön eleme turu rövanş maçında 90 dakika sahadaydın. Kendi ligin olan Avusturya Ligi'nden sonra uluslararası bir turnuvada 90 dakika oynamak senin için nasıl bir tecrübe oldu?
Benim için inanılmaz bir tecrübeydi. Hayatımda ilk defa 40 bin kişilik ateşli bir taraftar kitlesinin önünde oynadım. Turu geçecek sonucu elde etmemiz de mutluluk vericiydi. O maçta sağ bek pozisyonunda görev aldım. Takım arkadaşlarım da maçta bana çok destek oldu. Teknik direktörümüz de bana güvenerek şans verdiği için benim için çok farklı ve güzel bir tecrübe oldu diyebilirim.
Rapid Wien, Avusturya'nın köklü futbol takımlarından biri. Kulübünde belirlediğin hedeflerin neler? Belki senin için çok erken bir soru ama uzun yıllar Rapid Wien forması mı giymek, yoksa fırsat yakaladığında şansını farklı liglerde mi denemek istiyorsun?
Ben her zaman kendimi geliştirmeye, daha iyi olmaya ve eksiklerimi kapatmaya odaklanıyorum. Takımımla da şampiyonluklar kazanmak istiyorum. Sonrasında neler olacağını şu an söylemek çok zor, bunu zaman gösterecek. Ancak şu an önceliğim ve hedefim, kulübüm Rapid Wien'de şampiyonluklar ve kupalar kazanmak.
Oynadığın kulüpte millî takımlara seçilebilme başarısını gösteren sayılı oyunculardansın. Küçük yaşta hem Türkiye hem Avusturya Millî Takımı'ndan davet aldın mı? U17'den beri ay-yıldızlı formayı terletiyorsun. Türkiye için oynama kararında neler etkili oldu?
Beni ilk U17 Millî Takımı için Türkiye çağırmıştı. O süre zarfında Mehmet Hacıoğlu ile konuşmamız da olmuştu. Avrupa Şampiyonası elemelerinde U17 Millî Takımı'nda forma giydim. Ardından U18 için beni Avusturya Millî Takımı çağırdı ve Avusturya U18 Millî Takımıyla kampa girdim. Çok kısa bir süre sonra hem Türkiye hem Avusturya beni U19 Avrupa Şampiyonası için çağırdı. Türkiye için oynamak istedim ve kalbimi dinleyerek tercihimi Türk Millî Takımından yana kullandım. Şimdi de A Millî Takım'a seçilmek benim için ayrı bir mutluluk. Sonuçta ay-yıldızlı formayı kim giymek istemez. Burada olduğum için çok mutluyum.
A Millî Takım kariyerinde bundan sonrası için hedeflerin neler?
İlk hedefim burada kalıcı olarak zamanla ilk 11 için şans bulmak ve tabiî ki Türkiye Millî Takımı ile başarılar elde etmek.
Seninle birlikte futbola başlayan arkadaşlarının pek çoğu oyunun dışında kalırken sen A Millî Takım oyuncusu oldun. Seni farklılaştıran ve bugünlere gelmeni sağlayan faktörleri sıralayabilir misin?
Ben hiçbir zaman elde ettiğimle yetinmedim, daima üstüne koyarak kendime yeni hedefler belirledim ve onlara odaklandım. Benimle aynı yaştaki bazı oyuncular gibi rehavete kapılsaydım hedeflerime ulaşamazdım ve konsantrasyonum düşerdi. Sabırlı bir şekilde belirlediğim hedefime ulaşarak hep konsantre kalmaya çalışıyorum. Bu konuda kendimi asla rahat bırakmıyorum.
İlk kez geldiğin A Millî Takım kampındaki havayı nasıl değerlendiriyorsun? Burada nasıl karşılandığını düşünüyorsun?
Ağabeylerim burada bana çok iyi davranıyor, herhangi bir şeye ihtiyacım olup olmadığını soruyorlar. Söylemek istediğim herhangi bir şey olursa çekinmeden söylemem gerektiğini her fırsatta dile getiriyorlar. Açıkçası U17 ve U19 Millî Takımlarıyla buraya geldiğimde A Millî Takım'ın da çok farklı olacağını düşünmüyordum. Ancak burada herkesin çok konsantre ve profesyonel bir şekilde işine odaklandığını gördüm. İdmanlarımız da aynı şekilde çok ciddi geçiyor. Bu yüzden bana ilk başlarda farklı geldi ama zamanla alışıyorum.
İki ayağını da kullanabiliyorsun. Stoper mevkiinde oynuyorsun. Gerektiğinde ön libero olarak da görev alabiliyorsun. Sahada başka hangi yönlerinle etkilisin? Etkili olan yönlerini geliştirmek adına neler yapıyorsun?
Oyunu arkadan iyi kurabilen bir oyuncu olduğumu düşünüyorum. Hızlı bir oyuncuyum ve topla oynamayı seviyorum. Zaten Rapid Wien'de teknik direktörümüzün beni sağ bekte denemesinin sebebi de bu. O yüzden genelde topla iyi şeyler yapmaya çalışıyorum. İkili mücadelelerde kolay pes eden bir oyuncu değilim. Kafa toplarında da iyi olduğumu düşünüyorum. Onun dışında kondisyon antrenmanlarıma önem veriyorum. Rapid Wien'de antrenörlerim bana kondisyon ağırlıklı antrenman programları hazırlıyor. İdmanlardan sonra hazırlanan o programları yapıyorum. En önemlisi yaptığım şeyden zevk alarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Örneğin kimi zaman antrenmandan sonra şut çalışmak ve şutumu geliştirmek istiyorum.
Oyununda eksik ve geliştirmen gereken noktalar neler? Bu yönlerini geliştirmek adına neler yapıyorsun, nasıl bir yol izliyorsun?
Vücudumu geliştirerek daha çok kuvvetlenmem gerektiğini düşünüyorum. Bu da yaşım sebebiyle zaman isteyen bir şey. Bir günde olmuyor ve kontrollü yapmamız gerekiyor. Yanlış uygulandığında sahip olduğunuz bazı özellikleri kaybetmenize sebep olabilir. Örneğin kontrolsüz çalışmanın hızınızı ve çabukluğunuzu düşürmesi gibi yan etkileri var. Bu yüzden kulübümdeki antrenörlerimle yavaş yavaş kuvvetlenmeye yönelik çalışmalara başladık.
İnternette Fenerbahçe'nin Avusturya kampında Selçuk Şahin'le çekildiğin fotoğrafın var. Bize o gün yaşadıklarını ve duygularını anlatabilir misin? Küçük yaşta televizyondan izleyerek büyüdüğün oyuncularla bir araya gelmek ve şimdi onların geçtiği yollardan geçmek sana nasıl hissettiriyor?
Türk takımları sezon öncesi Avusturya'ya sık sık kampa geliyordu. Ben de çocukken Türkiye Ligi'ne hayrandım. Maç kaçırmamaya özen gösterir, oyuncuları da yakından takip ederdim. Özellikle Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş gibi büyük kulüpler geldiğinde ben de fırsatı değerlendirip antrenmanlarını izlemeye, oyuncularla tanışma ve fotoğraf çekilme şansı yakalamaya çalışıyordum. İnternette de o fotoğraf kalmış. Onun gibi daha birçok fotoğrafım var. Burada olmak, onların daha önce giydiği ay-yıldızlı formayı taşımak benim için çok büyük bir gurur. Ama daha önce belirttiğim gibi belirlediğim hedeflere ulaştıktan sonra abartmayarak tadını çıkarıyorum ve bir sonraki hedefime odaklanıyorum.
İdol olarak belirlediğin, örnek aldığın futbolcular var mı? Varsa hangileri?
Benim şu an idolüm Real Madrid'den Sergio Ramos. Çok beğendiğim bir futbolcu. Hava toplarındaki hâkimiyeti, kuvveti, savunmadan ileri doğru oyun kurması gibi sevdiğim tüm özelliklere sahip, komple bir futbolcu.
Spor Toto Süper Lig'i takip ediyor musun? Beğendiğin oyuncular ve takımlar var mı?
Eskisi kadar takip etmiyorum ama zamanım oldukça maçları izlemeye çalışıyorum. Quaresma'yı çok beğeniyorum. Onun dışında benimle benzer pozisyonda oynayan Mehmet Topal ve Martin Skrtel'i beğeniyorum.
İleride herhangi bir Türk takımında forma giymek gibi bir hayalin var mı?
Büyük liglerde oynamayı tabiî ki istiyorum. Daha sonra Türkiye'de de oynayabilirim ama şu an bir şey söylemek için çok erken.