Almanya'da doğan, Almanya Genç Millî Takımlarında oynayan ama A Millî Takım tercihini Türkiye'den yana kullanan 20 yaşındaki kanat oyuncusu, 16 yaşına kadar erkeklerle antrenman yapması sayesinde bu noktalara geldiğini söylüyor. Uluslararası bir oyuncu olmayı hedef seçen genç oyuncu asla pes etmeyerek, 16 yaşında ailesinin yanından ayrılıp tek başına ayakta durarak profesyonelliğe yükselmenin gururunu yaşıyor.

Almanya'da Bottrop'ta yaşıyorum. Babam ve annem Zonguldak'ın Devrek ilçesinin aynı köyündenler. Aileleri zaten birbirlerini iyi tanıyor. Annem Almanya'da doğmuş ve halen bir restoranda çalışıyor. Babam ise inşaat işinde… Üç kardeşiz. İki abim de benim gibi futbol oynuyor.

Futbol öncesinde nasıl bir çocukluk geçirdin?

Futbolun öncesi yoktu aslında. Doğduğumdan beri futbolun içindeyim. Babam, abimlerin antrenörlüğünü yaptı. Beni de başlangıçta o çalıştırdı. Kendisi futbol oynamadı ama abimleri çalıştırıyordu. Sonra ben de oynamak istedim. Zaten annem de sahada maç izlemeye gelenlere lahmacun satıyordu. Ailecek her hafta sonu futbol sahasındaydık. Babama futbol oynamak istediğimi söyleyince beni en alt takımda erkeklerle başlattı. 16 yaşıma kadar erkeklerle oynadım. 14 yaşında Bundesliga takımı Essen'e gittim ama erkeklerle de haftada iki kez antrenman yapmayı sürdürdüm. Bu süreçte kızlarla da maçlara çıktım.

Almanya'da eğitim hayatın nasıldı?

Okulumu bitirdim. Sonra yüksekokula kaydoldum. O dönemde Wolfsburg'a transfer oldum. Orada tek başıma yaşadım. Her şeyimi tek başıma yaptım. Okula da gittim, aralarda idmanlarıma da çıktım.

Almanya'da kadın futbolunu bize biraz anlatır mısın?

Kızlar futbola evlerinin yakınındaki takımda başlıyor. Aslında aynı erkekler gibi… Sonra U14'ten itibaren millî takım seçimleri oluyor. Ben çok erken yaşta başladım. Futbola başladığımda 5 yaşındaydım. Herkes bu kadar erken başlamıyordu. Bizim yaşadığımız yerde çok sayıda kız takımı yoktu. Bu yüzden hep erkeklerle oynadım ve onlarla beraber yükseldim. Erkeklerin içinde futbol oynamak beni çok geliştirdi. Benden küçük kızlara hep bunu söylüyorum. "Erkeklerle ne kadar oynayabilirseniz oynayın" diyorum. U14'e geldiğimizde Almanya Millî Takımı için seçmeler oldu. 16 takımın katıldığı büyük bir turnuva düzenlenmişti. Her maçı Almanya Millî Takımı'nın üç antrenörü izliyordu. Zaten turnuva tek merkezde organize ediliyor ve tüm antrenörler de maçları takip ediyor.

Seçilebilmek için üç maçtan iki almanız gerekiyor. Yani iki maçı iyi oynamanız lâzım. Orada 350-400 oyuncu vardır. Bu oyuncuların arasında 50 kişi seçiliyor. Bu 50 kişi kampa gidiyor ve oradaki elemenin ardından seçilenler 20 kişiye düşüyor. U15'te ben o 20 kişi içerisine girdim ve Alman Millî Takımı'na seçildim. U16 ve U17'de de oynadım. U17'de Avrupa ikincisi olduk. Sonra Dünya Kupası'na gidecektik. Ancak Wolfsburg'da sakatlandım ve gidemedim maalesef. Zaten sonra Covid 19 çıktı. Sonra bir kamp daha oldu ancak sakatlandığım için çağırılmadım.

Wolfsburg'a transferin nasıl gerçekleşti?

U17'den U20'ye geçtiğimde Wolfsburg'a transfer oldum. Alman Millî Takımı'nın hocası beni yönlendirdi, "Kendini daha çok geliştirirsin" dedi. Wolfsburg dünyanın en iyi takımlarından birisi zaten… Wolfsburg'la üç yıllık sözleşmem vardı. İki sene oynadıktan sonra MSV Duisburg'a geldim. Bu tercihimin sebebi Duisburg'un evime çok yakın olmasıydı. Wolfsburg evime 3.5 saat mesafedeydi. Ailemden ayrı çok zorlandım açıkçası. O yüzden Duisburg'u tercih ettim. Duisburg'la Bundesliga'da oynuyorduk ama geçen sezon küme düştük. Bu sezon 2. Lig'de mücadele ediyoruz ve yükselmeye çalışıyoruz. Almanya'da U19 ligi yok. U17'den direkt 1. Lig'e yükselebiliyorsun. O yüzden ben de U17'de Essen'de birinci takıma girdim. Orada yıldız oyuncular vardı. İdollerimle bir aradaydım. 15 yaşındaydım ve idollerimle birlikte oynuyordum. Ama ben şans bulabilmek için Wolfsburg'a gitmiştim. Orası kariyerimde çok önemli bir yerdi.

Alman Millî Takımı'nda oynarken A millî seviyesinde Türkiye'yi seçtin. Bu hikâye nasıl gelişti?

Ben küçükken Essen'e Türk Millî Takımı'ndan birileri gelip babamla konuşmuşlardı. Ancak Almanya'da okuduğum için orada kalmak benim için daha doğru bir seçimdi. Alman Millî Takımı'nda oynadığım için öğretmenler de çok üstüme düşüyordu. Sonra Begüm Üresin Hoca beni aradı. Duisburg'dan takım arkadaşım Ecem Cümert de beni çağırmıştı. Zaten Türk Millî Takımı'nı hep istiyordum. Almancı ya da gurbetçi değiliz aslında. Benim ailem tam bir Türk. O yüzden burayı seçtim. Covid'den dolayı Alman takımları kamp yapmıyor. Onları beklemeyi düşünmüştüm ama iyi ki de beklememişim. İyi ki Türk Millî Takımı'nı seçmişim…

Abilerin nerde oynuyor?

Büyük abim Oktay küçük yaşta Almanya 4. Ligi'nde oynadı. Ama sahada bir kalp problemi yaşadı. Maç sırasında bayıldı ve komaya girdi. 7 saat süren bir operasyon geçirdi ve çok şükür iyileşti. Ancak artık yüksek seviyede efor sarf etmesi mümkün değildi. Şimdi sadece hobi olarak futbol oynuyor. Alpay abim de küçük yaşta Bundesliga takımlarının altyapılarındaydı. Sonra 4. Lig'de oynadı. Üç sezondur da Bergama Belediyespor formasını giyiyor. İlk olarak Konyaspor'a gelmişti. Bir dönem Aksaray'da da oynadı.

Yakın gelecekte hangi ligi, hangi takımları hedefliyorsun?

Şampiyonlar Ligi'ndeki en iyi beş takımda oynamak ve uluslararası bir oyuncu olmak istiyorum. Bazı teklifler var ama kulübümle 1 yıllık daha sözleşmem bulunuyor. Kalmam gerekiyor. Bir sene sonra transfer olabilirim. Benim için önemli olan oynamak, sürekli sahada kalmak… İlk 11'de olmalıyım sürekli. Genç yaşımda kenarda oturmamalıyım. Almanya Ligi çok çok iyi… Ama daha iyileri var. Fransa'ya gitmeyi çok isterim. Zaten isteyen takımlar da var. Bakacağız… İngiltere de çok çok iyi… Amerika Kadın Ligi de çok iyi… Orası hız ve güç isteyen bir lig… Fransa'da teknik ve hızlı oyun var. Almanya'da taktik ve hızlı oyun var. Topu çok ayağında tutamazsın. Aslında bana göre değil. Fransa bana göre. Orası daha teknik…

Avrupa'da yaşayan bir oyuncu olarak Avrupalıların Türk oyunculara ilgisini nasıl yorumluyorsun?

Alman Millî Takımı'nda oynadığımda hocalarım daha çok ilgi gösterdi. Şu anki hocam Danimarka'dan geldi, o da çok ilgi gösteriyor. Daha önce bu böyle değildi. Türk oyuncuların Almanya'da oynamasını daha çok isterler… Şu an Almanya mesela bizim grupta… Buna çok çok sevindim. Kendimizi gösterebiliriz. İnşallah iyi maç oynarız onlara karşı. Almanya maçı benim için çok çok önemli olacak. Almanya'da çok iyi Türk kızları var. Kendimizi gösterebileceğiz o maçta… Türkiye de bunu başarabilir. Hepimiz kendimizi göstermeliyiz.

Türk oyuncuları, yabancı oyunculardan ayıran özellikler nelerdir? Neyimiz farklı?

Aslında hiçbir şeyimiz… Onu ben de anlamıyorum. Almanya benim altyapım… Avrupa Şampiyonası'na, Dünya Kupası'na gitmek istedim. Bu yüzden Almanya'yı tercih etmiştim genç yaşımda… O zamanlarda Türkiye o turnuvalara kadar gelemiyordu maalesef. Bizim de suçumuz bu… Herkes gelse biz de başarabiliriz diye düşünüyorum. Almanya'da oynayan Türkler gelse bunu biz de başarabiliriz. Şimdiki altyapıda Almanya'dakiler de aynısını düşünüyordur. Turnuvalara katılmak istiyor insan… Türk Millî Takımı'nın yükselişine şu an şahit oluyorum. Alanya'da Portekiz maçından önce otele geldiğimizde bizi muhteşem bir şekilde karşıladılar. Bu karşılama bile bizi çok motive etti.

Senle birlikte futbola başlayan ama futbolcu olamayan arkadaşların var. Ama sen bugün A Millî Takım oyuncusu oldun. Neleri farklı yaptığını düşünüyorsun?

Asla pes etmedim. Her idmanda rizikoları aldım. 16 yaşımdayken futbol için yalnız yaşamayı seçtim. Ailemden uzak kaldım. Orada zaten seçimimi yapmıştım. Futbolu ön plana almıştım. Ailemden ayrılmıştım. Wolfsburg'dan o yaşta teklif gelmişti. Babama, "Hoca aradı. Gideyim mi?" diye sordum. O da bana, "Kendin yaşayacaksın. Her şeyi kendin yapacaksın. Başarabilecek misin?" diye sordu. Ben de "Evet" dedim. Seçimimi yaptım. Gittim tek başıma yaşadım o yaşta. Kendime inandım. Hâlâ da inanıyorum. Daha yukarılara çıkacağımı biliyorum. Çok mutluyum. Profesyonellik kazandım. İşte o zaman seçimimi yaptım. Pes etmedim. Futbolu bıraksaydım bugün burada olamazdım.