19 yaşındaki genç oyuncu, Avustralya'da keşfedilip önce U19, sonra da A Millî Takımımıza kazandırıldı. Çocukluğunda basketbol ve tenis oynadıktan sonra futbolda karar kılan başarılı orta saha oyuncusu, kendisine Ronaldinho, Eden Hazard, Kevin De Bruyne ve Bernardo Silva gibi yıldızları örnek alıyor, bir gün İngiltere'de oynamanın hayalini kuruyor.
Röportaj: TamSaha / Rasim Artagan
Millî Takımımıza Avustralya'dan geliyorsun. 20 Ağustos 2004 Sidney doğumlusun. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz?
Annem, babam Ankara Keçiörenli… Ankara'da evlenmişler. Babam Ankara'da kebapçılık yaparken Avustralya'ya gidiyor. Önce oradaki bir dükkânda çalışıyor. Sonra kendi dükkânını açınca annemi de Sidney'e alıyor. 2002'de abim, 2004'te ise ben ve ikiz kız kardeşim dünyaya geliyoruz. Abimin doğumunun ardından ona bakmak için gelen teyzem de Sidney'de bir Türk'le evlendi ve onun da iki çocuğu var.
Sidney dünyanın diğer ucu… Oradaki hayattan biraz söz eder misin?
Sidney gerçekten çok güzel bir yer. Hem tatil açından hem de iş imkânları bakımından çok güzel. Okullar çok iyi. Hayat kalitesi oldukça yüksek. Üniversite eğitimi için birçok avantaja sahip. Gezecek çok yer var. Avustralya çok kozmopolit bir yer. Her memleketten insan var. Benim yaşadığım yerde ise Türk yoğunluğu yüksek. Nereye gidersem gideyim mutlaka bir Türk'e rastlıyorum. Avustralya'da zengin bir muhitte büyümedim. Çocukluğum tıpkı Türkiye'deki gibi bir mahallede geçti.
Spora nasıl başladın?
Spora çok küçük yaşta başladım. Mahallede büyüklerle futbol oynuyordum. Onlardan çok şey öğrendim. Ama en önemlisi ben sadece futbol oynamadım. Çok hareketli olduğum için farklı sporlarla da ilgilendim. Dört sene basketbol, sonra da üç sene tenis oynadım. Ama en son futbolda karar kıldım.
Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti?
O konuda çok şanslı olamadım. Ben genel olarak izleyerek öğrenen birisiyim. O yüzden ne zaman parka gitsem herkesi izlerim. Büyüklerden bu sebeple çok şey öğrendim. Mahallede bir abim vardı, ondan çok şey öğrendim. Küçük yaşta kulüplere dâhil oldum. Sidney'de kadın futbolu vardı ama benim yaşadığım yerde yoktu. Mecburen erkek takımları içinde oynuyordum. 13-14 yaşıma kadar mecburen erkeklerle oynadım ama bir süre sonra erkeklerle oynayamıyorsunuz, sistem buna izin vermiyor. Ben de büyük ablalarla oynamak zorunda kaldım. Büyük kadın takımına dâhil oldum. Aslında bu yüzden kendimi şanslı sayıyorum. Çünkü zorluklarla mücadele etmek zorunda kaldım. Zor da olsa çok şey öğrendim.
Şu an Sydney University Soccer Football Club'da forma giyiyorsun. Orada sistem nasıl?
Daha önce alt ligde oynuyordum. Kendimi göstererek, ilerleyerek bu takıma transfer oldum. Şu an Kadınlar 2. Ligi'ndeyiz. Hedefim 1. Lig… Kendime çok güveniyorum. Kadın A Millî Takımı'na dâhil olmamdan sonra inşallah 1. Lig hedefimi de gerçekleştireceğim.
Seni Avustralya'dan Millî Takımlarımıza kim kazandırdı? Süreç nasıl gelişti?
U19 Kadın Millî Takımı'na 2022 yılında dâhil oldum. Begüm Üresin Hocam beni kampa çağırdı. Beni internetten sürekli takip etmiş. Türkiye-Lüksemburg Kadın A Millî maçı için beni kampa davet ettiler daha sonra… Lüksemburg maçının son 15 dakikasında forma giydim ve A Millî Takım oyuncusu oldum.
Avustralya'dan sana bir teklif gelmiş miydi?
Henüz gelmemişti ama gelmesi çok muhtemeldi.
Türk Millî Takımı'nın formasını ilk giydiğinde neler hissettin?
Herkes gibi çok heyecanlıydım. Avustralya'daki futboldan sonra Türkiye'deki futbolu çok merak ediyordum. Çok gurur duydum. Heyecanlıydım, mutluydum. Ailem de çok mutluydu. Bu şekilde devam ettim. A Millî Takım forması çok farklı bir his… Bana büyük bir güç veriyor. Beni çok heyecanlandırıyor. Hiç beklemiyordum A millî oyuncu olmayı… Ablalarla olduğum için heyecan vardı bende. Gergindim. Ancak takıma dâhil olunca ablalarım beni çok iyi karşıladı. Begüm Hocam, Necla Hocam, Hilal Hocam beni çok iyi karşıladı. Kendimi rahat hissettim. Herkes benimle çok yakından ilgileniyor.
Bir Türk millî oyuncu olarak döndüğün zaman Sidney'de sana nasıl davrandılar?
"Artık profesyonelsin. Bir imzalı fotoğraf istiyoruz" diyenler çok oldu. Çok mutluyum. Bana çok saygı duyulduğunu hissettim. Bu çok güzel bir his. Millî oyuncu olmak gerçekten çok farklı bir duygu.
Ailem de benimle büyük gurur duyuyor. Ne zaman bir yere gitsem, "Kızımız millî oyuncu" diyorlar.
Avustralya'da doğup büyümene rağmen Türkçeyi çok iyi konuşuyorsun.
Hem yaşadığım yerde çok sayıda Türk var hem de annem ve babamın İngilizcesi çok iyi değil. Bu nedenle de aramızda hep Türkçe konuşuyoruz. Bu yüzden Türkçeyi iyi öğrendim. Tatillerimizde hep Türkiye'ye geldik. Yaz tatillerinde kuzenlerimle Türkiye'de buluşuyoruz. Her iki senede bir yazları Ankara'ya, köyümüze gidiyoruz.
İkiz kardeşin ne yapıyor? Onda futbol yeteneği var mı? Ailende senden başka sporcu var mı?
Ailemde benden başka futbolcu yok. İkiz kardeşim kendi hâlinde birisi, evde ders çalışıyor. Abim de öğrenci ama aslında iyi futbolcudur. Kendisinden çok şey öğrendim.
Artık A millî oyuncusun. Bundan sonrası için kendine nasıl bir kariyer planı yapıyorsun?
İlk hedefim Avustralya'da 1. Lig'de oynamak. Profesyonel kontrat yapmak istiyorum. Sonra Avrupa'ya gelmek gibi bir hedefim var. İnşallah bir gün İngiltere'de forma giyebilirim. Millî oyuncu olduktan sonra bana olan ilgi arttı diyebilirim. Bu sezon benim için çok önemli. Profesyonel imzaya çok yakın olduğumu hissediyorum. Kendimi çok iyi göstermeye devam etmem gerekiyor. Bunun için de çok çalışıyorum.
Kendi performansını nasıl buluyorsun? Sence eksikliklerin neler ve bu eksikleri tamamlamak için neler yapıyorsun?
Herkesin mutlaka eksikleri vardır. Önceden kendimi hep iyi görüyordum. Ama fark ettim ki seviyem arttıkça aslında çok eksiğim varmış. Bunun için daha çok antrenman yapmak zorundayım. Kendimi sürekli geliştirmeye çalışıyorum. Bunun üzerine devamlı kafa yoruyorum diyebilirim. Sürekli kendimde eksik arıyorum aslında… Seviye yükseldikçe zaten farkı görüyorum. A Millî Takım'daki ablalarımdan çok şey öğrendim. Sağ olsunlar çok destek oldular. Avustralya'daki erkek futbolculardan da çok şey öğreniyorum. Oyun görüşleri çok gelişmiş. Onların bu gelişmişliklerini kendime uyarlamaya çalışıyorum. Çok maç izliyorum. Sevdiğim oyuncuları yakından takip ediyorum.
En beğendiğin oyuncular kimler?
En sevdiğim oyuncu Ronaldinho… Onu çok beğeniyorum. Eden Hazard'ı da öyle… Şimdi oynayanlar arasında en beğendiklerim ise Kevin De Bruyne ve Bernardo Silva…
Türkiye'deki kadın ligini nasıl buluyorsun? Avustralya ile kıyaslar mısın?
Önceden Türkiye'de kadın futbolu bu kadar görünür değildi ama şimdi herkes biliyor. Tribünlerin dolu olduğunu görüyorum. Ablalarımın hepsi çok profesyonel. Çok hızlı oynuyorlar. Çok teknikler. Avustralya'da futbol fizik gücüne dayalı. Ama Türkiye'de futbol daha teknik. Hocalar taktik varyasyonlar üzerine çok çalışıyor. A Millî Takım'a ilk geldiğimde fark ettim ki topla çok oynanıyor, çok pas yapılıyor. Ama Avustralya'da böyle değil. Orada fiziksel güç ön planda. İki ülkedeki oyun stilleri gerçekten çok farklı.
Peki, tesisleri kıyaslar mısın?
Oynadığımız yer çok farklı. Avustralya'da futbol yavaş yavaş ilerliyor. Son Kadın Dünya Kupası'ndan sonra özellikle 1. Lig çok gelişti. Tesisler daha iyi oldu. Ama Türkiye'de de büyük bir gelişim var. Türkiye biraz daha ileride diyebilirim. Taraftarlar çok daha ateşli. Futbolla çok ilgileniyorlar. Avustralya'da tenis ve kriket önde. Futbol üçüncü sırada… Ama Türkiye'de ilk spor futbol… Avustralya'da seyircilerin çok maça geldiğini söyleyemem.
Futboldan uzaklaşmak için neler yapıyorsun?
Denize ulaşmak için 3-4 saat arabayla gitmem gerekiyor. Bu yüzden yüzemiyorum istediğim kadar. Ama futbol hâricinde vücut geliştirme konusunda sürekli spor salonuna gittiğimi söyleyebilirim.
Ankaralı bir aile olmanıza rağmen baban neden senin adını Rojin, kardeşinin adını Rojda koymuş… Hikâyesi nedir?
Rojin, doğan güneş; Rojda batan güneş anlamına geliyor. Babam da bu anlamları ve bu isimleri çok sevmiş. Bu sebeple ismimizi bu şekilde koymuş.